Ne diyorduk; kısaca hatırlayalım: “Bilginin İslâmîleştirilmesi, Uluslararası İslâm Düşünce Enstitüsü (IIIT) ve İsmail Râcî Fârûkî’den söz ettik, birinci yazımızda; Ramazan’da şehit edilen Fârûkîleri andık…
“IIIT, ‘Hayatımdan Dersler’ kitabı, Ahmet Tütüncü” başlıklı ikinci yazımızda, enstitünün kurucularından Prof. Dr. Ahmet Tütüncü ile kitabından söz ettik…
Erbakan Hocamızın her ikimize karşılıklı tavsiyesi ile 1981 yılında tanıştık ve o zamandan beri kendisinden ‘Uluslararası Hocam’ olarak dersler aldım…
Ahmet Tütüncü Hocamın “İslam Davetinde Hayatımdan Dersler” kitabının ikinci baskısını hazırlıyoruz; bugün, işte o kitaptan bir demet sunuyorum…”
Kaldığımız yerden devam edelim…
***
İslam yolunda çalışmak ve İslam’ın kurallarına bağlı kalmak, gönülde ferahlık, kalpte huzur oluşturur. Bu durum imanın tadına varmanın ve Allah yolunda çaba harcamanın bir sonucudur. İslam daveti için çalışmak tıpkı mesleki bir başarı elde etmek gibi mutluluk kaynağıdır. Çünkü bunda da bir tat ve güzellik vardır.
Bir davetçinin en belirgin niteliklerinden biri toplumda örnek alınabilecek bir rol model olması, Allah için kişisel çıkarlarını bir yana bırakması, sahip olamadığı maddi şeyleri değersiz görmesi, sahip olduklarını da kimsenin onurunu zedelemeden, gösteriş yapmadan özveriyle paylaşmasıdır.
Kuramsal olarak birikmiş bilgi uygulamaya dönüştürülmedikçe ve yaşam alanında etkinliğe dökülmedikçe hiçbir değeri yoktur. Bu nedenle zihinsel bir değer olan bilgi ile insana hizmet eden ve yaşamdaki yansıması olan eylemi bir araya getirmek için istekli olmak gerekir.
Allah için niyet temiz ve doğru tutulmalı, bu konuda güç yetirilebildiği kadar çaba harcanmalıdır. Allah’ın bağışlarını ihtiyaç sahiplerine ve yardıma gereksinim duyanlara ulaştırmak için uygunluk ve yeterliliğe sahip olunmalıdır. Ancak böyle yapılabilirse işin sonunda iyilik, başarı ve korunma elde edilebilir. Ayrıca yine göreceksin ki bu durumda Allah’ın yardım ve desteği ulaşacak, yoldaki engelleri kaldıracak olan kişileri emre hazır hâle getirecektir. Tüm bunlar içten bağlılığın ve harcanan çabaların sonucudur.
Her Müslüman sağlam ve katıksız imanında değerli bir öz taşır. Öyle ki bu öz kendini onun Allah anlayışında, yüce din ile olan ilişkisinde gösterir. Ancak başkaldırı, aşırı istek ve bıkkınlık gibi tehlikeli hastalıklar insana bulaşırsa bu değerli öz günaha gömülür, yapılan yanlışlarla kirlenir. Ama bu nokta son durak değildir. Kişi imanla, tövbeyle, kötülüklerden sakınmayla ve araştırma çabasıyla kirlenmiş olan bu özü her türlü kir ve pastan arındırabilir.
Yüce Allah’a katıksız ve içtenlikli bir iman, kişinin amaç ve hedefi olmalıdır. Doğru yola, arınmaya ve ruhsal doygunluğa ulaşmak için izlenmesi gereken yol, işte bu yoldur.
Allah’a yürekten bağlılığın sırrı yine kendisinde gizlidir ve bu da Allah sevgisiyle -nabzın atması gibi- atıp durur. Yürekten bağlılık, kurtuluş ve kalbin doygunluğa ermesinin, yani kesin bilgiye ulaşmasının temel nedenidir. Allah için yapılan işler sürekli ve kesintisizdir. Allah rızasının dışında bir erek olduğunda ise kesiklik ve kopukluklar ortaya çıkar.
Değer bakımından yaşamdaki en büyük bağışlar, kişinin ömrünü yüce Allah’a boyun eğerek geçirmesi, güzel işler yapması; bu uzun ömür ve güzel işler üzerinden de Allah’a verdiklerinden dolayı şükretmesidir.
***
Kitabın başındaki hikmetli bir anekdot ile yazımızı hitama erdirelim…
İslam Davetinde Adanmışlık. “Rahmetli babam Allah’ın emirlerine uyabilmem için Allah’ı arkama değil sürekli önüme almamı öğütlemişti. Allah’ın gösterdiği yolda yürümek, her müminin, her Müslüman’ın amacıdır.”
(Yeri ve zamanı geldikçe yazar ve kitabı üzerinde durmaya devam edeceğiz, inşallah...)
Ramazan Bayramımız mübarek ve nice hayırlara vesile olsun, inşallah…