Milli Gazete 2003-2004 Yazıları
Reşat Nuri Erol
2004 1.Baskı
1154 Okunma
1. Dosya

T A K D İ M

 

 

İLİM ADAMLARI kendi dilleri ile anlatırlar, halk ilim adamlarının konuşmalarını ve yazılarını anlamaz.

YAZARLAR ilim adamlarının anlattıklarını halkın anlayacağı dile çevirirler, halkın anlayacağı hâle getirirler ve okurlarına sunarlar.

İLİM ADAMLARININ ANLATTIKLARI teoriktir ama tamdır, proje hâlindedir ama uygulanabilir durumdadır, özellikle de sorunlara çözümler ihtiva etmektedir.

YAZARLARIN ANLATTIKLARI ise eksiktir, uygulanabilir proje değildir ama halkın anlaması ve kavraması gerekenleri dile, söze, yazıya dökmektedir.

HALK onların yazdıkları ile projenin ne olduğunu anlar, kavrar ve onlar yani yazarlar sayesinde ilim adamlarının yaptığı projeyi destekler.

İŞ ADAMLARI da projeleri uygulanacak şekilde anlarlar.

Demek ki bir projenin uygulanır hâle gelmesi için dört sınıf insana ihtiyaç vardır:

a) PROJEYİ YAPAN ÂLİMLER.

b) PROJEYİ HALKA ANLATAN VE KABUL ETTİREN YAZARLAR.

c) PROJEYİ UYGULAYACAK VEYA UYGULATACAK İŞ ADAMLARI.

d) PROJEYE İNANAN, ANLAYAN, BENİMSEYEN VE UYGULAYAN HALK.

Bugün âlim olanlar Amerika’daki 200 aileden oluşan tekel sermayenin elindedir, onların emrindedir. Diyebiliriz ki AKEVLER dışındakiler hariç, tekel sermaye sömürüsünün sözcüleri vardır. Bunlar BATI TİPİ ÜNİVERSİTELERDE âlimler değil de sadece “nakledenler” yetiştirmektedirler. Ülkelerdeki BASIN/MEDYA bu âlimlerin görüşlerini değil de sermayenin Batı’daki yazarlarının görüşlerini halka aktarırlar, halkı onlara inandırırlar. Bugünkü İŞ ADAMLARI da Amerika’daki tekel sermayenin desteği ile iş kurarlar...

Böylece tekel sermaye dünyayı idare etmektedir. Sermayenin emri ve hizmeti dışında ne ÂLİM, ne YAZAR, ne İŞ ADAMI vardır; HALK da ister istemez onların işçisidir.

Bu “düzen” insanlığa yetmemektedir, bu “ZALİM DÜZEN” insanlığı sömürmektedir.

Fuhuş, faiz, rüşvet ve terör araçları ile dünyadaki bu vahşi düzen korunmaktadır.

*

1967’de İzmir AKEVLER Kooperatifi kurulmuştur...

NECMETTİN ERBAKAN’ın başkanlığında “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” projesi geliştirilmiştir, Erbakan bunu siyasi proje yapmış ama halka indirememiştir. Bir kısım arkadaşları Millî Görüş gömleğini çıkararak, “Adil (Ekonomik) Düzen”i de bırakarak AK Parti’yi kurdular ve iktidar oldular. Akevler de ilmî çalışmalarını halka indirememiştir...

“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”i anlatan yazarlar ve yayıncılar ortaya çıkmamıştır. Bu sebeple halk tarafından “Adil Düzen”in teheccüd namazı kılmak olduğu zannedilmiştir, destekleyenler o anlayış içinde desteklemişlerdir...

Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada bu barajı kıran yalnız ve yalnız BİR YAZAR ortaya çıkmıştır, Millî Gazete’deki köşesinde AKEVLER’in geliştirdiği “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”i anlatmaktadır; Necmettin Erbakan’ın özel ilgisi ve desteği ile yazarlığını korumuştur, hâlen korumaya devam etmektedir...

Açıkça ifade ediyorum;

Yeryüzünde mevcut bütün yazarlar tekel sermayenin istediklerini yazmaktadır, bilerek veya bilmeyerek tekel sömürü sermayesinin projelerinin sözcülüğünü yapmaktadırlar, ülkelerindeki âlimleri okumamaktadırlar. ABD’deki tekel sömürü sermayesinin sözcüsü yazarların söylediklerini ve yazdıklarını Türkiye’de veya ülkelerinde yazıp yaymaktan başka iş yapmamaktadırlar.

İslâmiyet’i savunduğunu zanneden diğer yazarlar ise insanları birbirine düşürmek için sermayenin desteklediği kimselerdir. Onlar İslâmiyet’e hizmet etmemekte, aksine sermayenin siyaseti doğrultusunda ülkelerindeki halkı birbirine düşman etme görevini görmektedirler.

