SOSYAL TUFAN hatırlatmalarımı yıllardan beri sabır ve sebatla yaptım…
ADİL DÜZEN’in ülkemiz, ADİL DÜNYA DÜZENİ’nin de tüm dünya için yegâne sosyal tufandan yani tüm sorunlardan kurtulma reçetesi olduğunu hatırlattım…
Virüsleri sırasıyla hatırlayalım; Kuş, Kene, Domuz, SARS ve Koronavirüs!
Ve bir anda hayatımızın dört bir yanını kaplayan KORONAVİRÜS DÜZENİ!
Koronavirüs vesilesiyle farklı değerlendirmeler yapılıyorken, biz ülkemiz ve dünya yani bütün insanlık açısından, yarım yüzyıllık birikim ve çalışmalarımız (Adil Düzen Çalışmaları) merkezli değerlendirmeler yaptık. 27 yazımızı geride bıraktık...
***
Evet…
İnsanlık şimdi de “tarım” döneminden hâlen yaşamakta olduğumuz sanayi ve sanayi ötesi döneme geçmek zorunda, geçiyor ama zor geçiyor ve/veya geçemiyor; bu yüzden hayatın dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî alanlarında sorunlar yaşıyor ve bu sorunları çözemiyor…
İnsanlık ister istemez (tav’an veya kerhen) geçecek yeni döneme geçecek ve bu geçiş tufanlı veya tufansız olacak diyoruz hep; hayatımızın dört alanını saran ve bizim bunların bütününü “SOSYAL TUFAN” olarak adlandırmamızla ya tufanlı veya tufansız olacak…
İnsanlığın özellikle son bir-iki yüzyılda yaşadığı dönemi biz “faizli işçilik dönemi” olarak adlandırıyoruz ve bundan sonra bir an önce geçmemiz gereken dönemi de “FAİZSİZ ORTAKLIK DÖNEMİ” olarak adlandırıyor ve son yıllarda bu alanda çalışıyoruz…
Akevler.org sitemizden bu çalışmalara ulaşabilir ve yararlanabilirsiniz…
***
Önceki yazıda kaldığımız yerden devam edelim ve konuyu biraz daha açıp bazı detaylarda derinleşelim ki ne yapmamız gerektiği iyice anlaşılsın ve gereği yapılsın...
Evet, bugün diyoruz ki; artık işçilik döneminden ortaklık dönemine geçilmelidir.
İşte…
Bugüne kadar yıllardan beri gerekçelerini anlattığımız üzere ve bugün artık bizzat ülke olarak yaşayarak geldiğimiz merhaleden de apaçık anlaşılmakta olduğu üzere…
Yarım yüzyıllık Kur’an ve ilim çalışmalarımıza istinaden geliştirmiş olduğumuz Yüz Lojmanlı İşyeri Apartmanları Sistemini hem köylerde hem de kentlerde kuruyoruz ve bunlara köylerde “Tarım Apartmanları”, kentlerde “Sanayi Apartmanları” diyoruz. Bunu yapabilmemiz ve ülkemizdeki köyleri kentler seviyesine çıkarabilmemiz, köylerin nüfusunu da kentlerin nüfusuna göre dengeli hale getirebilmemiz için ne yapmamız gerekir?
İnsanlığı sömüren Tekel Sermaye bunun gerçekleşmesini istemiyor. Çünkü Sermaye tarımda etkili olamıyor, tarım üretimi yaparken merkezi sistemi kullanamıyor. Tarımda emek hâkim. Bundan dolayı Sermaye direniyor, kentleşmeyi sürdürmek istiyor ve bu arada tarımı da sanayileştirmek istiyor ama bir türlü başarılı olamıyor; bu alanlarda çalışmaları yaptı ve yapıyor ama başarılı olması mümkün değildir. Yıllardır anlattığımız gerekçelerle işçilik sisteminden ortaklık sistemine geçişi Sermaye istemiyor. Devletler de Sermaye’nin elinde, Sermaye’nin sömürüsünde; Sermaye para yani Dolar vermezse devletler yaşayamıyor...
Demek devletler de yapamayacak, olması gereken inkılâbı gerçekleştiremeyecek...
Faizli sömürü sisteminde çalışan iktidarların da bir şey yapmaları beklenemez...
O zaman halk olarak organize olup kendi kendimizi kurtarmak zorundayız...
100 yıl sonra 23 Nisan’da TBMM’nin kuruluşunun yüzüncü yılını kutladık. Siyasi istiklal tamam! Peki, iktisadi istiklal! Nasıl ki İstiklal Savaşı’nı Kuvayı Milliye yapmışsa, bugünkü ekonomik istiklal savaşını da Kuvayı Millîye yapacaktır. Yani halk olarak yol gösteren kişilerle beraber olacak ve ekonomik birliktelikler yani ORTAKLIKLAR kuracaksınız. Bu ekonomik birliktelikler ve ortaklıklar Sermaye ile mücadele edecekler, Sermaye’nin sömürüsüyle ve Sermaye’nin karşılıksız dolarıyla savaşacaklar. Peki, bunu nasıl yapacağız?
Bunun nasıl yapılacağını bugüne kadar anlattık; anlatmaya devam edeceğiz…