TÜRKLEŞMEK,İSLAMLAŞMAK,MUASIRLAŞMAK- ZİYAGÖKALP- KRİTİĞİ
Süleyman Karagülle
1682 Okunma
MİLLİYET MEFKURESİ

MİLLİYET MEFKÛRESİ

ZG -İleride sosyalizm mefkûresi milliyet mefkûresini ortadan kaldırmaz mı?

-Sosyalizm siyasi bir ideolojidir. Nasıl İslâmiyet Türkçülüğe münafi değilse, sosyalizm de Türkçülüğe münafi değildir. Sosyalizmin Türklük aleyhine geliştirilmesi sosyalizmin istismarından ibarettir. Ne Marks, ne Lenin gerçek sosyalist değildir. Stalin belki samimi sosyalisttir ama sosyalizmi bilmemektedir. İnsanların fıtratında var olan duygular vardır; bunlar din duygusudur, milliyet duygusudur, aile duygusudur, mülkiyet duygusudur. Zaman zaman bunlardan biri mefkûre olarak ortaya çıkar. Zaman zaman devre dışı kalır ama hiçbir zaman yok olmaz.

ZG -Mefkûre halktan doğmalıdır. Suni oluşturmalar mefkûreyi doğurmaz.

-Yahudi sermayesi Avrupa’ya birçok mefkûreleri getirdi ve onları kendi çıkarlarına yöneltip istismar etti. Bunlardan tabii olanlar tuttu, olmayanlar yok olup gitti. Lâiklik tuttu, demokrasi tuttu. Ama ırkçılık tutmadı, totaliterlik tutmadı. Sermayenin tanrılaştırdığı kişiler öldü. Atatürkçülük de tutmayacaktır.

ZG -Mefkûre kenzi mahfi iken izhar olunmalıdır ki mefkûre olsun.

-Yani, bunlar zaten insanlarda psikolojik olarak mevcut fikirler iseler, içtimaileşince mefkûre olur, ideoloji olur. Bunun için de ulusun sıkıntılı anlarını geçirmesi gerekir ve bu sıkıntılı dönemde onu izhar edecek bir örgüte de ihtiyaç vardır.

ZG -Dağınık fikirler yoğunlaştırılırsa mefkûre olur.

-Atom bombası, dağınık halde bulunan uranyum atomlarının bir yerde yığılması ile oluşur ve patlar. İnsanlar arasında bu yoğunlaşmayı sağlayacak ilk adım tarihte hep peygamberler tarafından atılmış ve bu adımlar mukaddes kitaplara dayandırılmıştır. Diğerleri gelip geçici olmuştur. Şimdi de ‘Adil Düzen’ böyle olacaktır. Peygamberlerin yerini âlimler alacak, kitap yine Kur’an olacaktır. Kur’an’ın ilmini tetkik eden merkezler bu yoğunlaşmayı sağlayacaklardır.

ZG -Mefkûre bilinçsizlikten bilinçli hâle gelmektir.

-Tohum toprakta bulunur. Bu tohum soğuk kış günlerine faal değildir. Ama havalar ısınır, yağmurlar yağarsa, tohum aktif hâle gelip bitki olur. Fikirler de böyledir. Şartlar oluşunca bu fikirler canlanır, halk nezdinde itibar görür ve mefkûre olur.

ZG -Türkçülük, Osmanlıcılık, İslâmcılık doğmadan evvel de bu devlet, millet ve din vardı.

-Bunlar kendi mefkûreleri içinde oluştular. Yaşlanınca bunlar mefkûre olmaktan çıktılar. Ziya Gökalp’in mefkûre istekleri bunları yaşatamadı. Osmanlı Devleti yıkıldı, Cumhuriyet doğdu. İslâm Medeniyeti çöktü, şimdi Kur’an’ın da ifade ettiği üzere, dinde zorlamanın olmadığı lâik düzen ve medeniyet, Yeni İslâm Medeniyeti yani yeni barış medeniyeti doğuyor; doğmaya başlamıştır... Irka dayalı Türk halkı gitti, kültüre ve devlete dayalı bir Türk ulusu doğdu.

