Reşat Nuri Erol
Ekonomik kriz mi, buhran mı, sosyal tufan mı? - 4
29.12.2019
2637 Okunma, 2 Yorum

Ekonomik kriz mi, buhran mı, sosyal tufan mı? - 4

Evet… Biz “SOSYAL TUFAN VAR” diyoruz, yarım yüzyıldan beri de uyarıyoruz…

Önceki yazımızda ne demiştik; ‘önemine binaen’ tekrar tekrar hatırlamamız gerekiyor.

İbrahim Kahveci, bize göre peş peşe iki önemli yazı yazdı, başlıkları şöyle:

- “Ekonomik kriz değil BUHRAN” 23.12.2019 Pazartesi.

- “Büyük bunalım!” 24.12.2019 Salı, KARAR Gazetesi.

Biz ne diyoruz?

- “SOSYAL TUFAN”.

Nitekim bu yazımızın başlığında da ne dedik?

- “Ekonomik kriz mi, buhran mı, sosyal tufan mı?

Biz bunu sadece bugün değil neredeyse yarım yüzyıldır söylüyoruz.

Hayatımızın dinî, ilmî, iktisadî, idarî/siyasî alanlarında sosyal tufan var!

Bu tespit ve teşhisi yaptıktan hemen sonra çare ve çözüm yani tedavi reçetesi olarak da “Adİl Düzen, Adİl Ekonomİk Düzen” öneriyoruz.

Bu öneriyi de sadece ülkemiz için değil, bütün İslâm âlemi ve bütün beşeriyet için öneriyoruz; çünkü sadece ülkemizde değil bütün dünyada SOSYAL TUFAN var ve bundan dolayı da “Adil Dünya Düzeni ve Adil Düzene Göre İNSANLIK ANAYASASI” öneriyoruz.

Başta Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızla yaptığımız kırk yıllık çalışmalar olmak üzere, yarım yüzyılı aşan ilmî ve amelî bütün çalışmalarımızla da sosyal tufana çözüm önerilerimizi sunuyoruz.

Bir hatırlatma daha!

Sosyal tufandan ötesi de yoktur!

Sosyal tufandan ötesi kıyamet yani dünyanın sonu!

Önemine binaen tekrar tekrar hatırlamamız gerekenler bu kadar!

Sosyal tufanın çözümü var; “Adil Düzen Faizsiz Ortaklık Sistemi Gemisi”.

Evet… ‘DEVAMI VAR’ demiştik; kaldığımız yerden devam ediyoruz…

Elbette bütün bunların dışında asıl önemli nokta İNSANDIR.

Bu krizde İNSANIMIZ ne durumda? İş var mı? Ekmek var mı? Sofrada yemek var mı? Evet, işsizlik mevsim etkilerinden arındırıldığında temmuz ayında yüzde 14,2 seviyesindeyken, eylül ayında yüzde 13,9’a düştü. Fakat size ilginç bir noktayı vermeden bu durumu anlatamayız. Son 1 yılda (Eylül 2018-2019) işgücü piyasası sadece 210 bin kişi artmış. Oysa geçen yıl bu sayı (Eylül 2017-2018) 602 bin kişiydi. İki yıl önce ise 1 milyon 113 bin kişi. Eylül 2015-2016 döneminde ise 816 bin kişi. Yani bu yıl hariç tutulduğunda yıllık işgücü artış ortalaması 844 bin kişi. Ama ne hikmetse bu yıl 210 bin kişi artıyor. Bu ne anlama geliyor?

Bakınız son 1 yılda (Eylül 2018-2019) 607 bin kişi işini kaybediyor. Buna ek olarak işgücü piyasasına yeni gelen 210 bin kişi de direkt işsizler hanesine yazılmış oluyor ve böylece toplam işsiz sayısı 817 bin kişi artarak 4 milyon 553 bin kişiye çıkıyor.

