Yeni Bir Dünya; Barış, Adalet ve Merhamet - 1
28. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi, “Yeni Bir Dünya için: Barış, Adalet ve Merhamet” temasıyla, 28 yıl sonra, 14-15 Aralık’ta, İstanbul’da değil de Ankara’da yapıldı. Oradaydım.. İzlenimlerimi ve değerlendirmelerimi yazsam birkaç yazı olur! Detaylar her gün Millî Gazete’de yayımlandı. Ben sadece “Sonuç Bildirgesi” ile yetineyim!
SONUÇ BİLDİRGESİ Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından 28.’si düzenlenen “Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi”, 14-15 Aralık 2019 tarihlerinde “Yeni Bir Dünya İçin Barış, Adalet ve Merhamet” temasıyla Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından “İslam Birliği”ni tesis için başlatılan kongreye bu yıl 63 ülkeden 127 delegasyon iştirak etmiştir. Kongrede, günümüz dünyasının yaşadığı sorunlar ve krizler değerlendirilmiş, çözümlerin temelinde “Barış, Adalet ve Merhamet” konularının vazgeçilmez olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca Bangsamoro Hükümetinin katılımı ile gerçekleştirilen Sağlık Çalıştayı’nda önemli istişareler gerçekleştirilmiş, projeler değerlendirilmiştir. İki gün boyunca yapılan oturumlarda öne çıkan görüş ve öneriler aşağıda belirtilmiştir:
- Barış, adalet ve merhametten yoksun mevcut dünya düzeni, insanlığa saadet getirmediği gibi, gelinen noktada büyük bir insanlık krizine sebep olmuştur. Yaşanmakta olan insanlık krizi, dünyanın farklı bölgelerinde ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel boyutlarıyla küresel bir mahiyet kazanmıştır. Bu sebeple hak ve adalet temelli yeni bir dünya kurulması kaçınılmazdır. Bugün özelde İslam dünyası genelde bütün dünya zulümlerin, savaşların, çatışmaların, insan hakları ihlâllerinin, cinayetlerin, terör ve şiddetin, ekonomik sıkıntıların, cehaletin ve geri kalmışlığın yaşandığı zorlu bir süreçten geçmektedir.
- İhtilaf ve görüş ayrılıkları derinleştirilerek Müslüman topluluklar üzerinde yapılan siyasal mühendislikle, coğrafyamızda kutuplaşmalarla bilinçler yaralanmakta, ihtiras, öfke ve kinle çatışmalar sürekli kılınmaktadır. Çatışmacı ve güce dayalı politikalar ile ayrımcılık ve düşmanlıklar körüklenmekte, barış imkânı ortadan kaldırılmak istenmektedir.
- Bugün yaklaşık sekiz milyar insanın yaşadığı dünyamızda bir milyar insan aç yatmakta, altı saniyede bir çocuk sağlıksız beslenme ve ilaçsızlıktan ölmektedir. Yüzbinlerce yaşlı, kadın ve çocuk evinden, yurdundan uzakta, tanımadığı, bilmediği sokaklarda hayata tutunmaya çabalamaktadır. Oyun oynama çağında olan çocukların cesetleri Akdeniz sahillerine vurmaktadır.
- İslam Coğrafyası Filistin’den Keşmir’e, Somali’den Afganistan’a, Libya’dan Doğu Türkistan’a kadar acı, zulüm ve gözyaşı içerisindedir. Uydurma gerekçelerle Müslüman ülkelere yapılan müdahaleler milyonlarca insanın katledilmesine, yüz binlerce insanın sakat kalmasına sebep olmuştur. Batıda yaşayan Müslümanlar ise büyük bir baskı ve ötekileştirme ile karşı karşıyadır.
- Büyük bir umutla başlayan “Arap Baharı”nın, çatışma ve kargaşaya dönüştürülmesi, bilhassa Suriye ve Yemen krizi ile birlikte uluslararası ölçekte bir trajediye sebep olmuştur. Bu süreç aynı zamanda geleneksel dinî/tarihî yapıların, bilimsel ve kültürel mirasın tahrip edilmesine ve yağmalanmasına neden olmuş, toplumlarda büyük korku ve umutsuzluklar meydana getirmiştir.
- Faize dayalı küresel ekonomik sistem, gelir dağılımı adaletsizliğinden beslenmekte ve nüfus ve yüzölçümü itibariyle dünyanın beşte birine, dünya hammadde ihracatının % 40’ına, enerji kaynaklarının ise % 70’ine sahip olan İslam Dünyasının zenginliklerini sömürmektedir.
- Yaşadığımız sorunların müsebbibi, yalnızca İslam coğrafyası üzerinde emelleri olanlar değildir. İslam ümmeti olarak bizler de yaşadığımız problemler için öz eleştiri yapmalıyız. Allah’ın emrettiği birliğin, İslam kardeşliğinin önüne maalesef mezhep, meşrep, ırk ve coğrafi mensubiyetler konulmaktadır. Kalkınma yolunda daha etkin işbirliği yapmak varken, Müslüman ülkelerin dünya üretimindeki payının % 5, dış ticaret toplamı içindeki payının % 8, kendi aralarında yaptığı ticaretin oranının ise, % 15 düzeyinde kalması düşündürücüdür.
(Devamı var; sonuç bildirgesinin diğer maddeleri gelecek yazıda.)