ZG -Sosyalizmden önce de işçiler vardı. Bir araya gelince sosyalizm oldu.

-Büyük dinler yeni hukuk ve yönetim düzeni getirmişlerdir. Bu düzen şu anda hükümran olan uygarlık bünyesinde teknikte ve ekonomide hamle yaptırmıştır. Bunun sonucunda eski hukuk ve eski yönetim kuralları yetersiz olmuştur. Sosyalizm oluşmuştur. Yahudiler kapitalizmi dengelemek için sosyalizmi oluşturdular. Dinler arası denge yerine, rejimler arası dengeyi ikame etmek için sosyalizmi oluşturdular. Bunların oluşması gerektiği için Allah oluşmalarına izin verdi. Sosyalizmi işçiler getirmedi, soyalizmi suni olarak kapitalizm karşısında bir denge unsuru olarak sermaye getirdi.

ZG -Mefkûrenin doğması için önce fikirlerin mevcut olması gerekir.

-Fikirler mevcut topluluktaki olaylar sonucu kişilerde doğar. Yani, sosyal olaylar kişileri değiştirir ve onlarda fikirler oluşturur. Sonra yine sosyal olay o fikirleri birleştirir ve mefkûre yapar. O mefkûre eski düzeni yıkar ve yeni düzeni ortaya çıkarır. Böylece biyolojide olduğu gibi sosyolojide de doğum ve ölüm gerçekleşir. Cumhuriyetin ilânı halkımızda değişiklikler yaptı. Şimdi dağınık bulunan ‘Adil Düzen’ fikirleri birleşiyor, mefkûreye dönüşmek üzeredir. Birinci Cumhuriyetin verileri yetmediği için bu mefkûre yeni cumhuriyeti kuracaktır. Duamız şudur; yeni cumhuriyet devletimiz yıkılmadan kurulsun.

ZG -Gelecekte olacak devrim, bugün ortaya atılan fikirlerin yoğunlaşması ile oluşacaktır.

-Nitekim öyle oldu. İstiklâl Savaşı dine ve milliyetçiliğe dayanılarak kazanıldı. Ama ondan sonraki olaylar dine dayalı olarak yaşatılamadı. Sadece milliyetçiliğe dayalı olark gelişti. Ortaya atılan sahte demokrasi, sahte lâiklik, sahte sosyalizm, sahte liberalizm, sahte hukuk devleti kavramları halk tarafından benimsendi ve bugünlere gelindi. Şimdi bu kavramların gerçekleri gelecektir. Buna ‘Adil Düzen’ diyoruz. Rusya’da da belki bundan sonra gerçek sosyalizm gelecektir. Fecr-i kâzibler fecr-i sâdıklardan önce gelir. Sahteleri şartları oluşturur ve gerçekleri daha sonra taht kurar.

ZG -Hangi fikirler güçlü ise o mefkûre olacaktır.

-Güçlü olan mefkûreden çok, tarihin akışına ve evrime uygun olan mefkûre olacaktır. Osmanlılarda en güçlü fikir İslâmclık fikri idi, savaşlar onunla kazanıldı. Ama tarihin akışına uymadığı için daha sonra Türklük öne geçti.

ZG -En güçlü fikir milliyet fikridir. Çünkü lisansız mefkûre olmaz.

-Büyük dinlerin tesiri ile imparatorluklar oluşmuştu. Oysa bu oluşum geçici idi. Devletler kavmî olmak zorunda idi. Sermaye de imparatorlukları yıkmak, dinleri devirmek için ulusçuluğu destekliyordu. Sermaye bu konuda başarıya ulaştı. Şimdi ulusçuluğu da küreselleşme ve globalleşme ile yok etmek istiyor. Ama ulusçuluk artık yok olmuyor, olmayacaktır da. Halklar kendi illerinde bağımsız olacak ama birleşerek devletleri içinde bir ulus oluşturacaklardır.

ZG -Bugün ırk deyince aynı dili konuşan kavimler akla gelmektedir.

