Reşat Nuri Erol
Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-10
6.04.2020
3864 Okunma, 6 Yorum

 

Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-10

‘SOSYAL TUFAN’ hatırlatmalarımı yıllardan beri sabır ve sebatla yaptım…

‘ADİL DÜZEN’in ülkemiz, ‘ADİL DÜNYA DÜZENİ’nin de tüm dünya için yegâne sosyal tufandan yani tüm sorunlardan kurtulma reçetesi olduğunu hatırlattım…

Virüsleri sırasıyla hatırlayalım; Kuş, Kene, Domuz, SARS ve KORONA VİRÜS!

Ve bir anda hayatımızın dört bir yanını kaplayan KORONA VİRÜS DÜZENİ!!!

(Bu yazı dizisindeki her yazı, birinci yazıdaki bu girizgâh ve devamıyla okunmalı…)

Evet, önemine binaen birinci yazıdaki girizgâhın tamamı dikkatle bir daha okunmalı…

Sonra; sonrasında ‘biz nerden geldik, neredeyiz ve nereye gidiyoruz’ ona bakalım…

***

İnsanlık bundan 60 bin yıl önce Nil’in kaynaklarındaki bir köyde ortaya çıktı. Nil’in Akdeniz’e döküldüğü yere vardılar. Fırat’a ulaştılar. Palandöken Dağları’ndan Çoruh yoluyla Batum’a indiler. Oradan doğuya ve batıya yayıldılar. İnsanlık artık meyve toplayıcılıktan avcılık dönemine geçmişti. Avcılık döneminde tüm dünyayı istila ettiler, adalara bile geçtiler. Ardından çobanlık dönemi başladı. Kuzeydeki çobanlar yine Batum, Erzurum, Murat ve Fırat nehirleri yolunu takip ederek Mezopotamya’ya geldiler. Burada sulama tarımına geçildi ve tarım dönemi sayesinde insanlık kentleşmeye başladı.

Önce Sümerler, sonra Akatlar, önce Mezopotamya’da sonra Mısır’da ilk medeniyetleri oluşturdular. İbrahim Peygamber ve soyu bu medeniyetleri sentez ederek getirmiş oldular. Sonunda Kur’an’ın nazil olmasıyla insanlık vahye dayalı olarak zirveye ulaştı. İnsanlık için yeni bir dönem başlamış oldu. Artık yeni peygamber gelmeyecek, yeni kitap inmeyecekti...

Yeryüzüne dört büyük din hükümran; İslam, Hıristiyanlık, Hinduizm ve Budizm.

Yahudiler İslamiyet’ten aldıklarını Batı’ya taşıdılar. Müslümanlarla Hıristiyanları bin sene savaştırdılar (Haçlı Seferleri), kendileri yönettiler. Sömürücü Siyonist Yahudiler son zamanlarda Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında savaş çıkarır, sonunda mağlup olanı karşılığı olmayan Dolarları ile galip getirir, böylece cetvel ile sınırlarını çizerlerdi.

1900’lara gelindiğinde Yahudi Sermayesi şuna karar verdi; artık Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında denge oluşamaz. Dinler etkisini kaybetti. Başka bir denge bulmamız gerekir, bu da ‘rejimler dengesi’ olabilir; kapitalizm ve sosyalizm arasında denge kurulmalıdır. Sosyalistler de kapitalistler de dinlere cephe aldılar, dengelerini ‘rejim çatışmaları’ üzerine kurdular. Birinci ve İkinci Cihan Savaşları sonunda dinler ortadan kalkacak, onların yerine kapitalizm ve sosyalizm çatışması sayesinde Yahudi hâkimiyeti alacak ve sürecekti...

***

Türkiye’deki Türkler ateist olacak ve Sermaye’nin tetikçiliğini yapacaklardı. Mustafa Kemal ile öyle anlaştılar. Dört generalle (Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü) Türkiye’yi bu istikamete sürüklemek istediler. O dönemdeki planlarına göre 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ile son hamle gerçekleşecek, Adnan Menderes’in Sermaye’ye ihaneti son bulacak, onu idam ettirerek son zaferlerini ilan edeceklerdi...

