EKONOMİ ve DOKTRİNLER
Süleyman Karagülle
658 Okunma
22.Ders ESNAF PARASI

 

22.Ders

 

               ESNAF PARASI

 

               Topluluk az bulunur, kolay bölünebilir, zamanla eskimez, taşınması kolay herkes tarafından tanınan ve mütecanis olan (türden türe değeri değişmeyen ) şeyleri para olarak kullanır. Tarihin her devrinde bu esaslara en uygun altın ve gümüş madenleri kabul edilmiş, para olarak onlar kullanılmıştır. Gümüş küçük, bozuk para, altın da milletlerarası para olarak hala kullanılagelmektedir, ileride de kullanılacaktır.

               Diğer bütün paraların değerleri zaman ve mekana bağlıdır. Bugün çok kıymetli olan  bir ticaret veya senet parası yarın şartların değişmesiyle değersiz hale gelebilir. Türkiye’de pek muteber olan bir para Çin’de değersiz olabilir. Fakat altın her yerde ve her devlette değerini korumaktadır.

               Üretim ve tüketim mallarının mübadele sahası ne kadar geniş olursa üreme verimi o kadar çok olacağından hem satıcı, hem alıcı ve de bütün insanlık için emeksiz bir üremeye sebebbiyet vereceğinden malların altın para ile değerlendirilmesi ve bütün dünya piyasalarına sürülmesi gerekir. Bu malların gümrüğe tabi tutulması ve gümrüklerden geçerken birçok engeller çıkarılması hem o millet için hem de bütün insanlık için çok zararlı bir şeydir. Altın paradan başka paranın kullanılması da aynı sonuca götürür.

               Esnaf çalışır, malı yığar, mevsimi gelince satar. Sattığı mal karşılığı aldığı para ile bir yıl hem çalışır kendisine sermaye yapar, hem de geçinir. Çiftçi de böyledir. Bunlar mallarını emniyetli paraya çevirmek isterler. Ticaret veya senet parası gibi paralar bunları temin etmez. Dolayısıyle esnaf altın paraya kıymet verir. Altın paranın bulunmadığı ülkelerde küçük sanayi yani esnaf sanayii gelişmez. Altın paranın bulunduğu devirlerde ise esnaf sanayii hakim olmaya başlar. Osmanlı sanayii altın paraya dayanan bir sanayidir.

               Altınların her zaman tartılması ve miyara vurulması zor olduğundan devletçe damgalanır, üzerine ayar ve ağırlığı belirtilir. Halk bu parayı, altını damga değeri ile alıp verir.

               Altının ayarı düşürülerek tağşişe gidilip bu paranın da istismarı yapılmaktadır. Yıkılışa gide devletler böyle hilelere başvurmaya başlar. Fakat bu hile yıkılışı durdurmak şöyle dursun daha da hızlandırır.

               Altının doğrudan para olarak kullanılması yerine bankaya altın emanet edilir ve karşılığında senet alınır. Altın karşılığı alınan senet piyasada altın gibi dolaşmaya başlar. Bu şekilde daha kolay olur. Bunun hilesi de hazinede mevcut olan altından daha fazla senet çıkarmaktır. Herkes gelip birden altınları geri istemeyecekleri için bundan yararlanan bankalar faizli müessesede milleti sömürmeye başlarlar. Bu nedenle altın parasının ihracı devlete verilmelidir.

 

GÖRÜŞLER

 

               LİBERALİST: Altın da bir maldır. Diğer mallar gibi para olarak kullanılır. Ayırt edilmesi doğru değildir.

               SOSYALİST: Altın da bir maldır, ancak bankanın teyidi ile para olarak kullanılabilir.

               KAPİTALİST: Altın da bir paradır. Ona sahip olan, karşılığında senet olarak başkasına devredebilir. Bu senet para olarak kullanılabilir. Çünkü mal karşılığıdır. Bizzat altının kendisi para olamaz.

               KOMÜNİST: Altın az bulunur, topluluğa ait bir maldır. O bireylerin işine yaramaz, para olarak da kullanılamaz.

               TEŞEBBÜSÇÜ: Altın bizatihi kendisi paradır ve para yalnız budur. Bütün değerler altın üzerinden ölçülmeli ve altının kendisi para olarak kullanılmalıdır. Devlet sadece miktarını teyit edici damga vurabilir. Bankalar ancak altın kadar senet çıkarabilir ki, o da altın sayılır.

               DEVLETÇİ : Altının para olarak kullanılabilmesi için devlet tarafından damgalanması ve değerlendirilmesi gerekir.

               Doktrinler, altını para olarak kabul eden ve etmeyen diye iki gruba ayrılmakta, bir kısmı bizzat altına para gücünü tanımakta, diğer kısmı ise altının para olmasını altınlığına değil de, diğer müşterek kaynaklara  bağlamaktadır.

               ADİL DÜZEN: Altın (bazen gümüş de) para olarak yaratılmıştır. İnsanlar paraya olan ihtiyaçları oranında altın üretmekteler. Altın her devirde gerçek değerini korumaktadır. Başka hiçbir teyide gerek kalmaksızın altına paralık vasfını vermek gerekir. Bununla beraber altından da başka paralar vardır.

               Devlet altın karşılığı çıkaracağı para ile diğer paraları tanzim eder. Şöyle ki;

               Halk altını devlet bankasına götürüp emanet eder ve karşılığında altın para alır. Bu para tıpkı altın gibi piyasada tedavül eder. Altın ise tedavülden çekilir. Piyasada meydana gelen krizler bazen halkı bazen altını para olarak kullanmaya zorlar. Bu takdirde piyasada para miktarı birden bire artar. Bir toplulukta para mala eşittir. Altın hem paradır, hem maldır. Eğer bir üçüncü varsa, altın mal tarafına geçtiği zaman piyasada para darlığı; para tarafına geçtiği zaman da para bolluğu ortaya çıkar ve bu üçte iki oranında bir dalgalanma gösterir ki, çok tehlikelidir. Bundan dolayıdır başka paraların bulunduğu ülkelerde altın parayı kontrol etmek gerekir. Bu da mevcut altının iki misli kadar para çıkarmakla mümkündür. İadeler başladığı yani piyasada altın çoğalmaya başladığı zaman piyasadan altın para iki misli çekileceğinden altının değeri düşecek, altın paranın değeri ise yükselecektir. Bu yüzden herkes yine altını bankaya yatıracaktır. Böylece denge kurulur. Bu çıkarılan iki misli altın paranın yarısı senet parası olarak çıkarılır. Yani bu para piyasada mevcut olan mal karşılığıdır. Zira bir toplulukta altın kadar mal vardır. Bankaya yatırılmayan altınlar da ticaret parasına denk kabul edilebilir. Sonuç olarak üç çeşit para birleştirilir ve hepsi de altın cinsinden tanımlanır.

               Bütün bunlar bize para işlerinin sadece devlet işi olacağı konusunu açıkça göstermektedir.