Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Niçin kaybetti Ak Parti? Nasıl kazanır?
5.07.2019
2461 Okunma, 2 Yorum

 

Niçin kaybetti Ak Parti? Nasıl kazanır?

Mehmet Tekelioğlu

mtekeli35@gmail.com

 

Bir önceki yazıda Ak Parti’nin İstanbul kaybını 16 Nisan Anayasa değişikliklerine ilgi ile ele almıştım. Meğer böyle düşünen yalnız ben değilmişim. Ak Parti Meclis Grup Başkanvekili Naci Bostancı da 16 Nisan Anayasa değişiklikleri ile getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin rehabilite edilecek yönleri bulunduğunu söylemiş. Üstelik Cumhurbaşkanlığında bu yönde bir çalışmanın halen yapılmakta olduğunu da ilave etmiş.

Böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulması bile iyiye işaret. Modern yönetim sistemlerinde, bu ister başkanlık sistemi olsun ister parlamenter sistem, güçler ayrılığı temel ilkedir. Böylece sistemin denge ve denetleme mekanizmaları oluşur.

Semavi dinlerde bu denge ve denetleme mekanizmalarına özel bir önem verilmiştir. Bizde namaz, insanın kendisini denetlemesi için bir vasıtadır. Her gün beş kez bunu hatırlamakla görevliyiz. Toplumsal denetim için de Cuma namazı işaret edilmiştir.

Doğrusunu isterseniz Ak Parti kurucularından birisi olmak hasebiyle Cumhuriyet Halk Partisinden 800 bin fark yemek benim içimi acıttı. Bu tehlikeye uzun zamandır dikkat çeken yazılar neşrediyorum burada. Bu fark niçin doğdu diye düşünmek varken Ak Parti’ye yakınlık iddiasındaki birilerinin, ‘gelin bunun sebeplerine bakalım’ diyenleri olmadık şeylerle itham etmeleri zaten Ak Parti’nin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikedir. Zehirli zihniyet budur. Bu zihniyetin, belki bilerek değil ama FETÖ kopyası olduğu hiç su götürmez. 

İstanbul’un kaybı ne gibi siyasi sonuçlara yol açar, ya da açar mı sorusunun cevabını almak için vakte ihtiyaç var. Ancak Ak Parti’nin bir kongre hazırlığından söz edenleri duyuyoruz. Hatta bunun için kendini şimdiden yeni konumlara hazırlama gayretine girenler olduğundan da söz ediliyor. Bana sorarsanız yeni bir kongre ile elde edilecek pek bir şey yok. Bu nihayet bazı postlara yeni kişiler yerleştirmenin ötesine geçmez. Kabine değişikliği ile de sonuç almak imkânsız. Yine bir önceki yazıda vurguladığım gibi sorunu kişilerde değil sistemde aramak gerekiyor. Buradan yola çıkarak 16 Nisan Anayasa değişikliklerini sorgulamak lazım demiştim. Oradaki eksikliği de denge ve denetleme mekanizmalarının yokluğuna ve güçler ayrılığı ilkesinin göz ardı edilişine bağlamıştım. 16 Nisanla gelen murakabe eksikliğinin bugünküne benzer sıkıntılara yol açabileceğine de referandum sıralarında yazdığım yazılarda işaret etmiştim. Yine o dönemlerde bugün eksikliğini daha çok hissettiğimiz demokrasi ve hukuk vurgulu yazılar neşretmiştim. Denge ve denetlemeye kuvvetle vurgu yapan yazılarım da vardı o dönemde… Kısaca son yazıda söylediklerim yeni değil.

16 Nisan referandumunun bir başka tarafı daha var. 31 Mart seçimlerinden önceki bir yazıda şöyle bir hususa daha dikkatler teksif edilsin istemiştim: “Anayasa referandumunda Ankara ve İstanbul’da hayır oyları evet oylarından fazlaydı. Kürtlerin önemli bir kısmı da evet demişlerdi. Ekonomik sıkıntıların ve işsizliğin getirebileceği muhtemel oy kayıpları da söz konusu iken şimdi durmadan Kürtleri rencide ederek nasıl kazanacak Ak Parti Ankara ve İstanbul’da? Binali Bey işin farkında. Nasıl çırpındığını görüyoruz Kürtlerin oyu adına… Kürtlerin gönlünü almak için hala vakit var. Cumhurbaşkanımız bunu yapabilir…”

Beni kaygılandıran hususlar var. Yıllık ekonomik büyüme %5’in altına düştüğünde Türkiye’nin işi zorlaşıyor. Bu herkesin kabul ettiği bir gerçek… Ekonomik büyüme için yatırım gerekiyor. Yatırım için de sermaye… Var mı bu sermaye Türkiye’de? Var ama yeterli değil. O halde dışarıdan yatırımcıya ihtiyaç var, başka bir deyişle dış sermayeye ihtiyaç var. Sermaye girişi için de hukuk güvenliğine ihtiyaç var. Üzülerek şunu söyleyelim, yıllık büyümemiz %5’in çok altında. Küçülmeden de söz edenler var ama hadi onu görmezden gelelim.

