AKEVLER KUR'AN MEÂLİ
Süleyman Karagülle
2214 Okunma
şura suresi meali

 

 

42 – ŞURA SURESİ

 

 

Rahman Rahim Allah’ın ismine

 

Kelid (kaf) : Anahtardır.

Dahd (dal,ha,dat) : Kaygan, çıplak yerdir.

Ravd (dat) : Yeşillik, çimeni bol yer.

Kurafe (kaf) : Ağacın koparılmış kabuğudur.

Rekd(kef,dal): Tencerenin devrilmesini önlemek için altına konan taş demektir.

Vebk (kaf) : “Vika” kaptır, “vebek” derin çukur, “ibak” ise çukura batırmak, hendeğin içine batırmak demektir.

 

 

1- Ha Mim.

2- A’yn Sin Kaf.

3- Aziz ve hekim olan Allah, sana ve senden min kabl olan kimselere işte böyle iha eder.

4- Semavatta olanlar ve arzda olanlar O’nundur. O aliydir, azimdir.

5- Semavat kendi fevklerinden tefattur etmektedir, melekler rablerini hamd ile tesbih etmektedirler ve arzda olan kimseler için istiğfar etmektedirler. Ela, ğafur ve rahim olan Allah’tır.

6- Kendisinin dunundan veliler ittihaz edinen kimselere Allah hafizdir ve sen onlara vekil değilsin.

7- Böylece biz Kur’an’ı sana Arapça olarak kuranın ümmünü ve onun havlindekini inzar ve kendisinde reyb olmayan cem’in yevmini inzar edesin diye ivha ettik. Bir ferik cennette, bir ferik de sei’rdedir.

8- Allah meşiet etseydi onları vahid bir ümmet olarak ca’lederdi ve lakin meşit ettiği kimseleri rahmetine idhal eder. Zalimler, onların ne bir velisi ne de bir nesiri vardır.

9- Yoksa onlar, onun dunundan veliler mi ittihaz ettiler? Veli olan Allah’tır ve mevtayı O ihya eder ve O, şeyin küllüne kadirdir.

10- Kendisinde ihtilaf ettiğiniz şeyin hükmü Allah’adır. İşte rabbim Allah’tır, ona tevekkül ettim ve ona inabe ettim.

11- Semavatın ve arzın fatiridir. Size nefsinizden zevceler ve nea’mlardan  zevceler ca’letti de sizi onda zer’ediyor. Hiçbir şey onun misli gibi değildir. O semi’dir, basirdir.

12- Semavatın ve arzın mikledleri O’nundur. Rızkı meşiet ettiği kimselere bast eder ve kadr eder. O şeyin küllünü alimdir.

13- Dini ikame ediniz ve içinde teferruk etmeyesiniz diye, dinden size, Nuh’a tavsiye ettiği ve sana iha ettiğimizi ve İbrahim’e, Musa’ya, İsa’ya tavsiye ettiğimizi şer’ etti. Onları kendisine da’vet ettiğiniz şey müşriklere kibr oldu. Allah meşiet edeni kendisine ictiba eder ve inabe edene de hidayet eder.

14- Beynlerinde beğyen ancak kendilerine i’lim ciet ettikten ba’d teferruk ettiler. Rablerinden bir kelime müsemma ecele sebkat etmemiş olsaydı beynlerinde kaza olunurdu ve onlardan ba’d kitaba iras edilen kimseler ondan murib bir şekdedirler.   

15- İşte bundan dolayı, da’vet et ve emr olunduğun gibi istikam et. Onların hevalarına itiba’ etme ve “Allah’ın bir kitabdan inzal ettiğine iman ettim ve beyninizde  i’dal etmekle emr olundum. Allah rabbimiz ve rabbinizdir, bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de sizedir, bizim ile sizin beyninizde bir hüccet yoktur. Allah beynimizi cem’ eder ve mesir onadır” diye kavlet.  

16- Kendisine isticab olunduktan ba’d Allah’ta hicac eden kimseler, onların hüccetleri rableri i’ndinde dahidedir, üzerlerine ğadab vardır ve onlara şedid bir a’zab vardır.  

17- Allah hak ile kitabı ve mizanı inzal eden kimsedir. Sana idra etmedi, sa’at kerib olabilir.

18- Ona iman etmeyen kimseler onu isti’cal ederler, iman etmiş olan kimseler de ondan müşfikdirler ve onun hakk olduğunu i’lmederler. Ela, saatte murave edenler bei’d bir dalaldedirler.

