Süleyman Karagülle
Virüs! (Kovid-19) vs. !!!
22.03.2020
3311 Okunma, 1 Yorum

Kur’an bunlara karşı ne gibi tedbirler almıştır?

Bizi ilgilendiren budur, biz bu tedbirleri almalıyız

Doğal afetler vardır, bunların başında zelzele sonra da bulaşıcı hastalıklar gelir. Ne zelzeleye ne de bulaşıcı hastalıklara çare bulunabilir, bulunabilmiştir. Aşı keşfedilir, ilacı bulunur ama mikrop veya virüs de bunlara çare bulur ve bulaşıcı olmaya devam eder.

Bunların dışında fırtınalar gelir. Türkiye’de fazla hissedilmeyen doğal afetlerden fırtına bilhassa ABD’de hortumlar şeklinde kendisini gösterir. Bir zamanlar kene, başka zamanlarda, kuş, başka zamanlarda virüs, kolera vs. gibi afetler görülür.

Bunların görülmesini bizim engellememiz mümkün değildir. Anormal olan bunlardan çıkarları olanların yararlanmasıdır. Birinci olarak ilaç firmaları yararlanırlar. Hatta ilaç firmaları bu tür bulaşıcı hastalıkların yaygınlaşmasını isterler, aşı ve ilaçlara karşı direnen mikrop ve virüslere yardımcı dahi olurlar, doğal afetleri istismar ederler.

***

Kur’an bunlara karşı ne gibi tedbirler almıştır? NELER ÖNERMİŞTİR?

Bizi ilgilendiren budur, biz bu ÖNERİLERE KULAK VERMELİYİZ VE tedbirleri almalıyız

1- Önce karşılıksız para olan faiz parasının ortadan kalkması gerekir. Tekellerin elinde sonsuza yakın güç bulunur. Bu da ancak karşılıklı parayı piyasada rayiç hale getirirseniz karşılıksız para kendiliğinden kalkar, yasaklamalarla kalkmaz. Kur’an karşılıklı (karşılığı olan) parayı Tedayün Ayetinde (Bakara, 282) yani Kur’an’daki en uzun ayetle tanımlar. Akevler Kooperatifleri bu tanıma uyarak 50 (elli) senedir “Demir-Çimentoyu” (DÇ) değer birimi olarak kullanır; şimdi de “Altın, Demir, Buğday ve Toprak Bonolarını” önermektedir. Buna dair pek çok akademik tezler ve kitaplar yazılmıştır. Sağlam para sağlam kandır; enflasyonlu para kan kanseridir. İnsanlığın önce bu sorunu çözmesi gerekir.

2- İkinci olarak bazı alanlar vardır ki serbest arz ve talep kanunları çalışmaz. Çıkar paralelliğinin sağlanmadığı yerde arz ve talep kanunları işlemez. Oralarda “vakıf işletmeler” kurulur. Kur’an bunlara “sebilullah” demektedir. Bunların başında silah sanayii, ilaç sanayii, su gibi kıt kaynaklı mamuller, enerji (petrol ve elektrik) gelir. Bunlar için vakıf işletmeler kurulur. İnsanlığın denetiminde olan bu işletmeler sınırlı hareket ederler. “Vakıf” kelimesi buradan gelir yani bazı işlemler o işletmelerde yapılmaz. İlaçları firmalar üretirler. Ancak vakıf satın alır, piyasaya satmaz. Vakıf ilaçları bir fiyatla satın alır ve aynı fiyatla satar. İlaçların fiyatları arz ve talep kanunlarına göre değişir. Alış-satış arasında fark olmaz. Stoklara göre artıp eksilir. İlaçlar ortak bütçeden doktorlara parasız verilir, doktorlar da hastalara parasız kullandırırlar. Böylece ilaç sömürüsü sona erer. Demek ki ikinci yapılacak iş Akevler’in elli yıldır önermiş olduğu “Ecza Vakfı”nın kurulmasıdır.

