AK Parti ve kadrolarında giderek azalan; “dava adamlığı mefkûresi”…
“Sade-Müslüman’ca hayat tarzı”…
Tek adam yönetim biçiminin toplumsal farklılıkları kavrayamaması…
Her gün daha fazla toplumu ve yönetim biçimini “sıkarak” yönetmeyi tek çözüm görme…
Güvensizliğin yol açtığı, “ancak en yakınlarıma güvenirim sendromu”…
Ceo-başkan yönetim anlayışı, vb. “ne oluyor?” sorularını çoğaltıyordu.
Soruları ancak “korkular” yani “beka” bastırabiliyordu.
AK Parti tabanı da aslında şaşkındı. Lidere duyulan “popülist hayranlık” olmasa, süratle çözülmesi işten bile değildi, partinin. Parti kavga ve çatışmalardan yorulmuştu.
Ekonomik kriz hepsinin üzerine “tüy dikti”, mutfaklar artık yangın yerine dönmüştü.
Yüzlerce TV-radyo-gazete ve bizatihi lider, bu yangını söndürmeye ve taraftarlarını “konsolide” etmeye çabalıyordu. 31 Mart yerel seçimlerine lider bizzat ağırlığını koymuştu.
Muhalefette “yıldız oyuncu” olmamasına rağmen, büyük şehirlerin neredeyse tamamı kaybedildi.
Amigolar dışında, sonuca halkın tepkisi çok cılızdı.
Kayıplar sadece “menfaat kayıpları” olarak dile getiriliyordu.
“Dava”dan bahseden yoktu.
Seçim sonrası sokak “makuldü”, kimsede “beka” endişesi de görülmüyordu.
Aksine her cephedeki “partizanlar dışında, ortalama halk durumu kabullenmiş ve “değişiklik iyi” diye bakıyordu neticeye.
Trump da olmasa bu Amerikalıların “yüz vereceği” de yoktu.
Hikâye burada bitiyor muydu yoksa? Amerikalıların İslam’a biçecekleri “yeni rol” ve “yeni liderlik” ufukta görülmüyordu henüz.
Hikâyeler bitmez, ama “muhafazakârlık” biteli 5-10 yıl oluyordu. Mefkûre tüketilmiş, “sermaye kediye yüklenmişti”.
Bundan sonraki soru, “muhafazakârlığın, yeniden ana siyasi akım olup olamayacağı”.
Görülen, çok ama çok zor olduğu.
Geleceğin siyasi hareketini başka bir yazıya bırakalım.
Hadi kalkın gidelim, “Son muhafazakâr” perdeyi kapadı gözüküyor.
Muhafazakâr demokrasi ya da siyaset anlayışı, Kosova’dan yani ülke dışından bakınca, böyle görünüyordu.
Bu değerlendirmeyi yapan yazarımızı bir kere daha tanıyalım.
Kosovalı Adelina Sfishta, 1987 yılında Kosova-Podujeva’da doğdu. Kosova savaşını militan bir kız çocuğu olarak yaşadı. Üniversitede radyo televizyon eğitimi aldı. 2009 yılında Balkan TV’de çalışmaya başladı. 9 yıldır TV haber ve programcılığı yapmaktadır. Araştırmaları Balkan ülkeleri ve Türkiye eksenlidir. “Son Muhafazakâr” başlıklı değerlendirmeyi geçen ay 31 Mart yerel seçimleri sonrasında yaptı.
Kosovalı (Kosova doğumlu) Reşat Nuri Erol olarak her vesileyle ve her zaman hatırlattığım üzere; biz Balkanlı Müslümanlar olarak anavatan Türkiye’ye ve Türkiye’de olanlara en az bu ülkede yaşayanlar kadar veya -tahmin edeceğiniz derin sebeplerden dolayı- daha yakından bakıp değerlendirmekteyiz.
Bunun sebepleri pek çoktur ama sadece bir tanesi bile hepsinden önde gelir.
Balkan ülkelerinde yaşayan Müslümanların “beka sorunu” hep vardı, “Bosna ve Kosova savaşları” sonrasında bu sorun daha da arttı.
Bundan dolayı Türkiye’deki her gelişme dikkatle izlenir.
Kosovalı Adelina Sfishta da işte bunu yapmış.
Biz genel olarak Balkanlarda ve özel olarak Kosova ve Bosna’da “RAMAZAN MUBAREK” deriz; Ramazan-ı Şerif mübarek ve her türlü hayırlara vesile olsun, inşallah…