19- Allah a’bdlerine latiftir, meşieti olana rızk eder ve aziz olan kaviydir.

20- Kim ahiretin harsini irade ederse ona harsini ziyade ederiz. Kim de dünya harsini irade ederse ona ondan ita ederiz ve ahirette ise bir nasib yoktur.

21- Yoksa onların kendilerine Allah’ın izin vermediklerini dinden onlara şer’ eden şerikleri mi var? Fasıl kelimesi olmasaydı beynlerinde kaza olunurdu. Zalimlere, onlara elim bir a’zab vardır.

22- Zalimleri kesbettiklerinden dolayı müşfikler re’yedersin. Oysa o onlara vaki’ olacaktır. İman etmiş ve salihatı amel etmiş kimseler ise cennetlerin ravzalarındadır. Onların meşiet ettikleri rablerinin i’ndindedir. İşte kebir fevz odur.

23- Bu Allah’ın, iman etmiş ve salihatı amel etmiş kimseler olan a’bdlerini tebşir ettiği budur. “Kurbada meveddetin dışında ondan dolayı sizden bir ecri sual etmiyorum” kavlet. Kim bir haseneyi iktiraf ederse onda ona bir haseneyi ziyade ederiz. Allah ğafurdur, şekürdür.

24- Yoksa “Allah’a bir kizbi iftira mı etti” kavlediyorlar. Allah meşiet ederse kalbine hatmeder. Allah batılı mahv eder ve hakkı kelimeleri ile ihkak eder. O sudurun zatını alimdir.   

25-26- A’bdlerinden tevbeyi kabul eden, seyyieleri a’fv eden, fi’lettiğinizi i’lmeden, iman etmiş ve salihatı amel etmiş kimselere isticabe eden ve onlara fazlından ziyade eden kimse O’dur. Kafirlere ise onlara şedid bir a’zab vardır.

27- Allah a’bdlerine rızkı best etseydi arzda bağyederlerdi ve lakin meşiet ettiği bir kaderi ile tenzil eder. O, a’bdlerine habirdir, basirdir.  

28- Kanet etmelerinin ba’dinde ğaysı tenzil eden ve rahmetini neşr eden kimse O’dur. Hamid olan veli O’dur.

29- Semavatın ve arzın halkı ve ikisinde bir dabbeden bessettikleri O’nun ayetlerindendir. O, meşiet ettiğinde onları cem’e kadirdir.  

30- Size musibetten ne isabet ederse yedlerinizle kesbettiğinizdendir. Kesirini a’fv eder.

31- Siz arzda mu’ciz olamazsınız. Size Allah’ın dunundan ne bir veli ne de bir nasir vardır.

32- Bahrda a’lemler gibi cariyeler O’nun ayetlerindendir.

33- Meşit ederse rihi iskan eder de zahrındaki rekid olarak onlar zalleder. İşte bunda, şükreden sabırlıların küllüne ayetler vardır.

34- Veya kesbettiklerinden dolayı onları ivbak eder, çoğundan da a’fv eder.

35- Ayetlerimizde mücadele eden kimseler kendilerine bir mahis olmadığını i’lmetsin diye..

36- Bir şeyden size ne ita edilmişse dünya hayatının meta’ıdır. Allah’ın i’ndinde olan, iman etmiş ve rablerine tevekkül etmiş olan kimselere haydır ve ebkadır.

37- İsmin kebirlerinden ve fuhuşlardan ictinab ve ğadab ettiklerinde ğufreden kimselere de..

38- Rablerine isticabe eden, salatı ikame eden, emirleri beyinlerinde şura olan ve rızkettiklerimizden infak eden kimselere de..

39- Beğiy onlara isabet ettiğinde intisar eden kimselere de..

40- Bir seyyienin cezası misli bir seyyiedir. Kim a’fv eder ve ıslah ederse onun ecri Allah’adır. O, zalimleri ihbab etmez.

41- Kim zulümden ba’d intisar ederse işte onların a’leyhine bir sebil yoktur.

42- Ancak sebil, hakkın ğayrı ile nasa zulmeden ve arzda beğyeden kimseleredir. İşte onlara elim bir a’zab vardır.

43- Ve kim sabreder ve ğüfrederse bu emirlerin azmindedir.

44- Allah kimi idlal ederse onun bad’inde ona bir veli yoktur. Zalimleri, azabı re’yettiklerinde sebilden bir meredd var mı, diye kavlettiklerini re’yedersin.

