Son yıllarda seçmeni yoran seçim merhaleleri yaşadık, ittifaklarla birlikte; millî ittifak, cumhur ittifakı… Biz bu arada ve bu vesileyle ‘ittifakların ittifakı’ ve ‘büyük ittifak’ dedik, bu konularda yazılar yazdık, böylece tarihe not düşmüş olduk…
Bugün de bambaşka açıdan ‘ittifak’ üzerinde duralım, birilerini uyaralım ya da daldıkları derin gaflet uykularından uyandırmaya çalışalım; Allah’ın uyandırmasını dileyerek...
Önce şunu tereddütsüz söyleyebiliriz ki, ittifak çözümlerle sağlanır.
Türkiye’nin ve insanlığın sorunlarını çözerseniz ittifaklar oluşur.
Sorunları çözmeden elli defa ittifak deseniz de hiçbir işe yaramaz.
İttifak demek Türkiye’nin ve insanlığın sorunlarını çözme demektir.
Sorunları çözecek iki merci vardır.
Biri Doğu’da gelişmiş olan Kur’an’a dayanan şeriat sistemidir.
Diğeri de Batı’nın daha da geliştirdiği müsbet ilimdir, tabii ve sosyal ilimlerdir. Sorunların çözümü bu iki kaynakta aranmalıdır.
Bu iki kaynaktan başka kaynak yoktur. Kur’an bize ve bütün beşeriyete diyor ki; varsa getirin de ben ona uyayım de.
Yarım yüzyıllık “Adil Düzen” çalışanları olarak biz bu iki yolun sentezini çözmüş ve üretmiş olarak Erbakan Hocamızla arz ettik; halen de arz etmeye devam ediyoruz.
Varsa bundan başka bir yol, buyurun getirin, biz de ona uyalım.
Sosyalizmi de, kapitalizmi de, karmasını da, diğerlerini de hep değerlendirdik.
Gerçekten ve samimi olarak çözüm arayanlar bizim çalışmamızdan dolayı Allah’a hamd etmelidirler. İlahi kaynaklar ve hikemi kaynaklar dışında bir çözüm yoktur. Bunu bu son seçim ilgililere, yetkililere, siyasilere ve seçmene apaçık göstermiştir.
Anlayana, anlayabilene, akledebilene sivrisinek saz…
Anlamayana, aklını kullanmayana davul zurna az…
Evet…
Peş peşe gelen iki seçim sürecini daha yaşadık…
Seçim sonrasının konuşmaları olarak B. Yıldırım, E. İmamoğlu, K. Kılıçdaroğlu ve R.T. Erdoğan huzur getiren, sükûnet getiren konuşmalar yaptılar. Bu arada hepsinin unuttuğu bir şey vardı. Önce istisnasız herkes, sonra özellikle siyasiler ve seçmenler Allah’a hamd etmelidirler. Allah milletimize ve halkımıza musibet görünen bir seçimi Türk halkının ve yönetimin çok yönlü hayrına çevirdi, inşallah...
Konuşmalardaki ikinci eksiklik şudur.
Yüksek Seçim Kurulu’na teşekkür edilmeli idi. Yüksek Seçim Kurulu bütün rizikoları göze alarak ve hukuku da çiğneyerek seçim kararını aldı. YSK Başkanı muhalefet şerhi koyarak ‘ben seçimi tarafsız yapacağım’ diye ilan etmiş oldu. Seçim eksiksiz yapıldı. Böylece millî irade teyit edildi. Zaman kaybettik ama ‘büyük ittifaka’ doğru yol aldık...
Evet… Biz seçimlerden önce ‘İttifakların İttifakı’ ve ‘Büyük İttifak’ başlıklı ve bize göre çok önemli olan yazılar yazdık. Devlet Bahçeli rahatsız oldu, millet ittifakına zillet ittifakı dedi! Oysa bu seçimlerden ve sonuçlarından en çok ders alması gereken Bahçeli’dir. Bahçeli’nin bu ülkeye önemli hizmeti vardır, ülkücülerin illegal çalışmalarını legal hale çevirmiştir. Millet ittifakına zillet ittifakı demek ona hiç yakışmadı; söylediği söz hakarettir ve suçtur. Aslında cumhur ittifakı CHP’nin katıldığı ittifak olmalıydı, millet ittifakı da MHP’nin katıldığı ittifak olmalıydı. Başkanlık sistemi ucubesi her şeyi ters yaptı. Bu durum gösteriyor ki her iki taraf hem cumhuriyetçi hem milliyetçidir yani aslında ‘ittifakların ittifakı’ vardır. Sömürü Sermaye bu kelimelerle devletimizi parçalamak istiyor, Allah ise bu kelimelerle ulusal ittifakı gerçekleştiriyor. Bahçeli oturup düşünmelidir. Bu ülkede Türkçülük yani ırkçılık yapılması yalnız Türkiye’ye değil insanlığa ihanettir. Türkler ırkçılık yapmadıkları için binlerce senedir dünyada önder olmuşlardır. Bahçeli’nin tevbe etmesini ve özür dilemesini öneririz...