-Soyun topluluktaki yeri, o günkü uygarlığı kendi çocuklarına bırakmalarıdır. Aynı toplulukta karşılıklı evlenmelerin olmasıdır. Tarihte dinler evlenmeleri engellemiştir. Kur’an’dan öğreniyoruz ki, değişik dinde olanlar birbirleri ile evlenebilmektedir ve bundan sonra evleneceklerdir. Irklar arası evlenmeler ise her zaman mevcuttur. Irklar artık dil akrabalıkları ile tesbit edilebilir. Başka bir yol zaten mevcut değildir. Bununla beraber aralarında evlenmelerin serbest olmadığı halklar aynı ırktan sayılamaz.

ZG -Ari ırkı, Sami ırkı, Yafes ırkı dil akrabalığından başka bir şey değildir. Bedenleri Türklerde olduğu gibi karışıktır.

-Kırgızlar Çinlilere, biz Avrupalılara benziyoruz. Irklar her zaman karışmaktadırlar. Şimdiki Türk vatanı bugün Türkiye’de yaşayanların vatanı olacaktır. Demek ki, bu topraklar üzerinde bir ırk oluşmaktadır. Kişi mâzisi ile Türk olur, âtisi ile olmayabilir; âtisi ile olur, mâzisi ile olmayabilir. Hâl ile değerlendirilir. Türk ordusunda görev alan, Türkçe konuşan, ‘ben Türküm’ diyen ve Türklerle evlenmeyi kabullenebilen herkes ‘Türk’tür.

ZG -Irk bedeni akrabalığa, kavm dil akrabalığına dayanır. İkisi de dağınık haldedir.

-Irk aynı anne babadan gelme demektir. Yakın zaman için çok belirleyici bir unsurdur. Ama uzak zamanlarda evlilikler, muhaceretler, asimilasyonlar nedeniyle sadece izlere rastlanır. Uzun zaman için bir ırktan bahsedilemez. Kavmin kendisi de ırk gibi ise de, dil binlerce yıl yaşayabilmektedir. Ölü dilleri bile diriltebilmektedir. Yeni oluşumlarda devletler oluşacaktır. Eski savaş ve muhaceretlerden ziyede, gidip gelmeler olacaktır. Mevcut diller ocak, il, ülke dilleri olarak ve yeniden dereceleneceklerdir. Bunlardan zaman zaman ocak dili bucak diline, bucak dili il diline, il dili ülke diline yükselebilecektir. Dağılan ülkelerin dilleri il dillerine dönüşecek, dağılan ilin dili bucak dillerine dönüşecektir.

ZG -Dil konuşanları his, fikir, anane ve örfte birbirine yaklaştırır.

-Dil sosyal değişmelerle değişir. Karşılıklı etkileşim içindedir.

ZG -Dil birliği düşünce birliğine götürür, sonunda din birliğine giderler.

-Eskiden yeni peygamberler gelir, bu peygamberler yeni dinler getirirlerdi. Kur’an’dan sonra yeni din olmayacağı için artık din değiştirmeler kitleler hâlinde olmayacaktır. Lâik düzende devletin bir dini olmayacaktır. Dinler dinî kitaplarını müsbet ilme göre yorumlayarak yeni mezhepler oluşturacaklardır. Aynı ülkede yaşayan mezhepler arasında icmalar oluşacak ve bir din beraberliği oluşacaktır. Ama hiçbir zaman bir devlet yeni bir din oluşturamayacaktır. Yahudiler Papalığı parçalamak için Protestanlığı ortaya koydular. Gayelerine eriştiler ama her ülkenin ayrı dini olmadı. Protestanlık sadece ayrı mezhep oldu. Oysa, istenen her milletin kendi dininin olması idi.

ZG -Yakutlar İslâm ülkelerinden uzak olduklarından Müslüman değildirler. Bunlar ya İslâm olup Türk kalacaklar, ya da Hıristiyan olup Ruslaşacaklardır.

-Sosyalizm Yakutları dinsizliğe zorlamış ama onlar dinsizleşmeyip Hıristiyan olmuşlardır. Bir müddet sonra il dilleri ile varlıklarını sürdürecekler, ulusal dilleri Rusça olacaktır. Görülüyor ki, birçok hususlarda Ziya Gökalp doğru tesbitler yapmıştır.