Bir an işgücü piyasasına girenlerin önceki yıllar gibi 844 bin kişi normal arttığını düşünün. O zaman 607 bin işini kaybedenlerin yanına 210 bin yerine 844 bin yeni işsiz daha eklenecekti. Ve böylece eylül ayında mevsim etkilerinden arındırılmış gerçek işsizlik sayısının 817 bin yerine 1 milyon 451 bin kişi arttığını ve işsizlik oranının da yüzde 13,9 değil yüzde 15,6 olduğunu görecektik. Bir başka nokta ise şurasıdır. Sanayi üretimi ve perakende sektöründe artışları veriyoruz ama bu iki sektörde çalışan sayısı eylül 2018’e göre azalmıştır. Sanayi sektöründe 154 bin ve perakende toptan sektöründe de 184 bin kişi artık işsizler hanesine geçmiştir. Kısaca Haziran 2012’de 2 milyon 086 bin kişi ve yüzde 8,0 olan mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı kronik şekilde istikrarlı bir artış göstererek bugün örtülmemiş oranla yüzde 14,0’lere demirlemiştir. Örtüyü kaldırdığımızda ise bu oranın yüzde 15,5’e geldiğini söyleyebiliriz. Ülkemizde yapısal bir işsizlik vardır ve mevcut kredili büyümeler bu işsizliği azaltmadığı gibi kronik şekilde artırmaktadır.”

(DEVAMI VAR; kaldığımız yerden devam edeceğiz…)

 

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
29.12.2019
07:25

MİLLÎ GAZETE

Ekonomik kriz mi, buhran mı; Sosyal tufan mı?-4

Evet… Biz “SOSYAL TUFAN VAR” diyoruz, yarım yüzyıldan beri de uyarıyoruz…

Önceki yazımızda ne demiştik; ‘önemine binaen’ tekrar tekrar hatırlamamız gerekiyor.

İbrahim Kahveci, bize göre peş peşe iki önemli yazı yazdı, başlıkları şöyle:

- “Ekonomik kriz değil BUHRAN” 23.12.2019 Pazartesi.

- “Büyük bunalım!” 24.12.2019 Salı, KARAR gazetesi.

Biz ne diyoruz?

- “SOSYAL TUFAN”.

Nitekim bu yazımızın başlığında da ne dedik?

- “Ekonomik kriz mi, buhran mı, sosyal tufan mı?”

Biz bunu sadece bugün değil neredeyse yarım yüzyıldır söylüyoruz.

Hayatımızın dinî, ilmî, iktisadî, idarî/siyasî alanlarında sosyal tufan var!

Bu tespit ve teşhisi yaptıktan hemen sonra çare ve çözüm yani tedavi reçetesi olarak da “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen” öneriyoruz.

Bu öneriyi de sadece ülkemiz için değil, bütün İslâm âlemi ve bütün beşeriyet için öneriyoruz; çünkü sadece ülkemizde değil bütün dünyada SOSYAL TUFAN var ve bundan dolayı da “Adil Dünya Düzeni ve Adil Düzene Göre İNSANLIK ANAYASASI” öneriyoruz.

Başta Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızla yaptığımız kırk yıllık çalışmalar olmak üzere, yarım yüzyılı aşan ilmî ve amelî bütün çalışmalarımızla da sosyal tufana çözüm önerilerimizi sunuyoruz.

Bir hatırlatma daha!

Sosyal tufandan ötesi de yoktur!

Sosyal tufandan ötesi kıyamet yani dünyanın sonu!

Önemine binaen tekrar tekrar hatırlamamız gerekenler bu kadar!

Sosyal tufanın çözümü var; “Adil Düzen Faizsiz Ortaklık Sistemi Gemisi”.

Evet… ‘DEVAMI VAR’ demiştik; kaldığımız yerden devam ediyoruz…

“Elbette bütün bunların dışında asıl önemli nokta İNSANDIR.

