Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013
6139 Okunma, 1 Yorum

 

Hangi düzen?

 

 

Tartışmalardan anlaşıldığı kadarıyla, tasarlanan sistem, geleneksel alışkanlıkların üzerine inşa edilmiş bir yapı ortaya koymaktadır. Oysa lafzın anlattığı şey çok daha başkadır ve böyle olduğu için de başarılı olamamakta, yanlış sonuçlar vermektedir. Elbette bütün bu sıkıntılar tanımlamaların yanlış yapılmasından kaynaklanmaktadır. Özellikle mülkiyet, Sadaka ve Zekat kavramları ile ilgili olarak yapılan tanımlamalar lafzın önerdiği şey değildir. Basitçe göz atacak olursak:

 

Yaşama Hakkı

 

Türkiye ölçeğinde, her bireyin yaşama hakkının garanti altına alınması için mevcut olanakları kısaca değerlendirmek gerekirse:

 

Hidroenerji

126 milyar MVA

Linyit

50 Milyon Ton

Ham Petrol

2.3 Milyon Ton

Doğalgaz

312 milyon m3

Taşkömürü

2.36 milyon ton

Jeotermal

31.500 MVt

Güneş Enerjisi

977 x 1012  kWh

Rüzgar

400 milyar kWh/yıl

Toryum-Uranyum

380,000 ton

Bor Tuzları

1.8 milyon ton/yıl

Diğer Madenler

Bilinmiyor

 

(2000 yılı veya öncesi verilere göre bulabildiklerimiz)

 

Yer altı ve doğal kaynaklar bu şekilde sıralanmaktadır. Bu kaynakların piyasa değerleri üzerinden basit bir hesaplama yapılıp, belli bir kısmının “yaşama hakkı” olarak ayrılması halinde Türkiye’de doğan her bireyin 15 yaşına geldiğinde ortalama 50 000 USD sermayesi var demektir. Bu bir kredi değil, bireyin kendisine ait olan bir haktır. Bu hak karşılıksız olarak bireye verilmelidir. Basit bir hesapla anlaşılaşılabilir.

 

Bunu şöyle açıklayabiliriz: Bir beşer, doğduğu andan itibaren en azından akil baliğ olana kadar ailesine emanettir. Anne baba da aynı haktan yararlanıyor olduğuna göre, çocuğun bakımı için ilave bir harcama veya yardım gerekmeyecektir. Eğer aile fakir ise, bu durumda zaten devletin başka kaynaklarından onlara destek verilmesi de zorunludur.

 

Çalışamayacak durumda olanlar için de aynı hakkın sürdürülmesi söz konusudur. Yaşlılar, bakıma muhtaç olanların da bu haktan yararlanması kaçınılmazdır. Çünkü doğal kaynaklardan elde edilen gelir devam etmektedir ve bireyin ihtiyacı olduğunda bunu kullanma hakkına sahiptir.

 

Mülkiyet

 

Her bireyin toprak üzerinde hakkı vardır. Doğduğu andan itibaren üzerinde yaşayacağı, kendi ihtiyaçlarını karşılayabileceği kadar toprak kişiye tahsis edilir. Çocuk belli bir yaşa gelene kadar bu toprak ailesi tarafından işletilebilir. Dolayısıyla buradan elde edilen gelir de çocuğun bakımına harcanır. Akil baliğ olduktan sonra toprağın kontrolü artık bireye bırakılmak zorundadır.

 

Böylece bireyin asgari ihtiyaçlarını kendi başına karşılama olanağı doğacak ve kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebilecektir. Bu hak yaşadığı süre ile sınırlıdır.

 

Sadaka

 

Bireyin çalışarak elde ettiği kazançtan devlete ödediği paydır. Yani gelir vergisidir. Kullanım alanları ve amacı bellidir. Ödenen sadaka’dan dolayı herhangi bir talepte bulunulamaz. Geri dönüşü yoktur. Herhalde bu konuda kimsenin itirazı da yoktur.

 

Zekat

 

Kamu finansmanıdır. Bireylerin birikimlerinin değerlendirildiği bir alandır. Yatırım ve üretim finansmanı buradan temin edilir.  Bu finansman karşılıksız değildir ve kullanılan miktar daima geri ödenmek zorundadır. Her birey katıldığı ölçüde gelirinden pay alır.

