Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012
7156 Okunma, 1 Yorum

Allah, O ve Mülkiyet

 

 

Daha once Allah-Rab ilişkisine yönelik yaptığımız tahlillerde ve sonrasında Adil Düzen Anayasası çerçevesinde ifade ettiğimiz Mülkiyet ve Sermaye/finansman meselesine ilişkin değerlendirmemiz her ne kadar derin eleştirilere muhatap olmuş olsa da görülüyor Doğru olan şey lafzi verilerdir.

 

Karagülle son iki seminerinde (689-690) Bazı açıklamalarda bulunuyor.  Her ne kadar şimdilik son derece zayıf ve alçak bir sesle olsa da, anlaşılan o ki, ciddi tereddütler var.

 

Ancak, Lafza yaklaşırken yine de alışkanlıklarını terketmediği ve lafzın ifadelerini kabullerine monte etmeye gayret etmeye çalıştığı da yiine anlaşılan başka bir husustur.

 

Birkaç noktaya değinmek faydalı olabilir diye düşünüyorum:

 

Mülkiyet Meselesi ile ilgili olarak:

 

“Sosyalistlere göre yeryüzünde mülkiyet yoktur, her şey herkesindir. Geçmişteki kötü uygulama sebebiyle bugün hemen kollektif mülkiyete geçilemeyeceği için şimdilik her şey devletin olmalı, sonra devleti de ortadan kaldırıp halka yeniden iade edilmelidir.

 

Bu anlayış esasta doğrudur. Yeryüzü tüm insanlığın malıdır. Ne var ki sorumluluk ve emek mallar üzerinde mülkiyeti zorunlu kılmaktadır. O halde mülkiyet olacak ama mutlak mülkiyet olmayacaktır.”

 

Karagülle bu ifadesiyle, mutlak mülkiyetin olamayacağını Kabul ediyormuş gibi görünüyor. Ama “Mal” kavramının tanımını da yapmıyor çünkü toprak üzerindeki mülkiyeti yine kendi kabulu olan “işgale dayalı mülkiyet” haline dönüştürmesi gerekmektedir. Eğer toprak veya doğal kaynaklar “Mal” değilse, o halde mülkiyet olamayacağı gibi, mirasada konu edilemeyecek demektir. Ama biz biliyoruz ki, “Mal”, emek verilerek üretilmiş olan şeydir.  Toprak emek ile üretilemez, ancak toprak işlenebilir. Bu durumda topraktan işlenerek elde edilen şey mal olur. Toprağın kendisi değil.

 

Devamında ise, Adil Düzen Anayasasındaki ifadeden ne kasdettikleriini açıklamaya çalışıyor ama, mutlak mülkiyetsizlik anlayışı ile örtüşen bir açıklama değildir. Diyor ki:

 

“Yeryüzü tüm insanlığındır. Kim ilk işgal ederse, işgal ettiği müddetçe o kullanır. Boşalttığı zaman orada hiçbir hakkı kalmaz. Başkası gelip işgal edebilir. Asıl olan budur.”

 

İşgal “Güce dayalı” bir eylemdir. Güçlü olan işgal eder, zayıf olan ezilmeye devam eder. Güçlü olan zaten güçlüdür, işgal ettiği topraklar onun gücünü artırmaktan başka bir işe yaramayacak ve diğerlerini de köleleştirecektir. Kaldı ki, gücü sebebiyle toprağı işgal edebilenlerin toprağı bırakıp gittikleri de herhalde rastlanabilen bir şey değildir. Bu kabulun hangi ayete dayanarak ortaya konduğunu bilmek de pek mümkün görünmüyor. Çünkü Bu sadece tarihsel bir anlayıştır ve lafzin önerisiyle veya hükmüyle ilgisi yoktur.

 

Ama elbette bu “Adil düzen” kabuludur. Bu açıdan diyeceğimiz bir şey yok ancak dayanakları sebebiyle bunun Doğru olmadığını, lafzi olmadığını söyleyebiliriz. Kur’an böyle bir şey önermez.

 

Öte yandan, Karagülle'nin Salat-Namaz ayırımı yapmaya başlaması da dikkate değer. Namaz’ı bir rituel olarak Kabul etmesi bizi ilgilendiren bir şey değildir.  Ancak:

 

“Salât imanın şartları arasında sayılır. İman kalple yapılır, ağızla tasdik edilir. Ama bir kimse eğer namaza geliyorsa o mü’min kabul edilir. Namazı terk edip kılmayanı imandan çıkmış kabul ederler” demektedir.