Nasıl çözeceğiz bu sorunu? Tek çare demokrasimizi güçlendirmek, hukuken öngörülebilir bir ülke olmak için bu yakınlarda açıklanmış olan hukuk reformunu hiç gecikmeden hayata geçirmek… Ancak bunların olabilmesi için de güçler ayrılığı prensibini hayata geçirmek… Vaktiyle Avrupa Birliğine bir an önce girmek için gerekli reformlar yapılmalı diye çırpınışım da bu sebepleydi. Giremesek bile o yolda ilerliyor olmayı çok önemsemiştim.

G-20 zirvesi yapıldı Japonya’da. Türkiye açısından başarılı geçtiği anlaşılıyor. Ancak tehlikeye dikkat çekenler var. Ekonomimiz gerekli performansı gösteremezse bundan sonraki zirvelerde Türkiye’yi görmek mümkün olmayabilir. Bırakın dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi, ilk 20 tehlikede. Şu tablo size de bir şeyler söylüyor mu? Ülkelerin yıllar itibariyle GSYİH rakamları:

Bana göre çare Avrupa Birliği ama hadi oradan geçtik daha güçlü bir demokrasi ve hukuk nizamı… İlle de güçler ayrılığı…

 

 

 

 

http://serbestiyet.com/yazarlar/vahap-coskun/reisi-yaniltmak-849418

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
05.07.2019
09:04



Reşat Nuri Erol
05.07.2019
15:47

Mehmet Tekelioglu

Ekler15:43 (3 dakika önce)
 
Alıcı: FehmibenSATOGLUHALİTMehmet
Efendim, dün gece yazıyı gönderirken yanlışlıkla son halini değil üzerinde çalıştığım taslağı göndermişim. Lütfen buradakine itibar ediniz. Yazı sonunda bir tablo var. Onu ayrıca resim olarak da gönderiyorum. Selamlar...



Niçin kaybetti Ak Parti? Nasıl kazanır?

 

Mehmet Tekelioğlu

mtekeli35@gmail.com

 

Bir önceki yazıda Ak Parti’nin İstanbul kaybını 16 Nisan Anayasa değişikliklerine ilgi ile ele almıştım. Meğer böyle düşünen yalnız ben değilmişim. Ak Parti Meclis Grup Başkanvekili Naci Bostancı da 16 Nisan Anayasa değişiklikleri ile getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin rehabilite edilecek yönleri bulunduğunu söylemiş. Üstelik Cumhurbaşkanlığında bu yönde bir çalışmanın halen yapılmakta olduğunu da ilave etmiş.

Böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulması bile iyiye işaret. Modern yönetim sistemlerinde, bu ister başkanlık sistemi ister parlamenter sistem olsun, güçler ayrılığı temel ilkedir. Böylece sistemin denge ve denetleme mekanizmaları oluşur.

Semavi dinlerde bu denge ve denetleme mekanizmalarına özel bir önem verilmiştir. Bizde namaz, insanın kendisini denetlemesi için bir vasıtadır. Her gün beş kez bunu hatırlamakla görevliyiz. Toplumsal denetim için de Cuma namazı işaret edilmiştir.

Doğrusunu isterseniz Ak Parti kurucularından birisi olmak hasebiyle Cumhuriyet Halk Partisinden 800 bin fark yemek benim içimi acıttı. Bu tehlikeye uzun zamandır dikkat çeken yazılar neşrediyorum burada. Bu fark niçin doğdu diye düşünmek varken Ak Parti’ye yakınlık iddiasındaki birilerinin, ‘gelin bunun sebeplerine bakalım’ diyenleri olmadık şeylerle itham etmeleri, Ak Parti’nin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikedir. Zehirli zihniyet budur. Bu zihniyetin, belki bilerek değil ama FETÖ kopyası olduğu hiç su götürmez. 

