4 MEZHEBİN FIKHI VE KARAGÜLLENİN İÇTİHATLARI
Süleyman Karagülle
1945 Okunma
109-İSLAMDA ORGAN NAKLİ

İSLAMDA ORGAN NAKLİ

 

İnsanın var olması, anasından ve babasından alınan erkek ve dişi hücrelerin döllenmesi ile başlar. Böylece bir insandan diğer insana organ nakli, ilkahla başlar. Her cinsi ilişki erkekten kadına bir organ naklidir. Menideki hormanlar kadına aktarılmakta ve kadının hücrelerinde bu hormonlar yayılmakta, sperma ise yumurta ile birleşerek yavruyu oluşturmaktadır. Anne sütü de çocuğa organ nakli mahiyetindedir.  Diğer taraftan  kan aldırmak insan için zararlı değildir, hatta faydalıdır. Kan vermek de bir organ naklidir.

İslamiyet verene zarar vermeyen bu nakilleri meşrulaştırmış, müesseseleştirmiştir. Evlenme, süt verme, kan aldırma müesseselerini getirmiştir. Süte kıyasla kan verilmesi de yalnız meşru olmaz, aynı zamanda mesnun olur, sevab olur. İslamiyette her hükmün bir illeti vardır. İllet, ya doğrudan kitap veya sünnetle tesbit edilir veya istihsan ile tesbit edilir. Yani, şeriat eğer bir vasfı hasen görüyorsa, o sünnet veya farz için illet olabilir. Kabih görüyorsa kerahat veya haram için illet olabilir.  Müçtehid her hükme illet arar ve kendi kanaatine göre onu tesbit eder. Eğer onun illetliği bütün alimler tarafından kabul ediliyorsa, o kesin hüküm olup icma hasıl olmuştur ve herkes ona uymakla yükümlüdür. Nikahta ve süt vermede illet, başkalarının hacetidir. Onun için sünnettir veya farzdır.

Kur'an'da "evli olmayanları evlendirin" ayeti vardır. Emrediliyor. Bu ayetin  delaleti çok önemlidir. Evli olmayan bu evlenme vucubiyetini içine alır. Çünkü evli olmayan da başka evli olmayanı evlendirmekle mükelleftir. Bunu da ancak evlenmekle gerçekleştirir. Annenin çocuğuna süt vermesi zaten farzdır. Hatta çocuğuna süt vermez de çocuk ölürse, kasıt varsa kendisi, kasıt yoksa annenin akilesi onu tazmın eder.

Diğer taraftan kan verilmesinin insana zararlı olmadığı, hatta faydalı olduğu şer'an sabittir. Peygamberin sünneti ile sabittir. Bu kanın dışarıya akıtılmayıp muhtaç olana verilmesi de farz-ı kifayedir. Tıpkı nikah ve sütte olduğu gibi. Buraya kadar yaptığımız istidlallere sadece farz değil, sünnettir diyebilirler, en çok  mübahtır diyen de belki çıkar. Amma her halde mekruh veya haramdır diyenin çıkması söz konusu olamaz.

Şimdi bir adım daha ileri gidebiliriz. İnsanın kendisinin zarar görerek başkasının faydasını sağlaması meşru mudur? Böbreğinin birini vermek veya gözünün birini vermek suretiyle başka insanın sağlığına yardım etmek caiz midir? Bu husus son derece tartışmalıdır.

Önce, insanın kendisini satma ve bağışlıyarak köle etme hakkı yoktur. Öldürme hakkı hiç yoktur. Bu durumda organını satma veya bağışlama hakkı da yoktur. Kesme hakkı yoktur. Diğer taraftan, insan için savaşmak en büyük ibadet kabul edilmiştir. Bu da başkalarının hayatı için kendi hayatını feda etmedir. Buna kıyasla insanın organ bağışlaması da meşru olmalıdır.

