Memleketim ve doğum yerim Kosova ile Bosna ve Balkanlar’dan Türkiye ve Türkiye’deki gelişmeler bir başka görünür; onu anlamak ve anlatmak zordur, yaşamak gerek!
Orada yaşayan ve zaman zaman Türkiye’deki gelişmeleri Balkan ülkeleri açısından derinlemesine irdeleyen Adelina Hanım yine önemli yazılar yazdı, onlar üzerinde duralım…
Birinci “Erdoğan neden kaybetti?” başlıklı yazı (27 Haziranda), 23 Haziran İBB Seçimi vesilesiyle yazıldı ve Ocak Medya’da yayımlandı; yazının altına yorum yazdım, şöyle:
“ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL BİR DÜNYA DÜZENİ olmadan olamaz...”diye başlayan bir yorum.
Adelina Hanım yazısını şu hüküm cümlesiyle sona erdirmişti: “İşte böyle, Erbakan’dan alınan emanet, sosyolojinin hükmü içinde; değişmiş, dönüşmüş ve Erdoğan’ın elinden kayıvermişti.” Devamında yazdıklarım şöyle:
Muhterem Kosovalı Kardeşim Adelina; hem bu yazınız hem de önceki bütün yazılarınız için tebrikler... Bugünkü yazını da dikkatle okudum; aynen diğerleri gibi ve özellikle son üç yazını... Erbakan ile özellikle “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Dünya Düzeni” üzerine kırk yıl yani kendisi vefat edene kadar çalışmış biri olarak... Erdoğan ile de Refah Partisi İl Başkanı olduğu dönemde (yardımcısı olarak) birkaç yıl yakından çalışmış biri olarak; kendisine Adil Düzen’i anlatmaya çalıştım ama nafile; 17 yol sonra SONUÇ ortada... Bu konularda yazacak çok “teferruat” var ama “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜNYA DÜZENİ, ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI” ya da yeni söylemimizle “FAİZSİZ ORTAKLIK SİSTEMİ” (İSLAM/BARIŞ DÜZENİ, ŞERİAT/HUKUK DÜZENİ, KUR’AN DÜZENİ de diyoruz) olmadan, olamaz, kıyamete kadar hiçbir zaman da olamayacak... Gerisi makalelerimizle, seminer notlarımızla, tefsir çalışmalarımızla, kitaplarımızla ve diğerleri ile birlikte www.akevler.org sitemizde; özellikle size ve ilgilenen okuyuculara tavsiye ederim.
Neden?
Kosova şartlarına rağmen kendinizi yetiştirmişsiniz... İlmî ve amelî, teorik ve pratik yarım yüzyıllık çalışmalarımızdan yararlanarak kendinizi daha da yetiştirim geliştirebilirsiniz... Çalışmalarımızın içeriğinden (muhtevasından) da anlaşılacağı üzere; bunlara sadece İstanbul ve Türkiye değil, bütün Balkanlar ve bütün dünya (insanlık) muhtaç ve böyle bir çalışma dünyanın hiçbir yerinde maalesef yok... Şimdilik bu kadar! Son söz yine sizden olsun: “İşte böyle, Erbakan’dan alınan emanet, sosyolojinin hükmü içinde; değişmiş, dönüşmüş ve Erdoğan’ın elinden kayıvermişti.”
***
Adelina Sfishta Hanım bugün de (1 Temmuz) “Saadet Partisi ne yapmalı?” başlıklı bir yazı yazmış ki; hem genel hem de özel olarak okunup değerlendirilmesi gereken bir yazı.
Okuyalım: “Saadet Partisi’ni önemseyen ‘Balkanlı bir yazar’ olduğumu, okurlarım bilirler. Erdoğan’ın 2012 yılından sonra, değişen dış politikasına bağlı olarak, Türkiye’nin Balkanlar’daki etkisi-desteği-rolü azalma sürecine girdi.
2015’lerden itibaren kayıplar ‘gözle görülür’ hale geldi. Türkiye’nin kayıpları yürek ağrıtıcıydı. Balkan toplumları aslında yerinde duruyordu.
Türkiye’den beklentiler aynıydı. Ama Erdoğan eski Erdoğan değildi.
2006 yılından itibaren, Erdoğan iktidarı sayesinde Türkiye’nin Balkan yaklaşımı değişmiş ve Türk olmayan topluluklara; Arnavut gibi, Roman gibi, Boşnak gibi, Türkiye’nin resmi yardım kuruluşları ile (TİKA vb.) ayırım yapılmaksızın yardım edilir hale gelinmişti.
Türkiye dış politik yaklaşımını değiştirmiş ve çok küçük topluluklardan ibaret olan ‘Balkanlar’daki etnik Türk gruplarına’ dayalı ‘dış politika geliştirilmesi’ yerine, ‘genele dayalı’ dış politika üretilir hale gelinmişti.
Bunlar müthiş değişimlerdi, Türkiye-Balkan politikalarında.”
Bugünlük yerimiz bu kadar, yazı bitmedi, devamı gelecek yazımızda, inşallah…