EKONOMİ ve DOKTRİNLER
Süleyman Karagülle
683 Okunma
3- TESİR ÇİFTİNDE KARARLILIK:

3- TESİR ÇİFTİNDE KARARLILIK:

 

               Yukarıdaki formüllerle vergilerin nasıl alınabileceğini belirlemek mümkündür:

               a) Vergi ücretten alınıyorsa halkın gerçek ücretini azaltıyor, yani zekat vergisinin yaptığının tersini yapıyor; dolayısıyle sistemi kararsız kılıyor.

               Talep = (Ücret - Kazanç Vergisi ) İhtiyaç

 

               b) Gelir vergisinin alınması ise malların daha pahalı satılmasına neden olur; zira, tüccar karına devlet karı da ilav edilmiş olacaktır. Formülde ise alış fiyatı değil, satış fiyatı geçmelidir. O halde tüccara kalacak olan kar ile devletin aldığı gelir vergisi satış fiyatından düşürülmelidir. Bu da mala verilen kredinin yaptığı etkiye zıt bir tesir yapar.

               Arz = ( Fiyat - Gelir Vergisi - Paradan Kar )  Fayda

 

               c) Üretimden vergi almak arz edilen faydayı azaltır. Böylece daha az mal üretilmiş olur. Bu arzı düşürür ise de vergi oranı düşük olduğu sürece sistemin kararlılığına tesir etmez. Vergi oranı çok büyük olursa yine stabiliteyi bozar. Fazla verginin devlet için iyi olduğu sanılmamalıdır. Normal vergi yüzdesi, üretimin onda biri olmalıdır. En çok bunun iki misline çıkarılabilir. Daha fazla vergi almak veya paradan vergi almak ekonomik hayatı mehveder.( Onlu ve ikili sistemlerin tatbikatı)

               Arz = Fiyat (Fayda - Üretimden mal olarak alınan vergi)

 

               d) Sermayeden alınan vergi ihtiyacı çoğalmaktadır. Zira sermaye sahipleri kendi bedenini varlıklarını beslemek zorunda oldukları gibi mali varlıklarını da devamlı beslemek zorundadırlar. Bu da yeni ihtiyaç sahaları yaratmak ve sermaye sahiplerini devamlı faaliyete sürüklemektedir. Bu ise ekonomik faaliyetin kaynağı olmaktadır. Netice en güzel sonuca varmaktadır.

               Talep = Ücret (İhtiyaç + Sermaye Vergisi)

 

               Toplumda meydana gelen arızaların sebebi ile bazen ücretler sıfır olabiliri. Bu durumda talep de sıfır olur. Talebin sıfır olması arzı da sıfır yapar. Yine pek doygun yıllarda ihtiyaç sıfır olur. İhtiyacın sıfır olması talebi sıfır yapar ve arz da sıfır olur. Arzın sıfır olması ise hiç kimsenin malını satamaması demektir. Malını satamayan halk, çalışıp iş yapamaz hale gelir. Bu durumda geleceğe dönük büyük tehlikeler belirir. Bu da iki sebepten ileri gelir:  Ya kar yapılamadığı için sermaye donup durmaktadır; buna özellikle faiz sebep olur. Sermaye vergisi bu durmayı önleyici bir tedbirdir. Ya da halkın elinde satın alma gücü kalmaz, bu ise durgunluk meydana getirir. Bunu da vergisinin dağıtılması karşılamaktadır.

               Talep = (Ücret + Sermaye Vergisi / Nüfus) (İhtiyaç + Sermaye Vergisi / Sermaye)

 

               Burada ücret ve ihtiyaçların yanında birer sabite mevcut olduğu için talep hiçbir zaman sıfır olmamakta ve sistem devamlı olarak çalışmaktadır. İşte bu nokta faizsiz sistemin temelini oluşturmaktadır.

               ( Zekat = Sermaye Verigisi )

 

 

GÖRÜŞLER

 

               LİBERALİST: Devlet insanların müşterek hizmetlerini gören bir şirkettir. Bu esasa göre herkes karına göre bu ortaklığın masraflarına katılmalıdır. 

               Arz = ( Fiyat - Kardan Vergi )  Fayda

 

               SOSYALİST: Devlet insanların ortak hizmetlerini gören bir dernektir. Bu esasa göre herkes emeğinden, yani kazancından vergi vermelidir.

               Talep = (Ücret - Kazanç Vergisi ) İhtiyaç

 

               KAPİTALİST: Devlet mülk sahiplerinin mallarını bekleyen bir bekçidir. Mülk sahipleri mülkleri oranında vergiye katılmalıdırlar.

               Arz = Fiyat (Fayda - Varlık Vergisi )

 

               KOMÜNİST: Devlet insanların haklarını koruyan bir kuruluştur. Bu nedenle nüfus başına ve güce göre vergi verilmelidir.

               Talep = Ücret (İhtiyaç - Müşterek İhtiyaç )

 

               TEŞEBBÜSÇÜ: Devlet bir esnaf birliğidir. Herkes sanatına göre vergi vermelidir.

               DEVLETÇİ: Devlet bireylerin meydana getirdiği bir vücuttur. Bu nedenle vergi yoktur, tersine devletin ücret vermesi gerekir.

               ADİL DÜZEN: Devlet, içinde bireylerin müstekil olarak yaşadıkları bir organdır ve devletin organlarından ayrı bir şahsiyeti vardır. Bireyle devlet biribirine ortak çıkarları ile bağlıdırlar. Devlet kendi çıkarını düşünerek değişik hizmetler görür; bireyler de kendilerine yapılacak hizmetleri düşünerek vergilerini veririler. Devlet yaptığı ve yapacağı hizmetler karşılığı vergi alabilir. Bireyler de verdikleri veya verecekleri vergiler oranında faydalanabilirler.

               Devlet, tüccarın malını korumakta, akitlerini teyit etmekte, alacak ve borçlarını tahsil etmektedir. O halde tüccar, bu hizmetlerine karşılık vergi ödemelidir.

               Devlet basit bir şirket değildir, bu nedenle hizmetlerini herkes için yapar. Devlet aldığı vergileri yalnız vergi aldığı kimseler için değil de herkes için harcar, böylece bireyler arasında sosyal dayanışma meydana gelir.

               Devlet vergileri aşağıdaki esaslara göre alır:

               a) Sınırlı olup tükenen imkanlardan (madenler gibi), faydalananlar üretimin beşte birini, sınırlı olup tükenmeyen mallar inhisar altına alınmış ise üretimin onda birini (örneğin tarladan kaldırılan tahıllardan), inhisar altına alınmayanlardan sermaye vergisi olarak kırkta birini devlete vergi olarak verirler. Bu da paradan, ticaret mallarından, merada yayılan hayvanlardan ve depo edilen yiyeceklerden alınır.

               b) Toplanmış olan vergiler, yoksullara geçim yardımı, fakirlere sermaye yardımı, hizmet edenlere ücret, üstün ehliyetlilere maaş olarak verilir ve esirlerin kurtarılması ve borçlanmalar için harcanır (banka). Ülke imar edilir ve yurt savunması yapılır. Ayrıca hastalık ve yetimlik yardımları da yapılır, toplumun ve hükümetin gerekli gördüğü yerlerde harcanır.

               Talep = (Ücret + Zekat / Nüfus) (İhtiyaç + Zekat / Sermaye) sistemi çalıştırılır.

 


 

 



© 2024 - Akevler