Reşat Nuri Erol
Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz? - 8
2.07.2020
2155 Okunma, 3 Yorum

 

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz? - 8

Bir yazar ve diğer yazarlardan söz ediyorduk; kaldığımız yerden devam edelim…

Kapitalizmde bir eşyayı, bir tabiat parçasını, bir malı ele geçiren insan, bir nevi o eşyanın, o tabiat parçasının tanrısı olmuştur.” / “Mülk edinemeyen insansa, kapitalizme göre, bir nevi insan da olamıyor. Ve zamanla kapitalist, o tür insanı da eşya gibi görmeğe, ondan da eşyadan faydalandığı gibi faydalanmağa başlıyor.”

Kapitalizmdeki eşyayla insanın durumu, (komünizmde) tersine çevrik olarak aynıdır. Bu kez eşya tanrılaşmış, insan onun kölesi haline getirilmiştir.”

İslam’ın insan ve eşya telakkisi, mülkiyet anlayışı bu iki doktrinden de tamamen farklıdır. İslam, gerek insana, gerek eşyaya baksın, Allah’ı, insanın da, eşyanın da yaratıcısını unutmaz.” / “Mutlak anlamda, eşya da, insan da O’na aittir. Mülk, mutlak anlamda sadece onundur. İnsan, mutlak olarak kendiliğinden değil, ancak O’nun izni ve bağışıyla eşyaya sahip olma hakkı edinmiştir. Bunun için, gerek eşya, gerekse canlı varlıklarla ilgisinde, O’nun çizdiği sınırlar içinde hareket yetkisini taşır.” / “Müslüman, mülk edinişinde ve ona tasarruf edişinde, daima asıl mülk sahibi hatırlar ve hatırlamak zorundadır.” / “Gereksiz yere kesilen ağaç, masum çocukları öldürmek için mahiyeti değiştirilen uranyum, eziyet edilerek çalıştırılan hayvan, yarın bizden davacı olacaktır ve biz yalnız insanlara yaptığımız zulümlerin değil, hayvanlara ve eşyaya yaptığımız zulümlerin de hesabını vereceğiz.” / “Hesabını vereceğiz.” Aslında, anahtar cümle bu. / Kimsenin, dünyada da, ahirette de, hesap kaygısı taşımadığı, kursağı geniş olanların kemal-i afiyetle deveyi hamuduyla yuttuğu bir cemiyette olabilir mi İslam ekonomisi? / Olmaz. / İşte o yüzden, ‘şu anda yok’ İslam ekonomisi. / N. Haydar Naqwi’nin 80’li yıllarda Türkçeye çevrilen ‘Ekonomi ve Ahlak’ı da Müslüman bir toplumda, ahlakın ekonomiyi şekillendirmedeki ihmal edilemez rolünü vurgulaması bakımından kıymetliydi. / Bu kitabın ana fikrinden hareketle tekrar vurgulayabiliriz ki, ahlak ortalıkta görünmediği için bir İslam ekonomisi de göremiyoruz.” (Yusuf Ziya Cömert, 29.06.2020)

Tam da bu KoronaVirüs günlerinde, “Adil Düzen ve Adil Ekonomik Düzen çalışanları” olarak bizler, her akşam dersler yapıyoruz ve Pazartesi akşamları da ders konumuz, tevafuk olsa gerek; EKONOMİ! 400 sayfalık bir “Adil Ekonomik Düzen Kitabı” yazıldı; Pazartesi akşamları hep birlikte okuyor ve son şeklini veriyoruz… 29.06.2020 Pazartesi akşamı, son şeklini vermekte olduğumuz kitabımızın o bölümlerini okumakta büyük faydalar var…

IV) HALK EKONOMİSİ

İlkel Ekonomi 1- İlk insan yaratıldığı zaman bir hayvan olarak yaratıldı. Ailece ormana gidiyor, meyve topluyor ve orada tüketerek yaşıyorlardı. Avcılık döneminde ortak avlanmak zorunda kaldıkları için birlikte üretmeye başladılar. Çobanlık döneminde herkes kendi hayvanlarına sahip çıktı. Tarım döneminde herkesin tarlası oldu. Bunların hepsinde kendi ürettiklerini kendileri tüketiyorlardı. Bazı malları ve hizmetleri zorunlu olarak değiştiriyorlardı.