Savaşta ölmenin felsefesi şudur: Düşman gelmektedir. Biz savaşmasak hepimizi öldürecektir. Savaşırsak bir kısmımızın sağ kalması muhtemeldir. O halde burada, başkası için ölme yoktur, ölürken bazılarını ölümden kurtarma vardır. İki hasta olsa, ikisinin de birer böbreği sağlam, diğerleri sakat olsa, ama ikisinin böbrekleri yetmez olsa, birinin kendi böbreğini vererek diğerini kurtarması caizdir. Kendi ölümü zaten böbrek verse de, vermese de olacaktır.

Şimdi ölmekte olan kardeşini kurtarmak için kendisini öldürmesi caiz değildir. Ancak iki gözü gürmeyen kardeşine bir göz vererek, onu sağlıklı hale getirmesi ise müşkül bir durumdur. Böbrek de böyledir. Gözünü verdiği için bir kötülük yapmaktadır ama başkasını görmeye kavuşturduğu için de iyilik yapmaktadır. Burada iyilik ve kötülük beraberdir. Hükmü nedir?

Birinci kural, iyilik kötülüğün iki katı ise iyilik hakimdir. Yapması sevabtır. Kötülük iyiliğin iki katı ise yapması haramdır. Kötülükle iyilik birbirine yakınsa yapılması ile yapılmaması arasında bir fark olmamakla beraber, bu hallerde insanlar rıza dışı vermek zorunda kaldıkları için mekruhtur. Bu bakımdan dirilerden organ alma haramdır, ancak zaruret hallerinde mubah olur, hükmünü getirebiliriz ve sevabı yoktur diyebiliriz. Kur'an "iyilikler, kötülükleri yok eder" diyor, burada "iyilik yapanların kötülükleri afv olur" demiyor. "İyilikler kötülükleri yok eder" diyor. O halde iyilik ve kötülüğün bir kişiden gelme şartı yoktur. Birinin uzuv vermesi kötüdür, ancak diğerinin görmesi iyidir. Burada iyilik kötülüğün iki katından fazladır. Tek gözle görme ile çift gözle görme arasında sadece vasıf farkı vardır. Yedeklik farkı vardır. Demek ki, göz başkasına verilebilir.

Ancak Kur'an'a göre anne baba çocuğu için zarara sokulmaz. Dolayısıyla başkasının menfaatı için bir başkası zarara zorlanamaz. İnsan ancak çıkar paralelliği varsa zorlanabilir. Bu sebeple kimse başkasına organ vermesi için zorlanamaz. Ancak vermesi caizdir. Sosyal baskının oluşacağı ve rızası dışı organ naklinin vuku bulacağı esas alınarak diriler arasında organ naklinin kerahetine hükmedebiliriz.

Şimdi ölüden organ almanın hükmüne gelinirse, buna başka bir yönüyle bakmamız gerekir. Bunun birincisi, burada kimin hukuku olarak organ almanın caiz olmadığı iddiasıdır. İslamiyette kişinin lehine hakları döllenme ile başlar, lehine dava açılabilir. Aleyhine haklar ise ancak doğumla başlar. Küçüğün de aleyhine dava açılabilir. Lehine haklar ölümle biter. Ölümden sonra lehine dava açılamaz. Aleyhine dava ise miras taksimine kadar devam eder. Miras taksiminden sonra aleyhine de dava açılamaz.

Batı hukuku ile islam hukuku arasında en büyük ayrılık burada kendisini gösterir. Ölür ölmez kişiliği sona erdiren batı hukukçuları ölüyü bütün varlığı ile mirasçılarına devreder, borç ve alacaklarını onlara bırakırlar. Onlara da mirası red hakkı tanırlar. İslamiyette ise ölen kişinin kişiliği sona ermemiştir. Veli onun vasisi olur ve onun adına mirası taksim eder. Bu veli, mirasçı olmayan en yakınıdır. Bunu, kamu adına yapar. Ölünün mallarına malik olunur, bedenine malik olunamaz. Bedeni ise kamu tarafından mezara defnedilir.

