Sancaklı hemşerim Dr. Süleyman Ugljanin Yugoslavya’nın dağılmasının ardından siyasi arenada Boşnakların hakkını savunan biri olarak tanınır. Sırbistan ile Karadağ arasında bölünmüş Sancak’ın güncel sorunları ve siyasi olarak Boşnakların talebi soruldu. Bu vesileyle kendisi genel olarak Balkanlar ve özel olarak Türkiye’ye bakışını anlattı.
Soru: Yugoslavya’nın dağılmasından yani 1990 yılından bu yana Sırbistan sınırlarında bulunan Sancak’ta bir mücadele yürütüyorsunuz. Bu mücadelenizde şu an hangi noktadasınız?
Cevap: 1990 öncesinde Yugoslavya tüm dünyanın tanıdığı güçlü bir devletti. Özellikle ekonomi, sanayi ve ticarette güçlü 22 milyonluk bir nüfusa sahipti. Biz o zamanlarda Yugoslavya’yı kuran altı milletten biri olarak, Müslüman olarak yaşamımızı sürdürüyorduk. Başta Aliya İzzetbegoviç olmak üzere birçok siyasetçi Yugoslavya’nın dağılmaması için uğraştı ancak muvaffak olunamadı.
141 sene önce Sancak, Berlin Kongresi ile birlikte Bosna Hersek›ten ayrıldı ve o günden bugüne Boşnaklarla aynı millet olmamıza rağmen ayrı düştük. O tarihten bu yana halkımız Sancak ismini siyasi ve tarihi olarak ayakta tutmak için gayret gösterdi.
Bu nedenle biz siyasi hareketimizin adını Sancak ile özdeşleştirdik. Bizim partimizin adı Sancak SDA’dır. 1990’ların ilk yıllarında acımasız Miloseviç rejiminin büyük tehditleri altında biyolojik bir varoluş mücadelesi verdi. Şunu açık söylemeliyim partimiz Boşnak milletinin soykırıma uğramaması için mücadele verdi.
2000›li yıllara kadar zalim Miloseviç rejimi elindeki ordu, polis, istihbarat ve paramiliter milislerle Bosna Hersek›te insanlık suçu işlediler. Biz bu baskıyla Sancak›ta bir soykırım yaşanmasına izin vermedik.
Son 100 yıldaki bütün Boşnaklarla ilgili tarihi incelerseniz 90›lı yıllarda gerek Bosna›da gerekse Sancak›ta iyi organize olmuş bir siyasi yapı organize ettiğimizi görürsünüz. Yugoslavya›nın dağılmasından bu yana kaybettiğimiz tüm haklarımızı elde edebilmek için sadece meşru yolları kullanarak Sırbistan Parlamentosu üzerinden, hükümet üzerinden ve BM gibi uluslararası kuruluşları da arkamıza alarak bir mücadele etmeye devam ediyoruz.
Bu çalışmalarımız neticesinde 1993 Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu (BMGK) 855 sayılı kararı alarak Sancak, Kosova ve Voyvodina›daki insan hakları ihlallerinin derecesini bir bildiriyle kabul etmek durumunda olmuştur. Aynı yılın Aralık ayında Birleşmiş Milletler (BM) yeni bir karar alarak Miloseviç rejiminin işlediği insanlık suçlarını belgelemiştir.
Eski Yugoslavya›nın enkaza dönüşmesi nedeniyle ortaya çıkan siyasi karmaşanın çözümü için kurulan başta Lahey ve Londra›daki masalarda yerimizi Sancak olarak aldık.
1990-1995 yılları arasında çözüm için kurulan Avrupa Konseyi ve AGİT gibi kuruluşların da dâhil olduğu platformlar aracılığıyla Sancak mücadelemizi uluslararası arenada gündeme getirdik.
Soru: Kosova Sırbistan’dan ayrıldı. Şu an Sancak ve Macar azınlığın yaşadığı Voyvodina ülkenin gündeminde. Voyvodina ile irtibatınız var mı? Ortak bir mücadele yürütme iradesi söz konusu mudur?
Cevap: Voyvodina bizden çok daha iyi bir konumda. Onların yanı başlarında siyasi ve ekonomik anlamda güçlü bir Macaristan var. Ancak bizim ana bir devletimiz yok. Malum Bosna-Hersek Boşnak-üçlü karar mekanizmasına dayanan bir federasyonla yönetiliyor. Bu nedenle Sancak’la ilgili olumlu bir karar alma imkânı bile söz konusu olamıyor.
Sırbistan ve Karadağ’ın Sancak üzerinde yönetim hakkı hukuki olarak mevcut değil. Bunun anlamı Sancak işgal altında bir toprak parçasıdır. Biz Sırbistan’a uluslararası kamuoyunda ayak bağı olan Sancak meselesini çözerek bu topraklardaki illegalitenin artık son bulmasını istiyoruz. Böylece Sırbistan’ın önündeki Avrupa Birliği (AB) üyeliğine yönelik engel de kalkmış olacak.
(Devamı var.)