45- Onları zülleden haşi’ler olarak ona a’rzolunduklarını re’yedersin. Hafiy bir tarftan nazar ederler. İman etmiş kimseler, “hasirler nefislerini ve ehillerini kıyamet yevminde hasretmiş olan kimselerdir” diye kavletti. Ela, zalimler mukim bir a’zabdadır.

46- Onların, Allah’ın dununda kendilerine nasredecek velilerden biri yoktur. Allah kimi idlal ederse ona bir sebil yoktur.

47- Allah’tan red olunmayacak bir yevm etvet etmeden kabl rabbinize isticabe ediniz. Yevmeizin, size ne bir melce vardır, ne de bir nekir vardır.

48- İ’raz ederlerse biz seni onlara hafiz olarak irsal etmedik. Senin üzerine ancak belağ vardır. Biz insana bizden bir rahmeti izake ettiğimizde onunla ferahlar. Onlara eydlerinin takdim ettiklerinden dolayı bir seyyie isabet ederse insan kefurdur.

49- Semavatın ve arzın mülkü Allah’ındır. Meşiet ettiğini halkeder. Meşiet ettiği kimseye ünsalar hibe eder ve meşiet ettiği kimseye de zekerler hibe eder.

50- Veya onları zekerler ve ünsalar olarak tezvic eder ve meşiet ettiğini a’kim ca’leder. O alimdir, kadirdir.

51- Allah bir beşere, vahy veya hicabın veraının dışında teklim eder değildir veya bir resulü irsal edip meşiet ettiğini izniyle iyha eder. O a’liydir, hakimdir.

52- İşte böyle, emrimizden sana bir ruhu iyha ettik. Sen ne kitabın ve ne de imanın ne olduğunu idra etmiştin ve lakin onu nur olarak ca’lettik, a’bdlerimizden meşiet ettiğimize onunla hidayet ederiz. Sen müstakim bir sırata hidayet ediyorsun.

53- Semavattakiler ve arzdakiler kendisinin olan Allah’ın sıratına... Ela, emirlerin seyri Allah’adır.

 

 

1- Ha Mim.

2- A’yn Sin Kaf.

3- Güçlü ve kesin olan Allah, sana ve senden önce olan kimselere işte böyle bildirir.

4- Göklerde olanlar ve yerde olanlar O’nundur. O yücedir ve güçlüdür.

5- Gökler, kendi üstlerinden çatlamaktadır, melekler yetiştiricilerini değerlendirmeleri arındırmaktadırlar ve yerde olan kimseler için örtülmelerini istemektedirler. Allah, örtendir, çalıştırandır ha!

6- Kendisinin dışında arkalar olarak edinen kimseleri Allah onlara bekçidir ve sen onlara dayanak değilsin.

7- Böylece biz Kur’an’ı sana Arapça olarak kentlerin anasını ve onun çevresinde olan kimseleri uyarasın ve kendisinde kuşku olmayan toplanma gününü uyarasın diye bildirdik. Bir bölük bahçede, bir bölük de sıcaktadır.

8- Allah dileseydi onları bir topluluk yapardı ve ancak dilediği kimseleri esenliğine sokardı. Ezicilerin ise onların ne bir arkası ne de bir yardımcısı vardır.

9- Yoksa onlar, ondan başka arkalar mı edindiler? Arka olan Allah’tır ve ölüyü O diriltir ve O, her şeye güç yetirir.

10- Kendisinde ayrılığa düştüğünüz şeyin kesimi Allah’adır. İşte yetiştiricim Allah’tır, O’na dayandım ve O’na yönelirim.

11- Göklerin ve yerin çatlatanıdır. Size kendinizden eşler ve davarlardan da  eşler yaptı da sizi oralarda ekiyor. Hiçbir şey O’nun benzeri gibi değildir. O işiticidir, görücüdür.

12- Göklerin ve yerin açarları O’nundur. Geçimliği dilediği kimselere yayar ve ölçer. O her şeyi bilendir.

13- Düzeni kurunuz ve içinde ayrılığa düşmeyesiniz diye, düzenden size, Nuh’a öğütlediği ve sana bildirdiğimizi ve İbrahim’e, Musa’ya, İsa’ya öğütlediğimizi yasalaştırdı. Onları çağırdığın ortakçılara büyük geldi. Allah dileyeni kendisine ayırır ve yöneleni de yola koyar.