İşte bundan sonra Türkiye’de değişme oldu. Alpaslan Türkeş devreye girdi ve Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, İsmet İnönü anlaştılar, Türkiye’ye çok partili düzeni getirdiler...

Böylece Türkiye İslamiyet’in çoğulculuğuna kısmen de olsa dönmüş oldu.

Bu arada Prof. Dr. Necmettin Erbakan Millî Görüş hareketini başlattı.

Sonunda ne oldu?

1960 müdahalesi sonrasındaki gelişmelerle Sermaye ateizmi tutturamayacağını anladı ve siyasetini değiştirdi, ‘ılımlı İslam’ denemesine geçti...

Kenan Evren’in 1980 müdahalesi sonrasında Millî Görüş’e “Adil Düzen” ile “Adil Ekonomik Düzen” eklendi ve Müslümanlara kapılar açılmış oldu. Artık Türk ordusu da Müslümanların yanında yer aldı, çok partili anayasal sistem tamamen yerleşti.

Nereden geldiğimizle söze başladık ve sözü bu merhaleye kadar getirdik.

Gelecek yazımızda ‘neredeyiz ve nereye gidiyoruz’ merhalesine bakalım.

 

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
06.04.2020
07:39

MİLLÎ GAZETE

Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-10

SOSYAL TUFAN hatırlatmalarımı yıllardan beri sabır ve sebatla yaptım… ‘ADİL DÜZEN’in ülkemiz, ‘ADİL DÜNYA DÜZENİ’nin de tüm dünya için yegâne sosyal tufandan yani tüm sorunlardan kurtulma reçetesi olduğunu hatırlattım…

Virüsleri sırasıyla hatırlayalım; kuş, kene, domuz, SARS ve KORONAVİRÜS! Ve bir anda hayatımızın dört bir yanını kaplayan KORONAVİRÜS DÜZENİ!!!

(Bu yazı dizisindeki her yazı, birinci yazıdaki bu girizgâh ve devamıyla okunmalı…) Evet, önemine binaen birinci yazıdaki girizgâhın tamamı dikkatle bir daha okunmalı… Sonra; sonrasında ‘biz nerden geldik, neredeyiz ve nereye gidiyoruz’ ona bakalım…

***

İnsanlık bundan 60 bin yıl önce Nil’in kaynaklarındaki bir köyde ortaya çıktı. Nil’in Akdeniz’e döküldüğü yere vardılar. Fırat’a ulaştılar. Palandöken Dağları’ndan Çoruh yoluyla Batum’a indiler. Oradan doğuya ve batıya yayıldılar. İnsanlık artık meyve toplayıcılıktan avcılık dönemine geçmişti. Avcılık döneminde tüm dünyayı istila ettiler, adalara bile geçtiler. Ardından çobanlık dönemi başladı. Kuzeydeki çobanlar yine Batum, Erzurum, Murat ve Fırat nehirleri yolunu takip ederek Mezopotamya’ya geldiler. Burada sulama tarımına geçildi ve tarım dönemi sayesinde insanlık kentleşmeye başladı.

Önce Sümerler, sonra Akatlar, önce Mezopotamya’da sonra Mısır’da ilk medeniyetleri oluşturdular. İbrahim Peygamber ve soyu bu medeniyetleri sentez ederek getirmiş oldular. Sonunda Kur’an’ın nazil olmasıyla insanlık vahye dayalı olarak zirveye ulaştı. İnsanlık için yeni bir dönem başlamış oldu. Artık yeni peygamber gelmeyecek, yeni kitap inmeyecekti...

Yeryüzüne dört büyük din hükümran; İslam, Hıristiyanlık, Hinduizm ve Budizm.