 

Burada da enteresan bir durum vardır. Salat kavramını imanın şartı olarak saymakla birlikte, bunu sadece Mü’min olanlar için zorunlu bir eylem haline dönüştürmektedir. Buna gore müslim olanların “Salat” etme zorunluluğu yoktur. Çünkü yine ifadelerinden anlaşıldığına gore “Salat ve Namaz” Karagülle’ye gore aynı şeydir.

 

Elbette kabulleri olan “Namaz” ile ilgili yapmış olduğu “beden eğitimi” tanımları veya “Sağlığa olan katkıları” kendi kabulleridir ve bu hususta diyebileceğimiz bir şey yoktur. Bizim merak ettiğimiz, Daha once “Salat ve Namaz aynı şey değildir” demiş olmasına rağmen, burada “Salat ve Namaz” kavramlarını aynı şeymiş gibi zikrediyor olmasıdır. Ve elbette bu kavramları getirip “İman esası” olacak bir niteliğe büründürmesidir.  Bu durumda okullardaki Beden eğitimi dersleri de imanın şartı olması sebebiyle  “Namaz” mertebesinde olmalıdır.

 

Anlaşılan o ki, “Namaz imanın şartları arasındadır” kabulu olmadığı takdirde, bu eyleme itibar eden kimsenin olmayacağından korkmaktadır. Dolayısıyla toplantılarına katılımın olmayacağı ve bir çeşit “zikr” ayinlerinin gerçekleşemeyeceğinden endişe etmektedir.  Elbette bu bizim “hayali” varsayımımızdır, doğrusunu Karagülle’nin söylemesi gerekir.

 

Bize gore Namaz ritüeli ile Salat kıyas-ı kabil olmayan iki ayrı şeydir. (her ne kadar Karagülle de prensipte bunu Kabul etse de uygulamada bundan döndüğü görülmektedir). Gerek tarihsel veriler ve gerek Lafzın ortaya koymuş olduğu “Salat” kavramı bugün herkes tarafından bilinebilen şeylerdir. Aslında bu durum Lafzın “Salat” kavramını reddetmek anlamına da gelir ki bu oldukça vahim bir durumdur.

 

Karagülle, seminerinde “Arapça dili ile, Kur’an dilinin aynı olmadığını” Kabul ediyor. Buradan hareketle Arapça dili için üretilmiş olan kuralların Kur’an için uygulanamayacağını veya Doğru sonuçlar vermeyeceğini de söylüyor. Daha once böyle bir kabulu var mıydı bilmiyoruz ama böyle bir ifadeyi kullanmış olmasını doğrusu önemsiyoruz.  Herhalde Karagülle takipçileri de oturup düşüneceklerdir.

 

Ancak, yine Karagülle’nin bu kurallar çerçevesinde “Allah ve O” ifadelerine yüklediği anlamlar oldukça gariptir. Diyor ki:

 

“Bundan önce geçen “Allah” kelimesine âlemlerin rabbi Allah olarak anlam verdik. Bundan önce geçen kelimeye de âlemlerin rabbi Allah manâsını verdiğimizden kuralımıza aykırı idi.”

“Burada “Allah” kelimesi iade edilmeden zamir ile O’nun velilerinden bahsetmektedir. “ demektedir.

 

Biz “veli” kısmını geçiyoruz, ancak “Allah” kelimesinin kendisini ne olarak Kabul ettiğini merak ediyoruz doğrusu. Bu kelime de bir “işaret zamiri” değil midir? “El-lehu” marife bir işaret zamiri gibi görünüyor, yoksa biz yanlış mı anlıyoruz? Yanlış hatırlamıyorsam müfessirlerin de tanımları bu şekilde idi. (Elmalılı ve diğerleri…)

 

Acaba “Allah” (el-lehu) lafzının bu şekilde marife kullanılması ile, nekre kullanılan “hu” veya “lehu” ifadeleri arasında bir fark yok mudur? Mesela:

 

“Elem ta'lem ennAllahe leHU mülküsSemavati vel Ard ve ma leküm min dunillahi min veliyyin ve la nasir”  (bakara 107 ve diğerleri)

 

Herhalde burada iki işaret zamirinin yan yana zikredilmiş olması ilginç olmalıdır. Allah’ın katında/yakınında niçin bir yardımcı, bir dost yoktur? Diye de sormak geliyor insanın içinden.