14- Aralarında azarak ancak kendilerine bilgi geldikten sonra ayrılığa düştüler. Yetiştiricilerinden bir söz adlandırılmış bir süre geçmemiş olsaydı araları bitirilirdi ve onlardan sonra yazıtın kendilerine bırakıldığı kimseler ondan karışık bir kuşkudadırlar.

15- İşte bundan dolayı, çağır ve buyrulduğun gibi dosdoğru ol. Onların gönüllerine uyma ve “Allah’ın bir yazıttan indirdiğine inandım ve aranızı dengelemeye buyruldum. Allah yetiştiricimiz ve yetiştiricinizdir, bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de sizedir, bizim ile sizin aranızda bir belge yoktur. Allah aramızı birleştirir ve varış O’nadır” diye söyle.   

16- Kendisine yanıt verildikten sonra Allah konusunda tartışan kimseler, onların belgeleri yetiştiricileri katında çürüktür, üzerlerine kızgınlık vardır ve onlara çetin bir tadış vardır.  

17- Allah gerçekle yazıtı ve tartıyı indiren kimsedir. Sana bildirilmedi, gün yakın olabilir.  

18- Ona inanmayan kimseler onu çabuk olmasını isterler, inanmış olan kimseler de ondan çekinirler ve onun gerçek olduğunu bilirler. Günden ürkenler uzak bir şaşkınlıktadırlar ha!

19- Allah, kullarını gözetendir, dilediğini geçindirir ve Güçlü olan Dayanıklı O’dur.  

20- Kim ötenin ekinini isterse ona ekininde artma yaparız. Kim de yakın ekini isterse ona ondan veririz ve ötede ise bir ülüş yoktur.

21- Yoksa onların Allah’ın olur vermediklerini düzenden onlara yasalaştıran mı var? Ayrım sözcüğü olmasaydı aralarını bitirirdi. Ezicilere ise onlara acıklı bir tadış vardır.

22- Ezenleri kazandıklarından dolayı onları çekinir görürsün. Oysa o onların başına gelecektir. İnanmış ve uygun olanları işlemiş kimseler ise bahçelerin çimlerindedirler. Onların dilekleri yetiştiricilerinin yanındadır. İşte büyük gölgelik budur.

23- Allah’ın inanmış ve uygun olanları işlemiş kimseler olan kulların  sevindirdiği budur. “Yakınlıkta bağlılığın dışında ondan dolayı sizden bir karşılık istemiyorum” diye söyle. Kim bir iyiliği derlerse onda ona bir iyiliği artırırız. Allah örtendir, karşılayandır.

24- Yoksa “Allah’a bir yalan mı uydurdu” söylüyorlar. Allah dilerse yüreğini damgalar. Allah çürüğü yok eder ve gerçeği sözcükleri ile gerçekleştirir. O başlarını kendisini bilendir.

25-26- Kullarından dönüşü onaylayan, kötülükleri silen, yaptıklarınızı bilen, inanmış ve uygun olan işleri yapmış kimselere yanıtlayan ve onlara artısından katan kimse O’dur. Kapatanlara ise onlara sıkı bir tadış vardır.

27- Allah kullarına besini yaysaydı yerde azıtırlardı ve ancak dilediği bir ölçü ile indirmektedir. O kullarını bilendir, görendir.

28- Umunçlarını kestikten sonra yağışı indiren ve esenliğini yayan kimse O’dur. Değerli olan arka O’dur.

29- Göklerin ve yerin yaratılışı ve ikisinde bir yürüyenden yaydıkları O’nun kanıtlarındandır. O, dilediğinde onları toplamaya güç yetirir.

30- Size bir vurgun vurursa ellerinizle kazandıklarınızdandır. Çoğunu siler.

31- Siz yerde O’nu geçemezsiniz. Size Allah’tan başka ne bir arka ne de bir yardımcı vardır.

32- Denizde dağlar gibi kayıklar O’nun kanıtlarındandır.

33- Dilerse yeli dindirir de onlar sırtında dura kalırlar. İşte bunda karşılayan dayananların hepsine kanıtlar vardır.

34- Veya kazandıklarından dolayı onları gömer, (dilerse) çoğundan da siler.

35- Kanıtlarımızda tartışan kimseler, kendilerini bir aklayıcı olmadığını bilsinler diye..

36- Bir şeyden size ne verilmişse yakın yaşamın geçimliğidir. Allah’ın yanında olan, inanmış ve yetiştiricilerine dayanmış olan kimselere daha iyi ve daha kalıcıdır.

