Reşat Nuri Erol
Cuma; innellahe ye’muru bi’l-adli ve’l-ihsani..-2
28.06.2020
3864 Okunma, 4 Yorum

 

Cuma; innellahe ye’muru bi’l-adli ve’l-ihsani..-2

Evet… CUMA…  vs. …

Önceki yazımın girizgâhı tekrar okunursa meramım daha iyi anlaşılır…

İstifade edilmesi dua ve dileklerimle kaldığımız yerden devam…

2- İhsan

Ayeti kerimenin devamında iyilik yapmak emredilmiştir. Burada iyilik, ‘ihsan’ kelimesi ile  ifade edilmiştir. Kişinin bir lütufta bulunması, bir işi en güzel şekilde yapması, Allah’a ihlasla kulluk etmesi anlamlarında kullanılır.

İhsan, adaletin de üstünde bir derecedir. Nitekim ihsanda kişinin üstüne düşenden, kâfi miktardan daha fazlasını yerine getirmesi söz konusudur.

Hz. Peygamber’in, “Cibrîl hadisi” diye bilinen hadiste geçen “İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir; çünkü sen O’nu görmesen de O seni görmektedir” şeklindeki meşhur açıklaması (Buhârî, “Tefsîr”, 31/2; “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 5-7), bu bağlamdaki ihsanın en güzel tanımı kabul edilmiştir. Bundan dolayıdır ki Hz. Ali, “İnsanlar işlerini ihsanla yapmalarına göre değer kazanır” demiştir.

Birçok dinî kaynakta ihsan, insanın hem Allah’a hem de yakın ve uzak çevresine, bütün insanlara, hatta tabiata karşı yükümlülük, tutum, davranış ve yaklaşımında adalet ölçüsünün, farz ve vacip sınırlarının ötesine geçerek imkân ve kabiliyetine göre kulluğun, özverinin ve erdemin en yüksek seviyesine ulaşması anlamında yorumlanmıştır.

3- Başta akrabalar ve muhtaç durumda olanlara yardımda bulunmak

Aslında muhtaçlara yardımda bulunma bir önceki “ihsan” prensibi içinde yer almakta iken, ehemmiyetine binaen ayrıca zikredilmiştir. Bunu yaparken yakınlardan/akrabalardan başlamak gerektiği beyan edilmiştir. Bu itibarla fitre ve zekât verilirken, fakir olan yakınlardan başlanması prensibi de akrabalara karşı sorumluluğumuzun göstergesidir.

Akrabalara muhtaç oldukları hususlarda yardımda bulunmak, iyilik yapmak, ikramda bulunmak ve onlarla akrabalık münasebetlerimizi sürdürmek İslâm’ın önemle üzerinde durduğu bir ahlâkî fazilettir. Hazreti Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Sevabı en çabuk olan taat akrabaları gözetmektir.” (İbn Mâce, Zühd 23)

Bu maddeyi sılayı rahmi kesmemek şeklinde anlayan müfessirler de olmuştur, zira bu konu Kur’an’ın önemli ahlaki prensiplerinden biridir. (Nisâ, 4/I); (Ra’d, 13/21, 25)

 

İkinci Bölüm: Terk Edilmesi İstenen Hususlar

  1. Fahşa / Hayâsızlık

“Hayâsızlık” diye çevirdiğimiz “fahşa” kelimesi, aynı kökten gelen “fuhuş” kelimesiyle eş anlamlı olup çirkin sözler ve fiiller için kullanılır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “fhş” md.). Daha genel bir ifadeyle fahşa, başta zina olmak üzere edep, hayâ ve iffete aykırı her türlü söz ve davranışı ifade eder. Zina ve zinaya yol açan, sebep olan bütün söz ve davranışlar, edep, terbiye dışı yaşantılar bu cümledendir.

Esasen, toplumu kemiren, cemiyeti temelinden sarsan iki büyük felaket vardır: ilki icraat ve yargıda adaletsizlik/zulüm; diğeri ise fazilet duygusunu öldüren, edep ve terbiyeyi dumura uğratan hayâsızlık…

Bu iki felaket bir ülkede yaygınlaşıp önü alınmaz bir hale gelince, o ülkenin baş aşağı gelip yıkılmasına ramak kaldığını söylemek bir kehanet olmaz.

  1. Münker / her türlü fenalık ve kötülükler

“Her türlü fenalık ve kötülük” diye çevirdiğimiz “münker” ise genellikle maruf/iyilik kavramının zıddı olarak “aklın ve sağduyunun çirkin bulduğu, erdemli toplumun yadırgadığı tutum ve davranışlar” anlamına gelir (bk. Nisâ 4/19, 140; daha geniş olarak A‘râf 7/157).