Ölünün bedenine karşı yapılacak taarruzlar için dava ikame edilemez. Sadece ona saygı duyanlara hakaret olduğu için, bu kişiler kendileri adına hakaret davası açabilirler. Bir diriyi savunurken cinayet olsa, sadece hata diyeti öder, kısas uygulanmaz. Ölüyü savunurken cinayet yapsa, ağır diyet öder, şibhi amd olduğu için kısas olmaz. Bir kimse kefenini veya üzerindeki malları alsa, hırsız olmaz ve bir ceza verilemez. Mallar lukata hükmünde olup, varisleri veya kefen parasını ödeyenler istirdad edebilirler, ceza verilemez.

Şimdi de ölecek kimsenin organını bağışlamasının sevab olup olmadığı sorulabilir. Önce bu, hasen midir, değil midir? Kur'an'da "kim birini öldürürse, bütün insanları öldürmüş" olacağını haber veriyor ve cezasını da ebedi cehennem olarak koyuyor. Buna mukabil "bir kişiyi diriltirse bütün insanlığı diriltir" diyor. Kıyasla bunun karşılığının da en büyük olması gerekir. Şehitlik bundan dolayı en üst dereceye çıkarılmıştır. O halde bir kimse öldükden sonra organlarını bağışladığını vasiyet etse, o en büyük sevap işlemiş olur. Çünkü ölenin vasiyetiyle hayır işlemesi kıyamete kadar devam eder.      

Ölüden vasiyet etmeden organ alınması, ölü veya yakınlarına saygısızlık olacağı için belki bir kötülüğü vardır. Ancak kendisinde zarar olmayan her iyilik için zimni izin vardır demekdir. Mesela bir kimse boş ev bulsa, üzerinde kilit yoksa gidip, oturabilir. Ama kitlenmişse kırıp, giremez. Çünkü izni yoktur, diğerinde ise zımnen izni vardır. Ölü ve varislerin mumaneatleri yoksa, ters beyanları yoksa,  zimni muvafakatları vardır ve organın alınmasında bir beis yoktur. Asla dava konusu olamaz.

Ölünün aksine vasiyeti varsa veya mirasçılarından biri buna karşı çıkıyorsa, burada şuna bakılır: O beldenin kurallarında ölünün izni olmasa da, varis mani olsa  ölüden organ alınır hükmü varsa, yine tereddütsüz ondan organ alınabilir ve mekruh olmaz. Organını vermek istemeyen o beldeye girmesin veya ölmesin. Bunu kanunlaştırma yerine bu hakkın küçük belediyelere tanınması gerekir. Dini inançları buna müsait olmayan halkların belediyelerinde buna tevessül edilmesin.

Şayet ölünün belediyesinde buna dair bir madde yoksa, aksine vasiyyeti varsa veya varisi men ediyorsa organı alan doktor aleyhine hakaret davası açılır ve o memleketin örflerine göre bu ne derece bir hakaret kabul ediliyorsa o miktar tazminata mahkum edilir. Bunu da akilesi öder. Buna tarafların seçecekleri birer hakemle, iki hakemin seçeceği baş hakem karar verir. Ölünün muhafızı, kimin yanında ölmüşse odur. Doktoru  diriye müdahele hakkına sahip olduğu gibi, ölüye de müdahele hakkına sahiptir. Bunu engelleyenler sorumludur. Doktoru olamayan ise müdahale edemez.

Burada son olarak irdelenecek husus organın verilmesinde ücretin alınıp alınmayacağıdır. Organ vereceklerin organlarını parayla satmaları haramdır. Anlaşmalar batıl olup, parayı vermişse geri isteyemez, hibe hükmündedir. Vermemişse talep edemez. Organı vermek isteyen de zorlanamaz. Ancak organı vadedip sonra da vermeyip diğeri vakit darlığı içinde ölmüşse sebebiyet diyetini öder.