*

REŞAT NURİ EROL ise dışarıdaki sermaye sözcüsü yazarların Türkiye’deki sözcülüğünü değil, Akevler’deki ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARININ sözcülüğünü yapmıştır, hâlen de yapmaktadır. Bu sebepledir ki elinizdeki bu KİTAPLAR sadece Türkiye’de değil, yeryüzündeki tek tür KİTAPLARDIR. Halkın anlamayacağı ilmî kitaplardan değildir. Tekel sömürü sermayesinin sömürüsüne hizmet eden yazarların yazdığı kitaplardan değildir.

ADİL DÜZEN ÂLİMLERİNİN söylediklerini halka ulaştıran gerçek bir yazarın KİTAPLARIDIR; ondan başka da gerçek yazar yoktur.

Biliyorum, ilk anda söylediklerime inanmayacaksınız.

OKUYUN ve üstünde DÜŞÜNÜN; benzer tek bir kitap bulursanız bana haber verin.

*

REŞAT NURİ EROL’un yazılarının ve kitaplarının okuyucuları bugün için azdır.

Bu durum sakın sizi yanıltmasın.

YÜZ SENE SONRA, yüzlerce sene sonra bugünkü yazarlardan yalnız REŞAT NURİ EROL’UN YAZDIKLARI OKUNACAKTIR. Diğer bütün yazarlar Batı senfonisini çaldıkları, bilerek veya bilmeyerek sömürü sermayesine hizmet ettikleri için; aslı varken, geleceğin dünyasında okuyucular onların tercümelerini ne diye okusunlar ki?!.

Başka yazarların yazıları ve kendileri unutulup gidecektir.

BEDİÜZZAMAN’IN “RİSALELERİ” YAŞAYACAK...

MEHMET AKİF ERSOY’UN “ŞİİRLERİ” YAŞAYACAK...

REŞAT NURİ EROL’UN “YAZILARI / KİTAPLARI” YAŞAYACAK…

BU “KİTAPLARI” DİKKATLİCE VE YARARLANARAK OKUYUNUZ...

KİTAPLARDA “III. BİNYIL NİZAM VE UYGARLIĞI”NI BULACAKSINIZ...

Yazardan, kitapları yayımlayanlardan ve okuyanlardan Allah razı olsun...

 

Süleyman KARAGÜLLE

 

 

 

***

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MEDHAL / ÖNSÖZ

 

“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” nedir?

Her gün karşılaştığım insanlar soruyorlar, hemen hemen her gün gelen sorularla soruyorlar, gittiğim yerlerde soruyorlar, çeşitli şekillerde soruyorlar:

- “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” nedir?

Dünkü yazımda ve bundan önce bu köşede yazdığım pek çok yazıda, ayrıca kırk kusur yıldan beri yazdığımız kırk bin sayfada ve kitaplarımızda bu soruya “cevap/lar” verdik…

Dün, bir kere daha “Adil Ekonomik Düzen nedir?” sorusunun cevabını verdik…

Bugün de “ADİL DÜZEN nedir?” sorusunun cevabını -bir kere daha- verelim…

“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” -her şeyden önce- ilâhi mesajları bugünkü müspet ilmin ışığında yorumlayarak günümüzün sorunlarını çözme çalışmasıdır...

1967 yılında İzmir’de kurulmuş “Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi”nin ve 2000 yılında İstanbul’da kurulmuş olan “Akevler İstanbul Konut-Yapı” ve “Akevler İstanbul Tüketim” kooperatiflerinin ilmî çalışma sonuçlarının Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından benimsenen ve bütün insanlığa duyurulan siyasi bir programdır...

Bu girizgâh ve tanımlamalardan sonra konuyu biraz daha açıp berraklaştıralım…

1) KUR’AN SON KİTAPTIR. Dille ve yorumlama usulü ile bize ulaşmıştır. Kendisinin Allah’ın kitabı olduğunu kendisi ispat eder. Sözleri 14 asır öncesinde Hazreti Muhammed aleyhisselâma gelmiş ve bize mütevatiren ulaşmıştır; manâsı ise Allah tarafından icma ve içtihatlarla kıyamete kadar yeniden inzâl olunmaktadır. Dolayısıyla hiç eskimez, daima yenidir, daima canlıdır, daima sorun çözücüdür. Onda günü geçen hükümler yoktur.