“İstanbul’un kaybı ne gibi siyasi sonuçlara yol açar”, ya da “açar mı” sorusunun cevabını almak için vakte ihtiyaç var. Ekrem İmamoğlu, klasik CHP diliyle kazanmadı, adeta bir zamanların Ak Parti üslubu hâkimdi kampanyasında. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu dile itiraz etmeyişini de not etmek lazım. İmamoğlu bundan sonra aynı tarz ve eda içinde mi hareket eder yoksa CHP’nin keskin Kemalistleri yolunu tıkar mı, bilmiyoruz. İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yetinmeyeceğini söyleyenler az değil.

Ben pek ihtimal vermiyorum ama Ak Parti’nin bir kongre hazırlığından söz edenleri duyuyoruz. Hatta bunun için şimdiden yeni konumlara hazırlanma gayretine girenler ve buna göre pozisyon almakta gecikmemek için telaşa kapılanlar olduğundan da söz ediliyor. Bana sorarsanız yeni bir kongre ile elde edilecek pek bir şey yok. Bu nihayet genel merkezde zaten hiçbir dişe dokunur iş çıkaramayan kimselerin işgal ettiği bazı postlara yeni kişiler yerleştirmenin ötesine geçmez. Her biri Cumhurbaşkanının sekreteri konumundaki bakanları değiştirerek de sonuç almak imkânsız. Ancak bu ihtimale binaen gözünü dört açanlar ve taraf etrafı kollayanlar olduğunu da duyuyoruz.

Yine bir önceki yazıda vurguladığım gibi sorunu kişilerde değil sistemde aramak gerekiyor. Buradan yola çıkarak 16 Nisan Anayasa değişikliklerini sorgulamak lazım demiştim. Oradaki eksikliği de denge ve denetleme mekanizmalarının yokluğuna ve güçler ayrılığı ilkesinin göz ardı edilişine bağlamıştım.

Bir de mevcut sistemin ortaya çıkardığı güven kaybı var. Ak Parti’nin ilk on yıllık döneminde insanlara her anlamda güven gelmişti ve böylece GSYİH zirve yapmıştı. Şimdi piyasalardaki güven meselesini sadece birkaç bakana bağlayanlara da işin esasında bir sistem sorunu olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

16 Nisanla gelen murakabe eksikliğinin bugünküne benzer sıkıntılara yol açabileceğine de referandum sıralarında yazdığım yazılarda işaret etmiştim. Yine o dönemlerde bugün eksikliğini daha çok hissettiğimiz demokrasi ve hukuk vurgulu yazılar neşretmiştim. Denge ve denetlemeye kuvvetle vurgu yapan yazılarım da vardı o dönemde… Kısaca bir hafta önceki yazıda söylediklerim yeni değil.

16 Nisan referandumunun bir başka tarafı daha var. 31 Mart seçimlerinden önceki bir yazıda şöyle bir hususa daha dikkatler teksif edilsin istemiştim: “Anayasa referandumunda Ankara ve İstanbul’da hayır oyları evet oylarından fazlaydı. Kürtlerin önemli bir kısmı da evet demişlerdi. Ekonomik sıkıntıların ve işsizliğin getirebileceği muhtemel oy kayıpları da söz konusu iken şimdi durmadan Kürtleri rencide ederek nasıl kazanacak Ak Parti Ankara ve İstanbul’da? Binali Bey işin farkında. Nasıl çırpındığını görüyoruz Kürtlerin oyu adına… Kürtlerin gönlünü almak için hala vakit var. Cumhurbaşkanımız bunu yapabilir…”

Beni kaygılandıran hususlar var. Yıllık ekonomik büyüme %5’in altına düştüğünde Türkiye’nin işi zorlaşıyor. Bu herkesin kabul ettiği bir gerçek… Ekonomik büyüme için yatırım gerekiyor. Yatırım için de sermaye… Var mı bu sermaye Türkiye’de? Var ama yeterli değil. O halde dışardan yatırımcıya ihtiyaç var, başka bir deyişle dış sermayeye ihtiyaç var. Sermaye girişi için de hukuk güvenliğine ihtiyaç var. Üzülerek şunu söyleyelim, yıllık büyümemiz %5’in çok altında. Küçülmeden de söz edenler var ama hadi onu görmezden gelelim.

Nasıl çözeceğiz bu sorunu? Tek çare demokrasimizi güçlendirmek, hukuken öngörülebilir bir ülke olmak için bu yakınlarda açıklanmış olan hukuk reformunu hiç gecikmeden hayata geçirmek… Ancak bunların olabilmesi için de güçler ayrılığı prensibine sıkı sıkıya sarılmak… Vaktiyle Avrupa Birliğine bir an önce girmek için gerekli reformlar yapılmalı diye çırpınışım da bu sebepleydi. Giremesek bile o yolda ilerliyor olmayı çok önemsemiştim.