İleri Ekonomi 2- İleri ekonomide insanlar ürettiklerini kendileri tüketmeyip, pazarda satıp; ihtiyaçlarını da başkalarından aldıkları ile yaşamaya başladılar. Pazar mübadelesinden sonra tüccar mübadelesi başladı. Ondan sonra emek mübadelesi, daha sonra da işçilik şeklinde gelişti. Şimdi de ortaklık mübadelesine gidilmektedir. Yirminci yüzyılda bu gelişme tamamlandı. Bugün kimse kendi üretip, kendisi tüketmiyor. Yüzde yüz mübadele dönemine geçilmiştir.

İleri Ekonominin Yararları 3- İleri ekonomilerde iş bölümü ortaya çıkmaktadır. Böylece herkes bildiği bir işi ve tek tür bir işi yapmaktadır. İş değiştirmekle zaman kaybetmemektedir. Alıştığı iş ona zevk vermektedir. Ayrıca hangi yerde en uygun üretim yapılırsa o yapılmaktadır. Bu suretle insanlar ve makinalar en iyi şekilde değerlenmektedir. Tüketirken de ihtiyaçlar çok verimli şekilde gün/saati arttırmaktadır. Çünkü ihtiyaçlar sınırlıdır, fazlası işe yaramaz.

(DEVAMI VAR; önemine binaen, kaldığımız yerden devam edeceğiz, inşallah…)

 

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
02.07.2020
08:53

MİLLÎ GAZETE

https://www.milligazete.com.tr/makale/4939972/resat-nuri-erol/yazar-ve-herkes-bu-konulara-neden-ilgisiz-8

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz? -8-

Bir yazar ve diğer yazarlardan söz ediyorduk; kaldığımız yerden devam edelim…

“Kapitalizmde bir eşyayı, bir tabiat parçasını, bir malı ele geçiren insan, bir nevi o eşyanın, o tabiat parçasının tanrısı olmuştur.” / “Mülk edinemeyen insansa, kapitalizme göre, bir nevi insan da olamıyor. Ve zamanla kapitalist, o tür insanı da eşya gibi görmeye, ondan da eşyadan faydalandığı gibi faydalanmaya başlıyor.”

“Kapitalizmdeki eşyayla insanın durumu, (komünizmde) tersine çevrik olarak aynıdır. Bu kez eşya tanrılaşmış, insan onun kölesi haline getirilmiştir.”

“İslam’ın insan ve eşya telakkisi, mülkiyet anlayışı bu iki doktrinden de tamamen farklıdır. İslam, gerek insana, gerek eşyaya baksın, Allah’ı, insanın da, eşyanın da yaratıcısını unutmaz.” / “Mutlak anlamda, eşya da, insan da O’na aittir. Mülk, mutlak anlamda sadece O’nundur. İnsan, mutlak olarak kendiliğinden değil, ancak O’nun izni ve bağışıyla eşyaya sahip olma hakkı edinmiştir. Bunun için, gerek eşya, gerekse canlı varlıklarla ilgisinde, O’nun çizdiği sınırlar içinde hareket yetkisini taşır.” / “Müslüman, mülk edinişinde ve ona tasarruf edişinde, daima asıl mülk sahibi hatırlar ve hatırlamak zorundadır.” / “Gereksiz yere kesilen ağaç, masum çocukları öldürmek için mahiyeti değiştirilen uranyum, eziyet edilerek çalıştırılan hayvan, yarın bizden davacı olacaktır ve biz yalnız insanlara yaptığımız zulümlerin değil, hayvanlara ve eşyaya yaptığımız zulümlerin de hesabını vereceğiz.” / “Hesabını vereceğiz.” Aslında, anahtar cümle bu. / Kimsenin, dünyada da, ahirette de, hesap kaygısı taşımadığı, kursağı geniş olanların kemal-i afiyetle deveyi hamuduyla yuttuğu bir cemiyette olabilir mi İslam ekonomisi? / Olmaz. / İşte o yüzden, ‘şu anda yok’ İslam ekonomisi. / N. Haydar Naqwi’nin 80’li yıllarda Türkçeye çevrilen Ekonomi ve Ahlak’ı da Müslüman bir toplumda, ahlakın ekonomiyi şekillendirmedeki ihmal edilemez rolünü vurgulaması bakımından kıymetliydi. / Bu kitabın ana fikrinden hareketle tekrar vurgulayabiliriz ki, ahlak ortalıkta görünmediği için bir İslam ekonomisi de göremiyoruz.” (Yusuf Ziya Cömert, 29.06.2020)

