Balkanlı, Bosnalı, Kosovalı Reşat Nuri Erol olarak, özellikle Bosna Savaşı ve Kosova Savaşı yıllarında çok beka yazıları yazdım, Anadolu’yu dolaşarak ‘Beka Konferansları’ adını verdiğim konuşmalar yaptım; Anadolu ve Türkiye’nin savunmasının genel olarak Balkanlar’dan ve özel olarak Bosna ve Kosova’dan başladığını anlatmaya çalıştım...
15 Temmuz…
Öncesinde, 1 Mart Tezkeresi ve diğer teşebbüsler…
Öncesinde, 28 Şubat yani Millî Görüş ve Erbakan’ın önünün kesilmesi…
Öncesinde, her on yılda yapılan ‘müdahaleler, müdahaleler’; 1980, 1971, 1960…
Ve aralardaki nice yarım kalan teşebbüsler, nice müdahale teşebbüsleri…
Bosna ve Kosova Savaşı yıllarında neler dedim, neler yazdım?
-Yirminci yüzyılın başlarında Anadolu’yu işgal eden yedi düvel, bugün ya da yarın, yani yirmibirinci yüzyılın başlarında, Anadolu ve Türkiye’den vaz mı geçtiler?
-Yirminci yüzyılın başlarında İstanbul’u işgal eden İngilizler, İzmir’i işgal eden Yunanlılar, Antalya’yı işgal eden İtalyanlar, Antep’in “gazi” olmasına vesile olan Fransızlar, Kars ve civarını işgal eden Ruslar; 21. yüzyılda Türkiye’den vaz mı geçtiler?
-Siyonist Yahudiler ve Sömürü Sermayesi’nin askeri ABD’liler Irak ve Suriye’yi işgal ederken, bugün de İran’a saldırırken, asıl ana hedefleri Türkiye’den vaz mı geçtiler?
-1071 Malazgirt sonrasında ve özellikle 1299 Kuruluş sonrasında, önce Cengiz Han’ın mirasçıları Anadolu’ya saldırdılar; “Diriliş Ertuğrul” dizisinde kısmen izliyoruz.
-Sonra Timur 1402 senesinde Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezid’i yenerek Osmanlı Devleti’ni 11 sene sürecek Fetret Devri’ne soktu...
Kosovalı biri olarak hep şunu hatırlarım: Doğduğum Kosova Ovası’nın diğer ucunda, İstanbul’un fethinden (1453) önce, 1389 ve 1448 senelerinde, atalarımız Balkanlı ve Avrupalı Haçlılarla, iki ‘meydan muharebesi’ yaptılar; İstanbul ondan sonra fethedildi…
Kosova doğumlu Reşat olarak şunu da hep hatırlarım: Yanına birkaç şehzade ve zamanın sadrazamı Hakkı Paşa’yı alan Sultan Reşat, 1911 yılı Haziran ayında Balkan seyahatine başladı. 16 Haziran 1911 Cuma günü, Sultan Birinci Murat’ın 1389 yazında Miloş Kapiloviç adındaki bir Sırp tarafından şehit edildiği Kosova Ovası’ndaydılar...
Kosova Ovası o gün, Türk tarihindeki en kalabalık cemaatin kıldığı Cuma namazına şahit oldu. Ovanın değişik yerlerine çok sayıda minberler kurulmuştu ve her minberde bir imam vardı. Sultan Reşat ceddi Sultan Murat’ın şehit edildiği noktanın yani “Meşhed-i Hüdávendigâr” denilen yerin hemen yanı başında kurulmuş olan geniş çadırdaydı, yüz bin kişinin kıldığı Cuma namazına buradan iştirak etti. Sonra çadırın önüne getirilen platforma çıktı ve bir “nutk-u hümayun” verdi yani halka hitaben konuştu. Cuma namazını evlâd-ı fatihan ile beraber eda etmekten ne kadar memnun olduğunu söyledi ve “Bölünmeyelim, birleşelim. Bölünmeye dinimiz de karşıdır” dedi.
Kosova Ovası’nın diğer ucunda 1950 yılında doğduğumda, babam sülalemizin o zamanki en büyüğüne gidiyor ve soruyor: “Bir oğlumuz dünyaya geldi, adını ne koyalım?” Aldığı cevap şöyle: “Kırk yıl önce bu topraklara Sultan Reşat geldi Kosova Ovası’nda yüz bin Müslüman’la Cuma namazı kıldı, bu çocuğun adı “Reşat” olsun!”
İşte… İstanbul Belediye Başkanlığı Seçimi bugünlerde yenilenirken…
Özetlediğimiz bu ve benzeri sebeplerden ‘Beka Sorunu’ unutulmamalı…
Hatta… İstanbul Belediye Başkanlığı Seçimi vesilesiyle…
Türkler İstanbul’u fethettiklerinden yani 1453’ten beri, Avrupa/Batı dünyası için var olan ‘Şark Meselesi’ ya da bizim açımızdan ‘Beka Meselesi’ unutulmamalı...
Bu hafta, “Haftalık Yorumlar” olarak iki çalışma yaptık, başlıklarımız şöyle:
- “Beka Sorunu ve Çözümü”
- “Bekanın Merkezi İstanbul”
Gelecek yazılarda bu önemli konular üzerinde duralım, inşallah…