G-20 zirvesi yapıldı Japonya’da. Türkiye açısından başarılı geçtiği anlaşılıyor. Ancak tehlikeye dikkat çekenler var. Ekonomimiz gerekli performansı gösteremezse bundan sonraki zirvelerde Türkiye’yi görmek mümkün olmayabilir. Bırakın dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi, ilk 20 tehlikede. Şu tablo size de bir şeyler söylüyor mu? Ülkelerin yıllar itibariyle GSYİH rakamları:

Bana göre çare Avrupa Birliği ama hadi oradan geçtik daha güçlü bir demokrasi ve hukuk nizamı… İlle de güçler ayrılığı…

 

 

 

 

 





Son Eklenen Makaleler
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-5; sürdürülebilir kalkınma modelidir...
24.04.2024 197 Okunma
1 Yorum 24.04.2024 07:28
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-4; Akevler ve kooperatiflerin özellikleri…
23.04.2024 262 Okunma
7 Yorum 23.04.2024 06:29
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-3; Kooperatif tasarruf ettirerek kazandırır
22.04.2024 251 Okunma
7 Yorum 22.04.2024 09:12
Mete Firidin
Abdestsiz Kuran Okumak!
20.04.2024 103 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 20:19
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-1; kısa tarihçe, tarif, özellik, öneriler
20.04.2024 303 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 07:04
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-2; özellikleri anlamaya devam edelim
20.04.2024 307 Okunma
8 Yorum 21.04.2024 07:05
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’ çalışması
18.04.2024 274 Okunma
1 Yorum 18.04.2024 09:47
Ahmet Mermer ( Sosyolog )
BİR FİLMİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
17.04.2024 248 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol’
17.04.2024 273 Okunma
1 Yorum 17.04.2024 10:08
Reşat Nuri Erol
“Yeni Bir Anayasa” ve anayasa seminerlerimiz
16.04.2024 284 Okunma
1 Yorum 16.04.2024 08:29
Reşat Nuri Erol
Seçim, seçim sonrası ve İsrail’de savaş sirenleri!
15.04.2024 298 Okunma
1 Yorum 15.04.2024 08:56
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER-2
14.04.2024 184 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1563 Okunma
Reşat Nuri Erol
2024 seçimlerine emekliler damgasını vurdu!
14.04.2024 282 Okunma
Reşat Nuri Erol
Türkiye, Araplar, İslâm âlemi bayram yaptı mı?-2
11.04.2024 355 Okunma
1 Yorum 13.04.2024 07:52
Mete Firidin
Ebabil
10.04.2024 953 Okunma
Reşat Nuri Erol
Türkiye, Araplar, İslâm âlemi bayram yaptı mı?
10.04.2024 388 Okunma
1 Yorum 14.04.2024 11:10
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 6
10.04.2024 296 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 5
9.04.2024 292 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 4
8.04.2024 360 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 3
7.04.2024 378 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 2
4.04.2024 323 Okunma
1 Yorum 04.04.2024 09:25
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 1
3.04.2024 396 Okunma
1 Yorum 03.04.2024 10:18
Ahmet Yücel
EMEKLİ ÖĞRETMENDEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
3.04.2024 97 Okunma
2 Yorum 05.04.2024 23:45
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 7
1.04.2024 296 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 809 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 6
28.03.2024 325 Okunma
1 Yorum 28.03.2024 05:54
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
SİNAN OĞAN KADAR OLABİLMEK
27.03.2024 177 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 5
26.03.2024 389 Okunma
7 Yorum 26.03.2024 09:06
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 4
25.03.2024 394 Okunma
1 Yorum 25.03.2024 09:00
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 3
24.03.2024 406 Okunma
1 Yorum 24.03.2024 05:49
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 91 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 43 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 64 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 56 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 41 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 56 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 63 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 40 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 2
23.03.2024 429 Okunma
1 Yorum 23.03.2024 10:16
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” işbirliği - 1
21.03.2024 426 Okunma
7 Yorum 21.03.2024 09:35
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 29
20.03.2024 318 Okunma
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
YENİDEN HATA PARTİSİ
18.03.2024 265 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER
17.03.2024 295 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Oruç ile İlgili Beş Kavram
17.03.2024 204 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 28
17.03.2024 343 Okunma
7 Yorum 17.03.2024 07:53
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1592 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 27
16.03.2024 358 Okunma
5 Yorum 16.03.2024 11:10
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 26
15.03.2024 401 Okunma
5 Yorum 15.03.2024 09:14
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 53 Okunma


© 2024 - Akevler