 

Üretim yatırımları, kamu yatırımları vs. hepsi bu fondan karşılanır ve süreç içerisinde fona geri ödenir. Kredilendirme vardır ama krediyi batırmak yoktur. Zorunlu hallerde sigorta fonu devreye girer ve işletmenin zarar etmesine izin verilmez.

 

Zekat vergi değildir, karşılıksız değildir. Zekat veren dilediği zaman bundan vazgeçme hakkına sahiptir, geri talep edebilir. Zekat olarak muhafaza ettiği sürece gelirinden faydalanır. Gelir elde eder. Çünkü o sermaye ile yatırım yapılmıştır, üretim yapılmıştır gelir elde edilmiştir ve hakça bölüşülmesi gerekir. Yani sermaye sahibi zekatı verendir.

 

++++

 

Bu verileri alt alta topladığımız zaman ortaya ilginç bir tablo çıkar. Her bireyin yaşama hakkının garanti altına alındığı, asgari ihtiyaçlarının karşılandığı, çalışıp üretebileceği asgari standartların var olduğu bir yapıdır bu. Böyle bir yapı içerisinde kimse kimseye mecbur değildir. Özgürce dilediği gibi yaşayabilir, üretebilir ve hayatını idame ettirebilir.

 

Bundan başka ne gereklidir?

 

Elbette mevcut varlığının korunması için bir ekonomiye ihtiyaç vardır. Güçlü bir ekonomi olmalıdır. Yine tartışmalardan ve önerilerden anladığımız kadarıyla böyle bir ekonomik yapı ortaya konulamamaktadır. Kadim sermaye düşmanlığı veya kapitalizm veya sosyalizm karşıtlığı meseleyi çözmeye yetmez. Bizim kanaatimiz, ortaya atılan önerilerin lafzi dayanaklarının olmadığı yönündedir. Çünkü:

 

  1. Kapitalizmin veya sosyalimin veya diğerlerinin denenmiş, lafzın da önerdiği uygulamaları vardır. Bunları reddetmek için hiçbir karine yoktur.
  2. Sermaye tekelciliği, önerilen sistem içerisinde de muhtemeldir ve mümkündür. Özellikle işgale dayalı mülkiyet algısının getireceği sonuç budur. Böyle bir uygulamanın sermaye tekelciliğinden ne farkı olduğunu açıklamak herhalde zordur. Sermayenin hakkı reddedildiğinde sermaye yok demektir. Bir kişi hem vergisini verip hem de elindeki sermayeyi karşılıksız olarak kimseye vermez. Kar ortaklığı denilen şey başkadır, sermayenin hakkı başkadır. İşletmeye ortak olursunuz, karını alırsınız, sermaye desteği verirsiniz oradan pay alırsınız. Sermaye tekelciliğinde sözedebilmek ve bunun karşısında durabilmek için her şeyden önce kendi verilerimizin dayanaklarını ve lafzın önerilerini iyi anlamış olmak gerekir. Lafzın önerilerini bir kenara koyup mevcut sistemlere itiraz etmek hiçbir anlam ifade etmez.
  3. Faiz düşmanlığı rasyonel değildir. Tamamen geleneksel bir yaklaşımdır ve zaten sıkıntıları da ortadadır. Adına ister faiz densin ister başka bir şey, “Para” denilen şeyin de bir ticari emtia olduğunu unutmamak gerekir. Değişim aracı her ne olursa olsun bir değer ifade eder ve bu değer sahibine bir kazanç sağlamak içindir. Öyleyse değişim aracı üzeriden elde edilmesi muhtemel kazançlar da söz konusu olacaktır. Kur’an “Riba” yı reddeder. Tefecilik veya haddi aşmak, haksızlığa varacak uygulamalarda bulunmak yasaklanmıştır. Ama bugün adına faiz denilen şey ile Riba’yı karşılaştırmak veya kıyaslamak akıl karı değildir. Herkes istediği gibi düşünebilir ama Faizden tamamen arındırılmış bir ekonomik faaliyet tahayyül etmek günümüz dünyasında mümkün değildir.  Böyle yaklaşıldığı zaman bütün bankacılık işlem ve faaliyetlerini, kredilendi uygulamalarını ve zaten teşvik edilen kredileşme üzerindeki gelirleri de sorgulamak gerekir. Görünen o ki, önerilerin de bu konuyu çözemediği ortadadır.
  4. Yapılan denemelerin başarısızlığı sebebiyle uygulamaların yönteminin yanlışlığı dillendirilmektedir. Anlaşılan o ki, bazı uygulamalar yapılmış, bu uygulamalara yatırılan sermaye batmış heba olmuş, geri döndürülememiş, burada meydana gelen zarar başka alanlardan karşılanmak durumunda kalınmıştır. Hiç kimseye sermayeni ver ve unut denemez. Kur’an ın da böyle bir yaklaşımı yoktur. Zorunlu haller zikredilmekle birlikte, mutlaka ayakta tutulması gerektiğini de söyler. O halde zorunlu olan nihai şeydir ve artık çıkış yolu kalmadığında başvurulabilecek bir durumdur. Ama yanlış olan meseleyi böyle bir noktaya getirmektir veya böyle bir noktaya gelmesine izin vermektir.