Ayrıca tüm ilâhî dinler tarafından yasaklanan ve adet olarak insanlar arasında da kötü kabul eden her şeydir münker.

(DEVAMI VAR, kaldığımız yerden devam edelim, inşallah…)

Ve’s-selam mea’d-dua, dua, dua…

 

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
28.06.2020
05:32

MİLLÎ GAZETE

https://www.milligazete.com.tr/makale/4930882/resat-nuri-erol/cuma-innellaheyemurubil-adli-vel-ihsani-2

Cuma; innellaheye’murubi’l-adli ve’l-ihsani-2

Evet… CUMA… CUMA NAMAZI ve HUTBE… ADİL DÜZEN… Bir ayet vs…

Önceki yazımın girizgâhı tekrar okunursa meramım daha iyi anlaşılır…

İstifade edilmesi dua ve dileklerimle kaldığımız yerden devam…

2-İhsan

Ayeti kerimenin devamında iyilik yapmak emredilmiştir. Burada iyilik, ‘ihsan’ kelimesi ile  ifade edilmiştir. Kişinin bir lütufta bulunması, bir işi en güzel şekilde yapması, Allah’a ihlâsla kulluk etmesi anlamlarında kullanılır.

İhsan, adaletin de üstünde bir derecedir. Nitekim ihsanda kişinin üstüne düşenden, kâfi miktardan daha fazlasını yerine getirmesi söz konusudur.

Hz. Peygamberin, “Cibril hadisi” diye bilinen hadiste geçen, “İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir; çünkü sen O’nu görmesen de O seni görmektedir” şeklindeki meşhur açıklaması (Buhârî, “Tefsîr”, 31/2; “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 5-7), bu bağlamdaki ihsanın en güzel tanımı kabul edilmiştir. Bundan dolayıdır ki Hz. Ali, “İnsanlar işlerini ihsanla yapmalarına göre değer kazanır” demiştir.

Birçok dinî kaynakta ihsan, insanın hem Allah’a hem de yakın ve uzak çevresine, bütün insanlara, hatta tabiata karşı yükümlülük, tutum, davranış ve yaklaşımında adalet ölçüsünün, farz ve vacip sınırlarının ötesine geçerek imkân ve kabiliyetine göre kulluğun, özverinin ve erdemin en yüksek seviyesine ulaşması anlamında yorumlanmıştır.

3-Başta akrabalar ve muhtaç durumda olanlara yardımda bulunmak

Aslında muhtaçlara yardımda bulunma bir önceki “ihsan” prensibi içinde yer almakta iken, ehemmiyetine binaen ayrıca zikredilmiştir. Bunu yaparken yakınlardan/akrabalardan başlamak gerektiği beyan edilmiştir. Bu itibarla fitre ve zekât verilirken, fakir olan yakınlardan başlanması prensibi de akrabalara karşı sorumluluğumuzun göstergesidir.

Akrabalara muhtaç oldukları hususlarda yardımda bulunmak, iyilik yapmak, ikramda bulunmak ve onlarla akrabalık münasebetlerimizi sürdürmek İslâm’ın önemle üzerinde durduğu bir ahlâkî fazilettir. Hazreti Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Sevabı en çabuk olan taat akrabaları gözetmektir.” (İbnMâce, Zühd 23)

Bu maddeyi sılayı rahmi kesmemek şeklinde anlayan müfessirler de olmuştur, zira bu konu Kur’an’ın önemli ahlaki prensiplerinden biridir. (Nisâ, 4/I); (Ra’d, 13/21, 25)

İkinci Bölüm: Terk Edilmesi İstenen Hususlar

1-Fahşa/Hayâsızlık

“Hayâsızlık” diye çevirdiğimiz “fahşa” kelimesi, aynı kökten gelen “fuhuş” kelimesiyle eş anlamlı olup çirkin sözler ve fiiller için kullanılır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “fhş” md.). Daha genel bir ifadeyle fahşa, başta zina olmak üzere edep, hayâ ve iffete aykırı her türlü söz ve davranışı ifade eder. Zina ve zinaya yol açan, sebep olan bütün söz ve davranışlar, edep, terbiye dışı yaşantılar bu cümledendir.