ZG -Türkçeyi kabul eden İslâmlaşıyor, İslâmlaşan Türkleşiyor.

-Bir devlet içinde yaşayan halklar bir dili konuşurlar. Dinlerinde birleşme olmaktadır. Yerinden yönetim bu iki akımı da frenleyecektir. Din değiştirme yerine, dinlerde yaklaşma olacaktır. Yerel diller de insanların dillerini unutmalarını önlemektedir. Çeşitlilik ilkesine doğru gidileceği görüşündeyiz. Ama çeşitlilik içinde beraberliğe doğru bir gidiştir bu gidiş. Avrupa Birliği değil, Avrupa beraberliği olacaktır. Bu beraberlik ileride insanlık beraberliğine dönüşecektir.

ZG -Millî ordu ve demokrasi ortak eğitimi zaruri kıldı ve bu eğitimin dili tartışma konusu oldu.

-Ocakta konuşma, bucakta yazı, ilde sanat, ülkede hukuk dilleri olacak ve her kademede tek dil olacak, onunla eğitim yapılacak. Ulus dilini ocak, bucak, il ve ülkede yaşayan herkes bilecek.

ZG -Devletler resmi dili tamim etmeyi, halklar kendi dillerini korunmayı istiyorlar.

-Halk devletin resmi dilini öğrenecek, yüksek öğrenimini onunla yapacak, orduda o dil konuşulacaktır. İller lise eğitimini kendi dilleri ile, bucaklar ilk eğitimlerini kendi dilleri ile yapacaklardır.

ZG -Çift veya daha fazla dili benimseyen temayüller vardır.

-Yeni kurulan devletler başlangıçta tereddütler geçirir, sonunda bir dil hâkim olur. Amerika’da İngilizce hâkim olmuştur. Kanada’da iki dil çekişiyor. Pakistan’da Urduca, Hindistan’da Sanskritçe hâkim olmuştur. Anadolu’da Türkçe zafer kazanmıştır. Arap ülkelerinde Arapça muzaffer oluştur. Rusya’da Sovyet dili olarak Rusça çok ileri dil olmuştur. Sovyetler dağılınca, 30 milyondan üstün devletler içinde Rusça konuşan olmadığı için tehlike içindedirler. Bunlar ya alfabelerini ve eğitimlerini birleştirip bir tek Türkçeye, sonra da devletlerine kavuşacaklar, yahut Rusça içinde tek devlet olacaklar, zamanla Slavlaşacaklardır. Bu devletlerin ortak kurumları oluşturulmalı, zamanla tek devlete dönüşmelidirler. Avrupa Birliği metotlarını uygulamalıdırlar.

ZG -Bugünkü devlet ve vatan ruhsuzdur.

-Bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Anadolu ayaklandı, vatanını kurtardı ve devletini kurdu. Türk milleti bu mücadelesini dinine dayandırdı; saltanata değil, ırka değil, dinine dayandırdı. Bugün dinde ve dilde bütünleşmiş bir Türkiye vardır. Bundan dolayı, gerekli olursa yeni istiklâl savaşını da başaracak durumdadır.

ZG -Devlet ve vatan milliyetçiliğe istinat etmelidir.

-O devlet lâik devlet olmalı, yani insanların her türlü hürriyetlerini koruyan devlet olmalıdır. Ermeni bilecek ki, ben ancak bu memlekette istediğim gibi Ermeni olabilirim ve Hıristiyan kalabilirim. Onun için bu hürriyetlerden dolayı vatana bağlanmalıdır. İstiklâl Savaşı bu durumu zedeledi, ama bunun sorumlusu biz değiliz. Biz onları sekiz asır al bebek gül bebek yaşattık, herhangi bir surun yaşamadık. Kendi ihanetlerinin bedelini ağır bir şekilde ödemiş oldular. Sayıları yüzde birlerin altına inmiştir, ama ekonominin yüzde sekseni onların ve yandaşlarının elindedir. Onlar dünyada böyle memleketi başka nerede bulacaklardı?

ZG -Mefkûresiz devletlerin halkı ahlâksız olurlar. Yaşayamazlar.

