Suriye sorunu…
Suriyeliler sorunu…
Suriye’de savaş sorunu…
Savaş sonrasında Suriye’deki sorunlar…
Türkiye ve dünyadaki ‘Sosyal Tufan’ seviyesindeki dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî sorunlar, bütün bu sorunlarla ilgili çare ve çözümler…
Günlerdir, haftalardır, aylardır, yıllardır ne yapıyoruz?
SURİYE SORUNU VE DİĞER SORUNLAR gündeme geldikçe, bu vesilelerle ilgililer ve yetkililer daha çok duyarlı olurlar, uyarılarımızı ve önerilerimizi daha çok görürler, çare ve çözümlerimizi duymamazlıktan gelmez de daha çok duyarlar diye çırpınıp duruyoruz…
Ne demek istiyorum?
Bazı hatırlatmalarımızı tekrarlamam gerekecek…
Geçen ay ne dedik ne yazdık, hangi uyarıları yaptık, yazılarımızın başlığı neydi?
“Uyarı: Vatan, toprak, su, gıda ve beka sorunu”; bu başlıkta ‘altı yazı’ yazdık.
Devamında ne dedik ne yazdık, hangi uyarıları yaptık, yazılarımızın başlığı neydi?
“On yıl önce-on yıl sonra; yine tarım ve tohum”; bu başlıkta ‘sekiz yazı’ yazdık.
Biz bu ‘uyarı yazılarımızı’ yazarken ‘İstanbul depremi’ oldu, şimdi depremi yazalım.
Aslında geçen ay da yirmi yıl önceki 17 Ağustos 1999 ‘Marmara Depremi’ vesilesiyle de iki yazı yazıp hatırlatmalar yaptık, uyarılması gerekenleri uyarmak için…
Yazı başlıklarımızı hatırlayarak başlayalım:
-“17 Ağustos Marmara Depremi vesilesiyle uyarı!” 18 Ağustos 2019
-“İstanbul’un/Dünya’nın Depremi; Sosyal Tufan!” 19 Ağustos 2019
Sonra “DEPREM” diyerek ‘son ikisi’ doğrudan “İstanbul Depremi” merkezli olmak üzere, İstanbul ve Ankara’daki ilgili ve yetkililere yönelik ‘sekiz yazı’ yazdık…
Biz bu çaba içindeyken, orta vadeli “Yeni Ekonomi Programı” açıklandı; bu açıklama vesileyle Ticaret Başmüfettişi Yusuf Üstün uzunca bir değerlendirme yaptı…
Yusuf Üstün, aynen bizim gibi ömrünü kooperatif çalışmalarına adamış birisi, bu alanda geniş çalışmaları var; bundan sonra aktaracaklarım onun en son çalışmasından olacak…
Ekonomide 2019-2021 hedeflerini barındıran orta vadeli bir “Yeni Ekonomi Programı” açıklandı. Programın “Enflasyon İle Mücadele”ye yönelik alt başlığı altında yapısal dönüşüm adımlarından birisi de, bugüne kadar bir ekonomik plan ya da programda yer verilmediği şekilde “kooperatifçilik odaklı bir enflasyonla mücadele” vurgusu barındırması oldu.
KOOPERATİFLERİ diğer şirketler, dernekler, üretici birlikleri ve sair tüm organizasyonlardan ayıran en önemli iktisadi özellik, kooperatiflerin içinde bulunduğu sektöre göre ya arzı ya da talebi toplulaştırarak maliyeti azaltmasıdır.
Maliyetleri arz ve talep yönünden azaltacak olan bu mekanizmanın varlığına olan ihtiyaç, açıklanan Yeni Ekonomi Programı sunumunda; “Kooperatifçilik Odaklı, Bölge ve Ürün Bazında; Arz/Talep Planlaması, Sözleşmeli Tarımın Yaygınlaştırılması, Üretici ve Tüketici Arasında Değer Zincirinin Sağlanması, Kurumsal Altyapıların Tesis Edilmesi, Gıda Ürünlerinde Ulusal Markalaşma, Üretici ve Kooperatiflerin Hal İçerisindeki Payının Artırılması, Maliyetlerin Düşürülmesi, Üretimde Rekabetin Artırılması, Toptan, Perakende, Lojistikte Gözetim - Denetim” şeklindeki hedeflerle ifade edilmiştir.
Özünde bir işletme modeli olarak KOOPERATİFLER, küçük üreticileri çatısı altında birleştirerek büyük tüketici kitleleriyle buluşturur. Bu durum, gereksiz aracıları ortadan kaldırıp pazarlama maliyetini düşürdüğü için enflasyon üzerinde son derece olumlu etkisi vardır. Basitçe anlattığımız bu ilişkinin kazananı çok sayıda ve gelir düzeyi düşük ‘üretici kitlesi’ ile sağlıklı, ucuz ve güvenli gıdaya ulaşabilecek olan geniş ‘tüketici kitlesi’dir.
(Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, ‘yazacaklarımızın devamı var’ diyoruz…)