 

Demek ki, kavramları doğru tanımladığımız zaman, ortaya çıkan tablo, mevcut koşullarda hiçbir sistemin başvurmadığı bir sonuç vermektedir. Denenmiş uygulamaların hepsinden faydalanmak gereklidir, hangi “izm” olursa olsun.  Falan izmin uygulamasıdır diye çöpe atmanın hiçbir mantığı yoktur çünkü doğru olan uygulamalar zaten lafzın da önerdiği şeydir. Bunun aksi düşünülemez.

 

Ancak, kavramlar yanlış temellendirildiğinde, sonuçlar da yanlış olmaktadır. İçinden çıkılmaz hale gelmesi bir yana, uygulamalarında da büyük problemler görülecektir. Zaten denenmiş ve anlaşılmıştır. Uygulamada hata aramak gereklidir ama teorideki hataları da sorgulamak kaçınılmazdır. Uygulamaları ne kadar doğru yaparsanız yapın, teori yanlış ise, doğru sonuçlar alınamaz.

 

Öte yandan özgürlüklerin tanımlanması da aynı şekilde problemlidir. Kur’an anayasası denilen metnin Kur’an da istidlal edilmediği, tam aksine önce metin oluşturularak sonra Kur’an dan delil arandığı anlaşılıyor. Böyle bir metnin mevcut anayasalardan farklı sonuçlar vermesi düşünülemez.

 

Eğer bir sistem arayışı varsa ve eğer gerçekten uygulanabilir bir yöntem geliştirilmek isteniyorsa, her şeyden önce lafzın önerilerine kulak vermek gerekir.

 

İddia edildiği gibi, zekatın vergi olduğunu söylemek mümkün değildir. Mülkiyetin işgale dayandığını söylemek mümkün değildir. Sadaka’nın şeklinin belli olmadığını söylemek mümkün değildir. Bu iddialarda bulunanların lafzi delillerini ortaya koymaları gerekir. Fıkhi deliller bizi bağlamaz, kimseyi bağlamaz. Bir fıkıh söz konusu olacaksa dayanağı Kur’an olmalıdır. Dayanağı Kur’an olmayan hiçbir kural veya yöntem geçerli değildir.

 

Yine tartışmalardan da anlaşıldığı gibi, önerilen yöntemler son derece siyasallaştırılmış yöntemlerdir. Ve zaten akevlerin kendi arasında da bir mutabakat söz konusu değildir. Demek ki ortada bir yanlışlık vardır.

 

Buna rağmen farklı önerilere açık olmadığı da anlaşılabilmektedir.  Kendi yöntemlerine uygun olmayan fikirler veya öneriler ne kadar lafzi olursa olsun şiddetle reddedilmektedir. Erbakanın veya filanın benimsemiş olması veya söylemiş olması gibi inanılması zor bir karine arandığı açıktır. Herşeyden önce bu hastalıktan kurtulmak gerekir.  Yanlışta ısrar etmek kimseyi doğru sonuçlara götürmez. Kimse mükemmel de değildir.  Yapılan çalışmaları, çabaları küçümsemek anlamına gelmez, ancak uzun süre aynı şeyle meşgul olanların bir çeşit “körlük” sahibi olacakları da göz ardı edilmemelidir.

