Kaldığımız yerden devam ediyoruz…
Böylece bir öneri daha yapıyoruz…
Dikkate alınması dileklerimizle…
Ne diyorduk, nerde kalmıştık?
Peki, neden başaramıyoruz? Ne Yapmalıyız?
Başarmamamızın birinci sebebini önceki yazıda yazdık.
İkincisi ve konu itibariyle daha da önemlisi şudur.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na, aşağıdaki şekilde bir geçici madde eklenerek (çünkü kanunun sistematiği bu şekilde) emeğini kooperatifler üzerinden pazarlayacak olan kişilerin sosyal güvenlik pirim ödemelerine teşvik anlamına gelen;
“İsteğe bağlı sigortalılık primlerini, istihdam kooperatiflerine ortak olmak suretiyle ödeyecek olan her yeni sigortalı için, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren işe alınan ve fiilen çalıştırılanların; işe alındıkları tarihten sonraki döneme ilişkin olarak, 5510 sayılı Kanunun 81’inci maddesinde sayılan ve 82’nci maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarı veya söz konusu tutarın 1/3’ü işe alındıkları tarihten itibaren İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanır…” şeklinde bir yasal düzenleme ihtiyacı bulunmaktadır.
Aynı örneği, diğer meslek gruplarında da verebiliriz.
Böylece olması ve yapılması gereken uygulamayı gerçekleştiririz.
Sonuç: Ne duruyoruz?!
1969 yılından beri her yıl verilen Nobel Ekonomi Ödülü’nün bu yıl 3 iktisatçıya verilmesi kararlaştırılmıştır.
Bu iktisatçılardan Fransız asıllı Profesör Esther Duflo’nun özelliği, Nobel’i alan en genç bilim insanı ve ikinci bayan olması.
Ödül, “Küresel yoksulluğu azaltma konusundaki deneysel yaklaşımlar” için verilmiş.
Ödülü 2009 yılında alan ilk bayan ise Elinor Ostrom.
Ostrom’u Nobel’e götüren “kamusal malların adil paylaşımı, müşterekler, ortak mülkiyet, ortak mülkiyeti kullanan gruplar tarafından nasıl başarılı biçimde idare edilebileceğini göstermesi” konulu çalışmasını, 1970’li yıllarda ülkemize turist olarak geldiği Alanya ve Bodrum’da gördüğü Balıkçılar Kooperatifleri’nden ilham almıştır.
Asıl ödülü hak eden ise bu kadınların çalıştıkları konulardan ziyade toplumsal duyarlıkları olmuştur.
Kooperatifçiliğin sosyal ve ekonomik alanlarda getireceği katkıları keşfetmekte geç kalsak da, dünyadaki kooperatifçilik tecrübesinden yararlanarak çok hızlı mesafe alabiliriz.
İsveç kraliyet ailesinden olmasa da, gönüllerden bu ödülü alabiliriz.
Kooperatifçilikte dünyaya ilham vermiş bir medeniyetin mirasçıları olarak, kooperatifleri toplumsal kalkınmanın bir dinamiği olarak ekonomik hayatın her alanına taşımalı, daha çok insanın refahtan daha çok pay almasına aracılık etmeliyiz.
Kooperatifçilik alternatif değil, mecburiyettir.
Evet…
“İstihdam Kooperatifleri” yazılarımız…
Önceki doğrudan veya dolaylı ilgili yazılarımızla birlikte…
Genel olarak hükümet ve özel olarak ilgili bakanlar ile ilgili genel müdürlerimize açık mektubumuzdur; dikkate alınıp ilgilenilmesi dileklerimizle…
Elbette, bu önerilerimizi benimseyip uygulaması gereken her kesimden ve her alanda emeğiyle yaşamakta olan halkımıza da açık mektubumuzdur…
Not: 26 Ekim Cumartesi (bu gece), saat 22.45’ten itibaren Akit Tv’de ‘Ters Kutuplar’ programındayım; konu, ‘Suriye Sorunu’ ve bize göre önereceğim çözüm önerileri...