37- Kötülüğün büyüklerinden ve bozgunculuklardan kaçınma, kızdıklarında örten kimselere de..

38- Yetiştiricilerine yanıt veren, toplantıyı yapan, işleri aralarında danışma olan ve beslediklerimizden kullanan kimselere de..

39- Azgınlık onlara değdiğinde yardımlaşan kimselere de..

40- Bir kötülüğün karşılığı benzer bir kötülüktür. Kim siler ve düzeltirse onun karşılığı Allah’adır. O ezenleri sevmez.

41- Kim ezildikten sonra yardımlaşırsa işte onların üzerine bir yol yoktur.  

42- Ancak yol, gerçeğin dışında insanları ezen ve yerde azgınlık yapan kimseleredir. İşte onlara acıklı bir tadış vardır.  

43- Ve kim dayanır ve örterse bu işlerin kesinlerindendir.

44- Allah kimi şaşırtırsa ondan sonra ona bir arka yoktur. Ezenleri, tadışı gördüklerinde yoldan bir dönüş var mı, diye söylediklerini görürsün.  

45- Onları alçaklıktan dalgınlar olarak ona sunulduklarını görürsün. Kaçamak bir bakış bakarlar. İnanmış kimseler, “yıkılmışlar kendilerini ve çağa çoluklarını kalkış gününde yıkmış kimselerdir” diye söyledi. Ezenler, durucu bir tadış içindedirler ha!

46- Onların, Allah’tan başka kendilerine yardım edecek arkalardan biri yoktur. Allah kimi şaşırtırsa ona bir yol yoktur.

47- Allah’tan geri çevrilmeyecek bir gün gelmeden önce yetiştiricinizi yanıtlayınız. İşte o gün, size ne bir sığınak vardır, ne de bir bilinmezlik vardır.

48- Yüz çevirirlerse biz seni onlara koruma olarak göndermedik. Senin üzerine yalnız ulaştırma vardır. Biz insana bizden bir esenliği tattırdığımızda onunla sevinir. Kendilerine elleriyle yaptıklarından dolayı bir kötülük değerse insan kapatandır.

49- Göklerin ve yerin hanlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Dilediği kimseye kızlar verir ve dilediği kimseye de erkekler verir.

50- Veya onları erkekler ve kızlar olarak çiftleştirir ve dilediğini kısır yapar. O bilendir, ölçülendirendir.

51- Allah bir kişiye, bildirme veya duvarın arkasında olma dışında konuşur değildir veya bir elçiyi gönderip dilediğini oluruyla bildirir. O yücedir, kesendir.

52- İşte böyle, buyruğumuzdan sana bir tini bildirdik. Sen ne yazıtın ve ne de inancın ne olduğunu kavramıştın ve ancak onu ışık olarak kıldık, kullarımızdan dilediğimize onunla yol gösteririz. Sen doğru yola götürüyorsun.

53- Göklerdekiler ve yerdekiler kendisinin olan Allah’ın yoluna... İşlerin gidişi Allah’adır ha!

 

AÇIKLAMA : Bu surede “Onlara Allah hafizdir, sen onlara vekil değilsin” beyanı ile “dinde zorlama yoktur” esası Şura Suresi’nde teyit edilmiş oluyor. “Keriyelerin ümmini” ifadesi ile yerinden yönetim ilkesi getirilmiş olmaktadır. Yani merkez bucağın başkanı başka bucakların başkanı değil, merkez bucak, taşra bucaklarının ümmidir, anasıdır, yani hadimidir; hakimi değildir.

 

“Yezreuküm fih” ifadesinde “küm” zamiri içine hayvanları ve insanları bir arada anmış olmakla bedeni itibariyle insanın da hayvan olduğunu ifade etmiştir. “Fihi”deki zamir ezvacdaki cem’a gitmektedir. Müzekker müfredin cem’a gitmesi, cem’in müennes olmasını gerektirtir; oysa, zevc kelimesi de müzekkerdir. Zevc kelimesi eşleri ifade ettiği zaman müennes kabul edilmiş olmaktadır. Sizin için Nuh’a vasiyet ettiğini söyledikten sonra “sana vahyettiğimizi” diyerek ma’dan ellezi’ye gitmiş ve sonra tekrar “İbrahim, Musa ve İsa’ya vasiyet ettiklerimiz” demiştir. Nuh (AS) Mezopotamya medeniyetini İbrahim, Musa ve İsa (AS) İbrani medeniyetini, İslamiyet’in ise bunların arasına alınmakla iki medeniyetin telif edilmiş olduğuna işaret edilmektedir. Gerçekte sonra İslam medeniyeti oluşurken müsbet ilimlerde özellikle matematik ve astronomide Mezopotamya ekolünü devam ettirmiştir. Nuh, İbrahim, Musa ve İsa’dan bahsederken “ma vessa” demiş, onlara tavsiye ettiklerini “sana vahyettiğimiz” demekle de Kur’an’ı doğrudan ifade etmiştir. Vasiyetleri ma ile vahyi ise ellezi ile kullanmıştır. O dinler daha çok resüller dini İslamiyet ise Kitab dinidir.