 

Tartışmaya açık olmayan hiçbir şeyin doğruluğundan söz edilemez. “Daha iyisi varsa getirin ona uyalım” demek, elinizdeki şeyin doğru olduğu anlamına gelmez. Farklılıkları subvanse edemeyen bir sistemin başarılı olması herhalde akli değildir.

 

Son olarak “ilim tartışma ile olur” diyen akevlerin kendisidir. Şu halde tartışma adabını da kendi içinde yerleştirmesi herhalde bu iddiasına uygun davranması için kaçınılmaz bir durumdur. Aksi halde ortada bir tartışma olamayacağı gibi, zaten yapılan tartışmalardan da verim almak mümkün olmaz. Kendi çalar kendi söyler gibi bir durum ortaya çıkar ki bunun kimseye faydası yoktur. Bir fikir eleştirilemiyor ise, o fikrin de bir değeri olmaz. Biri çıkar bir fikir ortaya atar, orada doğru olanlara doğrudur demek, yanlış olanların da yanlışlığını ortaya koymak tartışmanın veya ilmin kaçınılmaz gerekliliğidir.

 

Şaşırtıcı olan, “müctehit yetiştirme merkezi” gibi bir iddianın ortaya atılmasıdır. Çünkü bağımsız karar verebilmek için bağımsız olmak gerekir. Gelenekleri ve geleneksel usulleri öğretmekle bir kişinin bağımsız karar verebileceğini varsaymak oldukça ilginç olmalıdır. Kimse müctehid yetiştiremez. Ama bilgi toplumu olursanız müctehitler kendiliğinden ortaya çıkar. Bu da ancak her bilgiye ulaşmak ve öğrenmekle olur. Filan usulle filan mana ile böyle bir oluşumun ortaya çıkmasını beklemek herhalde mevcut olanlardan farklı bir şeyin ortaya çıkmamasını garanti etmekten başka bir şey olmaz.  Olmadığı da “adil düzen” tartışmaları esnasında anlaşılıyor. Şu yönteme göre şöyle anlayacaksın demek için bir merkeze ihtiyaç yok, zaten usuller bunu söylüyor.

 

Arzu edilen şey ilim ise, kaprisler ve zafiyetler bir kenara bırakılmalı ve meselelere lafzın öngörüleri doğrultusunda objektif yaklaşılmalıdır. Herkesin şapkası önündedir, düşünmek için herhangi bir sınırlama yoktur.

 

Vesselam

 


