Ne diyorduk? Bu yazılar birkaç vesileyle yazıldı ve bu konuda yazılacak o kadar çok şey var ki… ADİL DÜZEN çalışmaları resmen 1967 yılında başladı ve bugünlere gelindi… Erbakan Hoca ile yoğun çalışmalar 1980’li yıllarda başladı ve devam etti… Erdoğan’ın menfi çalışmaları 1990’lı yıllarda (Erbakan’ı Adil Düzen’den vazgeçirme raporlarının yazdırılması ile) başladı ve halen devam eden Erdoğan çalışmaları ve gelişmeleri…
“Erdoğan; geçmiş - gelecek ve ADİL DÜZEN” başlıklı üçüncü yazımın yayımlandığı bugün, tevafuk eseri olsa gerek, “Erdoğan, “hangi mahalleye” mensup?” başlıklı genel bir değerlendirme yayımlandı. Bu köşenin dikkatli okuyucuları, yazının yazarını tanıyorlar; Kosovalı Yazar Adelina Sfishta. Adelina Hanım'ın değerlendirmelerini okuyalım:
Kaldığımız yerden devam ediyoruz…
“Erdoğan 2012 yılında “yeni duruşlarını” özetliyordu. “Dindar bir nesil yetiştirmek”. Artık AK Parti’nin hedefi “demokrasi ve çoğulculuk” değil, “tek tipçilikti”.
2015 yılına kadar olanlar, “bu duruşun” etkisinde gelişti. Hem yurt içinde hem yurt dışında.
Erdoğan; başta Suriye ve Mısır olmak üzere, Libya ve Tunus’ta, Afrika’da, yönetimlerin şekillendirilmesini, stratejik bir “araç-amaç” olarak görüyordu bu süreçte.
Bu dönemde Erdoğan; “İslamcı-Fetihçi mahalledeydi”.
2015 yılından sonra, Erdoğan yeni partnerler ile siyasi hayatını sürdürmeye başladı.
Bahçeli, bu dönemi simgeleyen en önemli siyasi figür oldu.
Erdoğan giderek “milliyetçileşen” bir siyasi çizgiye evrildi.
“Ülkenin bekası” siyasi söylemlerinin en başında yer almaya başladı.
Siyasi rakipleri ise “terörist-hain” damgaları yemeye başladı.
Erdoğan-Bahçeli ikilisinin yanına Perinçek de dâhil oldu.
Dış güçler, anti Amerikancılık, AB karşıtlığı dış politikanın temel karakteristiği haline geldi.
Putin en yakın “dost idi”.
Türk siyasetinin en ılımlı kişiliği Temel Karamollaoğlu bile “teröristlikle” suçlandı bu dönemde. Kürt meselesinin çözümü ise tamamıyla rafa kalkmıştı.
Devlet ve parti için yeni bir yönetim biçimi kuruldu, karar sürecinde Erdoğan tek başına belirleyici ve yönetici haline dönüştü.
Erdoğan’ın eski çevresi tamamıyla değişmişti. Abdullah Gül gibi, AK Parti’nin kuruluşundaki en güçlü ikinci isim bile Erdoğan’ın yanından uzaklaştırılmış-uzaklaşmıştı.
Bu dönemde Erdoğan; “milliyetçi-devletçi ve hatta Atatürkçü mahalledeydi”.
On sekiz yıla yaklaşan Erdoğan iktidarı için bütün bu değişim, şaşırtıcı mı yoksa normal mi? Gerçekten karar verilmesi çok zor.
Kesin olan bir şey var. Erdoğan “çıkış çizgisindeki” Erdoğan değil. Eski dostları yok.
Siyasi çizgisi, siyasi hedefleri, yol arkadaşları, hayat tarzı, kişisel özellikleri tamamen değişmiş bir Erdoğan var karşımızda.
Benim; Bosna’da İzzetbegoviç çizgisinde, Balkan Müslümanları için ağlarken gördüğüm Erdoğan, yok. Şimdi yanında Boşnak katili, Bosna ve Srebrenitza’da 100.000 Müslüman'ın katlinden sorumlu Sırp Vuçiç var.
Bana sorsanız, Erdoğan hangi mahalleden diye, cevabım yok.
Belki de Erdoğan’ın “tek bir mahallesi” yok.
Belki de Erdoğan “tamamen yalnız”.
*
Bu vesilelerle de bu kadar!
Ve’s-SELAM/BARIŞ mea’d-DUA…