Ölünün organı için de bir bedel istenemez. Ancak bir organ bankası veya kan bankası kurulur ve buraya organ veya kan bağışlayanlara banka bir bedel ödeyebilir ve hastalara ücretsiz verebilir. Hastalardan bedel istenemez.

 

 

 

 


4 MEZHEBİN FIKHI VE KARAGÜLLENİN İÇTİHATLARI
1-1-TEMİZLİK
2075 Okunma
2-2-MİSVAK
2047 Okunma
3-3-HİTAN(SÜNNET OLMAK)
2076 Okunma
4-4-NECASET
3243 Okunma
5-5-ABDEST
2908 Okunma
6-6-İSTİNCA
1736 Okunma
7-7-ABDEST-2
1980 Okunma
8-8-GUSÜL
2163 Okunma
9-9-TEYEMMÜM
2423 Okunma
10-10-MESH VE MEST
2227 Okunma
11-11-HAYZ
2011 Okunma
12-12-NAMAZ-1
1997 Okunma
13-13-NAMAZ-2-SETR
2557 Okunma
14-14-NAMAZ-3-İSLAMIN ŞARTI
2429 Okunma
15-15-NAMAZ-4-CEMAAT
3172 Okunma
16-16-NAMAZ-5-SEHV SECDESİ
2368 Okunma
17-17-NAMAZ-6-TİLAVET SECDESİ
3979 Okunma
18-18-NAMAZ-7-SEFER
2162 Okunma
19-19-NAMAZ-8-HAVF NAMAZI
2144 Okunma
20-20-NAMAZ-9-CUMA NAMAZI
3165 Okunma
21-21-NAMAZ-10-BAYRAM NAMAZI
3391 Okunma
22-22-NAMAZ-11-KÜSUF NAMAZI
1842 Okunma
23-23-NAMAZ-12-İSTİSKA NAMAZI
1985 Okunma
24-24-NAMAZ-13-CENAZE NAMAZI
2700 Okunma
25-25-NAMAZ-14-NAFİLE NAMAZLAR
2953 Okunma
26-26-SİYER VE CİHAT-1-KITAL
1985 Okunma
27-27-SİYER VE CİHAT-2-GANİMETLERİN BÖLÜŞÜLMESİ
2508 Okunma
28-28-SİYER VE CİHAT-3-İTAK
1959 Okunma
29-29-SİYER VE CİHAT-4-TEDBİR
1803 Okunma
30-30-SİYER VE CİHAT-5-KİTABE
1855 Okunma
31-31-SİYER VE CİHAT-6-MÜDEBBER
1858 Okunma
32-32-ORUÇ-1
2379 Okunma
33-33-ORUÇ-2-İTİKAF
4357 Okunma
34-34-NEZİR-ADAK
2120 Okunma
35-35-ZEKAT-1
2834 Okunma
36-36-ZEKAT-2-HAYVANLARDA ZEKAT
5635 Okunma
37-37-HACC VE UMRE -1
1792 Okunma
38-38-HACC VE UMRE 2-HACCIN YAPILMASI ÖNCESİ
1782 Okunma
39-39-TAKVİM VE İBADET VAKİTLERİ
1820 Okunma
40-40-TAKVİM-2-NAMAZLARIN HİKMETİ VE VAKİTLERİ
1806 Okunma
41-41-TAKVİM-3-ORUÇ VAKTİ
2002 Okunma
42-42-TAKVİM-4-AYIN VAKTİ
1849 Okunma
43-43-HACC VE UMRE-3-HACCIN VAKTİ
1757 Okunma
44-44-HACC VE UMRE4-İHRAM
4062 Okunma
45-45-HACC VE UMRE-5-HAC NASIL YAPILIR
2228 Okunma
46-46-KURBAN
2129 Okunma
47-47-NİKAH-1
2123 Okunma
48-48-NİKAH-2-REDAA
1943 Okunma
49-49-NİKAH-3-NAFAKA
1958 Okunma
