ZUHRUF SÛRESİ TEFSİRİ(43.SÛRE)
Süleyman Karagülle
1480 Okunma
1 ve 14.ayetler(YENİ USÜL OKUMA DENEMESİ)

ZUHRUF SÛRESİ TEFSİRİ - XIV. Hafta

Kur’an sûreleri

1+[(2+2+2+2) +(3+3+3+3)+(1+1+1+1) + 3+(4+3)+(4+3)+(4+3)+(4+3)+10]+32+16

şeklinde bölümlenmiştir. 

1, 9, 21, 25, + 28, 35, 42, 49, 56, 66, 98, 114

Zuhruf Sûresi 43’üncü sûredir. “HâMim”lerin son dördüncü grubunun başıdır. İlk ikili sûreler İslâmiyet’i tanıtmaktadır. Sonraki üçlü sûreler İslâmiyet’i geçmişini anlatmaktadır. Ondan sonraki 7’li süreler İslâmiyet’in ilmî delillerle izahını yapmaktadır. Bu sûre de onlardan biridir.

Sekiz bölümden oluşur.

1- Kur’an’ın mucizeliği ve mucize peygamber. 14

2- Şirk ve gelenek. 25

3- Hazreti İbrahim’in aklî delilleri ve küfrün zenginliği. 35

4- Küfür ve akıbet. 45

5- Hazreti Musa’nın görünür âyetleri ve dünyevi ceza. 56

6- Hazreti İsa’nın kavli, beyyineleri ve uhrevi azap. 67

7- Cennet ve cehennem. 78

8- İlâhi kanunlar ve İslâm. 89

 

Açıklama: Bunlardan her biri bir rekâtta okunacaktır. Her namazda bunların ikisi okunmalı ve mânâsı üzerinde düşünülmelidir.

Yaklaşık bir sahifedir. Günde on sahife okunmuş olur. İki ayda bir hatim olur. Senede 6 defa, 15 yaşına kadar 50 defa, 30 yaşına kadar 150 defa, 60 yaşına kadar 350 defa ve ondan sonra 50 defa dersek; ömür boyu 400 defa Kur’an hatmolmuş olur.

 

 

ÖZTÜRKÇE                                            OSMALICA

 

1- Kur’an’ın mucizeliği ve mucize peygamber 14

Yaşatan ve çalıştıran Allah’ın adına. = Rahmân olan rahîm olan Allah’ın ismine.

1) He Me = Hâ Mîm

2) Ve açıklayan yazıta (yemin) = Ve mübîn kitaba

3) Uslarsınız diye onu Arapça okuma yaptık. = Akledesiniz diye onu Arapça Kur’an ca’lettik.

4) O yanımızda olan ana yazıtın içinde yücedir, kesindir. = O ledeyimizde olan kitabı ümminin içinde alidir, hakimdir.

5) Savurgan bir ulussunuz diye sizden anlayışı koparıp atalım mı? = Müsrif bir kavimsiniz diye sizden zikri safhan darb mı edelim?

6) Onların içine ulaklardan nicelerini gönderdik. = Onların içine nebilerden nicelerini irsal ettik. 

7) Onlara onunla eğlenmedikleri ulaklardan biri gelmemiştir. = Onlara onunla istihza etmedikleri nebilerden biri ety etmemiştir.

8) Çarpmada onlardan daha güçlü olanları yok ettik. İlklerin benzeri gelip geçti. = Batşan onlardan daha eşed olanları helak ettik. Evvelinin meseli madyetti.

9) Onlara yer ve gökleri kim var etti diye soracak olursan; Bilgin bir sözü dinlenen var etti diyeceklerdir. = Onlar semavat ve arzı kim halk etti diye sual edecek olursan; alim olan aziz halk etti diye kavl edeceklerdir.

10) O yeri sin için beşik kılan ve yol bulursunuz diye orda sizin için yollar yapandır. = O arzı sizin için mehd ca’leden ve ihtida edesiniz diye orda sizin için sebiller ca’ledendir.

11) Gökten suyu ölçü ile indiren kimsedir. Böylece ölü olan bir kenti yayıyoruz. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız. = Semadan mai kader ile tenzil eden kimsedir. Böylece meyyit olan bir beldeyi inşar ediyoruz. İşte sis de böylece ihraç olunacaksınız.

12) O hepsini erkekli dişili var edendir ve sizin için dönüşlülerden ve davarlardan binitler var edendir. = O küllisini ezvac olarak halk eden kimsedir. ve sizin için fulk ve enamdan rükub etmekte olduğunuzu ca’ledendir.

