GURBET DERGİSİ-MAKALELER
Süleyman Karagülle
1035 Okunma
M ARK S VE İSLAMİYET-1 VE 2.YAZI

                                                        M ARK S

                                                        VE

                                                  İSLAMİYET

                                                     1ve2.YAZI

                                                     YAZAN Y. Müh.

                                               SÜLEYMAN KARAGÜLLE

 

                                                    15 temmuz-1965-

                                              gurbet dergisi yıl-1 sayı-5

                                   

                                                      15 ekim 1965-

                                              gurbet dergisi yıl-1 sayı-6

 

                Kemeraltından geçerken, sağcı olduğunu bildiğim bir kitapçının vitrininde “Karl Marks’ın Kapital Özü” isimli yeni çıkan kitabı gözüme çarptı, beş lira verip alarak okudum.

Karl Marks şu dört prensibi esas almış, ve ciltlerle dolu kitapları ile savunmuştur:

Senin, benim malımız olmıyacaktır. Yeryüzünde mevcut olan bütün mallar, evler, yataklar, sandalyeler yerler, tarlalar, tabaklar, elbiseler, ayakkabılar, hep ortak olacak. Nasıl bir otobüste koltuklar, herkesin ise kim nerede boş yer bulur oturursa bu mallar da öyle olacaktır. İstiyen lokantanın boş bulduğu ve dilediği sandalyasında oturacak, mevcut yemeklerden istediğini yiyecek ve para vermeden kalkıp gidecek... Çamaşırhaneye gidecek, kirli çamaşırlarını çıkaracak, kendisine uygun olanın temizini giyecek; para vermeden çıkıp gidecek. Herhangi bir otele gidecek, boş bulduğu yatağa yatacak, bir gün para vermeden kalkıp gidecek.. Canı meyve mi istedi gayet basit; hemen dilediği manavdan istediği meyveyi alıp götürecek, yiyecek: para yok. Onun diyarında her şey parasız. Cennet gibi bir ülke... Herkes, her şeyi, her yerde bulup kullanıyor.

Peki, diyeceksiniz, bunları kim yapacak? Kim temizliyecek, kim ekecek, kim yetiştirecek?

Marks bunun cevabını kolayca veriyor: işçiler, diyor. Ama zannetmeyin ki bu işi bir para karşılığı yapacaklar? Parayı ne yapacaklar? Zaten her şey bedava değil mi? Bedava geçindiklerine göre, bedava da çalışacaklar elbet.

Peki, bir sual daha geliyor akla, o da şu: Ya çalışmazlarsa, tembellik gösterirlerse? Nasılsa geçinme bedava, neden çalışsınlar? Sonra ya malları lüzumsuz israf ederlerse? Meselâ buğdayı yiyecek yerde alıp da odun yerine yakarlarsa.

Marks buna cevap veriyor o zaman bunlar eski burjuva artığı proleter düşmanıdırlar. Böylelerinin yok edilmesi, asılıp kesilmesi icap eder. Kim yapacak bunu? Tabii kendileri.

2 — İnsanlığı yakan da bahsettiğimiz cennet dünyadan mahrum eden şeyin başlıcaları evlenme, karı kocalık, oğul, analıktır. Böylece akrabalık meydana gelmekte, insanlar birbirlerine iltimas etmektedirler. Mal biriktirip miras bırakmak istemektedirler. Çocuklarımıza bırakalım diye birbirleriyle çekişmektedirler. Bunun yerine karı kocalık kalkacak, ayıp, günah diye bir şey yok. Erkek ve kadın sokakta, yolda, odada tıpkı yemek yer gibi buluşacaklar ve bunlar hemen eşlerini değiştirecekler. Çocukların babaları belli olmadığı gibi doğar doğmaz çocuklar çocuk yuvalarına verilecek, oralarda başka kadınlar tarafından büyütülecek, çocuk, annesinin de kim olduğunu bilmiyecek. Bu surette anne, baba, karı, koca oğul, kız sevgisi onlar için mal biriktirme, kavga etme diye bir şey kalmıyacak.

Bir sual daha: ya çocukları yabancı kadınlar gerekli ihtimamla büyütmezlerse? Marks’ın cevabı çok kolay. Bunlar, proleter düşmanı burjuva artıklarıdır, derhal kesilmelidirler. Kim kesecek? tabiî kendileri.