Tam da bu koronavirüs günlerinde, “Adil Düzen ve Adil Ekonomik Düzen çalışanları” olarak bizler, her akşam dersler yapıyoruz ve Pazartesi akşamları da ders konumuz, tevafuk olsa gerek; EKONOMİ! 400 sayfalık bir Adil Ekonomik Düzen Kitabı yazıldı; Pazartesi akşamları hep birlikte okuyor ve son şeklini veriyoruz… 29.06.2020 Pazartesi akşamı, son şeklini vermekte olduğumuz kitabımızın o bölümlerini okumakta büyük faydalar var…

IV) Halk ekonomisi

İlkel Ekonomi 1-İlk insan yaratıldı. Ailece ormana gidiyor, meyve topluyor ve orada tüketerek yaşıyorlardı. Avcılık döneminde ortak avlanmak zorunda kaldıkları için birlikte üretmeye başladılar. Çobanlık döneminde herkes kendi hayvanlarına sahip çıktı. Tarım döneminde herkesin tarlası oldu. Bunların hepsinde kendi ürettiklerini kendileri tüketiyorlardı. Bazı malları ve hizmetleri zorunlu olarak değiştiriyorlardı.

İleri Ekonomi 2-İleri ekonomide insanlar ürettiklerini kendileri tüketmeyip, pazarda satıp; ihtiyaçlarını da başkalarından aldıkları ile yaşamaya başladılar. Pazar mübadelesinden sonra tüccar mübadelesi başladı. Ondan sonra emek mübadelesi, daha sonra da işçilik şeklinde gelişti. Şimdi de ortaklık mübadelesine gidilmektedir. Yirminci yüzyılda bu gelişme tamamlandı. Bugün kimse kendi üretip, kendisi tüketmiyor. Yüzde yüz mübadele dönemine geçilmiştir.

İleri Ekonominin Yararları 3-İleri ekonomilerde iş bölümü ortaya çıkmaktadır. Böylece herkes bildiği bir işi ve tek tür bir işi yapmaktadır. İş değiştirmekle zaman kaybetmemektedir. Alıştığı iş ona zevk vermektedir. Ayrıca hangi yerde en uygun üretim yapılırsa o yapılmaktadır. Bu suretle insanlar ve makineler en iyi şekilde değerlenmektedir. Tüketirken de ihtiyaçlar çok verimli şekilde gün/saati artırmaktadır. Çünkü ihtiyaçlar sınırlıdır, fazlası işe yaramaz.

(DEVAMI VAR; önemine binaen, kaldığımız yerden devam edeceğiz, inşallah…)

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

02 Temmuz 2020
Reşat Nuri Erol
02.07.2020
08:54

1967...1968...1969...AKEVLER 54 YILDIR ÇALIŞIYOR...2018...2019...2020

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1070

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1070. Hafta - 27 Haziran 2020 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1070. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.” (Hadis)

AdresAKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİZafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

***

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

KRİZDEN ÇIKMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Süleyman KARAGÜLLE

***

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 2

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 3

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 4

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 5

KoronaVirüs Operasyonu, maske, ekonomi vs.