2) AKEVLER’İN “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” ÇALIŞMALARI İstanbul’da her gün (her akşam) devam etmektedir:

a) Her hafta yayımlanan “KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ” yani tefsir çalışmaları (www.akevler.org sitemizin “Seminerler” kısmında) notları…

b) “RÛHU’L-KUR’AN” adı altında Kur’an Arapçasının çok geniş ve detaylı dil, fıkıh, müçtehit yetişme/yetiştirme altyapısı oluşturma vs. çalışmaları…

c) “ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI” çalışmaları ve Kur’ânî delilleri… (Çalışmalarımızın bir kısmı “YENİ ANAYASAYA GEÇİŞ ÖNERİSİ / Anayasal Sistemde Ortak Görüş Arayışı” ismiyle kitap olarak 2012 yılında yayımlandı.)

d) “ADİL DÜZEN MUHASEBESİ” üzerinde çalışmalar...

e) Ve 1967 yılından beri sürdürülen İLMÎ VE AMELÎ diğer çalışmalarımız…

3) KUR’AN’A GÖRE; İNSANIN İLMÎ, DİNÎ, İKTİSADÎ VE SİYASÎ DAYANIŞMA ORTAKLIKLARI (EVLİYALARI) VARDIR. Yönetimi bunlar oluşturur. İnsanlıkta “DEVLETLER, İLLER, BUCAKLAR VE OCAKLAR” vardır; hakemlerden oluşmuş yargı vardır, yargı kararlarına uymayanlar mü’min değildir.

4) KUR’AN’DAN BU HÜKÜMLERİ ÇIKARABİLMEMİZ İÇİN KELİMELERİN FIKIHÇILAR TARAFINDAN DA KABUL EDİLEN ISTILAHÎ MANÂLARINI KULLANIYORUZ:

Allah= Topluluk, Resûl= Başkan, Salât= Toplantı, Zekât= Vergi, Velî= Dayanışma sorumlusu, Evliyâ= Dayanışma ortakları (Sosyal Sigorta); Nâs= İnsanlar (bugün yaşayanlar), Âdemoğulları= İnsanlık (Hz. Âdem’den kıyamete kadar), Kavm= Devlet; Şa’b= İl, Kabile= Bucak, Aşiret= Ocak (apartman yönetimi), Mısr= Kıta merkezi (Kıtalar Çin, Hint), Medîne= Bölge, Belde= İlçe, Karye= Semt (köy), Beyt= Ev; Hamd= Rant (emeksiz doğan değer), DİN= DÜZEN; Şir’a= Yasama, Minhac= Yargı, Viche= Yönetim, Mensek= Yürütme; Vezir= Bakan, Ülu’l-emr= Yönetici, Zi’l-kurba= Emekliler, Âmilîn= Görevliler, Garimîn= İflas edenler, Müellefe-i kulûb= Sanatkârlar, Âlimler…

Bunlar (bu örnekler) BİZİM kelimelere verdiğimiz manâ ve tanımlardır...

Siz başka manâ ve tanımlar verebilir, Kur’an’ı baştan sonuna kadar öyle yorumlar, siz de aynen bizim gibi bir “sistem/düzen” oluşturursunuz...

Bu “sistem/düzen” tüm “sosyal sorunları” çözer...

Mezheplerin yaptıkları budur...

Her bucak kendi icma ve içtihatlarını uygular...

Sonunda elenirler ve sadece birkaç mezhep veya ekol kalır...

Kur’an konuşma diliyle nâzil olmuş, kelimelerin tanımları yapılmamıştır.

Tanımlar içtihatlara bırakılmış, mezhepler oluşmuş; mahallî icmalara bırakılmış, değişik bucaklar oluşmuştur.

Kur’an böylece her asra ve her şarta uymakta ve insanların sorunlarını çözmektedir.

Kur’an’ı bu şekilde sorunları çözen “KİTAP” olarak kabul ettiğimize göre aramızda fark kalmamıştır. Bundan sonra tartışacağımız sadece onu nasıl anlayacağımızdır.

TEMEL PRENSİP ŞUDUR: Kur’an insanların bütün sorunlarını çözer; bunu kabul edenler Kur’an ehlidir. Bunlar Kur’an’ı anlarken birbirlerine yardım ederler.

Ortak çözümlere “İCMA”, anlaşamadıkları çözümlere “İÇTİHAT” diyoruz.

İcmalarda birlikte hareket edilir, içtihatlarda herkes kendi içtihadına göre hareket eder. İçtihatlar ortalama 5000 nüfuslu bucaklar seviyesinde yapılır. Bucağın icmalarına uymak istemeyen o bucaktan ayrılma (Hicret Demokrasisi) durumundadır...

 

Reşat Nuri EROL

 

 

***

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Milli Gazete 2003-2004 Yazıları
1-1. Dosya
1154 Okunma
2-2. Dosya
1727 Okunma
3-3. Dosya
1024 Okunma
4-4. Dosya
1689 Okunma

© 2024 - Akevler