Yahudiler İslamiyet’ten aldıklarını Batı’ya taşıdılar. Müslümanlarla Hıristiyanları bin sene savaştırdılar (Haçlı Seferleri), kendileri yönettiler. Sömürücü Siyonist Yahudiler son zamanlarda Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında savaş çıkarır, sonunda mağlup olanı karşılığı olmayan dolarları ile galip getirir, böylece cetvel ile sınırlarını çizerlerdi.

1900’lara gelindiğinde Yahudi Sermayesi şuna karar verdi; artık Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında denge oluşamaz. Dinler etkisini kaybetti. Başka bir denge bulmamız gerekir, bu da ‘rejimler dengesi’ olabilir; kapitalizm ve sosyalizm arasında denge kurulmalıdır. Sosyalistler de, kapitalistler de dinlere cephe aldılar, dengelerini ‘rejim çatışmaları’ üzerine kurdular. Birinci ve İkinci Cihan Savaşları sonunda dinler ortadan kalkacak, onların yerine kapitalizm ve sosyalizm çatışması sayesinde Yahudi hâkimiyeti alacak ve sürecekti...

***

Türkiye’deki Türkler ateist olacak ve Sermaye’nin tetikçiliğini yapacaklardı. Mustafa Kemal ile öyle anlaştılar. Dört generalle (Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü) Türkiye’yi bu istikamete sürüklemek istediler. O dönemdeki planlarına göre 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ile son hamle gerçekleşecek, Adnan Menderes’in Sermaye’ye ihaneti son bulacak, onu idam ettirerek son zaferlerini ilan edeceklerdi...

İşte bundan sonra Türkiye’de değişme oldu. Alparslan Türkeş devreye girdi ve Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, İsmet İnönü anlaştılar, Türkiye’ye çok partili düzeni getirdiler...

Böylece Türkiye İslamiyet’in çoğulculuğuna kısmen de olsa dönmüş oldu.

Bu arada Prof. Dr. Necmettin Erbakan Millî Görüş hareketini başlattı.

Sonunda ne oldu? 1960 müdahalesi sonrasındaki gelişmelerle Sermaye ateizmi tutturamayacağını anladı ve siyasetini değiştirdi, ‘ılımlı İslam’ denemesine geçti...

Kenan Evren’in 1980 müdahalesi sonrasında Millî Görüş’e “Adil Düzen” ile “Adil Ekonomik Düzen” eklendi ve Müslümanlara kapılar açılmış oldu. Artık Türk ordusu da Müslümanların yanında yer aldı, çok partili anayasal sistem tamamen yerleşti.

Nereden geldiğimizle söze başladık ve sözü bu merhaleye kadar getirdik.

Gelecek yazımızda ‘neredeyiz ve nereye gidiyoruz’ merhalesine bakalım.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

06 Nisan 2020
Reşat Nuri Erol
06.04.2020
07:41


1967...1968...1969...AKEVLER 54 YILDIR ÇALIŞIYOR...2018...2019...2020

ZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

ZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1058

ADİL DÜZENIII. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1058. Hafta - 04 NİSAN 2020 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1058. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyadaOKUNMASI, ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*ADİL DÜZENDERSLERİ/YORUMLARI

Koronavİrüs ve Semt Kooperatİflerİ

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-5

Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-6

Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-7

Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-8

Reşat Nuri EROL

 

***

 