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 6

Cuma; innellahe ye’muru bi’l-adli ve’l-ihsani..-1

Reşat Nuri EROL

***

ŞUARA SÛRESİ- 10. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

طسم (1) تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ (2) لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ (3) إِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ (4) وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنَ الرَّحْمَنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ (5) فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنْبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (6) أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ (7) إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ (8) وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (9) وَإِذْ نَادَى رَبُّكَ مُوسَى أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ (10) قَوْمَ فِرْعَوْنَ أَلَا يَتَّقُونَ (11) قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ (12) وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَى هَارُونَ (13) وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنْبٌ فَأَخَافُ أَنْ يَقْتُلُونِ (14) قَالَ كَلَّا فَاذْهَبَا بِآيَاتِنَا إِنَّا مَعَكُمْ مُسْتَمِعُونَ (15) فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ (16) أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ (17) قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ (18) وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنْتَ مِنَ الْكَافِرِينَ (19) قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ (20) فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ (21) وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدْتَ بَنِي إِسْرَائِيلَ (22)  قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ (23) قَالَ رَبُّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ (24) قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ (25) قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ (26) قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ (27) قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ (28) قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ (29) قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُبِينٍ (30) قَالَ فَأْتِ بِهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (31) فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ (32) وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ (33) قَالَ لِلْمَلَأِ حَوْلَهُ إِنَّ هَذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ (34) يُرِيدُ أَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ أَرْضِكُمْ بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ (35) قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ (36) يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ (37) فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ (38) وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَ (39) لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِنْ كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ (40) فَلَمَّا جَاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ (41) قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ (42) قَالَ لَهُمْ مُوسَى أَلْقُوا مَا أَنْتُمْ مُلْقُونَ (43) فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ (44) فَأَلْقَى مُوسَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ (45) فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ (46) قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ (47) رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ (48) قَالَ آمَنْتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ (49) قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا إِلَى رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ (50) إِنَّا نَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَنْ كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ (51) وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ (52) فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ (53) إِنَّ هَؤُلَاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ (54) وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ (55) وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ (56) فَأَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ (57) وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ (58) كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ (59) فَأَتْبَعُوهُمْ مُشْرِقِينَ (60) فَلَمَّا تَرَاءَى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَى إِنَّا لَمُدْرَكُونَ (61) قَالَ كَلَّا إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ (62) فَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَ فَانْفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ (63) وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ (64) وَأَنْجَيْنَا مُوسَى وَمَنْ مَعَهُ أَجْمَعِينَ (65) ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ (66) إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ (67) وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (68)وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ (69) إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ (70) قَالُوا نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ (71) قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ (72) أَوْ يَنْفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ (73) قَالُوا بَلْ وَجَدْنَا آبَاءَنَا كَذَلِكَ يَفْعَلُونَ (74) قَالَ أَفَرَأَيْتُمْ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ (75) أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ (76) فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ (77) الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ (78) وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ (79) وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ (80) وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ (81) وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ (82) رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ (83) وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ (84) وَاجْعَلْنِي مِنْ وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ (85) وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ (86) وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ (87) يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ (88) إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ (89) وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ (90) وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ (91) وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَمَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ (92) مِنْ دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنْصُرُونَكُمْ أَوْ يَنْتَصِرُونَ (93) فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ (94) وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ (95) قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ (96) تَاللَّهِ إِنْ كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُبِينٍ (97) إِذْ نُسَوِّيكُمْ بِرَبِّ الْعَالَمِينَ (98) وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ (99) فَمَا لَنَا مِنْ شَافِعِينَ (100) وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ (101) فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (102) إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ (103) وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (104)

***

كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ (105) إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ (106) إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ (107) فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ (108) وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ (109) فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ (110) قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ (111) قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (112) إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَى رَبِّي لَوْ تَشْعُرُونَ (113) وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ (114) إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُبِينٌ (115) قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ يَانُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ (116) قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ (117) فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (118) فَأَنْجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ (119) ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ (120) إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ (121) وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (122)

***

كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ (105)

KaüÜaBa QaVMu NUvXi iLMuRSaLİyNa (FagGaLaT FaGLu FuGLiN eLMuFGaLİyNa)

“Nuh’un kavmi mürselleri tekzip etti.”

كِذْب kumaşın boyanmasında kullanılan bir çeşit boya, kumaşın hakiki yapısını saklar. Madenlerin altınla kaplanmasına da “kizb” denir. Kişinin içini saklayarak inanmadığı şeyi söylemesi kizbdir. Arapçada yalanla yanlış aynı kelime ile ifade edilir. Ama kizb bildiklerinin ve inandıklarının aksine konuşmaktır. ك oluşmayı, ذ işareti, ب geçidi gösterir.