3 — İnsanlığı cennete kavuşmaktan alıkoyan bir şey de milliyetçiliktir. Her millet kendi milletini diğer milletlerin üstüne çıkarmak için durmadan çalışıp servet biriktiriyor, ordular besliyor ve sonunda birbirlerini öldürüyorlar. Halbu - ki, eğer harp olmasa bu kadar çalışıp kazanma boşa gitmez, dünya servetle dolar. O halde yer yüzünde milletler ve devletler olmamalı, hepsi birleşip tek insanlık olmalı, ve proleter hâkimiyeti bulunmalı. Onun İçin amansız bir şekil de milliyetçilik ortadan kaldırılmalı, dünya evvelâ tek bir devletin emrine girmeli, sonra da devlet bile ortadan kalkmalı.

Peki amma bu milliyetçiliği bırakmazlarsa ne olacak?

Tabiî formül hazır; proleter düşmanı, eski burjuvazi artıkları toptan imha edilmeli.

4 — İnsanlar ayrı ayrı şeylere inanıyorlar. Herkesin kendine has Tanrısı var. Bunun yüzünden insanlar arasında ayrılık doğuyor. Uydurma tanrılar adına insanlar aldatılıyor. Allah yoktur. Din diye bir şeye lüzum yoktur. Din ortadan kalkmalıdır. Herkes milliyetsiz olduğu gibi dinsiz olmalıdır. Bu suretle hem insanlar bâtıl düşüncelerden arınmış hem de insanlar arasındaki ayrılık ortadan kalkmış olur.

Peki amma insanlar inançlarından vazgeçmezlerse ne olacak? Hemen Marks’ın meşhur formülü imdada yetişir: Bunlar proleter düşmanı burjuvazi artıklarıdır. Derhal imha...

Peki amma böyle dünyayı nasıl kuracağız? Kimse kabul etmiyor ve benimsemiyor. Şöyle formüle ediyor:

1— Evvelâ gizli bir komite kurulacak ve ihanet edenler derhal öldürülecek.

2— Bu fikirleri yayan ve yalnız iyi taraflarını gösteren propaganda yapılacak. Buna zıt hareketler gericilik diye tedirgin edilecek.

3— Her kıymetli şeye hücum edilerek yıkılacak. Din, aile ,namus, şeref, haysiyet, adalet, devlet, hükümet, servet, zenginlik hep yıkılacak Sanat, hukuk, dil tarumar edilecek. Memleket bomboş bırakılacak.

4— Komite her türlü hile ve vasıtalara başvurup iktidara gelecek. Bütün eski burjuvaziyi öldürecek. Eski kabiliyetsiz nesli sindirecek

5— Açacağı mekteplerle yeni nesil proleter olarak yetiştirecek.

İşte Marks her şeyi tamamen, kanla, zanla halletmek istiyen bir insan düşmanı. Meşhur Kapital = Sermayesi de bunun kitabı.

Şimdi Türk kanunlarına göre bu kitap ve doktrin suçtur.

1 — Türkiye’de mülkiyet devlet teminatı altındadır

Halkı yağmacılığa teşvik suçtur.

2— Türkiye’de aile ve nesep Anayasalara geçmiştir. Bunu yok etmeyi istemek suçtur.

3-— Türkiye devleti millî bir bünyeye sahiptir. Milliyetçidir. Dünya devletini istemek, millî hâkimiyeti kaldırmağa çalışmak en büyük suçlardan biridir.

4— Din hürriyeti teminat altına alınmıştır. Din hürriyetinin kaldırılmasını istemek suçtur.

Bunlar seçim ve demokratik yoldan dahi istenemez ve istendiği zaman, kaldı ki Marks, seçimle, parti ile falan değil ihtilâl ve kanla yapılmasını istiyor ve bütün eserinde halkı devlete karşı harekete geçirmek için çalışıyor.

Türkiye’de bu eser ilmi etüdlerin yapılması için çevrilebilir. Amma bunun propagandası yapılmaz. Halbuki bahsettiğim “Kapitalin Özü” eseri bu kitabın propagandasını yapmaktadır. “Kapitalin büyük ciltlerinin millî kitaplığımıza kazandırılmasını da candan diliyoruz. Zira hiçbir medeni toplum bu muazzam bilgi anıtından yoksun kalamaz'’ diyor.”

Savcılar bunları görmüyor da Risale-i Nurların peşine düşüyorlar. Ben bu yazımı kitabın toplatılması için yazmadım, sadece asıl suç teşkil eden bir eser Türkiye’de serbest satılıyor da defalarca mahkemenin beraat kararları almış olduğu Risale-i Nur kitapları neden satılmıyor? Buna sebep olanlar elbette Allah’a hesap vereceklerdir.