YorumcuYorum
Süleyman Karagülle
06.02.2013
22:28

Uzun süredir Sam Adıyanın makalelerini okumuyorum. Aynı şeyleri söylemektedir. Yenilik olabilir diye son makalesini okudum. Akevleri yermede bir adım daha ileri gitmiş. Ben Akevleri ve beni savunmuyorum. İsteyen daha iyisini kurabilir. Bunun için Türkiye olası da şart değildir. Söylediklerini cevaplandırıyorum. 1- Bir şey değiller ile tarif edilemez. Cinsi söylenir. Tanımlayıcı özelliği söylenir öylece tarif edilir. İçeriğinde olanlarla içeriğinde olamayacaklar sonra sıralanır. Kuran Kureyş lisanı ile indirilmiştir. O lisan da fakıhlar tarafından tespit edilmiştir. Kuran başka, beyan başkadır. Beyanı bilmeden Kuranı anlamak ancak Fakıhların bize ulaştırdığı Kuran Arapçası ile mümkündür. Bu Arapçanın dışına çıkmak kuranı tahrif etme çabasıdır. 1400 senedir muarızalar bunu yapmaya çalışıyorlar. Kuran kimsenin gücü yetemeyeceğidir. Evet, Adıyanın da gücü yetemeyecektir. 2-Doğal kaynakların bölüştürülmesi ile sosyal güvenlik sağlan bir iddiası da hayaldir. Doğal kaynaklar ancak emekle birleştiği zaman bir değer ifade eder. Buda tam istihdamla sağlanır. Adil düzen bu mekanizmayı getirmişlerdir. Mesela çalışana kredi sistemi bunu sağlamadır. Onu öğrenip onda katkıda bulunacağına nasıl bir olmayan tarafı bulur da Akevlerin tezini çürütürüm diye uğraşılır. Akevlerin tezini çürütmek yeni tez getirmektir. Ve hiç bir sonuca gidilemez. 3-Toprak çocuklara da verilmelidir. Toprak işleyene verilir. Çükü toprak yenemez içilmez. Toprağı işleyenden kira payı alırız onu hak sahiplerine bölüştürürüz. Üretim araçları dağıtmak üretimi durdurmak demektir. Toprak işleyenin hakkıdır. Kirasını verecektir. 4- Sadaka vardır. Sadaka bucak başkanına verilen sadakat teminatıdır. Kırkta birlerdir. Vergidir ama bütün vergiler değildir. Öşür ve humus sadaka değildir. Kuran humusun taksimini ayrı sadakanın taksimini ayrı yapıyor. 5- Zekât vergi değildir. Sözünde hiçbir şeye dayanmadan söylenen havai laftır. Zekâtı ita edin deniyor. İta edilen bir daha geri istenemez. Geri alınacaksa bu karz veya deyn olur. Zekât sadakayı da humus da öşrü de içine alır. 6- Zekâtı kredileşme olarak alırsak sorunlar çözülür, deniyor. Zekât ayrı kredileşme ayrı ayetlerde zikrediliyor. Biz sorunları zaten onunla çözüyoruz. a) Çözüm yok. Yuvarlak laf. Bize bir sorunu ortaya koyacaksınız. Çözümünüz ne diyeceksiniz. Bulamazsak “çözüm yok” diyeceksiniz. Uygulayarak göstermemiz gerekir. b) Sermaye bir değerdir, deniyor… Reel varlıklar değerdir. Finans varlıklar reel karşılığı ise değerdir. Karşılığı yoksa aldatmacadır, sahtekârlıktır, hırsızlıktır. Karşılığı olmayan bir para puttur. Bu parayı para olarak görmek şirktir. Tanrının gerçek varlıklarına eşe koşmadır. c) Faizsizi düzen olamaz. Faiz karşılığı olmayan bir değerdir. Emeğin hakkını çalan bir araçtır. Biz buna her yönüyle gasp diyoruz. Faizsiz banka kitabımızla ispatlıyoruz. Siz ise bir cümle ile atıyorsunuz. d) Akevler başarısıdır. Akevler Türkiye’de ilk olarak inşaat kooperatifi kurdu. Şimdi Türkiye’de her yerde kooperatif var, TOKİ var neresi başarısız. Akevler Fethullah Gülen’e çalıştı. Bugün dünyaya hükmediyor. Müslümanlar girişimciliği Akevlerden öğrendiler. Akevler siyasi parti kurdu. Adil düzeni koydu. Şimdi anayasa ekseriyetiyle iktidardadır. Bu destekledikleridir. Kendisi ise Kuran düzenini adil düzen olarak koydu. Erbakan dünyaya tanıttı. Akevler halen çakışmakta ilmi denemelerini yapmaktadır. Elbette ki sona gelmiş değildir. Yapacakları daha çok işleri vardır, hazırlanmaktadır. 7- İşgale dayalı mülkiyet tekel gider. İşgale dayalı mülkiyet yoktur. İşgale dayalı yaralanmadır. Üretim yapıyorsan sorun yok. İşçi bulabiliyorsan vergi ödüyorsan piyasa mal sürüyorsan, yeri boş bırakmıyorsan kime en zara vardır. Mülkiyet işgale değil ehyaya dayanıyor. Bunlar bizim kırk yıl önce söylediklerimizdir. Okumadan üstat olunmaz. 8- Biz her söze kulak veririz en iyisine uyarız. En iyisini de ilimle biliriz. Kapitalizm ve sosyalizm müspet ilmin verileri ile iflasa mahkûmdur. İflasa ediyor da. 9- Kuran Allah’ın sözüdür. Onda hata yoktur. Bizim onu anlamamızda hata olabilir. Kuranı anlama da kullanılacak sulu biz koyarız. İlimde bunlara var sayım denir. Kuranı ona göre yorumlar sistem ortaya koyarız. Sonra uygularız. Başarılı olursa demek ki varsayımlarınız doğrudur. Dört mezhebin var sayımla kendi bin yılları içinde başarılı olmuştur. Bugünkü uygarlıklar onların içtihatları ile doğmuştur. Uygulamadan kimse benimki doğrudur diyemez. Elbette ona göre o doğrudur. Uygulamadan başarısızlığı görülmeden kimse seninki yanlıştır de diyemez. Kapitalizm ve sosyalizm uygulamada başarısız olmuşlardır. Onun için yanlıştır diyoruz. Tartışırız ama yasaklayamayız. 