نَوْح rüzgâr estiğinde uğultu çıkaran dağdır. Sonra ölü üzerine ağlayan kadınlara نَوَّاحَة denmiştir. Tufanı bekleyen Nuh (AS)’un feryatları bir نَوَّاحَة olmuş ve bundan dolayı bu ismi almıştır.

رِسْل Saçak demektir. Salmak fiiline dönüşmüştür. “Haber saldı” da olduğu gibi bir kimseye bir adamı göndererek ona haber ulaştırmaya irsal denir. عَلَى harfi ceri ile kullanıldığı zaman irsal askeri birlikleri göndermek anlamına gelir. رسل Kur’an’da 513, ردد 59 defa geçer. Toplam 572 (22*11*13) eder. ر tekrarı, س mekânda diziyi yani sıralanmayı, ل belirliliği ifade eder.

Bu surede uygarlığı getiren peygamberler anlatılır. Önce Kur’an’ı getiren Muhammed Peygamber, sonra Musa ile İbrahim Peygamberler anlatılır.

Kur’an, beşerî düzenin kitabıdır. İbrahim Peygamber de beşeri düzenin peygamberidir. Nuh Peygamber ise beşeri düzeni kavim olarak ilk getiren peygamberdir. Üçüncü olarak bu peygamberi anlatır.

Nuh Tufan’ının yeryüzünün tümünde olduğu zannedilir. Oysa Kur’an Nuh kavminden bahseder, insanlıktan veya yeryüzünden bahsetmez. Nuh Tufanı Fırat ve Dicle’nin bulunduğu ovalarda gerçekleşir. Yeryüzünün tamamıyla ilgisi yoktur, olamaz.

Kur’an burada tekzip fiilini kullanır. Yani yalanlama bir defa olmaz, uzun zaman, defalarca tekerrür eder. Kur’an’da Ad ve Semud kavimlerinden bahsedilir ama Nuh kavmi için “Nuh’un kavmi” der ve kavmin ismini söylemez. Nuh kavmi Sümerler ile yerli halklardan oluşan kavimdir. Sümerler Türk ırkındayken yerli halk ise Arap ırkındandır. Bunların karışımından Nuh kavmi oluşmuştur. Fırat ve Dicle vadilerini işgal eden Sümerler oraya baraj tekniğini getirmişlerdir. Sulama tarımı büyük bir bolluk getirmiştir. Nehirlerin kenarları kalabalıklaşmış ve kentler oluşmuştur. Kentler farklı ırklara mensup olanlarla oluşmuş ve böylece yeni bir kavim ortaya çıkmıştır. Nuh kavmi deyince yalnızca kendi hayatındaki kavmi değil, kendisinden sonra gelecek Mezopotamyalı peygamberlerin kavmi olan ve yeryüzünde ilk medeniyeti kuran kavim anlaşılmaktadır. Bu medeniyetlerin ortak vasfı Sümer yazısını kullanmalarıdır. Dilleri değişmiştir ama yazıları hep Sümerce olarak kalmıştır.

Aslında ilk uygarlığı kuranlar Araplar ve Türklerdir. İlk uygarlık yazısı ise Sümer yazısı yani Türklerin yazısıdır. “Nuh’un kavmi” denip Mürselleri tekzip ettikleri ifade edilir. “Mürsel” kurallı erkek çoğuldur, topluluğu ifade eder. Bununla Mezopotamya uygarlıklarının peygamberleri kastedilmiş olur.

YORUM

Bu surede Kur’an’ın nazil olduğu peygamberden, Musa peygamberden ve İbrahim peygamberden bahsetmiştir. Şimdi Nuh kavmi ile birlikte diğer peygamberlere geçer. Buradaki bu ayet, yalnızca bu bölümden değil, bundan sonra gelecek olan Hud, Salih, Lut ve Şuayb peygamberlerden de ayrı ayrı bahseder. Mürsel olan ve ortak görevli olan peygamberler bunlardır. Bu bölümde yalnızca Nuh Peygamber anlatılır.

Üçüncü bin yıl uygarlığının merkezinde Sümer uygarlığı vardır. Bunun sebebi Sümer uygarlığının yerel yönetimli bir uygarlık olmasındandır. Bugünkü uygarlık da Sümer uygarlığı gibi yerel uygarlıktır.

