Bundan önceki dört yazıyı girizgâh ve gerekçe sayalım ve asıl konumuza gelelim…
“Bir köy düşünüyorum…” çalışmamızı ya da yazımızı ve öncesi ile sonrasında hazırladığımız projelerimizi www.akevler.org sitemizde yayınlayalı yıllar (dört yıl) olmuş…
Bu arada hâlen yaşamakta olduğumuz koronavirüs süreci de dâhil olmak üzere yaşadıklarımız var, yaşanacaklar var; 19 ve 49 sayılık son iki yazı serimizde bunları yazdık…
49’uncu yazımızın en sonunda dediklerimizi hatırlayarak devam edelim… “TEŞHİSLER yapan çok az ve çok nadir olmakla birlikte var… TEDAVİ yani bizim Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Düzen İnsanlık Anayasası, Adil Dünya Düzeni dediğimiz çalışmaları ülkemizde ve dünyada ara ki bulasın!”
Dediklerimizin anlaşılıp gereğinin yapılması için bu girizgâhı sürdürüyorum…
***
Ne diyorduk, nerde kalmıştık?
Yarım yüzyıllık Akevler Kooperatifleri ve Adil Düzen çalışmalarımıza istinaden planlanmış bir köy düşünüyor, planlıyor, projeler ve şimdilik kısmî uygulamalar yapıyoruz...
Kaldığımız yerden devam edelim…
Bir köy düşünüyorum…
Köyde ağaç karkastan yapılmış bir sera var, şeffaf hangar şeklinde de yöreye en uygun malzemeden bir naylon örtüsü iki katlı, aralarından hava giriyor ve ısınıyor, seraya gidiyor…
Seranın içinde her aileye yeterli miktarda metrekarelik bir yer veriliyor, kendi ihtiyacını orada yaptığı üretim ile sağlıyor; ihtiyacı varsa dışarıya satabiliyor da...
Aileler yaz-kış taze sebze üretimi ile yaşıyor ve geçiniyor…
İlaçlama ve artıkları değerlendirme köy kooperatifi tarafından yapılıyor, gerekli bilgi kooperatif tarafından veriliyor...
Bir köy düşünüyorum…
Bodrumun orta katında soğuk hava depoları var. Köylüler ürettikleri malları buraya koyuyor. Bir defaya mahsus olmak üzere üründen pay veriyor, sonra halk mallarını istediği fiyatla istediği zaman satıyor; para ile değil, alacağı mallar karşılığı satıyor...
Bu sistemin bu yapılanmanın kendi kendine yeterli bir ekonomisi var ama gerektiğinde ve kârlı gördüğü için piyasa malını üretmeyi de tercih edebiliyor...
Kriz olursa veya tekel Sermaye ona yeter mal ile takas yapmazsa satmıyor ve almıyor...
Denge kurulmuş, arz ve talep kanunları o köy için çalışıyor…
***
Hâsılı…
Öyle bir köy ki…
Şehrin trafiği yok, şehrin kirliliği yok, şehrin terörü yok, şehrin açlık tehlikesi yok...
Suyum kesilecek diye korkmuyor, elektriğim kesilecek diye korkmuyor; çünkü kendisi kendisine yetecek kadar enerjiyi sudan, rüzgârdan, güneşten, bitki artıklarından üretebiliyor, biraz fazla emek harcasa da üretebiliyor...
Ambarında kendi tarlasında veya serasında yetiştirdiği tahıl doludur...
Seradan her türlü sebze, kavun, karpuz, çilek, taze mısır vs. alabiliyor...
Ama kentten kopuk değil, -eğer kenttekiler onu sömürmezlerse- işbölümü içinde ürünlerini satıyor ve diğer ihtiyaçlarını dışarıdan alıyor; böylece hem kendi refahını en üst düzeyde tutuyor, hem de kentin, ülkenin ve insanlığın refahına katkıda bulunuyor...
Köylü efendi olmuyor ama köylüye de kimse efendi olamıyor...
Siz de böyle bir köyü istiyor musunuz?
O halde, gelin bu köyler kurduğumuz ve kuracağımız KOOPERATİFLER ile birlikte kuralım, köylerde yaşayanlar bunu gerçekleştirdiklerinde onlar da özgür olsunlar, biz de kendimizi güvence altına alalım…
Selam ve sağlık dualarımızla, sağlıklı bir sistemde ulaşacağımız zamanlara inşallah…