Hikmet Güveloğlu
PKK Lağvedilecek Lakin Huzur Gelmeyecek (Hatırlatma)
9.10.2019
3369 Okunma, 0 Yorum

PKK Lağvedilecek Lakin Huzur Gelmeyecek
20.1.2019

Ocak 2019 da yazdığımız tespitlerin tek kelimesine dokunmadan..., operasyon öncesi ve sonrası ülkemizi ve güneyini bekleyen hakikatler nelerdir? Buyurun dostlarım;

(((…Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun  (BMGK) 5 Nisan 1991 yılında 688 sayılı kararla Kürdistan Bölgesi’ne yönelik aldığı uçuş yasağı almıştır. BMGK’nin 688 sayılı kararının araladığı kapı sayesinde Kürdistan Bölgesi Irak’ta bir statü kazanmış ve katliamların önüne geçilmişti.

Bu karar sayesinde, dönemin Baas Rejimi’nin Güney Kürdistan’a saldırıları engellenmiş ve Kürtler, 36. Paralel’in kuzeyinde kalan bölgede Kürdistan Federal Hükümeti’ni kurmuştu…)))

Peki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nu bu karara iten sebep ne idi?

Kısaca hatırlayalım;

“…Saddam rejiminin “Enfal Harekâtı” adıyla Güney Kürdistan’a  başlattığı soykırım operasyonları, 1986’nın başından 1989’a kadar sürmüştü. Enfal süreci boyunca çoğu kadın, çocuk ve yaşlı 182 bin Kürd katledilmiş, 4 bin köy yerle bir edilmiş ve en az 1 milyon insan göç etmek zorunda kalmıştı. Uluslararası toplum da bu insanlık suçuna karşı sessiz kalmıştı.

Irak Ordusu’nun Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgalinin ardından, ABD öncülüğündeki koalisyon gücü, 17 Ocak’ta Saddam Rejimi’ne karşı Çöl Fırtınası operasyonunu başlatmıştı. 28 Şubat’ta sona eren Körfez Savaşı’nın ardından Irak’ın güneyinde Şiiler, ardından da Kürtleri işgalci Saddam Rejimi’ne karşı ayaklanmıştı…”

Özellikle Arap ülkelerinde bir CIA ajanı arıyor/görmek istiyorsanız şayet, liderlerin tam ensesindeki adamlara bakmanız yeterli olacaktır. Bu söze en belirgin şekilde muhatap olan liderlerden yalnızca birisiydi Saddam Hüseyin.

İngiliz’in (ABD)/Yahudi’nin bu kanlı oyunu on binlerce Kürd kardeşimizin katledilmesine sebep olmuştu. Sonuç olarak, koca bir toplama devlet lağvedilirken, Irak’ın başka bir yerinde herhangi bir başka devlet de kurulmamıştı! Kürdlerin nasibine düşen Federe bir hükümet olmuştu. Şimdi anladınız mı, Saddam’a gaz veren ensesindeki adamların bu günkü niyetlerini?

***

“…Türkiye'nin iç savaşın ilk yıllarından beri dillendirdiği ve ABD Başkanı Donald Trump'ın yeniden gündeme getirdiği "güvenli bölge" 32 kilometre derinlikte ve Türkiye-Suriye sınırında 460 kilometrelik bir hattı kapsıyor...”(Anadolu Ajansı)

New York Times'ın ulaştığı ABD'li bir yetkili, tampon bölgenin iki amacının olduğunu söyledi. Buna göre oluşturulacak güvenli bölge ile Kuzey Suriye'de IŞİD güçlerinden arındırılmış bir bölge oluşturulacak ve Türkiye'nin güney sınırının güvenliği sağlanacak. Ayrıca tampon bölge, Türkiye'deki 2 milyon Suriyeli göçmenin barınması için de bir koruma alanı vazifesi görecek…!!!

Bu hattın güvenliğini tek başına Türkiye’nin üstlenmeye çalışması çok enteresan geldi bana. Aynı, istemediğimiz halde yapmak zorunda kaldığımız bazı AB uyum yasaları gibi, ben, bize, devletimiz tarafından sunulan bu tercihin bizim bilmediğimiz bir anlaşma ile Türkiye’nin üstlenmek zorunda bırakıldığı kanaatindeyim.

Benim anladığım, biraz itiş kakış ve toz bulutundan sonra Suriye'nin kuzey sınır güvenliği tamamen Türkiye'ye devredilecektir. Nasıl yani?

Şunu baştan kabul edersek olayları anlamak daha kolay hale gelecektir. Nasıl ki uzun yıllar ecdadımız dünyanın hakim güçlüğünü yaptı ise şimdilerde bu güç el değiştirmiştir. Ülkemiz, hem ekonomik hem de siyasi anlamda çok ciddi baskı altındadır. Her ne kadar içeride tarihi diziler ile sanal bir kahramanlık hüküm sürse de…Batılılar, Türkiye’yi hiçte böyle caydırıcı bir güç olarak görmemektedir. Neden?

Çünkü, para…en güçlü uçak gemileri/uçaklar/füzeler… İstanbul’u/ Ankara’yı yok edecek atom ve hidrojen bombaları…vs. bu adamların elindedir de ondan. Bu beşeri bir realitedir/korkaklık değildir.

YAZIMIZIN KISA, NET SONUCU DA ŞUDUR;

Batılılar tarafından Türkiye’ye, PKK’nın lağvedilmesi…(PKK/SDG) yani YPG’ye ise, Barzani modeli benzeri bir federe hükümet kurma sözü verilmiştir. Neden?

Çünkü; Batılılar tarafından Suriye, DAEŞ’e halaç pamuğu gibi attırıldıktan sonra (PKK/SDG) yani YPG’ye, DAEŞ ile mücadele etme…Türkiye’ye ise en başta dört milyon civarı muhacir kardeşimize bakma ve yine DAEŞ ile mücadele etme karşılığında bu sözler verilmiştir.

"Beşeri olarak güç kimde ise oyunun kurallarını o belirler." Suriye'de kopartılan kıyamette elbetteki bizi idare edenler Türkiye için en faydalı yolu ve yöntemi belirleyip öyle hareket etmektedirler. Lakin;

Benim tanıdığım ABD, kendisi ile birlikte DAEŞ’e karşı mücadele etmiş YPG ve taraftarlarının ağzına mutlaka bir parmak bal sürecektir. Türkiye’de buna çok şiddetle karşı çıkacaktır. Hatta sınır ötesi operasyonlar bile yapacaktır. Lakin (Amerika sözünü tutarsa) dediğim gibi PKK’nın ülkemiz sınırları içinde faaliyetlerini sıfırlaması ile bu direnç azalacak ve zamanla yok olacaktır. Nihayetinde ülke huzuru sağlanmış olacaktır!

Kötü haber ise, bu huzur ortamının çok uzun sürmeyecek olmasıdır. Benim tahminime göre, tam “PKK bitti çok şükür rahatladık” derken 2026 yılı gibi çok daha ciddi sorunlar ile cebelleşmeye başlayacağız. Tabi ki de gayb-ı bilen Allah’tır. Bizimkisi, yaptığımız araştırmalar ve edindiğimiz bilgiler ışığındaki sezgi ve tahminlerden ibarettir. Allah, vatana millete zeval vermesin…Yazı bitti. Bin selam.

saymayansayilmaz@gmail.com

 

 






Son Eklenen Makaleler
Gösterilecek Yazı Yok