3- Koruma tababeti üçüncü alınacak tedbirdir. Tabiplere hastayı tedavi ettikleri için ücret verilmez, tabiplere kişinin sağlığını korudukları için pay verilir. Herkesin bir doktoru olur. Doktorların da danışman uzmanları/mütehassısları bulunur. Kişi hasta olmadığı için doktoru genel hizmetten pay alır. Hastalandığı zaman da ayrıca bir ücret istemeden onu tedavi eder. Uzmanlara danışarak ve onlardan yardım alarak tedavi eder. Emek dışındaki bütün masraflar ilgili vakıflarca karşılanır. Şimdi doktorlar bekliyor ki hasta gelsin! Bilinçaltında hastalıklardan birinde tedavi ediyor diğerinde yan tesirle hasta ediyor. Tabip ve eczacı iş birliğiyle sağlık teşkilatı değil hastalık teşkilatı haline geliyor. Bu nedenle bizde “şifa-haneler” olarak adlandırılan sağlık evleri Batı’da “hasta-haneler” olarak adlandırılır.

4- Korunma çarelerinin başında tecrit gelir. Vücudun hastalıklara direnme gücü vardır. Virüs ve mikroplar yeni saldırı imkânlarını geliştirdikleri zaman vücut da savaşma imkânlarını geliştirir. Bunun için zamana ihtiyaç vardır. Bu zamanı insan vücuduna kazandırmak için hastalarla sağlamlar sınırlı temasta bulunurlar. Hiç temasta bulunmazlar demiyorum. Sınırlı ve kontrollü temasla insanlar zaman kazanır. Bunun için “Semt Kooperatifleri”nin kurulması gerekir. Normal hayatta semte girenler ile semtten çıkanlar tamamen denetlenir. Hastalığın yayılmaya başladığı günlerde tüm faaliyetler aksamadan semtler içinde devam eder. Semt kooperatiflerinde yaşama yerleri ile çalışma (iş) yerleri aynı yerde olduğu için hiçbir şey aksamaz. Sadece semte giriş ve çıkışlar, semtte alınan ve satılanlar kontrol altına alınır. Böylece zaman kazanılır. Biraz sonra durum normale döner. Şimdi ise yasaklamalar getirilmekte, üretim ve alışveriş durmakta ve bu nedenle de başka hastalıklar da ortaya çıkmakta, beslenme sıkıntısı ölümleri getirmektedir. “Semt Kooperatifleri, Yüz Lojmanlı İşyeri Apartmanları, Yüz Villalı Ahşap Dinlenme Evleri ve Seraları” tam savunma imkânını sağlamış olur. İnsanlık “semt yasaları” çıkarmalı, vakit kaybetmeden ve “hastalık tufanı ve/veya sosyal tufan” gelmeden bu sağlanmalıdır.

***

Biz bunları şimdi söylemiyoruz.

Akevler elli senedir bunları anlatıyor.

Akevler Kooperatifi’nin GAYE maddesinde; “çalışmada (iş hayatında) ve yaşamada (ev/aile hayatında) birbirleri ile anlaşmış kimseleri bir araya getirerek aralarında iktisadi ve içtima, yardımlaşmayı ve dayanışmayı sağlamaktır” yazmıştık.

Bunları devlet değil, sermaye değil, halkın kendisi yapar.

Devlet plan ve projeleri yaptırır. Semt apartmanlarının yapılması için müteahhitlere imkân sağlanır. Projesi ve arsası hazır parsellerde sermayeyi bulan müteahhit bir yerden izin almasına gerek kalmadan inşaata başlayabilir, başlayabilmelidir.

Müteahhit sermayeyi de sermayedarlardan temin eder. Dünya şantiye haline gelir. Buralarda çalışanlar bu apartmanlardan kazandıklarıyla buralardan pay almış olurlar. Sermaye de kâr payını yapı olarak alır. Devlet de arazi, altyapı ve projelerle iştirak eder, bunlara karşılık pay alır.

Apartmanlar bitince orada çalışanlar oralarda yerleşirler. Sefer üretim seferberliği olur.

Şimdi apartmanlar ve/veya inşaatlar bitince halk işsiz kalır, tarlasını ve/veya atölyesini de kapattığı için aç kalır.

Muhterem Başkanımız (RTE); “Akevler’in görüşleri pratik değil” demişler!

Evet, yaşlıyım, özellikle sizden yani seminer okuyucularımdan rica ediyorum; bana bunun neresi pratik değil, lütfen açıklar mısınız?