Marks’ın “Kapital” isimli kitabı yalanlar kumkumasıdır. içinde olmadık hâdiseler uydurulmuş, güya tarih ve isimleriyle verilmiştir. “Kapital” bir kan ve ihtiras mecmuasıdır. İçi kin ve intikam, küfür ve sataşmalarla doldurulmuştur. Kitap hilebaz ve sahtekârlığı okuyucuları kandırmak için başvurulacak hilelerin bir sergi yeridir.

Fakat bunları cevaplıyacak değilim. Ne zamanım, ne de haysiyetim buna müsait değildir Sadece ben iğne ucu ile kazıyıp bulabildiğim fikirlerini mukayeseli bir şekilde cevaplandıracağım.

Marks — Bir malın iki değeri vardır. Biri maliyet değeridir. Onu elde etmek için sarf edilmiş paraların toplamı bu maliyet değerini verir. Bu maliyete işçi - nin ücreti de dahildir. Bir de malın kullanma değeri vardır. Bu da alıcının ihtiyacını karşılayacak değerdir. Bu değer maliyet değerinden daha fazladır.

Patron maliyet değeri ile imal ettiği bir malı kullanma değeri ile gene işçiye satar ve böylece kâr eder. Halbuki mal patron tarafından değil işçi tarafından istihsal edilmiştir. Patron ortadan çıkmalı ve işçi malı maliyet değerinden alabilmeli.

Kapitalist — İşçi ücretini zaten çalışırken baştan almıştır. Malı işçi değil, patronun malı ile istihsal etmiştir Patronun sermayesi. olmasaydı işçi bir iş yapabilir miydi? Alıcıya da ihtiyacını karşılıyacak değeri ile vermekle hiçbir kimsenin hakkını yememiştir. Kendi sermayesinin hakkını almıştır.

Müslüman — İkiniz de yanılıyorsunuz. Mal ne maliyet değeri ile satılmıştır, ne de kullanma değeri ile satılmıştır.

Mal, mübadele değeri ile satılmıştır. Bu değerde maliyet değerinden daha büyük ve kullanma değerinden daha küçük bir değerdir. Kazanç patronla işçi arasında paylaşılmıştır. Bu paylaşma nisbetini ise alıcı ile satıcının pazarlıkta gösterdikleri kabiliyet ve maharetle taayyün etmiştir ve bu sahada insandaki iradenin bir tatbik şekil gerçekleşmiştir. Bunun için inhisarcılığı önliyelim yeter.

Marks — Mal, sermaye ile emeğin birleşmesinden  doğmuştur. Mal cansızdır.

O birşey artıramaz. Emek  ise canlıdır, çoğaltma kabiliyeti vardır. Artan değer, kazanç işçinin, emeğin hakkıdır. Patron ortadan çekilmeli.

 

Kapitalist — Canlı, canlıyı meydana getirir. Canlıdan eşya çıkmaz. Eşya eşyadan yapılır. Emek, ücret olarak hakkını zaten almıştır. Artık değer, kazanç emeğin değil, sermayenindir. İşçinin başka bir hak istemeye yetkisi yoktur.

Müslüman — İkiniz de yanılıyorsunuz. Kazancı, artık değeri ne kendi başına emek, ne de sermaye meydana getirmiştir. Artık değeri, kazancı sermaye ve emeğin birleşmesi meydana getirmiştir .Neticede serbest pazarlık usulü ile bu artık değer, kazanç sermayedarla işçi arasında paylaşılmalıdır. Adil ve faydalı sistem budur. Bunun için de serbest pazarlık usulü konmalıdır.

Marks — İnsan kendisinin yaşaması için lüzumlu şeyleri temin için çalışmalıdır. İşçi daha ziyade patronların zenginliği için çalıştırılmamalıdır. Patronlar kazançlarını işçilerin fazla çalışmaları sayesinde elde ediyorlar. Patronlar ortadan çekilmeli ve işçilerin çalışmalarını azaltmalıyız.

Kapitalist — Patron işçinin çok çalışmasından kazanmıyor. Kendi sermayesi ne kazandırıyor. İşçiye ûcret ödüyor. Sermaye sayesinde işçi, İş bulabiliyor.

O daima çalıştığının karşılığını alıyor.

