Ne diyorduk?
“KUR’AN VE İLİM çalışmalarımız yarım yüzyıldan beri var ve son yıllarda, son on yıllarda günlük ve haftalık olarak devam ediyor; değişik vesilelerle bunu hep hatırlatıyorum…
‘S.O.S.yal Tufan’ seviyesindeki sorunların hayatımızın dinî, ilmî iktisadî, idarî/siyasî yani her alanını sardığını ‘teşhis’ olarak her vesileyle hatırlatıyoruz; ‘tedavi’ reçeteleriyle…
KUR’AN çalışmalarımızla, ‘S.O.S.-yal Tufan’ seviyesindeki bu sorunlara önce ‘teşhis’ koyuyor, sonra KUR’AN VE İLİM merkezli ‘tedavi’ reçeteleri üretiyoruz...
‘Teşhis’ dedim de; herkes kendince teşhis koyuyor ama ‘tedavi’ reçetesi üreten yok.
Evet… Tespit ve teşhisler çok ama TEDAVİ VE ÇÖZÜM reçeteleri üreten yok!”
‘Mesela’ diyelim bugün de ve başlayalım… Bugün de Bakırköy’de üç kişi siyanürle zehirlenmiş olarak bulundu! Yeni Şafak’tan İbrahim Karagül, bugünkü (15 Kasım) uzun yazı başlığında bile “Türkiye’de “Nuh Tufanı” bekleyen var” demiş. İbrahim kardeş, tufan beklemiyorum, hem bugünlerde hem de yıllardan beri var olanı söylüyorum, “Sosyal Tufan var” diyorum, Türkiye’de ve bütün dünyada... Türkiye’de ve dünyada var olan “faizci kapitalist zalim dünya düzeni” her gün “intiharlara” ve birçok “musibete” sebebiyet veriyor, bunlar sana/size “nasihat” olmuyor mu?! Yine senin gazetende Hayrettin Karaman’ın bugünkü yazısındaki şu iki cümle de sizin gibilere cevap olabilir: “Bugün İslam dünyasının (bence bütün dünyanın da / RNE) haline bakınca insanın içi kanıyor. Büyük çoğunluğunda istibdat hâkim, müstebitler de kendilerini oraya getiren ve orada tutan iç ve dış güçlerin emrindeler.” Bir de şu: “Ekonomik sorunlar, demokrasinin rafa kalktığı uygulamalar, insan hakları ihlalleri, sosyal ve kültürel krizler (tufanlar RNE). / Bütün bu ağır tablonun Erdoğan gibi ‘winner’ bir politikacının vardığı nokta olması bir bakıma trajiktir. Peki, bu trajedinin müsebbibi kim veya ne?” (15 Kasım, Veysi Dündar, Ocak Medya)
El-Cevap: Müsebbip faizci kapitalist zalim dünya düzenidir.
Millî Gazete’mde buluyorum aslında aradığımı; mesela Fatih Yılmaz’ın bugünkü (15 Kasım) “Sosyal medya üzerine-9” yani dokuzuncu yazısını sadece en son kısmını okuyalım:
“Medya denildiği zaman son yıllarda ayrı bir dünya haline gelen ve dünyada yaşayan insanların en az yarısının aktif bir şekilde kullandığı sosyal medyayı ayrıca ele almak gerekir. Bırakın toplumsal uzlaşıyı, toplumun çekirdeği olan aile içerisinde bile iletişimi paramparça eden sosyal medya kanallarına dikkat etmek gerekmektedir. İnsanlar aynı duvarlar arasında bulunup farklı dünyalarda nasıl gezer diye merak ediyorsanız bugünün misafir oturmalarına bakın. Aslında hiç öyle sağa sola bakmaya gerek yok. Artık herkes her şeyin farkında, sosyal medya da ortada, bizi düşürdüğü hâl de ortada. Ya biz sosyal medyamızı kontrol edeceğiz ya da bizi kontrol etmeye devam edecekler. Bu kadar net. Nokta.”
Aslında bugün bir de dünkü (14 Kasım) şu Millî Gazete haberi üzerinde duracaktım; başlığı şöyle: “Tarımda büyük tehlike: Çiftçi ekiyor (faizci zalim RNE) bankalar biçiyor!” Detaylarını başka bir yazıda yazarız ama özü şu: Tarımın başkenti Konya Ovası’nda toplam tarım arazisinin önemli bir kısmının faizci bankaların ipoteği altında olduğu gerçeği ortaya çıktı!
KUR’AN VE İLİM 1037’inci hafta seminer notlarımızla, dünden kalan bölümle devam edelim; tedavi niyetine: “(…) İki engel vardır. Biri paralı olmasıdır. Diğeri de programların farklı olmasıdır. Kooperatiflerin genel hizmetleri ve fonları haberleşme hizmetlerini parasız hale getirecektir. Bir de ortak programa gidilecektir. Bilgisayar programları tek olacak, Kur’an’ın kelimelerini kullanarak oluşturulacaktır.
Semt kooperatiflerinin desteklediği Ar-Ge merkezleri bunları gerçekleştirecektir.
Bin Dil Üniversitesi Vakfı bu görevi yapacaktır.
Bin Dil Üniversitesi Vakfı’nın beyni bilgisayar beyni ve programları olacaktır.
Yüz sene sonra bu satırları okuyanlar bugünkü durumu bu satırlarda görecekler ama bu hayatı kavrayamayacaklardır. Nitekim bugünkü gençler de elli sene yüz sene önceki dünyanın durumunu kavrayamamaktadırlar.” (Sayfa 10).