KUR’AN VE İLİM çalışmalarımız 1005 haftadan beri aksamadan devam ediyor… Yedi haftadır Hac Suresi üzerinde çalışıyoruz, geçen hafta 27-30. ayetler üzerinde durduk...
27) “Veezzin fî’n-nâsibil hacciye’tûke ricâlen ve’alâ külli dâmirin ye’tîne minkullifeccin ‘amîk(in) / İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya binekler üstünde uzak yollardan sana gelsinler. 28) Liyeşhedû menâfi’a lehum ve yezkurû-sma(A)llâhi fî eyyâmin ma’lûmâtin ‘alâmâra zekahum minbehîmeti’l-en’âm(i)fekulû minhâ veat’imûl’-bâise’l-fakîr(a) / Ta ki kendi menfaatlerine şahit olsunlar; Allah’ın onlara rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O’nun adını ansınlar. Siz de bunlardan yiyin, çaresiz kalmış yoksulu da doyurun.”
Sadece bu iki ayet ile ilgili birkaç yorumumuzu aktarı-yorum…
“Beş vakit namaz ocaklarda yani aşiretlerde kılınır. Cuma namazı kabile içinde yani bucakta kılınır. Ramazan bayramı namazı ilde, kurban bayramı namazı ülkede kılınır.
İnsanlık da Mekke’de toplanarak kongre yapmış olur. Her sene hac yapılır. Kadın ve erkeğe ömründe bir defa olsun hacca gitmek farzdır. Kadınlara Cuma namazı farz olmadığı halde hacca gitmek onlara da farzdır. Çünkü Cuma siyasi namazdır, oysa hac siyasi değildir.
İl toplantılarında genel hizmet hâkimdir. Dolayısıyla Ramazan bayramlarında namaza katılmak kadınlara da farzdır. Kurban bayramları ise daha çok siyasi hüviyet taşır, kadınlara farz değildir diyebiliriz. Kadınlara beş vakit namazı cemaatle kılmak farzdır, Cuma namazı farz değildir. İl namazı olan Ramazan Bayramı namazı farzdır. Devlet namazı olan Kurban Bayramı namazı farz değildir. Hac farzdır. Bu tür içtihatlara temsili kıyas denir.
İnsanlık ‘Hac Yolları’ ile birbirine bağlanacaktır. Güney Amerika’dan çıkan Hac Yolu Alaska’dan geçtikten sonra ikiye ayrılacak. Biri kuzeyden Avrupa’ya dönüp Cebeli Tarık’tan Afrika’ya geçecektir. Diğeri Pekin’den geçerek Hindistan ve Anadolu’ya gelecek, Avrupa’dan gelen kolla birleşip Mekke’ye gidecektir. İpek Yolu dedikleri yol ‘Hac Yolları’ olacaktır. Hac Yolları kara, deniz, hava ve demir yolları ile tamamlanacaktır. ‘Hac Yolları Vakfı’ kurulacak, bu yollar üzerindeki köy ve beldelerin vergileri bu vakfa verilecek ve uluslararası taşıma bedelsiz olacaktır. Kervansaraylar ihya edilecektir. İşte bu ‘Hac Yolları’ ve bunların merkezdeki yani Mekke’deki ‘Hac Beldeleri’ oluşmadan bu ayet uygulama imkânını bulamaz.
Sermaye ve Merkezi Devletler düzeni devam ederken, halk “Semt Kooperatifleri” olarak organize olacaktır. Semtlerinde “Ortaklık Sistemi” ile üretim yapacaklar ve “Ortaklık Sistemi” ile tüketim yapacaklar. Devlete vergi verip güvenliklerini sağlayacaklardır. Sermaye de buralarda üretilen malları satacak ve böylece ekonomik birlik sağlanacaktır.
Semt Kooperatiflerinin ortak bilgisayar ağı olacaktır. Tüm üretim ve tüketim bilgileri orada yer alacaktır. Diyelim ki yıllık patates ihtiyacı eski rakamlarla bilinmektedir. Bugün mevcut stoklar fazladır veya azdır. Ona göre hesaplayacak ve ‘Selem Fiyatlarını’ ilan edeceklerdir. Halk ona göre üretecek ve tüketecektir. Halk o fiyatlarla alıp satacaktır. Halk bilgi sahibidir, ona göre karar verecektir. Kimse kimsenin işine karışmayacak, Merkezi Kooperatifler sadece bilgi verecekler, bu yılın patates fiyatları budur diyecek. Halk istediği üretimi yapacak, istediği fiyatla satacak, istediği ürünü tüketecek ama Ar-Ge Merkez Kooperatiflerinin tespit ettiği rakamları civarında gerçekleşecektir.
Halkın bu düzene geçmesi için hac organizasyonunun yapılması gerekmektedir. ‘Hac Yolları’ yalnız Kur’an ehlinin Hac Yolu değildir. Her dinin kendi hac ettiği bir merkez vardır. Bu yollardan herkes yararlanacaktır.
Mevcut imkânlarla İpek Yolu’nu harekete geçireceğiz. Londra’dan kalkan otomobil (eski kervansaraylar sistemine benzer şekilde) dört saatlik mesafede şoförünü değiştirerek devam edecek, Türkiye’den geçerek Tokyo’ya varacaktır. Mevcut hava, deniz ve demir yollarından yararlanabilir ve kendi kargomuzu kendimiz kurabiliriz. Bize ambargo koyabilirler. Biz de onlara mal satmayız, biz de onlara ambargo koyarız...”
(Devam edebiliriz…)