Esasen, toplumu kemiren, cemiyeti temelinden sarsan iki büyük felaket vardır: İlki icraat ve yargıda adaletsizlik/zulüm; diğeri ise fazilet duygusunu öldüren, edep ve terbiyeyi dumura uğratan hayâsızlık…

Bu iki felaket bir ülkede yaygınlaşıp önü alınmaz bir hale gelince, o ülkenin baş aşağı gelip yıkılmasına ramak kaldığını söylemek bir kehanet olmaz.

2-Münker/her türlü fenalık ve kötülükler

“Her türlü fenalık ve kötülük” diye çevirdiğimiz “münker” ise genellikle maruf/iyilik kavramının zıddı olarak “aklın ve sağduyunun çirkin bulduğu, erdemli toplumun yadırgadığı tutum ve davranışlar” anlamına gelir (bk. Nisâ4/19, 140; daha geniş olarak A‘râf 7/157).

Ayrıca tüm ilâhî dinler tarafından yasaklanan ve adet olarak insanlar arasında da kötü kabul eden her şeydir münker.

(DEVAMI VAR, kaldığımız yerden devam edelim, inşallah…)

Ve’s-selammea’d-dua, dua, dua…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

28 Haziran 2020
Reşat Nuri Erol
28.06.2020
05:35


1967...1968...1969...AKEVLER 54 YILDIR ÇALIŞIYOR...2018...2019...2020

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1070

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1070. Hafta - 27 Haziran 2020 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1070. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyadaOKUNMASI, ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

KRİZDEN ÇIKMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 2

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 3

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 4

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 5

KoronaVirüs Operasyonu, maske, ekonomi vs. 

Yazar ve herkes “bu konulara” neden ilgisiz! - 6

Cuma; innellahe ye’muru bi’l-adli ve’l-ihsani..-1

Reşat Nuri EROL

 

***

 

ŞUARA SÛRESİ- 10. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

طسم (1) تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ (2) لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ (3) إِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ (4) وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنَ الرَّحْمَنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ (5) فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنْبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (6) أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ (7) إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ (8) وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (9) وَإِذْ نَادَى رَبُّكَ مُوسَى أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ (10) قَوْمَ فِرْعَوْنَ أَلَا يَتَّقُونَ (11) قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ (12) وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَى هَارُونَ (13) وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنْبٌ فَأَخَافُ أَنْ يَقْتُلُونِ (14) قَالَ كَلَّا فَاذْهَبَا بِآيَاتِنَا إِنَّا مَعَكُمْ مُسْتَمِعُونَ (15) فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ (16) أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ (17) قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ (18) وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنْتَ مِنَ الْكَافِرِينَ (19) قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ (20) فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ (21) وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدْتَ بَنِي إِسْرَائِيلَ (22)  قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ (23) قَالَ رَبُّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ (24) قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ (25) قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ (26) قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ (27) قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ (28) قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ (29) قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُبِينٍ (30) قَالَ فَأْتِ بِهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (31) فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ (32) وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ (33) قَالَ لِلْمَلَأِ حَوْلَهُ إِنَّ هَذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ (34) يُرِيدُ أَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ أَرْضِكُمْ بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ (35) قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ (36) يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ (37) فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ (38) وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَ (39) لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِنْ كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ (40) فَلَمَّا جَاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ (41) قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ (42) قَالَ لَهُمْ مُوسَى أَلْقُوا مَا أَنْتُمْ مُلْقُونَ (43) فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ (44) فَأَلْقَى مُوسَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ (45) فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ (46) قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ (47) رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ (48) قَالَ آمَنْتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ (49) قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا إِلَى رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ (50) إِنَّا نَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَنْ كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ (51) وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ (52) فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ (53) إِنَّ هَؤُلَاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ (54) وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ (55) وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ (56) فَأَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ (57) وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ (58) كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ (59) فَأَتْبَعُوهُمْ مُشْرِقِينَ (60) فَلَمَّا تَرَاءَى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَى إِنَّا لَمُدْرَكُونَ (61) قَالَ كَلَّا إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ (62) فَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَ فَانْفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ (63) وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ (64) وَأَنْجَيْنَا مُوسَى وَمَنْ مَعَهُ أَجْمَعِينَ (65) ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ (66) إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ (67) وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (68)وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ (69) إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ (70) قَالُوا نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ (71) قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ (72) أَوْ يَنْفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ (73) قَالُوا بَلْ وَجَدْنَا آبَاءَنَا كَذَلِكَ يَفْعَلُونَ (74) قَالَ أَفَرَأَيْتُمْ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ (75) أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ (76) فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ (77) الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ (78) وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ (79) وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ (80) وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ (81) وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ (82) رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ (83) وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ (84) وَاجْعَلْنِي مِنْ وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ (85) وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ (86) وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ (87) يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ (88) إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ (89) وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ (90) وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ (91) وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَمَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ (92) مِنْ دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنْصُرُونَكُمْ أَوْ يَنْتَصِرُونَ (93) فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ (94) وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ (95) قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ (96) تَاللَّهِ إِنْ كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُبِينٍ (97) إِذْ نُسَوِّيكُمْ بِرَبِّ الْعَالَمِينَ (98) وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ (99) فَمَا لَنَا مِنْ شَافِعِينَ (100) وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ (101) فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (102) إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ (103) وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (104)

