İbrahim Kahveci, bize göre peş peşe iki önemli yazı yazdı, başlıkları şöyle:
-“Ekonomik kriz değil BUHRAN” 23.12.2019 Pazartesi.
- “Büyük bunalım!” 24.12.2019 Salı, KARAR gazetesi.
Biz ne diyoruz?
-“SOSYAL TUFAN”.
Nitekim bu yazımızın başlığında da ne dedik?
-“Ekonomik kriz mi, buhran mı, sosyal tufan mı?”
Biz bunu sadece bugün değil neredeyse yarım yüzyıldır söylüyoruz.
Hayatımızın dinî, ilmî, iktisadî, idarî/siyasî alanlarında sosyal tufan var!
Bu tespit ve teşhisi yaptıktan hemen sonra çare ve çözüm yani tedavi reçetesi olarak da “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen” öneriyoruz.
Bu öneriyi de sadece ülkemiz için değil, bütün İslâm âlemi ve bütün beşeriyet için öneriyoruz; çünkü sadece ülkemizde değil bütün dünyada SOSYAL TUFAN var ve bundan dolayı da “Adil Dünya Düzeni ve Adil Düzene Göre İNSANLIK ANAYASASI” öneriyoruz.
Başta Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızla yaptığımız kırk yıllık çalışmalar olmak üzere, yarım yüzyılı aşan ilmî ve amelî bütün çalışmalarımızla da sosyal tufana çözüm önerilerimizi sunuyoruz.
Bir hatırlatma daha!
Sosyal tufandan ötesi de yoktur!
Sosyal tufandan ötesi kıyamet yani dünyanın sonu!
***
Bu girizgâh, uyarı ve hatırlatmalardan sonra, İbrahim Kahveci’nin uyarılarına geçelim.
“Yaşadığımız bir kriz mi, yoksa bir buhran mı?
Sorunun cevabını bulamazsak çözüme de ulaşamayız.
Eğer yaşadığımızın bir ekonomik kriz olduğunu dahi kabullenmekte zorluk çekiyorsak, buhrana yönelik dönüşüm ve değişim reformlarını hiç yapamayız.
Zaten yapamıyoruz da.”
***
İbrahim Kahveci’nin uyarıcı girizgâhı da bu kadar! Sonra bazı detaylara geçiyor:
“Yıl 1994: 1987 bazlı GSYH hesap yöntemine göre ekonomimiz yüzde -6,1 küçülüyor. Lakin ertesi yıl yüzde 8,0 büyüme ile kriz öncesinin de yüzde 1,4 üzerine çıkıyoruz.
Yıl 1999: Ekonomimiz yüzde 3,39 küçülme yaşıyor. Oysa ertesi yıl yüzde 6,64’lük büyüme ile kriz öncesi seviyenin de (1998) yüzde 3,03 üzerine çıkıyoruz.
Yıl 2001: Ekonomimiz yüzde -5,96 küçülüyor. Ardından 2002 yılında yüzde 6,43 büyüme geliyor. Böylece kriz öncesinin de yüzde 0,08 üstüne çıkılıyor. Hatta 2001 krizinde toparlanma sonraki izleyen yıllarda yüzde 5,61, 9,64, 9,01 gibi büyüme oranları ile adeta tarihe karışıyor.
Yıl 2008 III ve IV ila 2009 I ve II dönemler: Ekonomi yüzde -6,32 daralıyor. Ardından 2009 ikinci yarısından 2010 yılının ilk yarısına yüzde 3,89 büyüme geliyor. 2010 yılı büyümesi ise yüzde 8,49 ila 2008 yılının yüzde 3,38 üzerine çıkılıyor.”
Yazarın birinci bölümdeki uyarıları bu kadar! İkinci bölüme ve günümüze gelelim!
“Yaşadığımız son kriz de yıl başında değil, yıl ortasında başladı. 2018 yılı III. dönem yüzde 2,3 büyüme görülse de aslında kriz başlamıştı. Böylece 2018 III ve IV ila 2019 I ve II dönemlerde ekonomi bir önceki aynı döneme göre yüzde -1,06 küçüldü. Yıllık olarak ise 2018 yılını yüzde 2,83 büyüme ile kapattıktan sonra muhtemelen 2019 yılını da küçük bir büyüme ile kapatacağız. (2019 yılı ilk 3 dönem itibari ile yıllık küçülme sadece yüzde -0,66.)
O zaman neden bu kadar ağır bir kriz edebiyatı yapıyoruz. Hatta bırakın krizi, bunun bir ekonomik buhran olduğunu ileri sürüyoruz?”
(DEVAMI VAR; kaldığımız yerden devam edeceğiz…)