Müslüman — İnsan yaşamak İçin değil, çalışmak için yaratılmıştır. Kâinatta her varlığın işi olduğu gibi insanın da işi vardır, vazifesi vardır. Çok çalışmak vücut için, sağlık için iyidir. Ancak, her çalışan karşılığını almalıdır. Çok çalışan çok kazanmalı, az çalışanın kazancı azalmalıdır. Bunu da serbest rekabet sistemi sağlar, bütün mesele bunu korumaktır.

Marks — Patron her seferinde biraz daha parasınıarttırır. Para muayyendir.İşçiden her seferinde biraz daha para alır. İşçinin parası biter ve işçi borçlanmaya başlar. İstihsali artırmak daha verimli çalışmak işçiyi daha çok sömürür. Patron ortadan çekilmeli, patronun ihtiraslı esaretinden işçi kurtulmalı.

Kapitalist — Memlekette ne kadar istihsal çoğalırsa mal o kadar ucuzlar ve işçiler bu sefer az para ile çok mal almak suretiyle kendi refahlarını arttırır. Patron malı üretip kendisi kullanmıyor ki, bütün üretilen mallar yine işçilere gidiyor. Patronun sermayesi artıyor demek, işyerleri çoğalıyor demektir. Neticede işçilerin ücretleri artacak demek. Burada işçinin zararı neresinde? Bilâkis patron işçinin sadık hizmetkârı oluyor.

Müslüman — Marks, sen yanılıyorsun. Zenginlik para artışı değil, mal artışıdır. Ve ikisi birbirinden ayrıdır. Mal üreticiden istihlâk edene giderken para aksi yolu takip eder.

Kapitalist, sen de yanılıyorsun. Her zaman mallar işçilerin kullanacağı halk

ihtiyacı mallar olmaz. Zenginlerin lüks ve israf malları üretilirse bundan işçi ne kazanabilir? O halde işçinin elinde para olmalı ki mal satın alınabilsin. Buna da patron para biriktireceği yerde mülk edinirse temin eder. Faiz, parayı toplamaktır. Ticaret, mülkü toplamaktır. Bu hastalıktan kurtulma yolu faizin kaldırılması, servet ve para vergisi demek olan zekât sisteminin kurulmasıdır.

Marks — İnsan başlangıçta kendi çalışıp yaşıyordu.Sonra yaptıklarını satmayave kendisine lâzım olanı almaya başladı. Daha sonra atölyeler kuruldu, işçi patronun yanında çalışmaya başladı. Sonra atölyelerin birleşmesinden fabrikalar doğdu. İşçi fabrikada dönen çarkın bir kolu oldu. Bu gelişmede insan serbestligini kaybetti. Çünkü müşteri bulmak ve onun keyfine gitmek mecburiyetinde kaldı. Atölyeye gidince de hürriyetini kaybetti. Patronun emrine girdi. Hele fabrikada insanlığını kaybetti, bir makinenin parçası oldu. Neticede bugünkü medeniyet işçinin sefaleti ve kayıpları ile doğdu. O- nun hakkı, patrona ne oluyor, çekilsin aradan.

Kapitalist — İnsan başlangıçta çok yoksuldu. Hiç bir şeyi yoktu. Alıp satmaya başlamakla yoksulluğu gitti, refah ve bolluğa kavuştu. Bir atölyede bir patronun yanına gitmekle teknik zorlukları yendi. Yalnız başına başaramıyacağı işleri şimdi gayet kolayca başarıyordu. Fabrikaya gitmekle hayatını emniyete aldı. Onda artık zarar etme, kazanma korkusu yoktu. Her gün çalışacak ve üc-

 

retini muntazam alacaktır. İşçi bugün bu saadete patronun çalışması sayesinde erişti. Bu velinimetini unutmamalıdır. Patron yok olursa medeniyet ortadan kalkar.

Müslüman — İkinizin söylediği doğrudur. Gelişme hem işçinin serbestliğini, hürriyetini ve insanlığını celbetti hem de işçinin refahını, rahatını ve emniyetini sağladı. Zaten her şeyin iyi ve kötü tarafı vardır. Bundan dolayı her şeyin aşırısı zararlıdır. Orta yol tutulmalıdır. Gelişme işçinin ve patronun müşterek eseridir. Hiçbiri ihmal edilemez, ortadan kaldırılamaz. Yalnız diğeri aleyhine gelişmemeli, muvazene devam etmeli.

Marks — İşçi günlük alıyordu. Saatlik aldı, daha çok kazansın diye çok çalıştı. Sonra parça başına almağa başladı. Daha çok çalıştı. Patronlar işçinin canını aldı. Artık çekilsinler de nefes alsın işçiler.

