Ne diyorduk?
Koronavirüs günleri, pandemi günleri, Covid-19 günleri diyerek ilk yazımıza yani uyarılarımıza başladık; daha önceki UYARILARIMIZA ilave olarak…
Bu günlerin asıl etkilerinin bir yıl sonraki TARIM MEVSİMİ sonrasında daha da belirginleşeceğini, sadece biz değil, akleden başka UYARICILAR da hatırlatıyor…
Elbette sadece tarım değil, bütün üretim alanlarında sorunlar yaşanacak…
Bu hatırlatmalardan sonra, UYARILARIMIZA kaldığımız yerden devam edelim…
Evet… Saadet Partisi Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sabri Tekir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Faizsiz bir İslam finans sisteminin gerekliliği” çıkışı sonrasındaki değerlendirmeleri yani UYARILARI üzerinde durduk... Bugünden itibaren de, Fehmi Koru’nun ekonomi konusunda yazdıkları üzerinde duracağız…
Ama önce, bizim genel usulümüze uygun bir öz/özet yapalım, “TEŞHİS ve TEDAVİ” olarak yapılması gerekenleri özetleyelim…
***
Ekonomi su şebekesine benzer. Dışardan su vermedikçe, dışarıdan su almadıkça, şebekede suyunu artıramazsınız. İç pompalarla suyu yükseltirsiniz ama başka yerde seviye düşer. Bazı oyunlarla veya hükümet kararları ile fiyatı düşürür ve yükseltebilirsiniz ama başka yerde aksi olur. Arz ve talep kanunu budur.
Ucuz kredi verirseniz halk daireleri yani binaları almaya başlar ama bu arada binalar pahalanmaya başlar. Bina pahalı diye halk yeni yatırmalara girişir. Halk üretimden vazgeçer. Bu sefer birkaç yıl içinde tüketim malları pahalanır.
Bundan dolayı her şeyi arz-talep kanunlarına göre serbest bırakmak gerekir.
İnşaatta arz ve talep kanunları kısa zamanda çalışmaz, planlama gerekir.
Faiz ilkesine göre değil, kredileşme ilkesine göre arz ve talepleri çalıştırır.
Batı dünyası ekonomi ilmini bilmiyor, dolayısıyla dengesini kuramıyor.
Ülkemizdeki ekonomi yazarları veya genel yazarlar, bizim bu konulardaki yarım yüzyıllık çalışmalarımıza karşı “kör-sağır-dilsiz” olmaya devam ediyorlar!
Bir kısmı ise sadece acı şikâyetleri söylüyor, çare ve çözüm öneremiyorlar!
İmar ve inşaatta ihtiyaca göre değil, artan emeğe göre yatırım yapılabilir.
***
Fehmi Koru’nun “Ekonomide olanlar benim gibi sıradan vatandaşlar için tam bir muamma” başlıklı ve 6 Temmuz 2020 tarihli yazısında yazdıkları ile devam ediyoruz…
“Bir yakınım çoktandır ev alma derdinde. Karı-koca çalışıp kazandıklarının bir bölümünü tasarruf ettiler, bankalardan biraz destek aldıklarında hayallerini gerçekleştirme imkânları var. Sorgulayınca, ‘Bankadan faizle para almak istemiyorum’ dedi.
İyi de, oranın enflasyonun altında kaldığı bir artı tahsiline ‘faiz’ denir mi? Kendisine bu soruyu yakın zamanda karşılaştığım bir kamu bankasının şube müdürüyle yaptığım konuşmayı aktararak yönelttim. Şube müdürü, tüketicilere açılan kredinin kendilerinin mevduata ödediği faizin altında kaldığını hatırlattığımda, bana, ‘Hayır, öyle değil’ demek yerine, ‘Öyle ama sonuçta biz kamu bankasıyız’ demişti.
Ev ve otomobil alacaklara bankalar ‘eksi’ denilebilecek bir oranla kredi veriyorlar.
Yakınım, bu defa, ‘Kredinin maliyeti dediğiniz gibi oldu olmasına, fakat ardından da ev fiyatları aldı başını gitti’ dedi.
Kendisinin daha önce mim koyduğu evlerin fiyatları, kredilerde faiz indirimi yapılır yapılmaz yüzde 25-30 kadar artmış. Bankaya değilse de ev satana ödeyeceği paranın önemli bir kısmı yakınıma ‘faiz’ imiş gibi geliyor…”
Fehmi Koru’nun ekonomi yazısından aktaracaklarım bugünlük bu kadar; kaldığımız yerden devam edeceğiz, inşallah…
Sağlıklı bir sistem/düzen kuruluncaya kadar biz uyarılarımıza devam edeceğiz…