10- Araştırma kuralı budur. Önce aklınıza gelen fikri ortaya koyarsınız onu doğru kabul ederek ona delil ararsınız. Aşağıdaki dört ilke ile yanlışlığını ispatlarsınız. a) Kendi uslunuzla ürettiğiniz sonuçlar arasında çelişki olmamalıdır. b) İcma ile sabit kesin sonuçlara aykırı sonuçlara varmamalısınız. c) Uygulanabilir hükümler olmalıdır. Ütopik temenniler olmamalıdır. Doğal kanunlarla yapılamayacak şeyler olmamalıdır. d) En önemlisi varılan sonuçlar zararlı değil yararlı olmalıdır. İstenen sonuçlara ulaşılmalıdır. Bu yalnız usluların kabul ettiği kural değildir, bugün batının müspet ilmi hep bunlara dayanır. 10- Lafzın önerilerinde ne kastettiğinizi ben bilmiyorum ama sizin de bildiğinizi sanmıyorum. Fıkıhçılarda üç mezhep vardır: a) Zahirîye mezhebi söylenen sözlerin görünen manasını kabul ederler, tevili ve mecaziyi kabul etmezler. Geçmişte böyle mezhep oluşmuş ama kısa zamanda inkıraz etmiştir. b) Bâtıniye mezhebi de tam tersine lügat tanımaz, gramer tanımaz ve usul tanımaz. Keyfe mayeşa mana verir. Tarikatın yolu budur. Keramet sahibi veliler nasıl anlarsa o öyledir. c) Ehlisünnet ise iki mezhebi de reddeder, Kuralları kuralar içinde anlar, usulü fıkıh içinde anlar. Kuraları kendisi koyabilir ama o kuralara tüm içtihatlarına uyar ve sonuçlar yukarıda ortaya koyduğumuz dört kritere çürütülmemiş olur. Biz ehlisünnetiz. Sünnet yol demektir. Yani ehli kuralız. 11- Bizim var sayımızda zekât vergidir. Bunda icma vardır. İşgal mülkiyete değil menfaate illettir. Bunda icma vardır. Sadaka kırkta birlerden alınan vergidir. En fal beşte birlerden alınan vergidir. Bu hususta icma yoktur. Kuranda kuralar yoktur. Onu siz koyarsınız. Kuranı anlamanız için gereklidir. Kurallar Kurandan olsaydı onu anlamak için de kurallara ihtiyacımız olurdu. Sünnet, icma, kıyas, örf, istihsan, istishap, mesalih, önceki şeriatlar, sahabelerini kavilleri hep Kuranı anlamak içindir. Kuranda yeri olmayan hiçbir şey yoktur. Kuranı anlamanız için diğer 7 delile ihtiyacımız vardır. 12-Fıkıh içtihat ve icmalara dayanır. İcma birliği sağlar içtihatta özgürlüğü sağlar. Akevlerin icmaları oluşmaktadır. İçtihatları da özgürlüğünü sağlamaktadır. Bugün Akevlerin dışında bu usulü kabul eden bir topluluğu bilmiyoruz. Bundan dolayı üzgünüz. Ümmetin ihtilafı rahmettir. Bu kadar basit şeyi artık öğrenmen gerek. 13- Herkes başkasını kör zanneder. Bu sebepledir ki biz, ne kadar zıt görüşe sahip olursa olsun, bize hakaret bile etse sabrederiz. Ayrılıp gitmediği takdirde bir gün ya o bizi ikna eder, ya da biz onu ikna ederiz. Bu sebepledir ki Adıyanın fikirlerine karşıyız ama kendisini seviyoruz ve takdir ediyoruz. O da öyledir ki bizimle beraberdir. Kör ve dilsiz olanlar, dergimizi okumayanlardır. Oysa biz onların yazılarınızı okuyoruz. Dergimizde birisinin yorumunu yapmasını zorunlu kılıyoruz. Asıl kör sizsiniz çünkü dergide yazmıyorsunuz. 14- Biz farklılıkları sübvanse ediyoruz. Dergimizi herkese açık tutuyor sansür uygulamıyoruz. Böyle birisini gösterebilir misiniz? Akevlere ortak olmayı veya ayrılmayı da hiç kayda bağlamıyoruz. Kapımız ardına kadar açıktır. İsteyen gelir istemeyen gider. Biz lafla değil fiille dediğimizi yapıyoruz. 15- Ağaç kendiliğinden yetişir. Siz ağacı yetiştiremezsiniz. Tohumu atamazsanız, salsanız, ilaçlamazsanız gübrelemezseniz onu korumazsanız ağaç büyüyemez. Sizin istediğiniz ağaç büyüyemez. Her insan müçtehit çekirdeğidir. Biz ona bahçemizde yer hazırlıyoruz. O büyüyecek o ne ise o olacak. Armutsa armut, cevizse ceviz. Hiç fabrika dışarıdan hammadde almadan tesisleri olmadan üretimi yapamaz. Hiç kimse yemeden içmeden varlığını sürdüremez. İlim de böyledir. Öğrendikleri onun besindir. İçtihatları ise mahsulüdür. 16- Mevcut düzende tuzu kuru olanlara bizim söyleyeceğimiz bir şey yoktur. On milyara yaklaşan insanlık açlık korkusu içindedir. Kimi açtır. Kimi de yarınından emin değildir. Bir genel müdürün tüm varlığı patronun iki dudağındadır. Patronların en büyüğü de iflas korkusu içindedir. Bunların sonucu ölümdür. Biz Kuranda Bunlara çare arıyoruz. Allah’a inanıyoruz, onun her şeyi bildiğine kanıyız. Bize doğru yolu çıkışı göstereceğine inanıyoruz. Günde en az 20 defa ona bize doğru yolu göster diye dua ediyoruz. Biz sömürü sermayenin sözcülüğünü veya avukatlığını yapmıyoruz. Dost acı söyler. Onun için asır süresini sık sık okumamız gerekir. Selam