Bu krizde İNSANIMIZ ne durumda? İş var mı? Ekmek var mı? Sofrada yemek var mı? Evet, işsizlik mevsim etkilerinden arındırıldığında temmuz ayında yüzde 14,2 seviyesindeyken, Eylül ayında yüzde 13,9’a düştü. Fakat size ilginç bir noktayı vermeden bu durumu anlatamayız. Son 1 yılda (Eylül 2018-2019) işgücü piyasası sadece 210 bin kişi artmış. Oysa geçen yıl bu sayı (Eylül 2017-2018) 602 bin kişiydi. İki yıl önce ise 1 milyon 113 bin kişi. Eylül 2015-2016 döneminde ise 816 bin kişi. Yani bu yıl hariç tutulduğunda yıllık işgücü artış ortalaması 844 bin kişi. Ama ne hikmetse bu yıl 210 bin kişi artıyor. Bu ne anlama geliyor?

Bakınız son 1 yılda (Eylül 2018-2019) 607 bin kişi işini kaybediyor. Buna ek olarak işgücü piyasasına yeni gelen 210 bin kişi de direkt işsizler hanesine yazılmış oluyor ve böylece toplam işsiz sayısı 817 bin kişi artarak 4 milyon 553 bin kişiye çıkıyor.

Bir an işgücü piyasasına girenlerin önceki yıllar gibi 844 bin kişi normal arttığını düşünün. O zaman 607 bin işini kaybedenlerin yanına 210 bin yerine 844 bin yeni işsiz daha eklenecekti. Ve böylece Eylül ayında mevsim etkilerinden arındırılmış gerçek işsizlik sayısının 817 bin yerine 1 milyon 451 bin kişi arttığını ve işsizlik oranının da yüzde 13,9 değil yüzde 15,6 olduğunu görecektik. Bir başka nokta ise şurasıdır. Sanayi üretimi ve perakende sektöründe artışları veriyoruz ama bu iki sektörde çalışan sayısı Eylül 2018’e göre azalmıştır. Sanayi sektöründe 154 bin ve perakende toptan sektöründe de 184 bin kişi artık işsizler hanesine geçmiştir. Kısaca Haziran 2012’de 2 milyon 086 bin kişi ve yüzde 8,0 olan mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı kronik şekilde istikrarlı bir artış göstererek bugün örtülmemiş oranla yüzde 14,0’lere demirlemiştir. Örtüyü kaldırdığımızda ise bu oranın yüzde 15,5’e geldiğini söyleyebiliriz. Ülkemizde yapısal bir işsizlik vardır ve mevcut kredili büyümeler bu işsizliği azaltmadığı gibi kronik şekilde artırmaktadır.”

(DEVAMI VAR; kaldığımız yerden devam edeceğiz…)

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

29 Aralık 2019
Reşat Nuri Erol
30.12.2019
08:49

1967...1968...1969...AKEVLER 53 YILDIR ÇALIŞIYOR...2017...2018...2019

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1044

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1044. Hafta - 28 Aralık 2019 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1044. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.” (Hadis)

AdresAKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ, Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

***

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

ADIL DÜZEN PARTISI

OYUNA DEVAM!

Süleyman KARAGÜLLE

***

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Erdoğan; geçmiş - gelecek ve ADİL DÜZEN - 5