 

Karagülle bir önceki seminerinde  (689) “Allah’ın bilinebilir olmadığını, O’nun tartışılamayacağını veya şekillendirilemeyeceğini” söylüyor idi. O’nun “Mutlak” olduğunu Kabul ediyordu.

 

Şimdi, yerler ve gökler değişkenler evreninin bir parçası değil midir? Böyle ise, “Mutlak” olan ile nasıl ilişkilendirilebilir? Yoksa şöyle midir: “emir yetkisi Mutlak olana aittir, ancak fiziksel evrendeki otoritenin sahibi aynı zamanda mülkün de sahiplik yetkisini kullanandır” Eğer böyle değilse, Karagülle kurallarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalır diye düşünüyoruz. Çünkü gerek iki kelimenin aynı manada kullanılmamış olması ve gerekse, yine kendisinin ifade etitği kurallara gore iki kelimenin farklı unsurları ifade etmesi gerekliliği zorunlu olmaktadır.

 

Tabii yine, Allah kelimesi yerine topluluk veya benzeri olguları bütünleştirmesi de yine Akevler Kabullerindendir. Buna da söyleyebileceğimiz bir şey yoktur. Bunun yanlış olduğunu, böyle olamayacağını daha once ısrarla ifade etmiştik. Ancak kabuller bizi bağlamaz.

 

Bu manada “evliya-veli” kavramlarına yüklediği anlam da yine bu kurallar ile çelişen bir durumdur ama bunun da bir “Kabul” olması sebebiyle bizi ilgilendirmediğini düşünüyoruz.

 

Öte yandan “İçtihatlar yapılacak ve uygulanacak; başarılı olanlar Allah’ın hükümleri olacaktır.” Demektedir.

 

Mutlak olan hükümler Kur’an da yeteri kadar açık değil midir? Bunun dışında hangi çıkarımları “Allah’ın hükmü” yapmak istiyorsunuz? Oldukça şaşırtıcı bir ifade olsa gerek.

 

Son olarak Karagülle, “Artık zekâtın vergi olduğunu bileceğiz.” Diyor.

 

Biz yanlış mı anlıyoruz, Kur’an da “vergi” olarak anlaşılan şey “Sadaka” değil midir? Eğer “Zekat” kelimesin “Sadaka” kavramının Türkçe karşılığı olarak kullanılıyorsa buna diyeceğimiz bir şey yok. Ancak bu da kavram karmaşasına yol açacağı için uygun değildir. Eğer kelime itibariyle “Zekat vergidir”  iddiasında iseniz, bu durumda “Sadaka” yı vergi olmaktan çıkarmalısınız.

 

Bu konu oldukça geniş bir şekilde tartışılmıştı. Zekatı vergi Kabul etmekle, kavramın ortaya koyduğu sonuçları ortadan kaldırmış olursunuz. Topluluğu sermayesiz bırakır, gelişmenin önüne engel oluşturursunuz demiştik. Buna katılmadığınız açık. Ancak hangi lafzi gerekçeyle veya hangi ayetin delaletinde böyle bir kabule ulaştığınız hususu önemlidir. Sadaka zorunlu ise “infak” sınırlarının dışında kalır. Bu durumda Zekat’ı vergi düzlemine konumlandımanın imkanı ortadan kalkar. Detaylar daha once tartışıldığı ve ortaya konulduğu iiçin yeniden tartışmanın gereği yoktur. Ancak bu iddianızın ve ısrarınızın “lafzi delillerini” bütün açıklığıyla ortaya koymanız gerektiğini düşünüyoruz. Tarihsel uygulamalar veya kabuller bizi bağlamıyor. Bu açıdan Lafzi deliller önemlidir. Zekat ve Sadaka aynı şey ise, niçin ayrı ayrı ifade ediliyor? Böyle bir kabul, Sizin kendi kurallarınız ile de derin bir çelişki içinde olduğunuz anlamına gelmez mi?

 

Dinlerin tahrif edilmiş olduğundan şikayet etmekte haklı olabilirsiniz ancak kavramları böylesine işlevsizleştirmek de bir başka tahrif şekli değil midir?

 

 

Vesselam

 

 

 


YorumcuYorum
ozer atac
12.12.2012
11:42

Dekomrasörlü (derin dalışta vurgun sathı )mülkiyet belirlemesi:

l-Mülkiyet Konusu hassastır,insanlığın çatışmasının kuru barutudur.

2-Allah, tüm proje ve telif haklarının tek sahibidir. Malın, mülkün ilk ve (yed-i emin) son sahibi Rab tır.