 

***

 

كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ (105) إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ (106) إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ (107) فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ (108) وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ (109) فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ (110) قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ (111) قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (112) إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَى رَبِّي لَوْ تَشْعُرُونَ (113) وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ (114) إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُبِينٌ (115) قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ يَانُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ (116) قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ (117) فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (118) فَأَنْجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ (119) ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ (120) إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ (121) وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (122)

 

***

 

كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ (105)

KaüÜaBa QaVMu NUvXi iLMuRSaLİyNa (FagGaLaT FaGLu FuGLiN eLMuFGaLİyNa)

“Nuh’un kavmi mürselleri tekzip etti.”

كِذْب kumaşın boyanmasında kullanılan bir çeşit boya, kumaşın hakiki yapısını saklar. Madenlerin altınla kaplanmasına da “kizb” denir. Kişinin içini saklayarak inanmadığı şeyi söylemesi kizbdir. Arapçada yalanla yanlış aynı kelime ile ifade edilir. Ama kizb bildiklerinin ve inandıklarının aksine konuşmaktır. ك oluşmayı, ذ işareti, ب geçidi gösterir.

نَوْح rüzgâr estiğinde uğultu çıkaran dağdır. Sonra ölü üzerine ağlayan kadınlara نَوَّاحَة denmiştir. Tufanı bekleyen Nuh (AS)’un feryatları bir نَوَّاحَة olmuş ve bundan dolayı bu ismi almıştır.

رِسْل Saçak demektir. Salmak fiiline dönüşmüştür. “Haber saldı” da olduğu gibi bir kimseye bir adamı göndererek ona haber ulaştırmaya irsal denir. عَلَى harfi ceri ile kullanıldığı zaman irsal askeri birlikleri göndermek anlamına gelir. رسل Kur’an’da 513, ردد 59 defa geçer. Toplam 572 (22*11*13) eder. ر tekrarı, س mekânda diziyi yani sıralanmayı, ل belirliliği ifade eder.

Bu surede uygarlığı getiren peygamberler anlatılır. Önce Kur’an’ı getiren Muhammed Peygamber, sonra Musa ile İbrahim Peygamberler anlatılır.

Kur’an, beşerî düzenin kitabıdır. İbrahim Peygamber de beşeri düzenin peygamberidir. Nuh Peygamber ise beşeri düzeni kavim olarak ilk getiren peygamberdir. Üçüncü olarak bu peygamberi anlatır.

Nuh Tufan’ının yeryüzünün tümünde olduğu zannedilir. Oysa Kur’an Nuh kavminden bahseder, insanlıktan veya yeryüzünden bahsetmez. Nuh Tufanı Fırat ve Dicle’nin bulunduğu ovalarda gerçekleşir. Yeryüzünün tamamıyla ilgisi yoktur, olamaz.

Kur’an burada tekzip fiilini kullanır. Yani yalanlama bir defa olmaz, uzun zaman, defalarca tekerrür eder. Kur’an’da Ad ve Semud kavimlerinden bahsedilir ama Nuh kavmi için “Nuh’un kavmi” der ve kavmin ismini söylemez. Nuh kavmi Sümerler ile yerli halklardan oluşan kavimdir. Sümerler Türk ırkındayken yerli halk ise Arap ırkındandır. Bunların karışımından Nuh kavmi oluşmuştur. Fırat ve Dicle vadilerini işgal eden Sümerler oraya baraj tekniğini getirmişlerdir. Sulama tarımı büyük bir bolluk getirmiştir. Nehirlerin kenarları kalabalıklaşmış ve kentler oluşmuştur. Kentler farklı ırklara mensup olanlarla oluşmuş ve böylece yeni bir kavim ortaya çıkmıştır. Nuh kavmi deyince yalnızca kendi hayatındaki kavmi değil, kendisinden sonra gelecek Mezopotamyalı peygamberlerin kavmi olan ve yeryüzünde ilk medeniyeti kuran kavim anlaşılmaktadır. Bu medeniyetlerin ortak vasfı Sümer yazısını kullanmalarıdır. Dilleri değişmiştir ama yazıları hep Sümerce olarak kalmıştır.