Erdoğan; geçmiş - gelecek ve ADİL DÜZEN - 6

Yeni Bir Dünya; Barış, Adalet ve Merhamet - 1

Yeni Bir Dünya; Barış, Adalet ve Merhamet - 2

Ekonomik kriz mi, buhran mı; sosyal tufan mı? - 1

Ekonomik kriz mi, buhran mı; sosyal tufan mı? - 2

Ekonomik kriz mi, buhran mı; sosyal tufan mı? - 3

Reşat Nuri EROL

***

NUR SÛRESİ- 13. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

سُورَةٌ أَنْزَلْنَاهَا وَفَرَضْنَاهَا وَأَنْزَلْنَا فِيهَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ (1) الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (2) الزَّانِي لَا يَنْكِحُ إِلَّا زَانِيَةً أَوْ مُشْرِكَةً وَالزَّانِيَةُ لَا يَنْكِحُهَا إِلَّا زَانٍ أَوْ مُشْرِكٌ وَحُرِّمَ ذَلِكَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ (3) وَالَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَأْتُوا بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَانِينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً أَبَدًا وَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (4) إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ وَأَصْلَحُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (5) وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ شُهَدَاءُ إِلَّا أَنْفُسُهُمْ فَشَهَادَةُ أَحَدِهِمْ أَرْبَعُ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ (6) وَالْخَامِسَةُ أَنَّ لَعْنَةَ اللَّهِ عَلَيْهِ إِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِبِينَ (7) وَيَدْرَأُ عَنْهَا الْعَذَابَ أَنْ تَشْهَدَ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ (8) وَالْخَامِسَةَ أَنَّ غَضَبَ اللَّهِ عَلَيْهَا إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ (9) وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَأَنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ حَكِيمٌ (10) إِنَّ الَّذِينَ جَاءُوا بِالْإِفْكِ عُصْبَةٌ مِنْكُمْ لَا تَحْسَبُوهُ شَرًّا لَكُمْ بَلْ هُوَ خَيْرٌ لَكُمْ لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ مَا اكْتَسَبَ مِنَ الْإِثْمِ وَالَّذِي تَوَلَّى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظِيمٌ (11) لَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِأَنْفُسِهِمْ خَيْرًا وَقَالُوا هَذَا إِفْكٌ مُبِينٌ (12) لَوْلَا جَاءُوا عَلَيْهِ بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَإِذْ لَمْ يَأْتُوا بِالشُّهَدَاءِ فَأُولَئِكَ عِنْدَ اللَّهِ هُمُ الْكَاذِبُونَ (13) وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ لَمَسَّكُمْ فِي مَا أَفَضْتُمْ فِيهِ عَذَابٌ عَظِيمٌ (14) إِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِأَفْوَاهِكُمْ مَا لَيْسَ لَكُمْ بِهِ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّنًا وَهُوَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمٌ (15) وَلَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُمْ مَا يَكُونُ لَنَا أَنْ نَتَكَلَّمَ بِهَذَا سُبْحَانَكَ هَذَا بُهْتَانٌ عَظِيمٌ (16) يَعِظُكُمُ اللَّهُ أَنْ تَعُودُوا لِمِثْلِهِ أَبَدًا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (17) وَيُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (18) إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ (19) وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَأَنَّ اللَّهَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ (20) يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ وَمَنْ يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَإِنَّهُ يَأْمُرُ بِالْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ أَبَدًا وَلَكِنَّ اللَّهَ يُزَكِّي مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ (21) وَلَا يَأْتَلِ أُولُو الْفَضْلِ مِنْكُمْ وَالسَّعَةِ أَنْ يُؤْتُوا أُولِي الْقُرْبَى وَالْمَسَاكِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلْيَعْفُوا وَلْيَصْفَحُوا أَلَا تُحِبُّونَ أَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ (22) إِنَّ الَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ لُعِنُوا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ (23) يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (24) يَوْمَئِذٍ يُوَفِّيهِمُ اللَّهُ دِينَهُمُ الْحَقَّ وَيَعْلَمُونَ أَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ الْمُبِينُ (25) الْخَبِيثَاتُ لِلْخَبِيثِينَ وَالْخَبِيثُونَ لِلْخَبِيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ أُولَئِكَ مُبَرَّءُونَ مِمَّا يَقُولُونَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ (26) يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ بُيُوتِكُمْ حَتَّى تَسْتَأْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلَى أَهْلِهَا ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ (27) فَإِنْ لَمْ تَجِدُوا فِيهَا أَحَدًا فَلَا تَدْخُلُوهَا حَتَّى يُؤْذَنَ لَكُمْ وَإِنْ قِيلَ لَكُمُ ارْجِعُوا فَارْجِعُوا هُوَ أَزْكَى لَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ (28) لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ مَسْكُونَةٍ فِيهَا مَتَاعٌ لَكُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا تَكْتُمُونَ (29) قُلْ لِلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذَلِكَ أَزْكَى لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ (30) وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي أَخَوَاتِهِنَّ أَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُولِي الْإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ أَوِ الطِّفْلِ الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ (31) وَأَنْكِحُوا الْأَيَامَى مِنْكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ (32) وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذِينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتَّى يُغْنِيَهُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَالَّذِينَ يَبْتَغُونَ الْكِتَابَ مِمَّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ فَكَاتِبُوهُمْ إِنْ عَلِمْتُمْ فِيهِمْ خَيْرًا وَآتُوهُمْ مِنْ مَالِ اللَّهِ الَّذِي آتَاكُمْ وَلَا تُكْرِهُوا فَتَيَاتِكُمْ عَلَى الْبِغَاءِ إِنْ أَرَدْنَ تَحَصُّنًا لِتَبْتَغُوا عَرَضَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَنْ يُكْرِهْهُنَّ فَإِنَّ اللَّهَ مِنْ بَعْدِ إِكْرَاهِهِنَّ غَفُورٌ رَحِيمٌ (33) وَلَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ آيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَمَثَلًا مِنَ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ (34) اللَّهُ نُورُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ لَا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَنْ يَشَاءُ وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ (35) فِي بُيُوتٍ أَذِنَ اللَّهُ أَنْ تُرْفَعَ وَيُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ يُسَبِّحُ لَهُ فِيهَا بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ (36) رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ (37) لِيَجْزِيَهُمُ اللَّهُ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَزِيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهِ وَاللَّهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ (38) وَالَّذِينَ كَفَرُوا أَعْمَالُهُمْ كَسَرَابٍ بِقِيعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْآنُ مَاءً حَتَّى إِذَا جَاءَهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْئًا وَوَجَدَ اللَّهَ عِنْدَهُ فَوَفَّاهُ حِسَابَهُ وَاللَّهُ سَرِيعُ الْحِسَابِ (39) أَوْ كَظُلُمَاتٍ فِي بَحْرٍ لُجِّيٍّ يَغْشَاهُ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهِ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهِ سَحَابٌ ظُلُمَاتٌ بَعْضُهَا فَوْقَ بَعْضٍ إِذَا أَخْرَجَ يَدَهُ لَمْ يَكَدْ يَرَاهَا وَمَنْ لَمْ يَجْعَلِ اللَّهُ لَهُ نُورًا فَمَا لَهُ مِنْ نُورٍ (40) أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالطَّيْرُ صَافَّاتٍ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْبِيحَهُ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ (41) وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ (42) أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُزْجِي سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ جِبَالٍ فِيهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُصِيبُ بِهِ مَنْ يَشَاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَاءُ يَكَادُ سَنَا بَرْقِهِ يَذْهَبُ بِالْأَبْصَارِ (43) يُقَلِّبُ اللَّهُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِأُولِي الْأَبْصَارِ (44) وَاللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِنْ مَاءٍ فَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِي عَلَى بَطْنِهِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِي عَلَى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِي عَلَى أَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاءُ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (45) لَقَدْ أَنْزَلْنَا آيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَاللَّهُ يَهْدِي مَنْ يَشَاءُ إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ (46) وَيَقُولُونَ آمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالرَّسُولِ وَأَطَعْنَا ثُمَّ يَتَوَلَّى فَرِيقٌ مِنْهُمْ مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ وَمَا أُولَئِكَ بِالْمُؤْمِنِينَ (47) وَإِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِنْهُمْ مُعْرِضُونَ (48) وَإِنْ يَكُنْ لَهُمُ الْحَقُّ يَأْتُوا إِلَيْهِ مُذْعِنِينَ (49) أَفِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا أَمْ يَخَافُونَ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ بَلْ أُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ (50) إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (51) وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللَّهَ وَيَتَّقْهِ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ (52)