3-Mülkiyetin kullanım süresi, miktarı, değerlendirilmesi, türetilmesi,nakli,geri alınımı devri... yine projede (kuru -yaş tasarım sisteminde) Allah tarafından kayda/hükme alınmıştır.

4-Kul (istemsiz işleyişin, cüzi irade olma eşiğindeki birim) açısından mülkiyet edimi; veriye/ lütfa/ takdire dayalıdır; yetenek ve koşulları önceden belirlenmiştır; miktar, süreleri, devri RAB tarafından icra edilmektedir. Yani elde edici, sarf edici,devir edici, sorumlu, kullanıcı insan iradesi; Bunu kendinden bilir. Dört boyutta delileri "saklı" makro projeyi, inkar edebilir.

5- İnsanın verili çalışması (say)karşılığı, kayda alınmaktadır; kayıtlıdır. İnsanın algısı, yeteneği, çalışma azmi ve koşulları.. gibi hususlar, takdir örtüsüyle, yine Allah ın tasarım portalındadır. Yani, cüz i yetenek ve edimleri, hak ediş sonucudur. Veriler, hak ediş; eylemler, hak edileceklerle doğrudan bağlantılıdır. Hak ediş, bireyin doğumun dan önceki yitirdiği maddi deneyimleriyle, yine doğrudan bağlantılıdır. Çünkü takdirde HAK esastır; Hak, eylemsel ve gerekirci olarak ortaya çıkandır.

6- İnsan, verili eylemlerinin sonuçlarını, lezzetini ve değerini artırmak için kazanımlarını sağlayıcı çevre ve koşullarını beslemekle ödevlidir. Bu besleme, mülki değil, misyon mirasıdır.Bu misyonun kendisi, çevre için sadaka, koşullar için infak "yatırımı" dır.

7- "Dilendiğinde çekip alınacak" mülk; çevre, koşul "yatırımı" dışında, olan terekedir.





Son Yorumlanan Makaleler
Sam Adian
EKIMUS SALAT - Namaz bir Ritüel midir?
1.02.2012 18484 Okunma
15 Yorum 03.05.2020 12:00
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 51337 Okunma
18 Yorum 10.01.2020 12:34
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5208 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 6690 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5084 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 11976 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 4631 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7458 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6152 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 11668 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7156 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7442 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 26601 Okunma
45 Yorum 18.11.2012 00:41
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9168 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7327 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6401 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 14753 Okunma
42 Yorum 18.09.2012 01:06
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 11804 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6142 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 6621 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 6624 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 6778 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7260 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 7757 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 33753 Okunma
24 Yorum 24.07.2012 09:50
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5270 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 13777 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 10976 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 12988 Okunma
34 Yorum 10.07.2012 22:30
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8310 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 6647 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5278 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5257 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 6798 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 16576 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 5716 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 13579 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 6557 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12447 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 8967 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9333 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11140 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5287 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6120 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9076 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4170 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 4973 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5081 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 13953 Okunma
23 Yorum 23.03.2012 04:25
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5289 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6187 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 11903 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12395 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 6828 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 3790 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10112 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 6660 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4422 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12151 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
DÖRT DELIL
22.02.2012 5067 Okunma
4 Yorum 02.03.2012 07:45
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4493 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve SISTEM Toplu değerlendirme ve cevaplar
19.02.2012 10880 Okunma
16 Yorum 24.02.2012 01:08
Sam Adian
SLT-CEMAAT ŞERHI
15.02.2012 4051 Okunma
6 Yorum 16.02.2012 17:53
Sam Adian
SLT ve CEMAAT -
4.02.2012 4090 Okunma
1 Yorum 05.02.2012 08:58
Sam Adian
Allah Nasıl SLT eder?
2.02.2012 4588 Okunma
5 Yorum 03.02.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4030 Okunma
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5267 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4027 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5398 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 4657 Okunma
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 11749 Okunma
Sam Adian
Ve MUKADDERAT...
14.10.2012 6046 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5152 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 4745 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 3
8.02.2013 6310 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 4
8.02.2013 5255 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3465 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 2920 Okunma
Sam Adian
ARASAT'TAN BIR ARSA
18.12.2012 4566 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 1
24.05.2017 3848 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 2
24.05.2017 3301 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 3856 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4245 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4082 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4402 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6055 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4304 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6251 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6373 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 3776 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4075 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4262 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 3905 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 6577 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3450 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3401 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 3917 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 5478 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3485 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 3934 Okunma


© 2024 - Akevler