(Bu kısa makale Fehmi Koru'nun 11.07.2019 tarihli makalesine yorum olarak kaleme alınmıştır. Kendi sitesindeki koruma tedbirlerinden dolayı burada yayınlanmıştır.)
Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? (Saf 61/2)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ
Ya eyyuhellezine amenu lime tekulune ma la tef'alun.
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah'ın yanında en nefret edilen şeydir. (Saf 61/3)
كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ
Kebure makten indallahi en tekulu ma la tef'alun.
İslamiyette müçtehit ve onun kendisi için yaptığı içtihatlar vardır. Başkası için içtihat yapılmaz. Böyle akıl satmalar yoktur. Fetva müessesesi sonradan uydurulmuştur ve tahriftir.
Danışmanlık (tüzel kişilik de dahil olmak üzere) kişiye özeldir. Danışman, talep üzerine o konudaki görüşünü (içtihadını) ona söyler. Talip olan, onu isterse yapar isterse yapmaz.
Futbol tabiri ile tribünleri coşturmak, hareketlendirmek, galeyana getirmek için sürekli belli konularda fikirler serdetmek fitnedir, azmettirmektir. İçtihat yani görüş, kişinin kendine aittir, başkasını bağlamaz ve bağlanması da istenmez. İlim budur, tarihi geçmişimizde bu şekildedir. Yargıda ise sadece o olaya mahsus bir hüküm verilir. Bu hüküm ne başka benzer olayları bağlar, ne de başka yargıçları bağlar. Her hakem kendi içtihadı üzere hüküm verir.
İlim tümeldir. Tikeller örnek olarak kullanılır, tikellerden tümele varılır. Yani somuttan soyuta gidilir, matematikleştirilir. Matematikteki semboller soyuttur, her şey olabilir, hiç biri değildir. Fıkıhta da örnekler Zeyd ve Amr üzerinden verilir. Ne Zeyd bizim tanıdığımız bir Zeydtir, ne de Amr.
Yukarıdaki iki ayette, kişinin bizzat kendisinin yapmayacağı şeyi söylemesi büyük günah olarak ifade edilmiştir. Kendinizin yapmakta olduğunuz ve yapacağınız şeyleri söylemeniz uygundur ama “siz yapmayacaksınız ama başkalarının yapmasını isteyeceksiniz”, bu olmaz. Güdümlü oluşum, güdümlü yönetim olmaz.
Saygılarımla.