Refah Partisi’nden bambaşka bir AK Parti’ye-2
Önce, KURBAN BAYRAMI MÜBAREK ve nice hayırlara vesile olsun …
İki bayram yani Ramazan ile Kurban Bayramları arasındaki yetmiş günde yapılması gereken muhasebe ve planlamaları, alınması gereken kararları, her sene detaylarıyla yazdım; bu sene ve bu bayram vesilesiyle sadece bu kadarını hatırlatmış olayım…
Sonra sadede gelelim ve yarım kalan konumuza kaldığımız yerden devam edelim…
Konumuz neydi? “Refah Partisi’nden bambaşka bir AK Parti’ye…”
Öncesinde ne dedik? “Okumak, öğrenmek, çalışmak, üretmek ve ümit(lenmek)”.
Sonra ne dedik?
TEŞHİS… TEDAVİ... ‘ADİL DÜZEN’… ‘ADİL EKONOMİK DÜZEN’...
‘ADİL DÜNYA DÜZENİ’, ‘ADİL DÜZEN İNSANLIK ANAYASASI’ dedik…
‘REFAH PARTİSİ; “Millî Görüş ve Adil Düzen” diyen ve uygulayan parti’ dedik…
‘AK Parti var; ‘Millî Görüş gömleğini çıkardım’ diyen, ‘Adil Düzen’ demeyen parti!’ dedik… ‘Başbakan Erbakan Hocamızın ifadesiyle ve bize göre de; “Adil Düzen ve Adil Ekonomik Düzen’in kokusu mesabesinde uygulanması…” sebebiyleydi’ dedik... ‘Refah Partisi ve yaptıkları olmasaydı, AK Parti diye bir parti olabilir miydi?’ dedik…
Peki, bu yazı, bu konu ve bütün bunlar durup dururken neden yazıldı?
Cevap: ‘Serbestiyet’ sitesinde Vahap Çoşkun’un “Bambaşka bir AK Parti” başlıklı uzunca yazısında yazdıkları vesilesiyle yazıldı; konuya kaldığımız yerden devam edelim…
İçi boş ama gösterişi yüksek bir dava siyaseti
“Toplumun kılcal damarlarına kadar işleyen teşkilâtları aracılığıyla AK Parti, insanlarla hemhal oluyor, onlarla gerçek bir ilişki kuruyor, ihtiyaç ve talepleri belirliyor, siyasetini de ona göre tanzim ediyordu. Sadece seçim dönemlerinde değil her vakit kapı kapı dolaşmak, yüz yüze diyaloga girmek, sorunları --aracılardan değil-- muhataplarından dinlemek, AK Parti’yi diğerlerinden farklı kılıyor ve siyasi rekabette AK Parti lehine farkın açılması sonucunu doğuruyordu. / Bugün ise, bahsi edilen “çıraklık dönemi” teşkilâtlarının yerinde yeller estiği söylenebilir. Bugünün teşkilâtlarında halkla hemdert olmak değil, içeriği boş ama gösterişi fevkalâde bir “dava siyaseti” yapmak daha fazla itibar görüyor. Teşkilâtlar, partinin yükünü çekenlerin mekânı olma vasfını kaybediyor ve giderek kısa sürede basamakları hızla tırmanıp iktidarın sağladığı ranttan mümkün olduğunca çok nemalanmak isteyenlerin uğrak yerine dönüşüyor. Teşkilâtlardaki bu değişim, AK Parti ile toplum arasındaki mesafenin de her geçen gün daha fazla açılması sonucunu doğuruyor.”
Metal yorgunluğu
“AK Parti’nin yerel yönetimleri de eski performanslarından çok uzakta. AK Parti’nin başarı hikâyesinde, yerel yönetimlerin hizmetlerinin ayrı bir yeri var. Çünkü 1994’te Refah Partisi döneminde başlayan başarılı belediyecilik hizmetleri, 2002’de AK Parti iktidarına giden yolu döşemişti. Bu çerçevede AK Parti ile CHP’nin tarihleri farklılaşıyordu. 1989’da yerelde iktidar olan CHP geleneğinin sorun çözmeyen belediyeciliği CHP’ye çeyrek asır iktidarın kapısını kapatırken, 1994’te yerelde iktidar olan AK Parti geleneğinin halkın takdirini kazanan belediyeciliği AK Parti’ye 2002’de merkezi iktidarın da teslim edilmesini sağlamıştı. / Ancak “ustalık dönemi”nde belediyelerden de şikâyetler arttı. Muhalefetten gelen tenkitler bir yana, bizzat AK Parti’nin genel merkezi kendi belediyelerinden hoşnut olmadığını gösteren tavırlar sergiledi. Mesela 31 Mart seçimlerinden bir süre önce aralarında İstanbul ve Ankara gibi şehirlerin de olduğu birçok belediye başkanı, metal yorgunluğu yaşadıkları gerekçesiyle Erdoğan tarafından görevlerinden alındı. Erdoğan’a göre vazife verilen yeni isimler, çalışmalara ivme katacak ve belediyelerden kaynaklı memnuniyetsizlikleri asgariye düşürecekti. Ancak gelişmeler Erdoğan’ın beklediği gibi seyretmedi...”
Dediğim ve daha önce de yazdığım üzere, yazı ve değerlendirme uzun, iki önemli başlık daha var ama akleden ve düşünebilenler için bu kadarı yeterli ve tövbelerine vesile olsun…
KURBAN BAYRAMI MÜBAREK ve nice hayırlara vesile olsun, inşallah…