***

وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ أَمَرْتَهُمْ لَيَخْرُجُنَّ قُلْ لَا تُقْسِمُوا طَاعَةٌ مَعْرُوفَةٌ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (53) قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُمْ مَا حُمِّلْتُمْ وَإِنْ تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ (54) وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (55) وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ (56) لَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ وَلَبِئْسَ الْمَصِيرُ (57)

***

وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ

Va EaQSaMUv BilLAvHı CaHDa EaYMAvNıHıM(Va EaFGaKUv Bi elLAvHı CaHDa EFGAvLıHIM)

“Ve yeminlerinin cehdi ile Allah’a kasem ettiler”

Kur’an’ı yorumlamada karşılaşılan zorlukların başında atıf harflerinin taalluk ettiği yerleri bulmak gelir. Artık Kur’an insan hafızasına dayanarak yorumlanamaz. Bilgisayar tekniğini kullanmalıyız.

Bu hususta Lütfi Hocaoğlu ve Tayibet Erzen çok başarılı bilgi ve becerilere sahiptirler. İnşaatı hızlandırmalıyız. İnşaattaki proje ve muhasebe hizmetlerini bunlar yüklenmelidirler. Onları inşaatın genel hizmet payından finanse edebilmeliyiz. Yalova’ya taşınmalıdırlar ve kooperatif genel hizmet çalışmasından başkasını yapmamalıdırlar. Lütfi Hocaoğlu sadece üniversitedeki derslere devam eder. Lütfi Hocaoğlu’nun piyasadaki program işi sonuç vermiyor. Demek ki Allah onlara Akevler’e dön diyor.

Bu iki arkadaşımız bilgisayar çalışmalarına yönelmelidirler. Eğer Yalova’daki inşaat çalışmasını başarırsak bu iki arkadaşımızı finanse etme imkânını bulabiliriz. Bu inşaata ortak olanlar Kur’an’ın bilgisayarla yorumlanmasına ortak olmuş olacaklardır.

Size bu çalışmanın nasıl yapılacağına dair bilgi vermeye çalışayım.

Bilgisayar çalışmasında kullanacağımız kuralları sıralıyorum.

1- Kur’an’da atıflar ve zamirler sure içinde yapılır, bir sureden öbür sureye atıf yapılmaz ve zamir gönderilmez. O halde bu çalışmayı yapanlar bilgisayarda atfedilenleri o surede arayacaklardır.

2- Zamirlerden هُمْ zamiri yalnız erkek çoğullara gider. O halde هُمْ zamirinin işaret ettiği bir kelime aranacaksa surede geçen erkek çoğulları sıralamalıdır. Bu surede رِجَالٌ geçmiştir, الَّذِينَ كَفَرُوا geçmiştir. Bilgisayar bunları tespit etmektedir. Erkek çoğul kavramı oldu mu onu hafızaya almalı, zamirin işaret ettiği kelime aranırken bunlardan seçilmelidir.

3- Tekrar edilen kelimeler de atıf yerini bulmada birinci derecede rol oynar. إِذْ ve لَقَدْ gibi veya قَالُوا gibi tekrar edilen kelimeler atıf yerlerini gösterir.

4- Fiili mazi, fiili muzari gibi ismi fail gibi kalıplarla da atıf yerleri belli olmuş olur. İsim fiile atıf olmaz.

5- Böylece tespit edilen atfedilenler tasnif edilir. Diyelim ki iyiler ve kötüler grubu varsa bizim atfolunacak kelime hangi gruba dâhilse o grupta olanlara atfedilir. Bütün bunlarda eşitlik varsa en yakın olana atfedilir.

6- Atfedilecek hiçbir yer bulunamıyorsa, o takdirde hazfedilmiş kavramlar vardır, oraya atfedilmektedir.

İşte…

Bilgisayar işaret edilebilecek yerleri bulur. Öncelik kurallarına göre sıralar. Size verir. Siz ondan sonra düşünür en yakından başlar, gerisin geriye gidersiniz.

Bir başka örnek.

Yakın anlamlara gelen kelimelerdeki ince farklar bilgisayara yüklenmelidir. Orada tercih sebebi sıralanabilir. Kur’an’da geçen yerlerde karşılaştırılır. Allah ve resulünün hakemler olma ihmali ve surelerdeki yeri bilgisayarca tespit edilmelidir.