FURKAN SÛRESİ- 11. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا (1) الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا (2) وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً لَا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلَا يَمْلِكُونَ لِأَنْفُسِهِمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا (3)وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ فَقَدْ جَاءُوا ظُلْمًا وَزُورًا (4) وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (5) قُلْ أَنْزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا (6) وَقَالُوا مَا لِهَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا (7) أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِنْ تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا (8) انْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا (9)تَبَارَكَ الَّذِي إِنْ شَاءَ جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِنْ ذَلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَيَجْعَلْ لَكَ قُصُورًا (10) بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَنْ كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا (11) إِذَا رَأَتْهُمْ مِنْ مَكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا (12) وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا (13) لَا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًا (14) قُلْ أَذَلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ كَانَتْ لَهُمْ جَزَاءً وَمَصِيرًا (15) لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاءُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَى رَبِّكَ وَعْدًا مَسْئُولًا (16) وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنْتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَؤُلَاءِ أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ (17) قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَّخِذَ مِنْ دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاءَ وَلَكِنْ مَتَّعْتَهُمْ وَآبَاءَهُمْ حَتَّى نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا (18) فَقَدْ كَذَّبُوكُمْ بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَنْ يَظْلِمْ مِنْكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا (19) وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا (20) وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ أَوْ نَرَى رَبَّنَا لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنْفُسِهِمْ وَعَتَوْا عُتُوًّا كَبِيرًا (21) يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَحْجُورًا (22) وَقَدِمْنَا إِلَى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاءً مَنْثُورًا (23) أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلًا (24) وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنْزِيلًا (25) الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَنِ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا (26) وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَالَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا (27) يَاوَيْلَتَا لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا (28) لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولًا (29) وَقَالَ الرَّسُولُ يَارَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا (30) وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا مِنَ الْمُجْرِمِينَ وَكَفَى بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَصِيرًا (31) وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً كَذَلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا (32) وَلَا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًا (33) الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَى وُجُوهِهِمْ إِلَى جَهَنَّمَ أُولَئِكَ شَرٌّ مَكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلًا (34)وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا (35) فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا (36) وَقَوْمَ نُوحٍ لَمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا (37) وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا (38) وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا (39) وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا (40) وَإِذَا رَأَوْكَ إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا (41) إِنْ كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ آلِهَتِنَا لَوْلَا أَنْ صَبَرْنَا عَلَيْهَا وَسَوْفَ يَعْلَمُونَ حِينَ يَرَوْنَ الْعَذَابَ مَنْ أَضَلُّ سَبِيلًا (42) أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا (43) أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا (44) أَلَمْ تَرَ إِلَى رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلًا (45) ثُمَّ قَبَضْنَاهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًا (46) وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِبَاسًا وَالنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ النَّهَارَ نُشُورًا (47) وَهُوَ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً طَهُورًا (48) لِنُحْيِيَ بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَا أَنْعَامًا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرًا (49) وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُوا فَأَبَى أَكْثَرُ النَّاسِ إِلَّا كُفُورًا (50) وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذِيرًا (51) فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُمْ بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا (52) وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَحْجُورًا (53) وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنَ الْمَاءِ بَشَرًا فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرًا (54) وَيَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنْفَعُهُمْ وَلَا يَضُرُّهُمْ وَكَانَ الْكَافِرُ عَلَى رَبِّهِ ظَهِيرًا (55) وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا (56) قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلَّا مَنْ شَاءَ أَنْ يَتَّخِذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا (57) وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا (58) الَّذِي خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا (59)

 

***

 

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا (60) تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاءِ بُرُوجًا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُنِيرًا (61) وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِمَنْ أَرَادَ أَنْ يَذَّكَّرَ أَوْ أَرَادَ شُكُورًا (62) وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا (63) وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا (64) وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا (65) إِنَّهَا سَاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا (66) وَالَّذِينَ إِذَا أَنْـفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَامًا (67)

 

***

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ

Va EiÜAv QIyLa LaHuM (Va EiÜAv FuGıLa LaHuM)

“Ve onlara kavl edildiğinde de”

Haber alma teşkilatı kurulmuş, sonunda bugünkü halk oylamasına benzer ama ondan çok ileri bir şekilde insanlardan yeter bilgi toplanmış olur. Halkın oyu okuyucuların ortak olduğu haftalık dergide ortakların çevrelerini dinleyerek aldıkları bilgilerle oluşur.