Kapitalist — Günlük alıyordu. Hem az kazanıyor, hem de bir gün akşama kadar esir kalıyordu. Saatlik almağa başladı, hem daha adil ücret almağa hem de daha çok servet olmağa başladı. Hele parça başına olunca nerede ise eski hürriyetine kavuştu. İşçi çalışıyorsa kendi kazancı için çalışıyor. Patron onun hürriyetini iade etmiş olmakla vazifesini sonuna kadar yapmıştır.

Müslüman — Evet, işçilerin parça başına götürüye gitmesi kişinin hürriyetini ve kişiliğini iade etmiştir. Bu yol geliştirilmelidr. Fakat işçinin alacağı para azaltılmamalıdır.

 

Marks — Üretilen mahsul ikiye bölünür, bir kısmı İşçi ve patronların kullanılmasına verilir. Diğer kısmı da tekrar istihsal vasıtalarının tesisinde kullanılır. Burada arttırılıp devamlı olarak biriken mal işçinin olduğu halde patron gasp ediyor, patron aradan çekilmeli, işçi kendi istediği kadar arttırmalıdır

Kapitalist — Artan kısım sermaye ile meydana gelmiştir, gene işçiye iş bu- lunması için kullanılacaktır. Burada gasıp yok, hizmet var.

Müslüman — Artan değer patrona gitmeli fakat artırma nisbetini tayinde işçinin tesiri olmalıdır, işçi aldığı para ile pazara giderse istihsal, bankaya giderse yatırım istiyor demektir. Demek oluyor ki bankalar sadece yatırım kredisini açmalıdırlar. Ticarî kredi kaldırılmalı.

Marks — Kullanılan mal ikiye ayrılır. Büyük kısmı patronlar için, küçük kısmı da işçiler için kullanılır. Patronlar aradan çekilmeli, herkes eşit şekilde harcamalı.

Kapitalist — Patron bunu kazanmıştır. Kendi hakkıdır. Sonra patronlar çok azdır. Bunların israfı bir şey ifade etmez. Belki diğerlerini de çalıştırıp zengin olmalarını teşvik eder.

Müslüman — Memlekette zararlı olan şeylerin istihsali yasak edilmeli. Zengin olma yolu herkese açık tutulmalı. Fakat zenginin refahını da tabiî hak kabul etmeliyiz.

Marks — Patron, işçileri idaresi altına alıyor. İşçilerin hürriyetlerini kısıyor, onlara zulmediyor. Patronluk ortadan kalkmalıdır.

Kapitalist — Patron kalkarsa yerine fabrika müdürleri gelir. Hem beceriksiz hem de kazancı düşünmeyen ve siyasî ihtiraslar taşıyan bu müdürler fabrikatörlerden daha çok zulüm yapacaklar. Patron fabrikanın menfaatlerini düşünür. Bunun da işçiyi İyi bulundurmakla kabil olacağını bilir ve işçiye iyi muamele eder. Halbuki devlet memuru bunu düşünmez. İşçi daha çok ezilir.

Müslüman — Her zümre de kötü insan vardır. Kötü insan vardır diye o zümre imha veya ilga edilmez. Sadece kötülerle mücadele edilir. Bunlar cezalandırılır. Patronluk kalkamaz, ancak kötü patrona karşı işçi korunur. Bunu da devlet :

a-Faizi yasak eder ve bütün paraların zenginlerin elinde toplanmasını önler

b-Zekât alarak zenginlerin alabildiğine zengin olmalarını önler.

c-Alınan zekâttan yoksullara hiç bir karşılık almaksızın dağıtılır. İşçilere çalışmadan da yaşama imkânını sağlar.

d-Alınan zekâttan küçük müteşebbislere yardım eder.

e-İşçi ve küçük müteşebbisten hiç vergi almaz.

f-Bir ferdin tek başına başaramıyacağı büyük işleri devlet Marks’ın dediği gibi, bedelsiz olarak yapar. Meselâ yol yapar. Enerji nakil hatlarını döşer. Hiçbir karşılık almaksızın halkın hizmetine sokar.

g)Orta müteşebbislere faizsiz krediler dağıtır. Büyük müteşebbise karşı korur.

Marks — Ben yine tekraren diyorum ki: Üretimi arttıran vasıtalar işçinin serbestisini, hürriyetini ve kişiliğini ortadan kaldırmıştır.

Kapitalist — Hayır aksine, bunlar, işçiye refah, kolaylık ve emniyet getirmiştir.

Müslüman — İkinizin söylediği de doğrudur.

