Önceki “Ramazan, Oruç, Namaz, Zekât, Kuran, Bayram” başlıklı yazımıza;
“Ramazan ve oruç” ile başladık…
“Namaz ve zekât” ile devam ettik…
“Kur’an ve bayram” ile sona erdirdik.
Yazımızın sonundaki sonuç cümlemizi tekrar hatırlayalım:
“Bu ibadetleri ve bayramları bu boyutlarıyla idrak edip uygularsak bayramlarımız gerçek bayram olur, dinimiz/düzenimiz de gerçek anlamda İslam olur, ‘Kur’an düzeni’ olur.”
KUR’AN VE İLİM günlük/haftalık çalışmalarını birlikte yaptığımız arkadaşlarımız arasında her yıl tekrarlanan güzel bir tebrikleşmemiz var. Ramazan yani oruç ayı sona ererken ve sona erdikten sonra, “Mübarek on bir aylar da mübarek olsun” tebrikleşmesi yaparız.
Bu ne demektir?
Bunu hatırlamama ve hatırlatmama sebep olan Millî Gazete yazarımız Abdülaziz Kıranşal’a teşekkürler; onun bugünkü (9 Haziran) yazısının başlığı şöyle: “Mübarek On Bir Aylar”. Yazının ilk cümlesi ile son cümlesi her şeyin özünü ve özetini veriyor, okuyalım:
“Müslümanlar için ciddi bir eğitim programı, İlahi talimatların uygulandığı yoğun bir kamp dönemi olarak geçirilen Ramazan’ın temel gayelerinden birisi de ümmeti geriye kalan on bir aya ibadet, ahlak, cihat ve mücadele açısından hazır hale getirmektir.”
“Mübarek Ramazan ayında oruçla, namazla, Kur’an kıraatiyle, infakla, güzel ahlakla dağlar gibi ameller biriktiren Müslüman, Ramazan’dan sonra da bu amellerini zayi etmeden muhafaza edebilirse geriye kalan on bir ayı da, ömrünün tamamı da mübarek olacaktır.” Bu yazılanları benim gibi siz de beğendiyseniz, yazının tamamını okumalısınız.
Elbette sadece okumakla yetinmemeli, yazılanları hayatınıza da uygulamalısınız.
Uygulama alanında yapılması gerekenleri ise bu köşede zaten çok okuyabiliyorsunuz.
Evet…
Hayırlısıyla bir bayramı yani bir Ramazan Bayramı’nı daha idrak ettik ve sonraki bayrama yani Kurban Bayramı’na doğru yol almaya başladık...
Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı arasındaki kısa dönemde yapılması gerekenleri, kısa cümle ve bilgilerle de olsa, önceki yazımızda hatırlattık...
KUR’AN VE İLİM günlük ve haftalık çalışmalarımıza dayanarak elde ettiğimiz Kur’anî ve ilmî verileri, bu açıdan da sizlere sunmaya devam edeceğim, inşallah…
Mesela, 18 haftadan beri Hac Suresi üzerinde çalıştık ve Müminun Suresi’ne geçtik.
Hac Suresi’nde insanlığın makro düzeni ele alınmış tüm insanlığın birlikte yaşaması için hac yolları ve hac merasimleri anlatılmış, uluslararası yollar ve değişme kuralları dile getirilmiştir. Bu surede semtlerden işe başlamış, tarım ve sanayi sitelerini dile getirmiştir. İsra Suresi’nde işçilikten ortaklığa geçileceğini açık ifade ile belirtmiştir. Tüm Kur’an bu geçişi anlatmaktadır. Kur’an’ın özelliği budur. Aynı kelimeler onu inceleyenlere farklı şeyler söyler. Çocuklara çocukların anlayacağı, gençlere gençlerin anlayacağı, olgunlara olgunların anlayacağı, yaşlılara da yaşlıların anlayacağı dille söyler. Yalnız yaşlara göre değil mesleklere göre de farklı konuşur. Hukukçulara hukuk diliyle, tabiplerle tıp diliyle konuşur.
Kur’an çağlara göre de değişik şeyler söyler. Çağımız ‘işçilik dönemi’nden ‘ortaklık dönemi’ne geçiş dönemidir. Bugün bize hep bundan bahsetmektedir. Gelecekte insanlar kara uygarlığından deniz uygarlığına geçeceklerdir. Onlara da hep ondan bahsedecektir. Daha sonra gezegen uygarlığına geçilecek, onlara da ondan bahsedecektir. Matematik formülleri gibidir, harflere ne mana verirsen onun hesabını yapar. Bu seminerlerde söylenenleri doğru kabul etmeyeceksiniz. Çünkü size söyledikleri ile bize söyledikleri farklıdır. Bu seminerlerde siz Kur’an’ın nasıl yorumlanacağını yani Kur’an dilini öğreneceksiniz. Söyleyecekleri ise hepimize ayrı ayrıdır. Bunu anlamışsınızdır. Değişik görüşte olanlara Kur’an değişik şeyler söylediği gibi aynı görüşte olanlara da içtihatlarına göre farklı şeyler söyler.
Kur’an’daki sözlerin/ayetlerin manaları sonsuzdur.