Yeni Bir Dünya; Barış, Adalet ve Merhamet - 1
28. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi, “Yeni Bir Dünya için: Barış, Adalet ve Merhamet” temasıyla, 28 yıl sonra, 14-15 Aralık’ta, İstanbul’da değil de Ankara’da yapıldı. Oradaydım.. İzlenimlerimi ve değerlendirmelerimi yazsam birkaç yazı olur! Detaylar her gün Millî Gazete’de yayımlandı. Ben sadece “Sonuç Bildirgesi” ile yetineyim!
SONUÇ BİLDİRGESİ Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından 28.’si düzenlenen “Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi”, 14-15 Aralık 2019 tarihlerinde “Yeni Bir Dünya İçin Barış, Adalet ve Merhamet” temasıyla Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından “İslam Birliği”ni tesis için başlatılan kongreye bu yıl 63 ülkeden 127 delegasyon iştirak etmiştir. Kongrede, günümüz dünyasının yaşadığı sorunlar ve krizler değerlendirilmiş, çözümlerin temelinde “Barış, Adalet ve Merhamet” konularının vazgeçilmez olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca Bangsamoro Hükümetinin katılımı ile gerçekleştirilen Sağlık Çalıştayı’nda önemli istişareler gerçekleştirilmiş, projeler değerlendirilmiştir. İki gün boyunca yapılan oturumlarda öne çıkan görüş ve öneriler aşağıda belirtilmiştir:
1. Barış, adalet ve merhametten yoksun mevcut dünya düzeni, insanlığa saadet getirmediği gibi, gelinen noktada büyük bir insanlık krizine sebep olmuştur. Yaşanmakta olan insanlık krizi, dünyanın farklı bölgelerinde ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel boyutlarıyla küresel bir mahiyet kazanmıştır. Bu sebeple hak ve adalet temelli yeni bir dünya kurulması kaçınılmazdır. Bugün özelde İslam dünyası genelde bütün dünya zulümlerin, savaşların, çatışmaların, insan hakları ihlâllerinin, cinayetlerin, terör ve şiddetin, ekonomik sıkıntıların, cehaletin ve geri kalmışlığın yaşandığı zorlu bir süreçten geçmektedir.
2. İhtilaf ve görüş ayrılıkları derinleştirilerek Müslüman topluluklar üzerinde yapılan siyasal mühendislikle, coğrafyamızda kutuplaşmalarla bilinçler yaralanmakta, ihtiras, öfke ve kinle çatışmalar sürekli kılınmaktadır. Çatışmacı ve güce dayalı politikalar ile ayrımcılık ve düşmanlıklar körüklenmekte, barış imkânı ortadan kaldırılmak istenmektedir.
3. Bugün yaklaşık sekiz milyar insanın yaşadığı dünyamızda bir milyar insan aç yatmakta, altı saniyede bir çocuk sağlıksız beslenme ve ilaçsızlıktan ölmektedir. Yüzbinlerce yaşlı, kadın ve çocuk evinden, yurdundan uzakta, tanımadığı, bilmediği sokaklarda hayata tutunmaya çabalamaktadır. Oyun oynama çağında olan çocukların cesetleri Akdeniz sahillerine vurmaktadır.
4. İslam Coğrafyası Filistin’den Keşmir’e, Somali’den Afganistan’a, Libya’dan Doğu Türkistan’a kadar acı, zulüm ve gözyaşı içerisindedir. Uydurma gerekçelerle Müslüman ülkelere yapılan müdahaleler milyonlarca insanın katledilmesine, yüz binlerce insanın sakat kalmasına sebep olmuştur. Batıda yaşayan Müslümanlar ise büyük bir baskı ve ötekileştirme ile karşı karşıyadır.
5. Büyük bir umutla başlayan “Arap Baharı”nın, çatışma ve kargaşaya dönüştürülmesi, bilhassa Suriye ve Yemen krizi ile birlikte uluslararası ölçekte bir trajediye sebep olmuştur. Bu süreç aynı zamanda geleneksel dinî/tarihî yapıların, bilimsel ve kültürel mirasın tahrip edilmesine ve yağmalanmasına neden olmuş, toplumlarda büyük korku ve umutsuzluklar meydana getirmiştir.
6. Faize dayalı küresel ekonomik sistem, gelir dağılımı adaletsizliğinden beslenmekte ve nüfus ve yüzölçümü itibariyle dünyanın beşte birine, dünya hammadde ihracatının % 40’ına, enerji kaynaklarının ise % 70’ine sahip olan İslam Dünyasının zenginliklerini sömürmektedir.
7. Yaşadığımız sorunların müsebbibi, yalnızca İslam coğrafyası üzerinde emelleri olanlar değildir. İslam ümmeti olarak bizler de yaşadığımız problemler için öz eleştiri yapmalıyız. Allah’ın emrettiği birliğin, İslam kardeşliğinin önüne maalesef mezhep, meşrep, ırk ve coğrafi mensubiyetler konulmaktadır. Kalkınma yolunda daha etkin işbirliği yapmak varken, Müslüman ülkelerin dünya üretimindeki payının % 5, dış ticaret toplamı içindeki payının % 8, kendi aralarında yaptığı ticaretin oranının ise, % 15 düzeyinde kalması düşündürücüdür.
(Devamı var; sonuç bildirgesinin diğer maddeleri gelecek yazıda.)