Önceki yazımdan: “KUR’AN VE İLİM günlük ve haftalık çalışmalarımıza dayanarak elde ettiğimiz Kur’anî ve ilmî verileri, bu açıdan da sizlere sunmaya devam edeceğim, inşallah… / 18 haftadan beri Hac Suresi üzerinde çalıştık ve Müminun Suresi’ne geçtik.”
Müminun Suresi’nin ilk ayeti: “Müminler iflah olmuştur / kadefleha’l-mu’miune.”
İkinci ayet şöyle: “Salâtlarında haşi’ olanlar / ellezîne hum fî salâtihimhâşiûne.”
“İnsanın belli bilgiler aldıktan sonra o bilgilerin etkisi altında Rabbine dönmesi için içinde oluşan duyguya ‘huşu’ denir. Kur’an’da namaz içinde kunut ve huşu farz kılınmıştır. Kunut, okunanları dinlemek, yani Allah’ın emirlerini telakki etmek, huşu ise ondan sonra sükûnet hali alarak kendi içini dinleyerek rabıta kurmaktır. Müminlerin bir vasfı da huşudur. Hacdaki ayette rükû, secde, ibadet, hayır ve fiil zikredilir. Toplantılarında huşu içindedirler.
Karar almak için toplanılır. Orada ne karar çıkarsa onu Allah’ın emri olarak kabul edeceksiniz. İstişare Cebrail’in vahyi gibidir. Huşu içinde diğerlerinin görüşünü dinliyorsun. Ne dediklerine bakıyorsun. Onlar da huşu içinde size görüşlerini aktarıyorlar. Onlar da peşin fikirli değildirler. Hakkı arıyorlar. Doğru ne ise onu yapıyorlar.
Huşu ile bir şey yapıldı mı işte onu yapanlar iflah olurlar.
Ben İstanbul belediyesine sıralama usulü ile tek aday çıkaralım diyorum. Kimler sıralayacak? İstanbul’da seçilen yeni belediye başkanları sıralarlar. Kim seçilirse o aday olur. Partiler aday göstermezler, İstanbul’a huzur gelir, Türkiye’ye huzur gelir, insanlığa huzur gelir.
Huzurlu olmak mı istiyorsunuz? Kur’an üzerinde toplantı yapanların görüşlerine saygılı olunuz. Ne olursa anlatın ama kendi isteklerinizi ve görüşlerinizi hak kabul etmeyin. Benim peşin fikrim yoktur, görüşlerim vardır. Görüşlerimin oluşması için Allah’a teslim olmuş bulunuyorum. a) Birinci kuralım her söze kulak vermektir. Herkesin görüşünü dinlerim ve bana en doğru geleni kabul ederim. b) Geçmişte cereyan eden bütün olayları hayra yorarım, şer gibi görünenler için de hayırdır derim. Örnek olarak YSK İstanbul belediye başkanı seçimi kararını hayra yordum. Şaibeli beş senelik İstanbul başkanı yerine, sağlam oturan bir başkanın olmasını Allah istiyor da onun için hâkimler bu kararı aldılar diyorum. Türkiye’de baskı olsa da hâkimlerin direndiklerinin delili olmuştur. YSK Başkanı bile muhalefet oyu kullanmış ama karara uymuştur. İşte huşu budur. c) Başarısızlığı dışarıda aramam, kendi eksiğimdir derim ve başarıya ulaşmak için gerekli tedbiri alırım. Kimseyi suçlamam, darılmam da. Allah böyle istemiş diye sabrederim. d) Olmuyor diye kararlarımdan dönmem. Sonuna kadar başladığım işte ısrarlı olurum. Doğru gördüğüm işi ertelerim ama vazgeçmem.
Herkes aslında aklınca böyle yapar. Ne var ki istemek başka yapmak başkadır. Farkında olarak veya olmadan bu yollarda sapmalar olur. Herkeste olur. Sapma dereceleri farklıdır. Allah’ın mağfiretine ve merhametine sığınmanın ötesinde bir gücümüz yoktur.
1920’lerde Türkiye Devleti kuruldu. Türkiye’deki tüm elektrik ve su tesisleri yabancılara aitti. Ayrıca Osmanlı Devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne çok ağır yük bırakmıştı. Türkiye Cumhuriyeti, savaş şartları içinde, elektrik ve su işletmelerini devletleştirdi, dış borçları ödedi. Bu durum onu bu hale düşürenler nezdinde rahatsızlık yaptı. Türkiye fakr-u zaruret içinde harap ve bitap olmuşken, Türkiye’yi devralmak isteyenler 1950’de Demokrat Parti’yi iktidar ettiler. Ona dinsiz kalması şartı ile krediler açtılar. Yollar yapacak, altyapı yapacak, elektrik yapacak ama fabrika kurmayacaktı. Sonra buraya gelip kolayca yerleşeceklerdi. Bir de baktılar ki Türkiye kalkınıyor! 1954 yılında krediyi kestiler. Maliye Bakanı Hasan Polatkan CHP döneminde biriken altınları Dolar’a çevirdi ve yatırımlara devam etti. 1957’de altınlar bitti ama artık Dolar’a da ihtiyaç yoktu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan karşılıksız para çıkardı ve kalkınmayı devam ettirdi. Bu arada dinsiz politika sürüyordu. Bunun üzerine 1960 müdahalesini yaptılar. Türkiye’nin gelişmesini durduracaklardı. Askerler geldiler, demokrasiye geçtiler. Türk halkı yeniden iman yolunu tuttu. Şimdi de Kur’an düzenine uyanlar iflah olacaklar refaha kavuşacaklardır. Nasıl? Semt Kooperatifleri ile. Bugünün müminleri ‘ortaklık sistemi’ne inananlardır.” (KUR’AN VE İLİM 1017. Seminerinden).