Elde edilen sağlıklı bilgilere dayanılarak içtihatta bulunulur. Yeni düzen için gerekenler yapılır ve söylenir. وَ harfinin gelmesi yapılacak ve söylenecek başka şeyler de olur demektir. Burada bir tane örnek verir. إِذَا gelmesi bunun gerçekleşeceği anlamını taşır. Yani biz yarın iktidar olduğumuz zaman bu görevi yapmış olacağız demektir.

Burada قِيلَ meçhul gelmiştir. Kime söyleneceği belirtilmemiştir. İmam değil de soruşturma ve yargılama sonunda söylenmesi gerekenler söylenecek demektir. Buradaki zamir ortaklık sistemine karşı gelen, direnen ve tövbe etmeyen kimseler olup yenildikleri zaman onlara söylenilecekleri ifade eder.

Nasıl mağlup olurlar? Öncelikle karşılıksız dolar altın bonosu karşısında iflas eder. Doları değersiz hale geldiğinde artık güvendikleri orduları, besledikleri terörü olamaz. Basın da besleme olduğu için gücünü yitirir. Okulları ve üniversiteleri de çalışamaz hale gelir. Hâsılı iflas etmiş olurlar ama savaşla değil ortaklık düzeni karşısında iflas ederler.

اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ

usCuDUv LielRaXMAvNı (uFGuLUv LieLFaGLAvNı)

Rahman’a secde edin”

الرَّحْمَن kelimesi Furkan’ı indiren olarak surenin başında geçmiştir.

Ortaklık sisteminin en önemli özelliği yeryüzünün Rahman’a ait olmasıdır. İnsanları ortak etmektedir. Çalışanlar oradan Rahim sıfatına göre ücret alırlar. Yarısı onlara kalır diğer yarısı ile Allah’ın Rahman sıfatı tecelli eder. “Errahmanirrahim”de bu hususa işaret edilir. Nispet belirtmediğine göre usulcülerin kuralları ile yarıya bölünür. Furkan; bu düzenin, ortaklık düzeninin adıdır.

Buraya kadar olaylar anlatılmış, mücadele ele alınmıştır. Bundan sonra sure geleceği bize anlatır. Gelecek ise Allah’ın Rahman sıfatı ile tecelli eder.

Bundan önceki ayette Rahman’a yani habir olana sor denilirken şimdi onların rahman düzenine takınılacak tavır beyan edilmiş olur.

Secde etme, ben yalnız sana kulluk ederim ve senden yardım isterim manasına gelir. Bu secdenin nimetlerine karşı görev görürüm. Rahmet de rahmandan gelenlerdir. Ben yalnız sana işçi olurum demektir. Bediüzzaman buna “Esir ortadan kalkmadan ecir onun yerine geldi” demek suretiyle işaret etmiştir.

İşçilik düzeninden ortaklık düzenine geçme demek rahmana secde etme demektir.

Kendilerine ortaklık düzenine geçin dendiğinde onlar şu cevabı verirler.

قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ

QAvLUv Va Ma elRaXMAvNu (FaGaLUv Va Ma eLFaGLAvNu)

Rahman da ne diye kavlettiler”

Başka şeyler söylerler, başka direnmeler gösterirler. Rahman da ne imiş derler. وَ ile onun için gelmiştir. وَمَنْ الرَّحْمَنُ denilmiyor da وَمَا الرَّحْمَنُ şeklinde geliyor. Demek ki itiraz ettikleri Allah veya Rab olmayıp ortaklık düzenidir. Patron yerine, işçi yerine, ortaklar var. Rahman düzeninde herkes kendi istediği işi partilerin/kamunun güdümü ile değil kendi içtihadı ile yapar.

Kapitalistler hep rahim sıfatı ile hareket ederler. Sosyalistler hep rahman sıfatı ile hareket ederler. Birisinde Sermaye, diğerinde Devlet egemen olur. Kur’an düzeni ise hem yarısı rahman hem de yarısı rahim sıfatları ile oluşur. Böylece denge ve uyum içinde bir düzen ile karşılaşılmış olur.

أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا

EaNaSCuDu LıMAv TaEMuRuNAv (Ea NaFGaLu LiMAv TaFGuLuNAv)

“Bize emrettiğine mi secde edelim?”