 

Bütün bunların hepsi aynı hükümleri ihtiva etmektedir. Ancak Kur’an ictihadla yani müsbet ilimle yorumlanacaktır, o dinlerin kitapları ise elçileri tarafından yorumlanmıştır. Bütün peygamberlere bir dinin ikamesini tavsiye etmiş ve dinde teferruku nehy etmiştir. Yani Yahudilik, Hıristiyanlık, İslamlık diye ayrı dinler yoktur, bütün dinler birdir. Sadece zaman ve mekana göre ameli hükümler farklıdır. Bu hükmün müşriklere ağır geleceği ifade edilmiştir. Bu da bu hükmü kabul etmeyenlerin şirk içinde olacağına işaret etmektedir. Tefrikanın bilgisizlikten değil, bağyen olduğunu ifade ederek dinler arası savaşın dinlerden değil, dinleri istismar etmelerinden olmuştur.

 

“Onları tek dine da’vet et ve emr olunduğun gibi ol, hevalarına uyma ve onlara de ki; “Ben Allah’tan inzal olunanların hepsine iman ettim”. Burada hitap hem mim’le hem de nekre olarak kullanılmıştır. Ma lafzi umumidir. Yani “ben Allah’ın gönderdiği kitaplardan bana ne ulaşmışsa yani ben ne anlamışsam ona iman etimi de” diyor. Böylece bu sure Kur’an’a uyanların dünyadaki bütün hak dinleri kabul etmiş olduğunu ifade etmiş oluyor.

 

İman edip ameli salih işleyen kimselerin cennatın revzasında olduklarını ifade etmektedir. “Revza” cennet içindeki oturulup dinlenilecek havuz başıdır. Müminlere burası tahsis edilmiştir. Böyle bütün peygamberler ve kitaplara değil de, bir kısım kitaplara ve peygamberlere uyarak hak dini tutan kimselere cennatın diğer yerlerini bırakmış oluyor.

 

“Gökleri ve yeri yaratmış ve o ikisinin içinde bir dabbeden bessetmiştir, üretmiştir” ayeti ile göklerde de hayvanların olduğuna işaret etmekte ve yeryüzündeki canlıların oradaki bir dabbeden üretilmiş olduğuna işaret vardır.

 

“İsterse rihi iskan eder, gemileri denizlerde yerinde bırakır veya kesbettikleri sebebiyle onları gömer” dedikten sonra “çoğunda ise a’fv eder” ifadesini vav ile atf etmiştir. Burada “isterse çoğunu a’fv eder” anlamındadır.

 

“Ya’lemellezine”deki mim’in üstün olması lam’ın hazf edildiğine delalet eder. Yani “li en ya’lemellezine...” demektir. “Bilsinler” anlamına gelir. Başına vav harfinin gelmesi, kendisinden önce de bir fiilin hazf edilmiş olduğunu gösterir. Bu fiil “yezlalne” ve “yubikhunne”nin mastarlarından türemiş olabilir. Yani çoğunu a’fv etmesi ders alanlarla almayanları ayırması ve almayanları ise bir daha batırması içindir.

 

“Salatı ikame derler” ve “rızıklarımızdan infak ederler” arasında “işleri aralarında şuradır” demek suretiyle gerek namazda gerek zekatta yani gerek çalışmada ve gerekse yaşamada “danışma” sistemini getirmiştir. “aralarında” diyerek danışmanın bir üst ile değil, birbirleri ile olması gerektiğini bildirmektedir. Bura başkanın özel bir durumunu ifade etmemektedir. Arkasından “Kendilerine bir bağiy isabet ederse intisar ederler” diyor. Danışmadan sonra dayanışmayı teşri’ etmektedir.

