Kudüs de Adil Düzen’in gerekliliğini hatırlatıyor-6
“Büyük Kudüs Mitingi” vesilesiyle KUDÜS yazılarımıza devam edelim…
Önce Kudüs konusunda, yine böyle bir vesileyle, iki yıl önce bu köşede yazdığım altı yazımın başlıklarını hatırlayalım ki ne demek istediğim sadece başlıklardan bile anlaşılsın:
1. Kudüs sorunu sadece Kudüs’ün sorunu değildir (09.12.2017)
2. Kudüs teslim alınır mı; önceki gibi ve yeniden… (10.12.2017)
3. Kudüs’ten sonra; sıra Mekke ve Medine’de mi? (11.12.2017)
4. ‘Kudüs: Şimdi ne olacak?’ diyen danışman ve… (12.12.2017)
5. Kudüs için asıl yapılması gereken ve teferruat… (15.12.2017)
6. Erdoğan: ‘Kudüs giderse Kâbe ve İstanbul gider’ (17.12.2017)
Şimdi de bu yazılardan özetler sunalım ki artık yapılması gerekenler yapılsın…
“Sadece Kudüs değil, Mekke ve Medine başta olmak üzere, İstanbul ve bütün dünya şehirleri, hepsi birlikte bütün şehirleri ‘Yeni Bir Dünya Düzeni’ bekliyor…
Bu son “Kudüs Sorunu” sebebiyle, “bütün bu çalışmaların sonucu” denebilecek bir hülasayı, bir kere daha hatırlatmış olayım: Kudüs, adaleti ile temayüz eden Hazreti Ömer’e nasıl teslim edildiyse… Hazreti Peygamber ve halifelerinin kurduğu düzeni, Müslümanlar çağımızda kurduğunda, Kudüs aynı şekilde onlara da teslim edilecektir…
Bize göre bu devlet ve dünya düzeni; Erbakan Hocamızın önderliğinde yarım yüzyıldan beri oluşturmaya ve anlatmaya çalıştığımız “ADİL DÜZEN”den başkası değildir… Sadece “Kudüs Sorunu” değil, (‘100 Sorun - 100 Çözüm’ çalışmamızdaki) insanlığın bütün ana sorunları “ADİL DÜZEN” ile çözüme kavuşturulacaktır… Bu kadar hatırlatma yeter, gerisi teferruat; teferruatın başlıklarına bakalım… I. Dünya Savaşı sonunda, 1919’da Kudüs işgal edildi… II. Dünya Savaşı sonunda İsrail kuruldu ve “Kudüs Sorunu” kangrenleşti… III. dünya savaşı olur mu olmaz mı, biz onu bilemeyiz, ama şu gerçeği iyi biliyoruz; Evet, KUR’AN VE İLİM çalışmalarımıza istinaden biliyor ve diyoruz ki; Allah nurunu tamamlayacak ve “ADİL DÜZEN, ADİL DÜNYA DÜZENİ” tesis edilecektir.
Necmettin Erbakan bugünlerden bahsederken, yani “Bağdat, Şam, Kahire düşecek; sıra Kudüs’e, İstanbul’a, Mekke’ye, Medine’ye gelecek” derken, çok azımız hariç, kimse inanmadı ona… Şimdi “Erbakan Hoca haklıymış!” sözü nerdeyse atasözü olacak…
Şehirlerle devam edelim… Türkiye ve onun başkenti Ankara’nın kaderi ile Kudüs’ün kaderi, İstanbul’un kaderi ile Mekke’nin kaderi, Ankara’nın kaderi ile Kahire’nin kaderi bir ve aynı şeydir... Kahire’ye, Şam’a, Bağdat’a, Trablus’a diz çöktüren sömürü Sermayesi şimdi de Türkiye’ye ve İran’a yani Ankara ve Tahran’a da diz çöktürme derdindedir... Kudüs ve Mekke özgür değildir ve Kudüs ile Mekke’ye giden yol İstanbul’dan başlıyor ve Bağdat, Musul, Halep, Şam, Beyrut, Kahire’den geçiyor. Dikkat ederseniz, önce bu şehirlerimizi yıktılar, rehin aldılar veya etkisiz hale getirdiler; ardından ABD kararı geldi...
Karar neydi? 1995 yılında ABD Kongresi’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ve ülkedeki büyükelçiliğinin lokasyonu olarak tanıma kararı, göreve gelen ABD başkanları göz ardı etmeyi tercih ettiği bir gelişme olmuştu. Oysa Trump, söz konusu tercihlerin arka planındaki saikleri ve uluslararası hukuku hiçe sayarak bu kararı hayata geçireceğini açıklamış bulunuyor!
TEŞHİS ve TEDAVİ nasıl olmalı? Çağımız dünyasındaki zulüm ve zalim düzen uygulamaları sadece Kudüs’te yok, bütün dünyada zulüm ve zalim düzen var... Firavunvari bu zalim düzenin uygulayıcıları bütün insanlığı nasıl bir zulme boğuyorlarsa, o zulmün aynısını Kudüs’te de uyguluyorlar… Kudüs’ün durumu her zaman dünyanın genel durumu gibidir. Kudüs dünyanın aynasıdır. Kurtuluş Kudüs’te başlar veya Kudüs’te tamamlanır. Dünyadaki zulmü olduğu gibi bırakıp Kudüs’ü fethedip özgürleştirmek mümkün değildir... Çağımıza örnek olacak Medine Devleti örneği tesis edilmeden ve Mekke de duçar olduğu kurtarılıp adeta yeniden fethedilmeden, Kudüs fethedilemez...”
Evet…
“Bismillah” deyip yapılması gerekenleri bir an önce yapalım inşallah…