Sermaye 1960’lara kadar Yahudiliğin dışındaki bütün dinleri kaldıracak, ateizmi yerleştirecek, Yahudiliği de yalnız İsrail oğullarına has kılacaktı. Son uygulamasını 1960’da Türkiye’deki darbe girişimi ile yaptı. Askerler darbeyi müdahaleye çevirdiler ve Sermaye’nin istediğini yapmadılar, çok partili demokrasiyi getirdiler. O günden itibaren Sermaye siyasetini değiştirdi, ılımlı İslam din uygulamasına geçti. İslam dini olacak ama İslam şeriatı olmayacak, İslamiyet’in hamisi de Yahudi Sermayesi olacaktı.
Sermaye beklenmedik bir olayla karşılaştı. Akevler’de üçüncü binyıl için hazırlanan ikinci Kur’an uygarlığı “Adil Düzen” olarak takdim edildi. Bunu Prof. Dr. Necmettin Erbakan yaptı. Millî Görüş uygulamasında askerler de açıkça olmasa da Millî Görüş’ün yanında yer aldılar. Sonunda çatışma Sermaye’nin mağlubiyeti ile sonuçlandı.
Sermaye 1960’lara kadar asker diktatörler ile dünyayı yönetiyordu. Ne var ki iktidar ettiği askerler ülkelerini daha da ileri götürdüler, Sermaye’nin gücü azaldı. Ankara’da meydana gelen bu değişiklikten sonra Sermaye yeni taktik uygulamaya başladı; halk darbeleri!. Artık askerler değil siviller meclise yürüyor, mevcut olan iktidar indiriliyor, Yahudi damadı siviller başa geçirilmek isteniyordu. Türkiye’deki damat K. Derviş idi. Danıştay olayı sonrasında Kemal Derviş Çankaya’da oturacaktı. Başarılı olunamadı. Sonra CHP’de, ayrı diğer partilerde ve tekrar CHP’deki tüm denemeler başarısızlık ile sonuçlandı.
Deniz Baykal’a iftira yaparak genel başkanlığı elinden aldılar. Yerine Dersimli Kürt Alevi Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geçti. K. Derviş bu yolla gelecekti ama bu oyun o zaman tutmamış idi. Baykal Kılıçdaroğlu’nu destekledi, CHP’liler de onun başkanlığını kabul ettiler, Kılıçdaroğlu da başarılı başkanlık yaptı. Dolayısıyla Derviş’in gelmesi mümkün olmadı.
Şimdi Sermaye hala aynı siyasete devam etmektedir. AK Parti’yi ve CHP’yi bölmek istemektedir. Onlardan elde ettiği oyları A. Babacan’ın partisine aktaracak, sonra da Babacan’ı uzaklaştırıp Derviş’i veya benzerini getirtecektir. A. Davutoğlu’nu da devre dışı bırakmak için Şehir Üniversitesi’ni elinden aldı. Bir taşla iki kuş vurdu. Davutoğlu’nu felce uğrattı. Faiz içinde çalışarak iş tuttuğunu, bu nedenle de battığını veya batırıldığını Türk milletine duyurmuş oldu.
AK Parti’de Güngören Belediyesi tertip olayını (Veysel İpekçi) düzenledi. CHP’de Ankara tertip olayını (Mansur Yavaş - Sinan Aygün) düzenledi. Böylece iki partiden ayrılanlar A. Babacan’ın partisinde toplanacaklar. A. Babacan partisi iktidar edilecek. Taraftarı olmayan, zengin olmayan Ali Babacan kredileriyle Kemal Derviş veya benzerlerinin cumhurbaşkanlığını temin edecektir. Yani kısacası A. Babacan partisinin cumhurbaşkanı adayı Kemal Derviş’tir!
*
Bu oyuna karşı Türkiye ne yapmalıdır?
Önce seçimin birinci turuna eski cumhurbaşkanlığı ve genelkurmay başkanlığı yapmış olanlar listede gösterilmeli ve seçime öyle girilmelidir. Seçimde ilk ikisi yeniden seçime girmeli ve cumhurbaşkanı o olmalıdır. Eski cumhurbaşkanları da seçilen cumhurbaşkanının danışmanları olmalıdırlar.
Eğer bir parti bulursa Derviş de Erdoğan’ın, Gül’ün, Sezer’in, Akar’ın, Kıvrıkoğlu’nun, Özkök’ün, Başbuğ’un yanında yer alır, ikinci olur ve sonra da bu halkın en az yarısı ona oy verirse, bizim kadere boyun eğip çaremizi başla yerlerde aramalıyız.
Erdoğan partiden istifa ederse, mecliste grubu olan siyasi partiler, ordu da kabul ederse, Erdoğan tek aday olarak konabilir ve ittifakla cumhurbaşkanı olabilir. O zaman Recep Tayyip Erdoğan tüm İslam âleminin imamı olup Papa ile birlikte üçüncü binyıla barış içinde girebiliriz; Trump, Putin ve Şi de bunların destekçisi olurlar.
Sermaye gelin derse, Kur’an yani Allah diyor ki; siz avdet ederseniz biz de avdet ederiz. Ben size imkân verdim, dünyada en güçlü hale geldiniz. Şimdi faizli işçilik sisteminden faizsiz ortaklık sistemine geçilecektir. Eğer faizli işçilik sisteminden vaz geçerseniz biz iktidarı yeniden almayız.
Ben bunları şimdi yazmıyorum. 20 sene önce söylediklerim güncelliğini korumaktadır. Allah’ın çizdiği kaderi okumak ve ona göre yol almak gerekir.