Aslında ilk uygarlığı kuranlar Araplar ve Türklerdir. İlk uygarlık yazısı ise Sümer yazısı yani Türklerin yazısıdır. “Nuh’un kavmi” denip Mürselleri tekzip ettikleri ifade edilir. “Mürsel” kurallı erkek çoğuldur, topluluğu ifade eder. Bununla Mezopotamya uygarlıklarının peygamberleri kastedilmiş olur.

 

YORUM

Bu surede Kur’an’ın nazil olduğu peygamberden, Musa peygamberden ve İbrahim peygamberden bahsetmiştir. Şimdi Nuh kavmi ile birlikte diğer peygamberlere geçer. Buradaki bu ayet, yalnızca bu bölümden değil, bundan sonra gelecek olan Hud, Salih, Lut ve Şuayb peygamberlerden de ayrı ayrı bahseder. Mürsel olan ve ortak görevli olan peygamberler bunlardır. Bu bölümde yalnızca Nuh Peygamber anlatılır.

Üçüncü bin yıl uygarlığının merkezinde Sümer uygarlığı vardır. Bunun sebebi Sümer uygarlığının yerel yönetimli bir uygarlık olmasındandır. Bugünkü uygarlık da Sümer uygarlığı gibi yerel uygarlıktır.

Merkezi uygarlıklarda önce merkez oluşur, merkez büyür, parçalanır ve yerel yönetimler doğar. Yani yerel yönetimleri merkez kurar. Sümer uygarlığında ise önce merkez değil, yerel yönetimler oluşmuş, sonra bu yönetimler birleşerek merkezleri oluşturmuşlardır. Bugünkü üçüncü binyıl uygarlığında da önce semtler oluşacaktır. Sonra semtlerin birleşmesiyle bucaklar, iller, ülkeler ve insanlık oluşacaktır.

Buradaki الْمُرْسَلِينَ kelimesinin böylesine derin manası vardır.

 

Öz Türkçe ile:

“Nuh’un ulusu gönderilenleri yalanladı.”

 

Kur’an kelimeleri ile:

“Nuh’un kavmi mürselleri tekzip etti.”

KaüÜaBa QaVMu NUvXi iLMuRSaLİyNa
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ (105)

 

***

 


DEVAMI VE TAMAMI

"SEMİNERLER"DE...



Reşat Nuri Erol
28.06.2020
05:36


http://islammedeniyetivakfi.com/  



İSLAM MEDENİYETİ dergimiz yeni/den yayımlandı...

(HAKEMLİ AKADEMİK DERGİ olarak yayımlandı)

Dergiye yukarıdaki linklerden ulaşabilirsiniz... 
Tüm istediklerinize ulaştırabilirsiniz...
Selam ve sağlık dualarımızla...
İslam Medeniyeti Vakfı
Başkan Reşat EROL 

(Vakıf başkanının sunumu derginin 14-15. sayfalarındadır.) 

***

Not:

Bu çalışmamızı da daima değerlendirebilirsiniz; 

(İSLAM MEDENİYETİ VAKFI - KUR'AN'I ANLAMA USULÜ ÇALIŞMALARI)

https://www.youtube.com/channel/UCFo3tKrGvXdcWpcpSXwpLfg


KUR'AN ÜZERİNDE ÇALIŞMANIN 

DAHA DA DEĞERLENDİĞİ GÜNLERDEYİZ...

ALLAH, KUR'ANI ANLAMA USULÜ ÜZERİNDE ÇALIŞMAYI VE

GEREĞİNİ YAPMAYI YANİ UYGULAMAYI CÜMLEMİZE NASİP EYLESİN...




