Millî Görüş ve Adil Düzen olmayınca bu kadar!
Millî Görüş Hareketi’nin ana hedeflerinden biri ülkeyi fabrikalarla donatmaktı.
Mesela, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılmaya başlanan Şeker Fabrikaları, Millî Görüş’ün ‘sanayileşme hamlesi’ sayesinde daha da arttı, diğer fabrikalarla birlikte…
Millî Görüş gömleğini çıkararak yola çıkanların döneminde ise Şeker Fabrikaları ile birlikte, Erbakan’ın ‘Gümüş Motor’ fabrikası dâhil pek çok fabrika kapandı…
Halen de kapanmaya devam ediyorlar; satışlarla ve konkordato ile iflaslarla…
Demek ki neymiş?
‘Millî Görüş’ gömleği olmadan olmuyor…
‘Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen’ olmadan hiç olmuyor…
‘Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’ da hatırlanmalı, yeni Adli Yıl vesilesiyle…
‘Faizsiz Ortaklık Sistemi’ de, ‘Faizli İşçilik Sistemi’ ve onun ana sistemi olan ‘vahşi kapitalizm’ sürünmeye ve yok olmaya doğru giderken, alternatif olarak düşünülmeli…
Kör, sağır, dilsiz olmayanlar ve akledenler için bu kadar hatırlatma yeter!
Yukarıdaki girizgâhı neden yazdım, kim yazdırdı, neden yazdım?
Sadettin İnan arkadaşımızın “Vatan topraklarının işgaliyle arasında bir fark yok!”* başlıklı Millî Gazete’deki haberi yazdırdı; haber, köşe yazımla birlikte tam sayfa yayımlandı.
Bu habere Millî Gazete’nin aynı günkü ‘manşet’ haberini de ilave edebiliriz: “Haşim Kılıç: Adalet krizinin doğal sonucu ekonomik krizdir”**; bu manşet haber de yazdırdı.
Arkadaşımız Sadettin İnan’ın haberinin özü şöyle: “Pankobirlik Başkanı Recep Konuk, tarım ve gıdadaki ithalatın vatan topraklarının yabancı askerler tarafından işgaliyle aynı anlama geldiğini belirterek, “Türk çiftçisi 97 yıl önce düşman çizmesine çiğnetmediği toprakları, şimdi de yabancı menşeli ürünlere ezdirmemekte kararlıdır. Üreticiler olarak biz, sofralardaki yerimizin tamamını, raflardaki, pazar tezgâhlarındaki, fabrika üretim bantlarındaki bu ülkenin üreticilerine tahsisli her yerin tamamını geri istiyoruz” demiş. Tarımdaki ithalatla vatan topraklarının askeri işgale uğraması arasında bir fark bulunmadığının altını çizen Konuk, şunları söylemiş: “Rafların, pazar tezgâhlarının, mutfakların, üretim bantlarının yabancı menşeli ürünleriyle, yani ithal tarım ürünleriyle dolması ile vatan topraklarının askeri işgale uğraması arasında fark yoktur. Şükür rafların, pazar tezgâhlarının, mutfakların tamamını kaybetmedik, işgal yok ama kabul etmeliyiz ki, sızmalar var. Biz Türk çiftçisi olarak hepsini püskürtüp bizim olanın tamamını geri almakta kararlıyız. Bunun için bizim yapabileceklerimiz var. Yapıyoruz da. Ancak bu yetmez. Herkes elini taşın altına koyacak. Devlet, üniversiteler, finans kuruluşları, sanayici, bürokrat herkes üstüne düşeni yapacak. Çiftçinin önündeki duvarları aşması gerekli, merdivene herkes bir basamak ekleyecek ki çiftçi daha çok üretecek, Türkiye tarımda hak ettiği yere gelecek.” Başkana tek tavsiyem var; faizsiz ortaklık sistemi…
Millî Gazete’deki diğer haber röportaja geçelim. Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, Hayrettin Dincelir’in sorularını cevaplamış. Kuvvetler ayrılığı ilkesinden Anayasa Mahkemesi’nin önemine, parlamenter sistemden başkanlık sisteminin açmazlarına, KHK’lardan hukuk fakültelerinin işlevselliğine, ekonomik krizden vesayet tartışmalarına kadar çok geniş bir yelpazede fikirlerini beyan eden Kılıç, çarpıcı değerlendirmelerde bulunmuş.
Aynı gün yazar bir arkadaşımın yazısına yazdığım kısa yorumla bitireyim.
Sorunlar sistemden kaynaklanıyor… Sistem değişip düzelmedikçe sorunlar devam eder… Seçim sistemi de sorunlu… Seçim sistemi de mutlaka değişmeli…
‘Faizli İşçilik Sistemi’ ömrünü tamamladı…
‘Faizsiz Ortaklık Sistemi’ geliyor, ilgilenilip değerlendirilmeli…
Akevler yarım yüzyıldır sistem çalışmaları yapıyor:
Adil Düzen… Adil Ekonomik Düzen… Adil Düzen İnsanlık Anayasası…
Ve… FAİZSİZ ORTAKLIK SİSTEMİ… Ve’s-SELAM / BARIŞ…
* https://www.milligazete.com.tr/haber/3028643/vatan-topraklarinin-isgaliyle-arasinda-bir-fark-yok
** https://www.milligazete.com.tr/haber/3028677/adalet-krizinin-dogal-sonucu-ekonomik-krizdir