‘SEÇİM SONUÇLARI’ mı, ‘SAĞLIK/HASTALIK’ mı diyenlerden olabilirsiniz… ‘Olmaya devlet (düzen, sistem) cihanda bir nefes sıhhat gibi’ diyenlerdenim… Ama merak etmeyin, sayım hengâmesi bitsin; devlet ve Adil Düzen yazıları da olacak… Devam edelim…
Hekimin Misyonu Sağlık, Doktorun Vizyonu Hastalık!
Peki, hastalık ve kötülüklerle nasıl mücadele edeceğiz?
İyilik - sağlık sistemini nasıl kuracağız?
Sosyal, ruhsal ve çoğu bedensel hastalıklar ve kötülükler, kaderin değil kötü yaşam tarzının eseri. Küresel yaşam tarzı sadece bizi değil, dünyayı da hasta ediyor. Bu yüzden, Dünya Sağlık Teşkilatı ve tüm bilimsel kuruluşlar, hastalıkların önlenmesinde ilk önce ve ısrarla buna yol açan yaşam tarzının değişmesini şart koşuyor. Çünkü yaşam tarzının dayattığı riskler ortadan kalkarsa hastalıklar azalıyor.
* Peki, bataklığı kurutmadan yaşam tarzını değiştirmek ve hastalıkları önlemek mümkün değilse, hastalıklara mahkûm muyuz?
* Hasta eden yaşam tarzını değiştirin diyen bilime rağmen neden değiştiremiyoruz?
* Bilim adamları mı anlatamıyor, yoksa biz mi anlamıyoruz?
* Onların söylediği şeyleri yapmak neden bu kadar zor?
* Bizi ve dünyamızı boğan bu deli gömleğini nasıl çıkarabiliriz?
* Modern ve çağdaş diye peşinden koştuğumuz bu yaşam tarzı, neden bizi ve dünyamızı hasta ediyor ve neden biz hâlâ ona ulaşmayı gaye ediniyoruz?
Sorgulanması gereken Da Vinci’nin şifresi işte bu! Sağlık ve hayatımız bu şifrenin çözümüne bağlı. Ya bu şifreyi çözüp sağlıklı bir toplum olacağız ya da her çeşit hastalık ve kötülüğün kurbanı olacağız. Çözüm diye dayatılan her şey trilyon dolarlık sektörü şişirmekten başka işe yaramıyor. Artan sağlık harcamalarına rağmen insanlık daha sağlıklı değil.
Ülkemizde son 9 yılda hastalıklara harcanan para % 800 artmasına rağmen hastalıklar daha da arttı. Hastalıktan beslenen canavar doymak bilmiyor. Bunca hastalığa yol açan bataklığı kurutmak, kimsenin aklına gelmedi. 50 yıldır yapılan; sivrisinek mücadelesi. Bataklık oluşumunun engellenmesi ise çok daha ucuz ve kolay olmasına rağmen bu mücadele ilk defa başladı. Hastalık ve kötülükten beslenen hastalık lobisi ve uzantılarını rahatsız eden işte bu! Çünkü bataklık kurutulursa bunlar yok olacak. İşte yaygaranın sebepleri: Sivrisinek bulutlarıyla mücadele ilaçtan, teknolojiye trilyonlarca dolarlık dev bir sektör doğuruyor. Hastalıkların önlenmesi ise bu dev sektörü çökertiyor.
ABD sağlık sektörü büyüklüğü 2,5 trilyon DOLAR. Gerisini siz hesaplayın. Uğruna kanlı savaşların yapıldığı petrolden bile büyük bir sektör.
Kaynakları küresele pompalayan bu emme basma tulumbanın sürekli çalışması, hasta etme ve sonra da tedavi etme oyununa bağlı. Yoksa nazik bir şekilde cepleri boşaltan sistem temelden çöker. Hastalık ve kötülük lobisi ise bu sistemin bekçisi ve yılmaz savaşçısı. Hastalık ve kötülüklerin arkasında hep bu lobi var. Çünkü bunlar hastalık ve kötülükten besleniyor. A›dan Z›ye bizi ve dünyamızı hasta eden, zehirleyen neyi değiştirmek isterseniz hemen karşınızda bu çıkar şebekesi çıkıyor. Çünkü bunların çıkarı hastalık ve kötülük. Hastalık ve kötülük canavarının yaşaması, hastalık ve kötülüklerin artmasına bağlı.
Hastalık lobisinin silahı ise insanı hasta eden zararlı maddeler. İçki, sigara, fastfood, katkı maddeleri, GDO... Bu sağlık düşmanlarını kısıtlarsanız hemen yaygara başlıyor. Hastalık lobisi ve küresel medyanın ürettiği bu yaygarada evrensel hukuk küresel şirketlerin çıkarlarını korurken, sahte aydınlar ve Anayasa Mahkemesi de evrensel hukuk diyerek hastalık üreten riskleri başımıza musallat ediyor.
Peki, evrensel hukuk ve kirli çıkarlar uğruna hasta mı olacağız?
Hâlbuki Anayasa, halk sağlığını koruyun diye emrediyor.
Anayasa Mahkemesi bu görevini ne zaman hatırlayacak?
(Bu ve benzerleri önemli sorular, önemli sorunlar ve yazacaklarımızın devamı var.)