Serkan Sönmez
28.06.2020
06:02
Allah razı olsun hocam Allah'a emanet olun inşallah




Son Eklenen Makaleler
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-63
13.11.2025 655 Okunma
1 Yorum 13.11.2025 09:26
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-62
12.11.2025 848 Okunma
1 Yorum 12.11.2025 07:19
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-61
10.11.2025 680 Okunma
1 Yorum 10.11.2025 11:13
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-60
9.11.2025 739 Okunma
1 Yorum 09.11.2025 07:22
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-59
8.11.2025 676 Okunma
1 Yorum 08.11.2025 09:39
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-58
7.11.2025 797 Okunma
1 Yorum 07.11.2025 11:40
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-57
6.11.2025 782 Okunma
1 Yorum 06.11.2025 09:44
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-56
5.11.2025 748 Okunma
1 Yorum 05.11.2025 11:53
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
GEMİNİ ANLATIYOR: YASİN KILAR'IN EİNSTEİN ELEŞTİRİSİ
4.11.2025 296 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-55
4.11.2025 795 Okunma
1 Yorum 04.11.2025 10:35
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-54
3.11.2025 949 Okunma
1 Yorum 03.11.2025 11:07
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-53
2.11.2025 849 Okunma
1 Yorum 02.11.2025 10:18
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-52
1.11.2025 806 Okunma
1 Yorum 01.11.2025 11:15
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-51
31.10.2025 988 Okunma
1 Yorum 31.10.2025 09:30
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-50
29.10.2025 3636 Okunma
1 Yorum 29.10.2025 07:54
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-49
28.10.2025 1142 Okunma
1 Yorum 28.10.2025 07:45
Özer Ataç
DEVLET mi, İNSAN mı 5
27.10.2025 615 Okunma
ZEKİ ALTUBOĞA
DENİZ UYGARLIĞINA İLK ADIM KIBRIS
27.10.2025 353 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-48
26.10.2025 1023 Okunma
1 Yorum 26.10.2025 09:12
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
BİR KANADA VATANDAŞI DİYOR: TÜRKLERİ ASLA YENEMEZSİNİZ!
25.10.2025 338 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-47
25.10.2025 1341 Okunma
1 Yorum 25.10.2025 07:55
Mete Firidin
Musa’nın Saklanan Kitabı
24.10.2025 545 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-46
24.10.2025 1129 Okunma
1 Yorum 24.10.2025 09:52
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-45
23.10.2025 1078 Okunma
1 Yorum 23.10.2025 19:58
Mete Firidin
Adaptasyon ve Seleksiyon
22.10.2025 416 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-44
22.10.2025 1352 Okunma
1 Yorum 22.10.2025 09:43
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-43
21.10.2025 1115 Okunma
1 Yorum 21.10.2025 08:33
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-42
19.10.2025 1388 Okunma
1 Yorum 19.10.2025 11:11
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-41
18.10.2025 1437 Okunma
1 Yorum 18.10.2025 09:27
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-40
17.10.2025 1308 Okunma
1 Yorum 17.10.2025 10:43
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-39
16.10.2025 1384 Okunma
1 Yorum 16.10.2025 09:27
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-38
15.10.2025 1582 Okunma
1 Yorum 15.10.2025 11:16
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
YAPAY ZEKÂNIN ALLAHA İMANI CHATGPT İLE İMAN MÜZAKERESİ
14.10.2025 583 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-37
14.10.2025 1486 Okunma
1 Yorum 14.10.2025 10:48
Özer Ataç
DEVLET mi, İNSAN mı 4
13.10.2025 605 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-36
12.10.2025 1330 Okunma
1 Yorum 12.10.2025 08:14
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-35
11.10.2025 1328 Okunma
1 Yorum 11.10.2025 09:38
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-34
10.10.2025 1385 Okunma
1 Yorum 10.10.2025 09:54
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-33
9.10.2025 1354 Okunma
1 Yorum 09.10.2025 07:10
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-32
8.10.2025 1344 Okunma
1 Yorum 08.10.2025 12:21
Ahmet Yücel
RAHMETLİ MEHMED ŞEVKET EYGİ HOCAMIZIN BİR YAZISI
7.10.2025 345 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-31
7.10.2025 1357 Okunma
1 Yorum 07.10.2025 10:04
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-30
6.10.2025 1233 Okunma
2 Yorum 06.10.2025 07:17
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-29
5.10.2025 1289 Okunma
1 Yorum 05.10.2025 10:35
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-28
4.10.2025 1106 Okunma
1 Yorum 04.10.2025 06:40
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-27
3.10.2025 1514 Okunma
1 Yorum 03.10.2025 11:41
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-26
2.10.2025 1633 Okunma
1 Yorum 02.10.2025 15:47
Bahaeddin Sağlam
Dinî Alan, Alarm Veriyor
30.09.2025 470 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-25
30.09.2025 1134 Okunma
Özer Ataç
DEVLET mi İNSAN mı 3
28.09.2025 2119 Okunma


© 2025 - Akevler