-Dinsiz halk ahlâksız olur. Nitekim, Avrupa’da şahsi ahlâk inhitat etmiş, gerilemiş, çok zayıflamıştır. Türkiye’de de sosyal ahlâk inhitat etmiştir. Sovyetlerde her iki ahlâk da inhitat etmiş ve çökmüştür. Kişilerin inançları olursa, bu inançlarını korumak için insanlar birleşirlerse, işte o zaman o devlet ahlâklı halk sahibi olur.

ZG -Dil devleti oluşturan tüm unsurlar arasında birlik sağlar.

-Dil bir devletin vatandaşlığının şartıdır. İkinci dil bilmek buna mâni değildir. Bu sebeple illerin ayrı, bucakların ayrı, hattâ ocakların ayrı dilleri olabilir.

ZG -Toplulukta mevcut kuruluşların ve sosyal grupların farklı mefkûreleri dil sayesinde ortak mefkûrenin şubesi hâline gelir.

-Sosyal etkileşim sonunda birliği doğurmasa da beraberliği doğurur, savaş bile sonunda barış getirir. Bunu sağlayan da dildir, serbest eğitimdir. Yani, merkezî baskılı eğitim yerine, halkın serbest eğitim içinde birlikte yarış içinde olmasıdır. Başarı, sonunda beraberliğe, hattâ birliğe götürür.

ZG -Sosyalizm mefkûresi gelecektir. Ama millî mefkûrenin kolu olacaktır.

-Varlık olan devlettir. Devletin iki rüknü vardır, millet ve ülke. Diğer müesseseler bu varlığın gereksinimlerini giderir. Türkiye Müslüman olmalıdır. Ama bu İslâmiyet’e Türkiye’nin muhtaç olmasından değil, Türklerin İslamiyet’e muhtaç olmasındandır. Lâiklik de böyledir. Asıl olan millet ve ülkedir, devlettir, cumhuriyet ve istiklâldir. Mustafa Kemal Türk ordusuna lâikliği emanet etmemiştir, Türk cumhuriyetini ve istiklâlini emanet etmiştir.

ZG -Diğer değerler lisana dayanır.

-Duygular lisanla ifade edilemez, sanatla ifade edilir. Dil teknolojiyi üretmeye yeterli değildir. Halk birbirleri ile hukuk düzeni içinde ilişki kurar. Dolayısıyla kültür esastır. Sadece dil yeterli değildir. İmana dille değil, sanatla ulaşılır. Zikir bunun için dinin temelidir. Zaten zikir bunun için yasaklanıyor. Halk zikir yapmasın, onun yerine başka nice boş ve zararlı şeylerle oyalansın, böylece ahlâksız olsun isteniyor.

ZG -Dil daima millî mefkûrenin kaynağı olacaktır.

-Millî dilin oluşması için basın-yayın ve eğitim serbest olmalıdır. Baskı ruhsuz kelimeleri öğretir, ama ona mefkûre getiremez. Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitimdeki başarısızlığı bundandır. Başarısızdır, çünkü muasır medeniyeti çoktan geçmiş olması gerekirken, yetişemedi bile. Ahlâksızlık, yolsuzluk, hortumculuk yaygınlaştı. Ekonmide gerileme oldu. Teknolojiyi de alamadık.

 

 

 


TÜRKLEŞMEK,İSLAMLAŞMAK,MUASIRLAŞMAK- ZİYAGÖKALP- KRİTİĞİ
1-GİRİŞ
6238 Okunma
2-USUL
1859 Okunma
3-LİSAN
1685 Okunma
4-ANANE VE KAİDE
2532 Okunma
5-HARS ZÜMRESİ-MEDENİYET ZÜMRESİ
4740 Okunma
6-TÜRK'LÜĞÜN BAŞINA GELENLER
2183 Okunma
7-TERBİYE
1717 Okunma
8-MEFKURE
2245 Okunma
9-TÜRK MİLLETİ VE TURAN
2032 Okunma
10-MİLLİYET MEFKURESİ
1682 Okunma
11-MİLLİYET VE İSLAMİYET
1875 Okunma

© 2024 - Akevler