Önceki “3›üncü Tarım ve Orman Şurası›nın ardından…” başlıklı yazımda ağırlıklı olarak ve de ısrarla “kooperatif” dedim, “kooperatif çözümleri” dedim…
Neden? Nedeninin daha iyi anlaşılması için farklı bir benzetmeyle anlatayım; konuyu bu şekilde açıklamama vesile olan çalışma arkadaşımıza teşekkürlerimle…
“Tasavvuf ve kooperatif” hiç ilgisiz gibi görünür ama çok ilgili geldi birden. Bir TV programı izledim, oradaki ifadelerden hareketle yazıyorum.
Tasavvufun ikinci kademesinde “senin olsun, bana Allah yeter” gibi bir yaklaşım var.
Ama üçüncü kademede “hem sana, hem bana; bir bana, bir sana” gibi bir yaklaşım var.
Ben de kooperatifi işte şu şekilde anlatıyordum bazı yerlerde;
- Ne keser gibi “hep bana hep bana” (sermaye şirketi).
- Ne rende gibi “hep sana hep sana” (dernek, vakıf).
- Testere gibi “bir bana, bir sana” (kooperatif).
Sanki “kâmil insan” olmaya giden yolda son merhale “kooperatif” gibi değil mi?
Ya da “kâmil düzen” olması isteniyorsa son merhale “kooperatif” gibi değil mi?
Hani… Yarım yüzyıldan beri “kapitalizm, komünizm, sosyalizm” ve tüm “-izm”lere alternatif olmak üzere yarım yüzyıldan beri “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Dünya Düzeni, Adil Düzen İnsanlık Anayasası” diyor ve sonuç olarak insanlık için “faizli işçilik düzeni” sonrası en ideal sistem/düzen “faizsiz ortaklık düzeni” olmalı diyoruz ya…
Bu düzeni uygulamak için en ideal kuruluş “bir bana, bir sana” mekanizmasını kurup uygulayabileceğimiz kurum “KOOPERATİF” olmaktadır; bundan dolayı ısrarla “kooperatif” dedim, “kooperatif çözümleri” dedim…
Evet… Türkiye’de ilki 1999 yılında, ikincisi 2004 yılında gerçekleştirilen “Tarım Şurası”, 15 yıl aradan sonra tarihin en geniş ve yoğun katılımıyla tamamlandı. “Tarım Şurası” ile önümüzdeki ilk beş yıl planlanarak, gelecek 25 yılın yol haritasının belirlenmesi hedeflenmekte. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamış olduğu ve 60 maddeden oluşan 3. Tarım Şurası Sonuç Bildirgesi; bitkisel üretimden hayvan sağlığına, desteklemeden gıda güvenliğine, orman hukukundan balıkçılık ürünlerine, tarımda teknolojik dönüşüme kadar çok geniş bir yelpazede kısa, orta ve uzun vadeli stratejileri içermekte.
3. Tarım Şurası Sonuç Bildirgesi’ndeki şu maddeler, bizim için dikkat çekiciydi:
2) Tarım sektörünün yapısını iyileştiren, doğal kaynakları ve çevreyi koruyan, en az üç yıllık dönemi kapsayacak, aktif çiftçi odaklı, üretim, kalite, ulaşılabilir fiyatlar ve sürdürülebilirliği esas alan yönlendirici bir destekleme sisteminin oluşturulması…
6) Atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması için arazi bankacılığı ve birlikte üretim gibi alternatif modellerin oluşturularak yaygınlaştırılması, miras mevzuatı geliştirilerek tarım arazilerindeki intikal sorununun çözülmesi…
14) Kırmızı et sektöründe küçükbaş hayvan eti tüketiminin özendirilmesi ve pazar payının artırılması…
15) Küçük ve büyükbaş hayvancılıkta halk elinde ıslah ve benzeri projelerle yerli ırklarımızın muhafaza ve ıslahına yönelik çalışmaların artırılması…
16) Mera hizmetlerinin yürütülebilmesi, mera niteliği taşıyan alanların tespit ve tahdit çalışmalarının ivedilikle tamamlanması, üreticiler ve üretici örgütlerine tahsis edilmesi, mera ıslahında kullanılacak bitki tohumları geliştirme çalışmalarının teşvik edilmesi…
36) Arı ürünleri üretiminde verimliliğin artırılması ve katma değerli arı ürünlerinin çeşitlendirilmesi, bal harici ürünlerin eğitimlerinin yaygınlaştırılması, tüketiminin artırılması…
42) Ahşap kullanımının yaygınlaştırılması, yapısal ahşap standartlarının belirlenmesi ve ahşap yapı mevzuatının düzenlenmesi…
48) Üretici örgütlerinin girdi temini, üretim ve pazarlama aşamalarında etkinliklerinin arttırılması için yönlendirilmesi…
(Mesele ve konular çok önemli, daha çok yazılmayı hak ediyor; yazacağız, inşallah…)