Marks — Üretim vasıtalarının artması işin muhtevasini azaltmış, işsizlik doğurmuştur.

Kapitalist — Aksine, üretim vasıtalarının artması yeni iş yerlerinin doğmasına ve çoğalmasına hizmet etmiş, yeni iş yerleri yaratmıştır.

Müslüman — Kapitalist haklıdır. İsçi sınıfını zaten bu makineler doğurdu.

Marks — İş bölümü işçiyi körletmiş, cahil bırakmıştır.

Kapitalist — Aksine işçiyi bir işte mahir kılmış ve her işçinin iş yapması imkânı saklanmıştır.

Müslüman — Her ikisi de doğru.

Marks — Çalışma şartları  gittikçe anormalleşmektedir.

Kapitalist — Bilâkis gittikçe düzelmektedir.

Müslüman — İlk devirlerde imkânsızlık yüzünden anormalleşiyordu. Şimdi ise teknik gelişmiş ve istihsal vasıtaları çoğalmıştır. Durum iyiye gidiyor.

Marks — İsçi baskı altında esir ve istibdatla inliyor.

Kapitalist — Aksine hayatı emniyete girmektedir.

Müslüman — İşçi ayrı ayrı patrondan zaifdirler. Devlet onu korumalıdır. Malî yardımla desteklemelidir. Birleşince de işçiler da ha kuvvetlidirler, o

zaman da devlet patronları korumalı.

Marks — İşin çalışma süresi uzuyor.

Kapitalist — Makinaların icadiyle işçilerin işleri hem rahatlıyor, hem de kısalıyor.

Müslüman — Marks, sen çok tenakuzlara düşüyorsun. Demin makinelerin iş muhtevasını azalttığını, şimdi de iş saatlerinin uzatıldığından bahsediyorsun. İşçiye kendi ihtiyarı İle çalışma imkânı sağlanmalı. Çok çalışan çok kazanabilmeli. Bu, en ideal bir şekil, nasıl oluyor da bu kötü bir şey ilân ediliyor.

Marks — Kadın ve çocuklar çalışıyor.

Kapitalist — Kendi istekleri ile ve hafif işlerde.

Müslüman — Bunda kötülük değil, iyilik vardır. Kapitalist! Marks’ı sen doğurdun, çünkü sen Allah'ın emirlerini dinlemedin. Zekât vereceğin yerde kitabında yasaklanan faizi aldın. Şimdi kendi piçinle canını vermektesin. Beni din- lersen kurtulabilirsin. Faizden vazgeç ve zekâtını ver, yoksa Marks söylemiye ve yapmaya devam edecektir.

Marks — “İlk birikmenin biricik kaynağı kılıç ve ateş olmuştur. Hiçbir zaman bu tatlılıkla sağlanmamıştır. Bugün ise üretim vasıtaları kanın ve ateşin yerine geçmiştir. Gürültüsüz, patırtısız medeni-

 

yetle tamamıyle uygun vasıta: AÇLIK!” tek çare İsşçilerin nasırlı elleri İle kapitalisti boğmaları.

Kapitalist — Benim ne kabahatim var, durun, beni bırakın, mallarım sizin olsun.

Müslüman — Heyhat, baştan dinlemedin. Tavsiyelere uymadın. Kendi günahını  kendin çıkardın. Artık şimdiki vaveylân fayda vermiyecek.

Marks, senin de vazifen bitti. Mücrim kapitalizmi büyük bir cinayetle yıktın. Artık senin de vazifen bitmiş, ömrün sona gelmiştir. İşlediğin cinayetin cezasını çekeceksin. Ve böylece yeryüzü iki belâlıdan kurtulmuş olacaktır.

Kur’ân’dan ayetler :

2/251 — Allah, ihsanların kötülerini yine insanlarla def’etmiş olmasaydı yer yüzü fesada uğrardı. Allah âlemlerin üzerinde fazilet sahibidir.

30/41 — Karada ve deniz de fesad zuhur etmiştir. Bu insanların kendi elleri ile işlemiş olduklarının neticesidir. Böylece belki vazgeçerler diye yapmış olduklarının cezasını biraz tattırıyor.

47/38 — Şimdi siz Allah yolunda harcamağa çağırılıyorsunuz. İçinizde cimrilik eden var. Cimrilik eden kendine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz muhtaçsınız. Eğer bu emre uymaz da Allah yolunda harcamalar yapmazsanız Allah sizi sizden başka bir kavimle değiştirir de sonra onlar sizin gibi olmazlar.