Ne diyorduk? Bu yazı birkaç vesileyle yazıldı ve bu konuda yazılacak o kadar çok şey var ki… ADİL DÜZEN çalışmaları resmen 1967 yılında başladı ve bugünlere gelindi… Erbakan Hoca ile yoğun çalışmalar 1980’li yıllarda başladı ve devam etti… Erdoğan’ın menfi çalışmaları 1990’lı yıllarda başladı ve halen devam… Gelecek Partisi’nin kurulması vesilesiyle bugün iki yazarın yazdıkları ve buna istinaden yapılan haber/değerlendirme dikkat çekiciydi.
Haberin başlığı: “Ağır abiler devreye girdi! Davutoğlu ve Babacan için son hamle”. Okumaya devam: “YEREL SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ / 14 isim hazırladıkları metinde yerel seçimler ve değişen seçmen profiline de değindi. Seçmenin eleştirileri, talepleri de şöyle sıralandı: -Teşkilatların yenilenmesinde ehliyet ve liyakat kalktı, gruplaşma ve adam kayırma kalitede kayıplara neden oldu. -Belediye başkanlarımızın istifa ettirilerek görevden uzaklaştırılmaları aleyhimize gelişmiştir. -Lüks ve israf iddiaları seçimlerde aleyhimize olmuştur. -Belediye başkanları, meclis üyeleri ve kamu görevlileri halktan kopuk olmamalıdır. -Medyadaki tekelleşme ve taraflı yayınlar aleyhimizde gelişmektedir. -Sosyal medyada AK Parti taraftarı görünerek saldırgan yayınlar yapan eylemlerden kaçınılmalı. -Siyaset dilinin yumuşatılması lehimize olacaktır. -Parti yeni dönemde ‘ötekileştirmeyen, yumuşak ve kuşatıcı bir dil’ kullanmalı. / 14 AK Partili ismin ortak metninde, Öcalan’ın mektubu ve kardeşinin TRT’ye çıkarılması gibi tutumlardan kaçınılması gerektiği de vurgulanıyor.
Gelelim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişkin önerilerine... Muhalefetin, Cumhurbaşkanı’nın bütün yetkileri kendinde topladığı ve tek adam olduğu algısına oynadığına dikkat çekilerek, ‘Bu algıyı güçlendirecek uygulamalardan kaçınılması gerekiyor’ mesajı verildi. Önerileri arasında Cumhurbaşkanı yardımcıları sayısının arttırılması da var.
14 ismin sunum metninde yer alan dikkat çekici ifade, ‘Eğitim seviyesi yükseldikçe oy oranlarımızın düşmesinin mutlaka bir sebebi olmalı’ şeklinde. Bu durumun sebeplerinin bulunması isteniyor. Diğer öneri ise genç seçmen profilinin mutlaka analiz edilmesi gerektiği...
PEKİ, NE OLDU? / Bahsettiğim öneriler, eleştiriler Cumhurbaşkanı’na sunuldu. Ardından Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile yine uzun görüşmeler yapıldı. Görüşler dinlendi. Ancak ‘yeni parti oluşumları’ durmadı. Ahmet Davutoğlu’nun ardından 15-20 gün içinde Ali Babacan da parti kuracak. Politika ekibi çalışıyor, metinler hazır, ortak dil oluşturuldu. Bir kaynağım, ‘Önemli olan kurulacak partinin bir süre sonra rotasından sapmaması ve AK Parti’nin hatalarına düşmemesi. Bunun için tüzüğe ve programa özel mekanizmalar koyuyoruz’ dedi.
MAHALLENİN AĞIR ABİLERİ / Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan partilerinin kurulacağı ortaya çıkınca, muhafazakâr kesimin önde gelen isimleri bir çaba içine girdi. Eski milletvekilleri Feyzullah Kıyıklık, Ekrem Erdem, Harun Karaca, Ahmet Albayrak, İsmail Erdem, Nuri Albayrak, Hasan Basri Yıldız ve Ünal Kaçır’ın da yer aldığı, 13-14 kişiden oluşan heyet ilk görüşmesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptı. Bu grubun içinde yer alan bazı isimler AK Parti’nin kuruluş sürecinde de Erbakan’ı ziyaret ederek partinin başına Erdoğan’ın geçmesini, böylece ‘ümmetin bölünmesinin önüne geçilmesini’ önermişti. Gelişmeler karşısında kendilerini sorumlu hisseden heyet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret ederek birlik ve bütünlüğün sağlanması yönünde adım atmasını talep etti. Heyet, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’la da bir araya geldi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le ise heyeti temsilen Feyzullah Kıyıklık ile Ekrem Erdem görüştü. ‘Birlikte başardık, başaracağız’ ilkesinden hareket eden heyet, görüşmeler sırasında anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözülebileceğini savundu. ‘Birliğimizi koruyamazsak, kendi ellerimizle ülkenin yönetimini sola teslim ederiz’ görüşünü savunan heyet temaslarını tamamladı ama Davutoğlu ve Babacan’ın yeni parti kurmalarının önüne geçmek mümkün olmadı. Heyette yer alan isimlerle konuştum. Kapıların tamamen kapanmadığı görüşündeler. ‘Tayyip Bey’den adım atmasını bekliyorlar’ diyorlar. Mahallenin abileri umutlu ama görünen o ki köprülerin altından çok sular akmış ve iş geri dönülemez bir sürece girmiş.” Bu kadar! İlk yazının sonunda demiştik ki; men dakka dukka!