Son Eklenen Makaleler
Sam Adian
FUNCTIONAL CONCEPTS - 1
3.10.2020 2749 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAKCA - 30
15.06.2017 4146 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - DONUSUM VE YENI DUNYA DUZENI - 29
15.06.2017 2541 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISAT VE HUKUK - 28
14.06.2017 2913 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - UYGULAMA - 27
13.06.2017 2393 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 3922 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3464 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 5466 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 3899 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3389 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3438 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 6556 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 3889 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5068 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 2907 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3445 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 11965 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4250 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4064 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 3764 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6356 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6235 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4286 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6044 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4389 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4068 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4232 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 3842 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 4619 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 2
24.05.2017 3290 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 1
24.05.2017 3839 Okunma
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7444 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
AKEVLER - 4
8.02.2013 5243 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 3
8.02.2013 6297 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 4730 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5137 Okunma
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6139 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 6668 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
ARASAT'TAN BIR ARSA
18.12.2012 4555 Okunma
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 11641 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7142 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 26572 Okunma
45 Yorum 18.11.2012 00:41
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7427 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9146 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
Ve MUKADDERAT...
14.10.2012 6027 Okunma
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7306 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5190 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 14735 Okunma
42 Yorum 18.09.2012 01:06
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6392 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 11786 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6129 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 6611 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 6610 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 11736 Okunma
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 6765 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7247 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5259 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 7735 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 33704 Okunma
24 Yorum 24.07.2012 09:50
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 13753 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 10955 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 12969 Okunma
34 Yorum 10.07.2012 22:30
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 4642 Okunma
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 6631 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5260 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5384 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4010 Okunma
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5243 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 6781 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 16556 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 5698 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8298 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12423 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 8948 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9318 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 6543 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 13558 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11125 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5270 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6108 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9063 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4159 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 4956 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5246 Okunma
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 13926 Okunma
23 Yorum 23.03.2012 04:25
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5069 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5274 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 11882 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6170 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 6812 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 3777 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12377 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 6643 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10090 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12133 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4407 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4478 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4014 Okunma
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 51249 Okunma
18 Yorum 10.01.2020 12:34
Sam Adian
DÖRT DELIL
22.02.2012 5050 Okunma
4 Yorum 02.03.2012 07:45