Okumak, öğrenmek, çalışmak, üretmek ve ümit
Yazı başlığındaki kelimeler farklı şekilde sıralanabilir…
Mesela şöyle; ümitlenmek, öğrenmek, okumak, üretmek, çalışmak…
Ümitli olmak için; öğrenmek için okumak, üretmek için çalışmak gerekmekte...
Bu kelimeler ve sonrasında yazılanlar, “Gençleri karamsar görüyorum..” kelimeleri ile başlayan uzun bir yazı başlığı ve sonrası için yazılanlara yazılan kısa bir yorumdan alındı.
Sözü uzatmadan kısa ve öz yoruma geçelim.
‘Ümitli olmak için gençlerin ümitli olması ileriyi görmeleri ile olur.
İlerisi de ‘ilim’ ile görülür.
İlmi bırakıp oyunla vakitlerini dolduran, öğrenmeden sınıflarını geçen, çalışmadan yaşayabilen gençlerin ümitli olmasını beklemek boş hayaldir.
Bundan sorumlu olanlar da gençler değil, anne babalardır. Tüm çabaları servet biriktirip çocuklarına mal bırakmak, çalışmadan yaşamalarını sağlamak. Onlar yani gençler de hazır mirası yiyip yaşama peşinde.
Bunun temel dayanağı ve müsebbibi faizli işçilik sistemi, emeklilik sistemidir.
Önce babalar ve anneler ‘faizsiz ortaklık sistemine’ geçmeli, sonra çocuklarına öğrenmek için okumayı ve üretmek için çalışmayı öğretilmelidirler.’
Bu kadar!
***
Başka bir konuya geçelim; ‘Kaz Dağları ve Salda Gölü’ konusuna!
Bu iki konuda yazılanları bir yana bırakıyor -çünkü yeteri kadar yazılıyor- ve tıp doktoru arkadaşımızın bu vesileyle yazdığı yorumlara geçiyorum; dikkate alınması dileğimle…
Çalışma arkadaşımız kısa yorumuna ‘Doğayı katletmek’ başlığını uygun görmüş.
Evet…
Önce doğayı katlediyoruz…
Sonra da sonuçlarına katlanıyoruz…
‘Hastalıklar giderek artıyor. Neredeyse sağlıklı insan görmek imkânsızlaşmaya başladı. Herkesin bir derdi ve bir veya birkaç hastalığı var.
Geriye doğru baktığımızda bunları göremiyoruz. Eski Kurtuluş Savaşı filmleri geçer ekranlardan zaman zaman Milli Bayramlarda. Orada film tekniği gereği hızlı hızlı hareket eden kimselere dikkatle bakın. Şişman kimse göremezsiniz. Bir de günümüzde bir caddeye oturun ve yoldan geçenlere bakarak kaç şişman insanın geçtiğini sayın...’
(Doktor arkadaşımız buraya dünya kanser haritasını koymuş ve ‘dünya kanser haritasına bakın’ demiş; haritayı buraya koyamadım ama baktım, ülkemiz maalesef ortalarda.)
‘Bir ülke ne kadar gelişmişse kanser o kadar fazla görünüyor.
Doğayı katletmeden gelişen ülkelerde bile kanser yüksek iken, doğayı katlettiğinizde oran daha da artacaktır.
Gelişmişlik hastalıkla yaşamaksa bırakın, gelişmeyelim, ilkel yaşayalım ama sağlıklı olalım. Gelişmişlik hastalıklarla yaşayıp devasa hastaneler inşa edip bununla övünmekse bırakın gelişmeyelim, siz de o devasa hastanelerinizi yapmayın.
Doğayı katlederek, besinlerimizi doğallıktan uzaklaştırarak insanları hastalandırıyoruz ve dikkat edin, bu durumda hep kazanan sömürü sermayesi oluyor.’
Bu konu da bu kadar!
***
TEŞHİS, evet sadece ‘teşhis’ mesabesinde bu yazdıklarımız...
TEDAVİ reçetelerini ise yarım yüzyıldan beri yazıyor ve anlatıyoruz...
‘ADİL DÜZEN’ dedik, bu tedavi reçetelerimizin bütününü içeren ana sisteme…
‘ADİL EKONOMİK DÜZEN’ dedik, ekonomik sorunlarımızın tüm tedavi içeriğine.
‘ADİL DÜNYA DÜZENİ’ var çare ve çözümlerimizin bütününde; ‘ADİL DÜZEN İNSANLIK ANAYASASI’ ile birlikte ve bin birinci defa tekrar hatırlatmış oluyorum…