Yine مَنْ getirmeyip مَا ile getiriyor.

Biz sizin ortaklık düzeni için mi çalışacağız? Bizim patronlarımız var, biz onlara secde ederiz. Para babalarımız var, silah babalarımız var. Rahman da ne oluyor?

Demek ki onlar işçilik düzeni için direneceklerdir. Allah bunu bize bildirmiş oluyor. Bildirilenle karşılaşılacak demektir. Burada emir sığası gelmektedir.

Ortaklık düzeni iktidar olduğunda onlara geçmişte yaptıklarının hesabı sorulmayacak mıdır? Kamuya karşı işlenmiş suçlar cezalandırılmayacak mıdır? Kendilerinden geçmişin hesabı sorulması yerine sadece ortaklık sistemini kabul etmeleri istenecektir. Sadece bu emredilecektir, ayet bize bunu açıkça söylüyor. إِذَا ile başlayan yerde anlatılıyor. Demek ki ortaklık sistemi gelecektir. Yeni düzende onlara ne yapılacağı ve nasıl davranılacağı ifade ediliyor.  

Yapılacaklar şunlardır: Semtleri ayrılır, bucakları ayrılır, illeri de ayrılır. Kendi hallerine bırakılır. Bize zarar vermedikleri takdirde onlara karışılmaz, vergi istenmez, hizmetler de verilmez. Güvenlikleri kendi kendilerine terk edilir ve korunmazlar. Bizim bucaklarımıza, illerimize veya herkese açık bırakılan yerlerimize girdiklerinde hukukun kuralları onlara da uygulanır. Saldırırlarsa karşılık olarak onlara saldırılır.

وَزَادَهُمْ نُفُورًا (60)

Va ZAvDaHuM NuFUvRan (Va FaGaLaHuM FuGUvLan)

“Ve onları nufuren ziyade etti.”

Burada ziyade eden kavilleri olabilir. Bir şey söylemeyip sussalar nefretleri o kadar artmayacak iken tartışmaya girdiklerinden hem nefretleri hem de hasımlıkları artar.

İnsanlar iki grupta toplanırlar.

Ehli Hak olanlar, sorunlarını hakemlerin denetiminde barış yoluyla çözerler.

Ehli şirk ise sorunlarını silah zoru ile çözmeye kalkışırlar ve soykırım yaparlar.

Biz onlarla tartışırız. Onlar yola gelmezler. Onların nefretleri artar. Ama halk bizim tartışmalarımızı takip edince sonunda bizim yanımızda olmaya karar verir. Fetih ve yardım gelmiş olur. Biz söyleriz, onlar karşı çıkarlar ve sonunda onlar helak olup giderler. Buna karşılık tartışmalara kulak veren halk sonunda bizim/hakkın yanında olur.

Bir savaş gazisi anlatıyor. Savaşın en kızgın bir döneminde ben bir beyaz bayrak kaldırdım, kısa bir süre sonra beyaz bayrak sayısı 3000’e çıktı. Savaşın kuralı budur. Dengede zannederken veya en beklenmedik bir sırada birden bir taraf sıfır haline gelir. Suriye’de şimdi böyle bir zafer elde ediliyor. Şurası bilinmelidir ki bizimle savaşan Esat değildir hatta Trump ile Putin de değildir. Bizimle savaşan derin Sermaye’dir. Belki de Rothshildler bile sadece görünürdekilerdendir. Ama Sermaye’nin sonu artık gelmektedir. Çünkü Sermaye bizimle değil ortaklık sistemi ile yani Rahmanla savaşıyor. Galip gelmesi mümkün müdür? Buna inananın aklına şaşarım.