Biz 1967’de Kur’an üzerinde çalışmalara başladığımız zaman henüz bilgisayar kullanılmıyordu. Mekanik hesap makineleri vardı. Hesap cetvelleri vardı. Gayemizi iyi belirlemiştik. Sonra Allah Lütfi Hocaoğlu’nu görevlendirdi ve “Ruhu’l-Kur’an Programı” doğdu. Hazırlanmasında Emine Hocaoğlu’nun, Leyla Okta’nın, Tayibet Erzen’in ve Fatma Karuç’un katkıları olmuştur.

Ruhu’l-Kur’an çok büyük sorunları çözmüştür ama görünenler içinde beşte bir bile değildir. Reşat Nuri Erol bunu yazılarında anlatmalıdır. Tüm İslami vakıflar buna katılmalıdırlar. Onlardan istediğimiz sadece üyelerinin Yalova’da Süleyman Akdemir’in sorumluğunda yapılmakta olan inşaata katılmasıdır. İnşaat bitince de kârları ile beraber ayrılıp gidebilirler.

Bundan evvel İf’al babı gelmiştir. İnandık dedikleri halde inanmayan kimselere atfediyoruz. Gerçekten inanmış kimsenin inandığını kanıtlamaya ihtiyacı yoktur. Hatta beyanda bile bulunmaz. Sadece müminler cemaatine katıldığını beyan eder. Hatta bu kişi münafık da olsa bizim için bu beyan yeterlidir.


...






Son Eklenen Makaleler
Reşat Nuri Erol
“Yeni Bir Anayasa” ve anayasa seminerlerimiz
16.04.2024 228 Okunma
1 Yorum 16.04.2024 08:29
Reşat Nuri Erol
Seçim, seçim sonrası ve İsrail’de savaş sirenleri!
15.04.2024 255 Okunma
1 Yorum 15.04.2024 08:56
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER-2
14.04.2024 170 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1487 Okunma
Reşat Nuri Erol
2024 seçimlerine emekliler damgasını vurdu!
14.04.2024 273 Okunma
Reşat Nuri Erol
Türkiye, Araplar, İslâm âlemi bayram yaptı mı?-2
11.04.2024 336 Okunma
1 Yorum 13.04.2024 07:52
Mete Firidin
Ebabil
10.04.2024 840 Okunma
Reşat Nuri Erol
Türkiye, Araplar, İslâm âlemi bayram yaptı mı?
10.04.2024 364 Okunma
1 Yorum 14.04.2024 11:10
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 6
10.04.2024 290 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 5
9.04.2024 279 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 4
8.04.2024 348 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 3
7.04.2024 365 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 2
4.04.2024 312 Okunma
1 Yorum 04.04.2024 09:25
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 1
3.04.2024 373 Okunma
1 Yorum 03.04.2024 10:18
Ahmet Yücel
EMEKLİ ÖĞRETMENDEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
3.04.2024 82 Okunma
2 Yorum 05.04.2024 23:45
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 7
1.04.2024 286 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 791 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 6
28.03.2024 318 Okunma
1 Yorum 28.03.2024 05:54
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
SİNAN OĞAN KADAR OLABİLMEK
27.03.2024 165 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 5
26.03.2024 364 Okunma
7 Yorum 26.03.2024 09:06
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 4
25.03.2024 380 Okunma
1 Yorum 25.03.2024 09:00
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 3
24.03.2024 396 Okunma
1 Yorum 24.03.2024 05:49
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 79 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 40 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 59 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 46 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 39 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 53 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 58 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 37 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 2
23.03.2024 415 Okunma
1 Yorum 23.03.2024 10:16
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” işbirliği - 1
21.03.2024 417 Okunma
7 Yorum 21.03.2024 09:35
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 29
20.03.2024 315 Okunma
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
YENİDEN HATA PARTİSİ
18.03.2024 253 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER
17.03.2024 286 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Oruç ile İlgili Beş Kavram
17.03.2024 186 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 28
17.03.2024 336 Okunma
7 Yorum 17.03.2024 07:53
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1577 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 27
16.03.2024 352 Okunma
5 Yorum 16.03.2024 11:10
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 26
15.03.2024 391 Okunma
5 Yorum 15.03.2024 09:14
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 48 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 51 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 33 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 38 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 43 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 36 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 28 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 37 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 56 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 66 Okunma