Mehmed Şevket Eygi hakkında yazı yazan Millî Gazete yazarlarına teşekkürler…
Millî Gazete yazarlarımızdan Mine Alpay Gün dün yazdı; bugün de (alfabetik sırayla) Abdülkadir Özkan, Adnan Öksüz, Burhan Bozgeyik, Mustafa Kasadar, Siyami Akyel arkadaşlarımız ve bendeniz Mehmed Şevket Eygi hakkındaki yazılarımızı yazdık…
Millî Gazete yazarlarımızın yazılarını dikkatle okuyarak güne başladım…
Mehmed Şevket Eygi üstadımız hakkında sadece köşe yazısı yazmakla yetinmememiz gerektiği görüşündeyim; bunu kendisi hakkında yazdığım, her bölümü ve sonu yarım kalan bugün okumakta olduğunuz yazıyı yazarken anladım. Her bölüm, her paragraf detaylı yazılsa, ayrı bir köşe yazısı olur, böyle bir şey de mümkün olmaz. Bundan dolayı Mehmed Şevket Eygi ile ilgili olarak devamında yazacaklarımdan vazgeçtim!
Mehmet Şevket Eygi hakkında detaylı çalışma ve araştırma yapılıp yayımlanmalı.
Millî Gazete yazarlarımızın üstad Mehmed Şevki Eygi hakkındaki bugünkü yazılarını dikkatle okuduğumu tekrar hatırlatarak devam etmeli ve ne demek istediğimi anlatmalıyım. Millî Gazete mensupları yani çalışanları ve okuyucuları olarak yerine getirilmesi gereken görevlerimiz var. Bu görevlerimizi en iyi bir şekilde idrak etmeli ve yapılması gerekenleri yapmalıyız. Her birimiz durumdan vazife çıkarıp yapabileceklerimizi yayın ve yönetim kadrolarımıza sunmalı, onlar da plan ve proje haline getirip uygulama yapmalıdırlar diye düşünüyorum. Ne demek istediğime bir örnekle açıklık getireyim.
Siyami Akyel’in ‘Üstad Mehmed Şevket Eygi’ yazısında yazılanlardan yararlanılır.
Siyami Akyel arkadaşımız zaman zaman üstad Eygi ile doğrudan çalışmış; bugünkü (15 Temmuz 2019) yazısındaki şu paragrafa dikkat: “Bir görüşmemizde üstad Eygi’ye kendi yazılarından oluşan dört kitap ve Eygi’nin hayatını anlattığım kitapların prova baskılarını götürmüştüm. Bunlardan çok memnun olmuştu. Bu prova baskılar Eygi’nin kitaplarıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı kütüphanesine götürülmüş. Hayattayken bunlardan Ehl-i Sünnet’i Savunuyorum kitabını çıkarttık. Üstad, hayatını, mücadelesini ve görüşlerini anlattığım kitabı çok beğendi, dua etti ancak hayattayken yayınlatmadı. ‘Ben öldükten sonra yayınlarsın, Eygi kendini övdürmek için kitap yazdırdı denilmesini istemem’ demişti.”
‘Mehmed Şevket Eygi hakkında detaylı çalışma’ derken kastettiğim işte tam da bu.
Necmettin Erbakan…
Mehmed Şevket Eygi…
Halen hayatta olan üstatlar…
Ve diğer yapılası nice çalışmalar…
Hocalarımız ve üstatlarımız bizlerden önce yola çıktılar ve yokluklara rağmen örnek alınası nice çalışmalar yaptılar. Bizler nispeten daha iyi şartlarda ve daha fazla imkânlarla çalışmalarımızı sürdürdük. Bugün ise ne onların ne de bizlerin sahip olamadığı muazzam imkânlara kavuşulmuş bir durum söz konusu ama maalesef yapılması gereken çalışmalar yapılmıyor veya yapılamıyor! Ulaşılan bu imkânlara şükranı nimet olmak üzere yapılması gerekenler yapılmalı ve gelecek nesillere örnek olacak şekilde aktarılmalı...
Necmettin Erbakan Hocamızı anmak…
Mehmed Şevket Eygi üstadımızı da anmak…
Halen hayatta olan hoca ve üstatlarımızı dikkate almak…
Ve hepsinin yürüdüğü yolda yapılması gereken daha nice çalışmaları yapmak…
Mehmed Şevket Eygi üstadımız hakkında yazı yazarken ve onu anmak için çaba sarf ederken, meselenin bir de bu geniş ve derin boyutunu bu vesileyle düşünmeliyiz…
Bir köşe yazısında meramımı bu kadar yazabildim.
Ali Haydar Haksal arkadaşımızın bugünden (17 Temmuz 2019) itibaren başladığı “Mehmed Şevket Eygi: Ehl-i dil -I-” yazı dizisi de bu alanda ilk örnek çalışma olacaktır; Allah kendisine ve cümlemize daha nicelerini yapmayı nasip eylesin, inşallah…
Cenabı Allah Mehmed Şevket Eygi üstadımıza rahmet eyleye, mekânı cennet ola…