Merkezi uygarlıklarda önce merkez oluşur, merkez büyür, parçalanır ve yerel yönetimler doğar. Yani yerel yönetimleri merkez kurar. Sümer uygarlığında ise önce merkez değil, yerel yönetimler oluşmuş, sonra bu yönetimler birleşerek merkezleri oluşturmuşlardır. Bugünkü üçüncü binyıl uygarlığında da önce semtler oluşacaktır. Sonra semtlerin birleşmesiyle bucaklar, iller, ülkeler ve insanlık oluşacaktır.

Buradaki الْمُرْسَلِينَ kelimesinin böylesine derin manası vardır.

Öz Türkçe ile:

“Nuh’un ulusu gönderilenleri yalanladı.”

Kur’an kelimeleri ile:

“Nuh’un kavmi mürselleri tekzip etti.”

KaüÜaBa QaVMu NUvXi iLMuRSaLİyNa
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ (105)

***


DEVAMI VE TAMAMI

"SEMİNERLER"DE...



Reşat Nuri Erol
02.07.2020
10:09


http://islammedeniyetivakfi.com/  



İSLAM MEDENİYETİ dergimiz yeni/den yayımlandı...

(HAKEMLİ AKADEMİK DERGİ olarak yayımlandı)

Dergiye yukarıdaki linklerden ulaşabilirsiniz... 
Tüm istediklerinize ulaştırabilirsiniz...
Selam ve sağlık dualarımızla...
İslam Medeniyeti Vakfı
Başkan Reşat EROL 

(Vakıf başkanının sunumu derginin 14-15. sayfalarındadır.) 

***

Not:

Bu çalışmamızı da daima değerlendirebilirsiniz; 

(İSLAM MEDENİYETİ VAKFI - KUR'AN'I ANLAMA USULÜ ÇALIŞMALARI)

https://www.youtube.com/channel/UCFo3tKrGvXdcWpcpSXwpLfg


KUR'AN ÜZERİNDE ÇALIŞMANIN 

DAHA DA DEĞERLENDİĞİ GÜNLERDEYİZ...

ALLAH, KUR'ANI ANLAMA USULÜ ÜZERİNDE ÇALIŞMAYI VE

GEREĞİNİ YAPMAYI YANİ UYGULAMAYI CÜMLEMİZE NASİP EYLESİN...










Son Eklenen Makaleler
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 6
28.03.2024 227 Okunma
1 Yorum 28.03.2024 05:54
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
SİNAN OĞAN KADAR OLABİLMEK
27.03.2024 105 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 5
26.03.2024 272 Okunma
7 Yorum 26.03.2024 09:06
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 4
25.03.2024 295 Okunma
1 Yorum 25.03.2024 09:00
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 3
24.03.2024 324 Okunma
1 Yorum 24.03.2024 05:49
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 35 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 14 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 26 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 18 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 11 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 19 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 21 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 6 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 2
23.03.2024 299 Okunma
1 Yorum 23.03.2024 10:16
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” işbirliği - 1
21.03.2024 333 Okunma
7 Yorum 21.03.2024 09:35
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 29
20.03.2024 301 Okunma
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
YENİDEN HATA PARTİSİ
18.03.2024 216 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER
17.03.2024 241 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Oruç ile İlgili Beş Kavram
17.03.2024 138 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 28
17.03.2024 300 Okunma
7 Yorum 17.03.2024 07:53
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1538 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 27
16.03.2024 322 Okunma
5 Yorum 16.03.2024 11:10
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 26
15.03.2024 360 Okunma
5 Yorum 15.03.2024 09:14
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 28 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 29 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 19 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 17 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 19 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 21 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 13 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 15 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 39 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 28 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 20 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 16 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 24 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 16 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 21 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 23 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 22 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 24 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 22 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 21 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 37 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 25
14.03.2024 307 Okunma
1 Yorum 14.03.2024 11:25
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 24
13.03.2024 302 Okunma
1 Yorum 13.03.2024 07:01
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 23
12.03.2024 324 Okunma
5 Yorum 12.03.2024 07:10
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 22
11.03.2024 312 Okunma
5 Yorum 11.03.2024 08:36
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 21
10.03.2024 311 Okunma
1 Yorum 10.03.2024 10:18
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 20
9.03.2024 354 Okunma
8 Yorum 09.03.2024 09:27