Bir şeyin pratik olmaması için ya imkânlar olmamalı ya da ihtiyaçları gidermemelidir.

Bizim söylediklerimizde imkânsız olan ne var? Yahut çağımızdaki ihtiyaçların hangisini gideremiyor?

50 (evet, elli) sene beraber cihad ettiğimiz arkadaşlarımızın bu davranışları beni üzüyor. Rabbimin bize ihsan ettiği büyük imkânları görüyor, bütün bunların Kur’an’da anlayanlara açık bir şekilde belirtildiğini ortaya koyuyoruz. Tövbe edeceklerini bekliyoruz, onlara olan sevgi ve saygımızı her şeye rağmen devam ettiriyoruz.

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
22.03.2020
15:42


1967...1968...1969...AKEVLER 54 YILDIR ÇALIŞIYOR...2018...2019...2020

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1056

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1056. Hafta - 21 MART 2020 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1056. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.” (Hadis)

AdresAKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ, Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

***

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

Virüs! (Kovid-19) vs. !!!

KUR’AN BUNLARA KARŞI NE GIBI TEDBIRLER ALMIŞTIR?

BIZI ILGILENDIREN BUDUR, BIZ BU TEDBIRLERI ALMALIYIZ

Süleyman KARAGÜLLE

***

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak-17

‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak-18

‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak-19

Reşat Nuri EROL

***

FURKAN SÛRESİ- 9. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا (1) الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا (2) وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً لَا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلَا يَمْلِكُونَ لِأَنْفُسِهِمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا (3)وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ فَقَدْ جَاءُوا ظُلْمًا وَزُورًا (4) وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (5) قُلْ أَنْزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا (6) وَقَالُوا مَا لِهَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا (7) أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِنْ تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا (8) انْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا (9)تَبَارَكَ الَّذِي إِنْ شَاءَ جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِنْ ذَلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَيَجْعَلْ لَكَ قُصُورًا (10) بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَنْ كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا (11) إِذَا رَأَتْهُمْ مِنْ مَكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا (12) وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا (13) لَا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًا (14) قُلْ أَذَلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ كَانَتْ لَهُمْ جَزَاءً وَمَصِيرًا (15) لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاءُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَى رَبِّكَ وَعْدًا مَسْئُولًا (16) وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنْتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَؤُلَاءِ أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ (17) قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَّخِذَ مِنْ دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاءَ وَلَكِنْ مَتَّعْتَهُمْ وَآبَاءَهُمْ حَتَّى نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا (18) فَقَدْ كَذَّبُوكُمْ بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَنْ يَظْلِمْ مِنْكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا (19) وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا (20) وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ أَوْ نَرَى رَبَّنَا لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنْفُسِهِمْ وَعَتَوْا عُتُوًّا كَبِيرًا (21) يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَحْجُورًا (22) وَقَدِمْنَا إِلَى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاءً مَنْثُورًا (23) أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلًا (24) وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنْزِيلًا (25) الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَنِ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا (26) وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَالَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا (27) يَاوَيْلَتَا لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا (28) لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولًا (29) وَقَالَ الرَّسُولُ يَارَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا (30) وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا مِنَ الْمُجْرِمِينَ وَكَفَى بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَصِيرًا (31) وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً كَذَلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا (32) وَلَا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًا (33) الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَى وُجُوهِهِمْ إِلَى جَهَنَّمَ أُولَئِكَ شَرٌّ مَكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلًا (34)وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا (35) فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا (36) وَقَوْمَ نُوحٍ لَمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا (37) وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا (38) وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا (39) وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا (40) وَإِذَا رَأَوْكَ إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا (41) إِنْ كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ آلِهَتِنَا لَوْلَا أَنْ صَبَرْنَا عَلَيْهَا وَسَوْفَ يَعْلَمُونَ حِينَ يَرَوْنَ الْعَذَابَ مَنْ أَضَلُّ سَبِيلًا (42) أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا (43) أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا (44)