 

“Seni onlara hafiz göndermedik” ile “sana yalnız belağ vardır” ayetiyle daha önce geçen benzer ayet teyid edilmektedir. Allah’ın insanlarla vahiy veya perde arkası veya bir elçi ile konuşacağının doğrudan görünmeyeceğini ifade etmekle Muhammed(AS)e de Allah’ın görünmedi anlaşılmaktadır.

 

Görülüyor ki, Ha Mim’li sureler Mekke’de nazil olmuş sureler olmakla beraber zekat ve namazdan ve meşveretten bahsetmiş olması ve bütün dinleri içeren bir din olarak bildirilmesi ile ana kentlerden bahsetmesi tamamen yeni devlet düzeninin prensiplerini ortaya koymaktadır. Ha Mim surelerinden sonra Medine Surelerinin gelmiş olması bu sureler ile Medine sureleri arasında bir uyumun olduğu anlaşılmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 


AKEVLER KUR'AN MEÂLİ
1-FATİHA SURESİ-1-
6339 Okunma
2-bakara suresi-meal yok-tefsirden çıkıyor
3945 Okunma
3-ali imran-meal yok-tefsirden çıkacak
1984 Okunma
4-nisa suresi-meal yok-tefsirden çıkacak
3011 Okunma
5-maide suresi-meal yok-tefsirden çıkacak
2441 Okunma
6-enam suresi-meal yok-tefsir yok-123teberrük
2814 Okunma
7-araf suresi-meal yok-tefsirden çıkacak
2051 Okunma
8-ENFAL SURESİ-MEAL YOK-TEFSİRDEN ÇIKACAK
2063 Okunma
9-TEVBE SURESİ-MEAL YOK-TEFSİR YOK- TEBERRÜK
2473 Okunma
10-YUNUS SURESİ-MEAL YOK-TEFSİR YOK-TEBERRÜK
1956 Okunma
11-HUD SURESİ-MEAL YOK-TEFSİR YOK-TEBERRÜK
2213 Okunma
12-YUSUF SURESİ-MEAL YOK-TEFSİRDEN ÇIKACAK
2333 Okunma
13-rad suresi meali
2516 Okunma
14-İBRAHİM SURESİ MEALİ
2199 Okunma
15-hicr suresi meali
2578 Okunma
16-nahl suresi meali
3303 Okunma
17-İSRA SURESİ MEALİ
3214 Okunma
18-KEHF SURESİ MEALİ
3242 Okunma
19-meryem suresi- meal yok-tefsir yok-teberrük
2132 Okunma
20-taha suresi meali
3358 Okunma
21-ENBİYA SURESİ MEALİ
3171 Okunma
22-hacc suresi meali
2647 Okunma
23-MÜ'MİN'UN SURESİ MEALİ
2712 Okunma
24-nur suresi meali
3050 Okunma
25-furkan suresi meali
2530 Okunma
26-ŞUARA SURESİ MEALİ
2981 Okunma
27-neml suresi meali
3234 Okunma
28-kasas suresi meali
2650 Okunma
29-ankebut suresi meali
2748 Okunma
30-rum suresi meali
2473 Okunma
31-LOKMAN SURESİ MEALİ
2551 Okunma
32-SECDE SURESİ MEALİ
2162 Okunma
33-AHZAB SURESİ MEALİ
2543 Okunma
34-SEBE SURESİ MEALİ
2898 Okunma
35-FATIR SURESİ MEALİ
2670 Okunma
36-YASİN SURESİ MEALİ
3727 Okunma
37-SAFFAT SURESİ MEALİ
3611 Okunma
38-SAD SURESİ MEALİ
2909 Okunma
39-ZÜMER SURESİ meal tefsir yok TEBERRÜK
3275 Okunma
40-MÜ'MİN SURESİ MEAL TEFSİR YOK teberrük
2854 Okunma
41-fussilet suresi meali
2561 Okunma
42-şura suresi meali
2214 Okunma
43-zuhruf suresi meali
2724 Okunma
44-DUHAN SURESİ MEALİ
2743 Okunma