 

YORUM

Rahman düzenini iyi kavramak gerekir. Kapitalistlerde kimin parası varsa patron odur. Halk birer köledir, çalışır ve karnını doyurur. Bu söylediğim yeni değildir. Avrupalılar Amerika’ya gidince bol imkânlar ile karşılaştılar ama işçileri yoktu. Amerika’ya gidenler zencileri zorla yakalayıp köleleştirerek götürmüşlerdir. Böylece ABD’de tarım köleler kullanılarak yapılmıştır. Sanayi devrimi gelişince kuzeydekiler işçi bulamayınca güneydeki köleleri ayaklandırdılar. Hürriyetleri karşılığında işçi haline getirdiler. Bir başka deyişle köleleri zorla sanayi sektörüne transfer ettiler. Çiftlik sahiplerinin köleleri, sermaye sahibi sanayici patronların işçileri oldular. Şimdi de devletin kölesi yapılmak isteniyor.

Hıristiyanlıkta hiç savaş yoktur, dolayısıyla esir de yoktur.

İslamiyet’te savaş vardır. Teslim olanlar öldürülmez; karşılıksız serbest bırakılır, karşılıkla serbest bırakılırlar, onlara toprak/arazi verilir ve kendi işlerini kendileri yaparlar, bunlar mümkün değilse hür ailelere verilirler ve bunlar onları iş yapacak hale getirirler.

Ortaklık sistemi insanları kölelikten ve işçilikten kurtaracaktır; silah zoru ile değil, aç bırakarak değil, ortaklık sistemi ile kurtaracaktır. Bunun için kabul ettiğimiz sistem şudur: doğal kaynaklar gibi emeksiz elde edilenler kamunundur. Bunlar halka ortak pay edilir. Ürünlerin yarısı kamuya kira payı olarak kalır yarısı da emek payı olarak çalışanlara kalır. Kamuya ait yarısı da çalışamayan veya çalışmak istemeyen kimselere bölüştürülür. Bunun için “yarısı bedava sistemi” geliştirilmiştir. İşte, Allah iş verdiğinde Rahim sıfatı ile tecelli ediyor. Geri kalan yarısını ise karşılıksız olarak muhtaçlara bölüştürüyor ve Rahman sıfatı ile tecelli ediyor.

“Erbakan anlatmadı” diyorlar.

Çok basit olan bunu herkes her gün anlatıyor.

 

Öz Türkçe ile:

“Ve onlara yaşatan için kapanın dendiğinde ‘Yaşatan da nedir? Bize buyurduğun için mi kapanacağız?’ dediler ve (Allah) onları kin olarak artırdı.”

 

Kur’an kelimeleri ile:

“Ve onlara secde edin diye kavl edildiğinde ‘Rahman da nedir? Bize emrettiğine mi secde edelim?’ diye kavl ettiler ve (Allah) onları halinde olarak ziyade etti.”

 

Va EiÜAv QIyLa LaHuM usCuDUv LielRaXMAvNı QAvLUv Va Ma elRaXMAvNu EaNaSCuDu LıMAv TaEMuRuNAv Va ZAvDaHuM NuFUvRan

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا (60)

 

***


...

DEVAMI VE TAMAMI 

"SEMİNERLER"DE...


Reşat Nuri Erol
06.04.2020
07:48



http://islammedeniyetivakfi.com/
  


İSLAM MEDENİYETİ dergimiz yeni/den yayımlandı...

(HAKEMLİ AKADEMİK DERGİ olarak yayımlandı)

Dergiye yukarıdaki linklerden ulaşabilirsiniz... 
Tüm istediklerinize ulaştırabilirsiniz...
Selam ve sağlık dualarımızla...
İslam Medeniyeti Vakfı
Başkan Reşat EROL 

Not:

Bu çalışmamızı da daima değerlendirebilirsiniz; 

https://www.youtube.com/channel/UCFo3tKrGvXdcWpcpSXwpLfg




Reşat Nuri Erol
06.04.2020
07:50



Reşat Nuri Erol köşe yazıları - QOSHE

qoshe.com › yazar › resat-nuri-erol
Reşat Nuri Erol. Milli Gazete. We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE More information . Close ...

