İnsanlık bundan 60 000 yıl önce Nil’in kaynaklarındaki bir köyde ortaya çıktı. Nil’in Akdeniz’e döküldüğü yere vardılar. Fırat’a ulaştılar. Palandöken Dağları’ndan Çoruh yoluyla Batum’a indiler. Oradan doğuya ve batıya yayıldılar. Artık avcılık dönemine geçilmişti. Avcılık döneminde tüm dünyayı istila ettiler, adalara bile geçtiler. Çobanlık dönemi başlamıştı. Kuzeydeki çobanlar yine Batum, Erzurum, Murat ve Fırat nehirleri yolunu takip ederek Mezopotamya’ya geldiler. Burada sulama tarımına geçildi. Artık tarım dönemi sayesinde insanlık kentleşmeye başladı.
Önce Sümerler, sonra Akatlar, önce Mezopotamya’da sonra Mısır’da ilk medeniyetleri oluşturdular. İbrahim Peygamber ve soyu bu medeniyetleri sentez ederek getirmiş oldular. Sonunda Kur’an’ın nazil olmasıyla insanlık vahye dayalı olarak zirveye ulaştı. Yeni dönem başlamış oldu. Artık yeni peygamber gelmeyecek yeni kitap inmeyecekti. İsrail oğulları Tevrat’la dünyaya yeni şekil vereceklerdi, sayıları az ama etkileri büyüktü.
Yeryüzüne dört büyük din hükmedecektir; Hıristiyanlık, Müslümanlık, Hindu ve Budizm. Bunlar aynı kaynaklı dinlerdir, İbrahimî dinlerdir. Yahudiler İslamiyet’ten aldıklarını Batı’ya taşıdılar. Müslümanlarla Hıristiyanları 1.000 sene savaştırdılar (Haçlı Seferleri), kendileri yönettiler. Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında savaş çıkarır, sonunda mağlup olanı dolarları ile galip getirir, böylece cetvel ile sınırlarını çizerlerdi.
1900’lara gelindiğinde Yahudi Sermayesi şuna karar verdi; artık Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında denge oluşamaz. Dinler etkisini kaybetti. Başka bir denge bulmamız gerekir, bu da rejimler olabilir; kapitalizm ve sosyalizm arasında denge kurulmalıdır. Sosyalistler de kapitalistler de dinlere cephe aldılar, dengelerini rejim çatışmaları üzerine kurdular. Birinci ve İkinci Cihan Savaşları sonunda dinler ortadan kalkacak, onların yerine kapitalizm ve sosyalizm çatışması sayesinde Yahudi hâkimiyeti sürecekti.
Türkler ateist olacak ve Sermaye’nin tetikçiliğini yapacaklardı. Mustafa Kemal ile öyle anlaştılar. Dört generalle (Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü) Türkiye’yi bu istikamete getirdiler. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ile son hamle gerçekleşecek, Adnan Menderes’in Sermaye’ye ihaneti son bulacaktı, onu idam ettirerek son zaferlerini ilan edeceklerdi.
İşte bundan sonra Türkiye’de değişme oldu. Alpaslan Türkeş devreye girdi ve Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, İsmet İnönü anlaştılar ve Türkiye’ye çok partili düzeni getirdiler. Türkiye İslamiyet’in çoğulculuğuna kısmen de olsa dönmüş oldu. Bu arada Akevler ile birleşen Ptof. Erbakan Milli Görüşü ortaya koydu. Sonunda 1960 müdahalesi sonrasındaki gelişmelerle Sermaye ateizmi tutturamayacağını anladı ve siyasetini değiştirdi. Ilımlı İslamiyet denemesine geçti. Kenan Evren’in 1980 müdahalesi sonrasında Millî Görüşe adil düzen eklendi ve Müslümanlara kapılar açılmış oldu. Artık Türk ordusu da Müslümanların yanında yer aldı, çok partili anayasal sistem tamamen yerleşti.
Bugün neredeyiz?
Yahudi Sermayesi bugün denge güçleri aramaktadır. a) Yeniden dinler arası çatışmaya dönmek. b) Doğu-batı coğrafi kutupları oluşturmak. c) Doların gücüyle tek kutuplu dünya devletini kurmak. d) Araştırmaya devam etmek.
Çin virüsü tutmadı, Çin yıkılmadan virüsü frenlemeye başladı hatta ferenledi.
Batı dünyası da mücadelesine devam etmektedir.
Sermaye’nin gücü tükenmiştir. Önceleri emek ve artık emek boldu, faizli düzen işe yarıyordu. Kentlerde fabrikalar kuruluyor, halk köyden kente taşınıyor ve yeryüzü sanayileşiyordu. Üçüncü binyıla girerken tam istihdam sağlandı. Artık yeni fabrikalar kurulamıyor. Rockefeller ile Rothshildler ailelerinin arası burada açıldı. Rockefeller dünya savaşı istedi. Rothshildler, ‘fabrikalar benim kendi fabrikalarım kedimi bombalayamam’ dedi, üçüncü cihan savaşına karşı çıktı. ABD’de Demokratlar destekledi. Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi başarısız olunca Cumhuriyetçilerin adayı Trump’ı birlikte başkan yaptılar. Cumhuriyetçiler kendi tarafında olduğu için onu kabullenmek zorunda kaldılar. Kendisi sermayedar olduğu için yani Rothshildler sınıfından olduğu için onlar da kabul ettiler. Seçimlerde ve sayımlarda usulsüzlükler de yaparak Trump’ı Derin Sermaye başkan yaptı, hileleri de Ukrayna’ya, Rusya’ya fatura etti. Başkan şimdi bir o yana bir bu yana yalpa yaparak iktidarını sürdürmektedir. Bu arada Rothshildler ile İngilizler arasında da benzer dengesizlik vardır. Krallık ABD yanlısı ve Avrupa Birliği’nden ayrılıyorken, Rothshildler ise Avrupa Birliği içinde ABD’yi dengede tutmayı istiyor.
Sonuç olarak üçüncü cihan savaşı çıksın veya çıkmasın, kanlı veya kansız birileri gelsin veya mağlup olsun, sorun çözülemez. Çünkü faizli işçilik sistemi ömrünü doldurmuştur. İnsanlık kredileşmeli ortaklık sistemine kanlı veya kansız geçecektir. Her şeyden önce bunu bilmemiz gerekir.
Türkiye, özellikle Ak Parti ve Türk ordusu, Adil Düzen ile işbirliği yaparak kredileşmeli ortaklık sistemine geçerse, insanlık üçüncü binyıl uygarlığına kansız geçmiş olur. Yok, Ak Parti ve ordu bu geçişi yapmazsa, insanlık büyük olasılıkla kredileşmeli ortaklık sistemine kanlı geçmiş olur. Türkiye de maalesef ikinci istiklal savaşını yapmak zorunda kalır.
Görünen köy budur, bunun böyle olduğunu görme için de kılavuza gerek yoktur.