***

أَلَمْ تَرَ إِلَى رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلًا (45) ثُمَّ قَبَضْنَاهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًا (46) وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِبَاسًا وَالنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ النَّهَارَ نُشُورًا (47) وَهُوَ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً طَهُورًا (48) لِنُحْيِيَ بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَا أَنْعَامًا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرًا (49) وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُوا فَأَبَى أَكْثَرُ النَّاسِ إِلَّا كُفُورًا (50) وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذِيرًا (51) فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُمْ بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا (52)

***

أَلَمْ تَرَ إِلَى رَبِّكَ

EaLaM TaRa EiLAv RabBiKa KaYFa MadDa elJilLa (EaLAM FaGaLa EiLAy FaGLiKa KayFa FaGaLa eLFıGLa)

“Rabbini rey etmedin mi? Zıll’i nasıl meddetti?”

Bundan önce أَرَأَيْتَ (43. ayet) geçmişti. “Benim hiç böyle bir şey yaptığımı gördün mü?” derseniz bu, yapmadım demektir. “Ben daha önce böyle yapmadım mı?” dersem yaptım anlamı çıkar. Bundan önce hevasını ittihaz edeni görmedin bilmiyorsun şeklindedir. Şimdi ise ‘görmedin’ gördün, biliyorsun anlamındadır. Demek ki gölgeyi bileceğiz, bilmekteyiz demektir.

İnsanlık tarihinde gölgenin çok önemi vardır. İlk insanlar vakitleri Güneş ile tayin etmeye başladılar ama ölçemiyorlardı. Sonra Güneşin dağlardaki aksi ile zamanlarını tayin ettiler. Memleketimde biz Güneş şuraya indi artık işe gitme zamanıdır, Güneş buraya indi artık çobanlar hayvanlarını toplamaya başlarlar deriz. Ot keserseniz o otu o gün kurutup kaldıracaksınız. Ondan dolayı ikindiden sonra ot kesilmez. Onu da Güneşin dağlardan görünmesiyle bilirsiniz. İlk defa Mezopotamya’da bir sopa diktiler ve gölge saat yaptılar. Bugün namaz vakitlerini hala gölge ile hesaplıyoruz. Sarkaçlı kuyuda yaylı saat bulunmadan önce insanlar hep Güneş saati kullandılar. Gölge sayesinde yeryüzündeki yarlar tespit edilmektedir. Uzayda yolculuk ancak gölge hesapları ile yapılmaktadır.

Bu ayet Allah’ın o uygarlık nimetini anlatır. Gölge sayesinde trigonometri doğdu. Trigonometri sayesinde matematik gelişti ve bugünkü uygarlık doğdu. Bugün hesap yapmadan bir adım atamazsınız. O halde bugünkü uygarlığı bize öğreten gölgedir. Bundan dolayı إِلَى رَبِّكَ denir yani uygarlaştıran Rabbinin yaptıklarına bakmadın mı diyor.

Biz de şimdi namaz ve oruç vakitlerini hesaplarken hep gölge verilerine başvuruyorduk. Şeyma ile çalışmaya başlamıştık, beni yarı yolda bıraktı. Rabbi bu ayetle ona görevini hatırlatıyor. Recep de usulü bıraktı.

رَآهُ ‘onu gördü’ anlamındadır. Sadece ondan gelen mesajları algıladı demektir.  رَأَى إِلَيْهِ demek onun üzerinde düşünmedi mi, hesap kitap yapmadı mı demektir. Bu ayet aynı zamanda asrımızın astronomi ilmindeki başarılara işaret eder. Bu sayede kâinatın en ücra yerlerini görebiliyoruz. İlk yaratıldığından beri kâinatın tarihini okuyabiliyoruz. Bunun temeli gölge saatlerdir.

Bir dik direğin gölgesinin izini yerde çizerseniz birçok bilgiler elde edersiniz. Yerde yaptığınız işaretlerde dikeceğiniz direği yeteri kadar büyük seçerseniz saliseleri hatta femtosaniyeleri dahi hesaplarsınız. Günlük gölge çizgileri gölgelere göre kayar. Böylece senenin hangi gününde olduğunuzu da net olarak ölçersiniz. Gölge en kısa olduğu zamanki uzunluk ise size hangi enlemde olduğunuzu bildirir. Birden fazla zamandaki gölge uzunluklarını karşılaştırarak boylamı da bulursunuz. Yani gölge sayesinde hem zamanınızın yerini hem de mekânınızın yerini bulursunuz.