Reşat Nuri Erol - Kitapyurdu

www.kitapyurdu.com › yazar › resat-nuri-erol
Reşat Nuri Erol yazarına ait tüm eserleri ve kitapları inceleyebilirsiniz.

Reşat Nuri Erol Çok Yorumlanan Makaleler - Akevler

www.akevler.org › CokYor › Resat-Nuri-Erol › Kapak
Reşat Nuri Erol Çok Yorumlanan Makaleler. ... Reşat Nuri Erol Ne yapacağını bilmeyen iktidar ve 9 Soru-Cevap 2.10.2018 1774 Okunma 12 Yorum 02.10.2018 ...

Today's column | Reşat Nuri Erol:... - Milli Gazete English ...

www.facebook.com › MilliGazeteEN › posts › ️todays-column-reşat-n...
Today's column | Reşat Nuri Erol: “Transitional Constitution” recommendation for the Syrian State.

Araştırmacı Yazar Reşat Nuri Erol TV5'de 2.bölüm - YouTube

www.youtube.com › watch
27 Mar 2017 - Araştırmacı yazar Reşat Nuri Erol TV5'de Günden Yansıyanlar adlı programda İshak Beyazay'ın Siyonizm ve Adil düzen ile ilgili sorularını ...




Reşat Nuri Erol
06.04.2020
09:22


https://www.t24.com.tr/haber/yuval-noah-harari-koronavirus-sonrasi-dunya,870927


https://www.ocakmedya.com/secilmis_yazi/salginin-ogrettikleri-ve-gelecek/

https://www.ocakmedya.com/secilmis_yazi/virus-firsatciligiyla-kirli-mudahaleler/


Reşat Nuri Erol
06.04.2020
09:54


http://www.akevler.org/AdilDuzenDergisi/563/4874/Dengeler-degisecek


https://www.star.com.tr/yazar/kovid19-bir-biyolojik-silah-falan-degil-geciniz-yazi-1528321/


https://www.yenicaggazetesi.com.tr/2-4-internet-hizi-bile-hucreyi-tahrip-ediyor-55381yy.htm








Son Eklenen Makaleler
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 6
28.03.2024 233 Okunma
1 Yorum 28.03.2024 05:54
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
SİNAN OĞAN KADAR OLABİLMEK
27.03.2024 112 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 5
26.03.2024 282 Okunma
7 Yorum 26.03.2024 09:06
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 4
25.03.2024 305 Okunma
1 Yorum 25.03.2024 09:00
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 3
24.03.2024 330 Okunma
1 Yorum 24.03.2024 05:49
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 40 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 18 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 34 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 23 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 15 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 26 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 24 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 9 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 2
23.03.2024 304 Okunma
1 Yorum 23.03.2024 10:16
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” işbirliği - 1
21.03.2024 338 Okunma
7 Yorum 21.03.2024 09:35
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 29
20.03.2024 305 Okunma
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
YENİDEN HATA PARTİSİ
18.03.2024 217 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER
17.03.2024 242 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Oruç ile İlgili Beş Kavram
17.03.2024 140 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 28
17.03.2024 300 Okunma
7 Yorum 17.03.2024 07:53
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1540 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 27
16.03.2024 323 Okunma
5 Yorum 16.03.2024 11:10
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 26
15.03.2024 361 Okunma
5 Yorum 15.03.2024 09:14
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 29 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 30 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 19 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 17 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 19 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 21 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 13 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 15 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 41 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 32 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 20 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 16 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 24 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 16 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 21 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 23 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 23 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 24 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 22 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 21 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 37 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 25
14.03.2024 309 Okunma
1 Yorum 14.03.2024 11:25
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 24
13.03.2024 309 Okunma
1 Yorum 13.03.2024 07:01
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 23
12.03.2024 325 Okunma
5 Yorum 12.03.2024 07:10
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 22
11.03.2024 312 Okunma
5 Yorum 11.03.2024 08:36
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 21
10.03.2024 312 Okunma
1 Yorum 10.03.2024 10:18
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 20
9.03.2024 354 Okunma
8 Yorum 09.03.2024 09:27