50-50-NİKAH-4-HIDANE
1852 Okunma
51-51-NİKAH-5-İLA
1971 Okunma
52-52-NİKAH-6-ZIHAR
3709 Okunma
53-53-NİKAH-7-LİAN
2031 Okunma
54-54-TALAK-1
1648 Okunma
55-55-TALAK-2-HUL
2516 Okunma
56-56-TALAK-3
2934 Okunma
57-57-TALAK-4-RİCİ TALAK
2113 Okunma
58-58-HADLER-1
1839 Okunma
59-59-HADLER-2-RİDDET
1799 Okunma
60-60-HADLER-3-BAĞY
1735 Okunma
61-61-HADLER-4-ZİNA
4967 Okunma
62-62-HADLER-5-YOL KESME
1715 Okunma
63-63-HADLER-6-İÇKİ
1858 Okunma
64-64-TAZİR
2351 Okunma
65-65-KASAME
1918 Okunma
66-66-SAVUNMA VE TAZMİNAT
2259 Okunma
67-67-HAYVANLARIN VERDİĞİ ZARARLAR
1881 Okunma
68-68-KAZANÇ-1-KAMU ORTAKLIKLARI
1842 Okunma
69-69-KAZANÇ-2-ÖZEL ŞİRKETLER
2035 Okunma
70-70-KAZANÇ-3-MURABAHA-TİCARET
2223 Okunma
71-71-KAZANÇ-4-SATIŞTA İHTİLAF
1595 Okunma
72-72-KAZANÇ-5-SELEM
1727 Okunma
73-73-KAZANÇ-6-İKALE
1669 Okunma
74-74-KAZANÇ-7-İCARE-KİRA VE ÜCRET
2436 Okunma
75-75-KAZANÇ-8-CUALE-MÜKAFAT
1806 Okunma
76-76-KAZANÇ-9-KARZ
1728 Okunma
77-77-KAZANÇ-10-ŞİRKETİ KIRAZ
1890 Okunma
78-78-KAZANÇ-11-MUVAFADA ŞİRKET
2515 Okunma
79-79-KAZANÇ-12-ŞİRKETİ ANNAN
1695 Okunma
80-80-KAZANÇ-13-ŞİRKETİ VÜCUH
1902 Okunma
81-81-LEKİT-KAYIP İNSAN-ÇOCUK
1844 Okunma
82-82-HİBE
1932 Okunma
83-83-VAAD
1749 Okunma
84-84-LUKATA-BULUNTU MAL
1804 Okunma
85-85-VEDİA-EMANET
1802 Okunma
86-86-ARİYET-ÖDÜNÇ
1599 Okunma
87-87-VEKALET
1874 Okunma
88-88-DIMAN-KEFALET
2032 Okunma
89-89-HAVALE
1652 Okunma
90-90-ŞUFA
1715 Okunma
91-91-İHYA-ÖLÜ TOPRAĞIN İHYASI
2310 Okunma
92-92-ZİRAİ ŞİRKETLER
1965 Okunma
93-93-REHİN
1731 Okunma
94-94-İFLAS
1757 Okunma
95-95-HACİR
2086 Okunma
96-96-GASP
1840 Okunma
97-97-SULH-UYUŞMA
1806 Okunma
98-98-KERAHİYET VE İSTİHSA-YİYECEK VE İÇECEKLER
2376 Okunma
99-99-KAZA VE ADABI-YARGILAMA
1676 Okunma
100-100-İKRAR
1769 Okunma
101-101-MİRAS-FERAİZ
6201 Okunma
102-102-ZEBAİH-HAYVAN KESME-BOĞAZLAMA
2100 Okunma
103-103-AVLANMAK
1857 Okunma
104-104-YEMİN
1957 Okunma
105-105-VAKIF
1732 Okunma
106-106-İTAM-YEDİRMEVE DOYURMA-VAKFI
1706 Okunma
107-107-SULAR VAKFI
1658 Okunma
108-108-SİHİR
1695 Okunma
109-109-İSLAMDA ORGAN NAKLİ
1945 Okunma