45-CASİYE SURESİ MEALİ
2010 Okunma
46-AHKAF SURESİ MEALİ
2480 Okunma
47-MUHAMMED SURESİ MEALİ
2408 Okunma
48-FETİH SURESİ MEALİ
2585 Okunma
49-HUCURAT SURESİ MEALİ
2718 Okunma
50-KAF SURESİ MEALİ
2991 Okunma
51-ZARİYAT SURESİ MEALİ
2909 Okunma
52-TUR SURESİ TEFSİR MEAL YOK teberrük
2157 Okunma
53-necm suresi tefsir ve meal yok teberrük
2105 Okunma
54-KAMER SURESİ TEFSİ MEAL YOK teberrük
2726 Okunma
55-RAHMAN SURESİ MEALİ
3516 Okunma
56-VAKIA SURESİ MEALİ
3452 Okunma
57-HADİD SURESİ MEALİ
2668 Okunma
58-MÜCADELE SURESİ MEALİ
2476 Okunma
59-HAŞR SURESİ MEALİ
2435 Okunma
60-MÜMTEHİNE SURESİ MEALİ
2085 Okunma
61-SAF SURESİ MEALİ
2287 Okunma
62-CUMA SURESİ MEALİ
2533 Okunma
63-MÜNAFİKUN SURESİ MEALİ
2200 Okunma
64-TEGABUN SURESİ MEALİ
2277 Okunma
65-TALAK SURESİ MEALİ
2376 Okunma
66-TAHRİM SURESİ MEALİ
2442 Okunma
67-MÜLK SURESİ MEALİ
2957 Okunma
68-KALEM suresi MEALi
3063 Okunma
69-HAKKA SURESİ MEALİ
2642 Okunma
70-MEARİC SURESİ MEALİ
2618 Okunma
71-NUH SURESİ MEALİ
2487 Okunma
72-CİN SURESİ MEALİ
3120 Okunma
73-MÜZZEMMİL SURESİ MEALİ
3390 Okunma
74-MÜDDESSİR SURESİ MEALİ
3470 Okunma
75-KIYAMET SURESİ MEALİ
2726 Okunma
76-İNSAN SURESİ MEALİ
3261 Okunma
77-MÜRSELAT SURESİ MEALİ
2410 Okunma
78-NEBE SURESİ MEALİ
2947 Okunma
79-NAZİAT SURESİ MEALİ
2662 Okunma
80-ABESE SURESİ MEALİ
2913 Okunma
81-TEKVİR SURESİ MEALİ
2677 Okunma
82-İNFİTAR SURESİ MEALİ
2656 Okunma
83-MUTAFFİFİN SURESİ MEALİ
3048 Okunma
84-İNŞİKAK SURESİ MEALİ
2493 Okunma
85-BÜRUC SURESİ MEALİ
2058 Okunma
86-TARIK SURESİ MEALİ
2458 Okunma
87-A'LA SURESİ MEALİ
2745 Okunma
88-ĞAŞİYE SURESİ MEALİ
2747 Okunma
89-FECR SURESİ MEALİ
2653 Okunma
90-BELED SURESİ MEALİ
2356 Okunma
91-ŞEMS SURESİ MEALİ
3068 Okunma
92-LEYL SURESİ MEALİ
2903 Okunma
93-DUHA SURESİ MEALİ
2563 Okunma
94-İNŞİRAH SURESİ MEALİ
2743 Okunma
95-TİN SURESİ MEALİ
3012 Okunma
96-A'LAK SURESİ MEALİ
3289 Okunma
97-KADR SURESİ MEALİ
3371 Okunma
98-BEYYİNE SURESİ MEALİ
2703 Okunma
99-ZİLZAL SURES MEAL TEFSİRYOK teberrük
1834 Okunma
100-adiyat suresi meali
2394 Okunma
101-karia suresi meali
3214 Okunma
102-TEKASÜR SURESİ MEALİ
3226 Okunma
103-ASR SURESİ MEALİ
2347 Okunma
104-HÜMEZE SURESİ MEALİ
3250 Okunma
105-FİL SURESİ MEALİ
4408 Okunma
106-KUREYŞ SURESİ MEALİ
2516 Okunma
107-MAUN SURESİ MEALİ
2733 Okunma
108-KEVSER SURESİ MEALİ
4088 Okunma
109-KAFİRUN SURESİ MEALİ
2776 Okunma
110-NASR SURESİ MEALİ
3273 Okunma
111-TEBBET SURESİ MEALİ
3907 Okunma
112-İHLAS SURESİ MEALİ
3094 Okunma
113-FELAK SURESİ MEALİ
2327 Okunma
114-NAS SURESİ MEALİ
2646 Okunma
115-KURAN KÖK HARFLER LÜGATI-LATİN HARFLERİYLE
37490 Okunma