Bugün de bilgisayarlar hep gölge sayesinde bunları bilir.

Nasıl meddettiğini biliyorsun re’yediyorsun diyor.

Sosyal olayları anlatırken birden gölge konusuna geçmekle surenin zamanımıza baktığını gösterir. Bugün Ay’ın Yer’den uzaklığı cm boyutunda ölçülür. Gök cisimlerinin yer ve zamanları çok incesine kadar hesaplanır. Bu sureyi okurken ona göre yorumlayın. Üçüncü binyılın inceliklerini anlatır.


...

DEVAMI VE TAMAMI

"SEMİNERLER'DE...







Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 91 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 43 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 64 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 56 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 41 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 57 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 63 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 40 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 53 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 58 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 38 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 44 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 49 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 42 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 33 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 41 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 61 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 75 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 63 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 36 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 44 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 37 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 41 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 62 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 48 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 44 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 41 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 41 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 63 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 2425 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 2497 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2079 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 1804 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 1718 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 1750 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 2780 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 1783 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2422 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 1636 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 1596 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 1584 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 1589 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 1819 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 1791 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 1966 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 2611 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 2411 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 1863 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2379 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 1582 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2258 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2385 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2404 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2367 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2269 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 1531 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 1414 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 1602 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 1625 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 1648 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 1721 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2169 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 1782 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 1950 Okunma
Süleyman Karagülle
MECRALAR
27.03.2021 1738 Okunma
Süleyman Karagülle
YALANCI LİDERLER YAZISI
25.03.2021 1797 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR FARKLARI
24.03.2021 1754 Okunma
Süleyman Karagülle
FESAT
24.03.2021 1683 Okunma
Süleyman Karagülle
MUTLU OLMAK
22.03.2021 2217 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞ VE SİYASET
21.03.2021 1804 Okunma
Süleyman Karagülle
BEYHUDE
21.03.2021 1763 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
20.03.2021 1559 Okunma
Süleyman Karagülle
NEDEN TEKERRÜR
20.03.2021 1690 Okunma
Süleyman Karagülle
KİM KARAR VERİYOR?
20.03.2021 1675 Okunma
Süleyman Karagülle
YANLIŞ HESAP
17.03.2021 1871 Okunma
Süleyman Karagülle
PALAS
17.03.2021 1672 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
17.03.2021 1486 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETLERİN REKLAMI
17.03.2021 1531 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞLAR
15.03.2021 1676 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
14.03.2021 1475 Okunma
Süleyman Karagülle
İNGİLTERE
13.03.2021 1992 Okunma
Süleyman Karagülle
AK PARTİ İKTİDARI
11.03.2021 1568 Okunma
Süleyman Karagülle
BARIŞIN KURALI
10.03.2021 1837 Okunma
Süleyman Karagülle
SERMAYE TAKTİĞİ
9.03.2021 2167 Okunma
Süleyman Karagülle
CİNAYETLER
8.03.2021 1835 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAMİ HAREKETLER
7.03.2021 1736 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATA GÖRE
7.03.2021 1718 Okunma
Süleyman Karagülle
DENGE
5.03.2021 1840 Okunma
Süleyman Karagülle
YAPILANLAR, SÖYLENENLER
4.03.2021 1796 Okunma
Süleyman Karagülle
REFORMLAR
3.03.2021 1911 Okunma
Süleyman Karagülle
CEMAL KAŞIKÇI
2.03.2021 2007 Okunma
Süleyman Karagülle
GAZ ODASI
1.03.2021 1762 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’NİN YERİ
28.02.2021 1905 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
28.02.2021 2185 Okunma
1 Yorum 28.02.2021 11:03
Süleyman Karagülle
AŞI OLMAK
27.02.2021 1755 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATIN HÜKMÜ
26.02.2021 1746 Okunma
Süleyman Karagülle
İKTİDARDA VERASET
25.02.2021 1862 Okunma
Süleyman Karagülle
ZAFER
25.02.2021 1552 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA
23.02.2021 1579 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’DE SEÇİMLER
22.02.2021 1671 Okunma


© 2024 - Akevler