13) Sırtlarına yerleşince yetiştiricinizin iyiliklerini anasınız. Bunu bize sunan eksiksizdir, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz. = Sonra üzerine istiva edince Rabbinizin nimetini zikr edesiniz. Bunu bize musahhar kılan sübhandır, yoksa biz mukrin olamazdık, diye kavl edesiniz.

14) Ve biz Yetiştiricimize dönüşeceğiz. = Ve biz Rabbimize munkalıb olacağız.

 

Açıklama:

1- Önce bir rükuluk kısmının öz Türkçesini okuyup anlamalıyız. Diğer tercümelerden yararlanmalıyız.

2- Sonra cümle cümle öz Türkçe okunmalı, sonra Osmanlıcası okunmalıdır. Osmanlıca, cümle yapısı Türkçe ama kelimeleri Kur’an Arapçası olan bir dildir. Böylece kavramları Türkçe cümle içinde anlarız. Bu arada diğer tefsir ve lugatlardan yararlanılmalıdır.

3- Sonra yalnız Osmanlıca okunmalı ve anlayabilmeliyiz. Öz Türkçeye ezbere tercüme edebilmelisiniz.

4- Sonra Kur’an tecvit ile okunmaya çalışılmalıdır. Latin harfleri tecvidi ile ağızdan çıkarılmalıdır.

 

  1. Mealli Okuma  
    1. Latin harfleri ile Öztürkçe Osmanlıca
    2. Latin harfleri ile Osmanlıca ve Arap harfleri ile Osmanlıca
    3. Latin harfleri ile ve Arapça Kur’an’ı okuma
    4. Arap harfleri Osmanlıca ve Arap harfleri ile Kur’an
  2.           a)  Atıf harfleri

               b)  Cer harfleri

               c)  Zamir te’nis

               d)  Tarif cem

3-           a)  Tâbiler (sıfat, atıf, bedel, te’kit)

                   b)  Terkip, İzafet, Mecrur

               c)  Temyiz

               d)  Haber

4-           a)  Kök ve Bab

               c)  İştikak

               c)  Çekim

               d)  Fail Mef’ul

 

 

Med

Harfler

Titrek

Sert

Sürekli

Yumuşak

Sürekli

Yumuşak

Süreksiz

Yumuşak

Süreksiz

َ ً ُ

Boğaz

 

 

 

 

 

G=ع

Ğ= غ  

 

X=ح

P=خ

H= ه

E= ء

Ea= ءَ        

Eı= ءِ

Eu=ءُ

 

Yutak

 

 

I=ى

 

Y= ي

 

 

 

K=ك

Q=ق

C=ج

َ

Orta

 

 

 

 

 

 

A=ا

 

R=ر

L=ل

N=ن

W=ض

J=ظ

Z=ز

Ü=ذ

Ş=ش

Ö=ص

S=س

Ç=ث

 

 

 

 

 

T=ت

 

 

 

O=ط

D=د

 

 

Dudak

 

U= و

 

M=م

 

V=

F=ف

 

 

B= ب

 

 

Türkçede sesli harfler kalın veya incedir. Arapçada sessiz harfler kalın ve incedir. Arapçada uzun sesli harfler vardır, med harfi denir.

Bunların mahreçlerini mutlaka tecvit bilen bir imam veya müezzinden öğreniniz. Yahut televizyondan yararlanınız.

 

5- Önce Latin harfleriyle yazılan Osmanlıcayı okuyunuz. Sonra Arap harfleri ile cümle cümle Osmanlıcasını okuyunuz. Sonra Osmanlıcayı Arap harfleri ile okuyunuz.

6- Şimdi Latin harfleri ile yazılan Kur’an ile Arap harfleri ile yazılan Kur’an’ı karşılaştırınız. Sadece Arap harfleri ile Kur’an’ın metnini okuyunuz.

7- Kur’an’ın metni ile Osmanlıcanın Arapça metnini karşılaştırarak okuyunuz.

8- Kur’an’ı okuyup anlayınız.

Böylece Kur’an’ı anlamıyla okumasını öğrenmiş olursunuz.

بسم الله الرحمن الرحيم  (BiSMi elLaHı elRaXMANı elRaXIyMi)

XMحم (1)

Va eLKiTAvBi eLMuBIyNıوَالْكِتَابِ الْمُبِينِ (2)

EinNAv CaGaLNAvHu QuREANan GaRaBiyYan LaGalLaKüM TaGQıLUvNa

إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ (3)

Va EnNaHUv FIy EumMı eLKiTAvBı LaDAYNAv LaGaLıyYun XaKIyMun

وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ (4)

EaFaNaWRiBu GaNKuMu elÜiKRa ÖaFXan EaN KuNTuM QaVMan MuSRiFIYNa

أَفَنَضْرِبُ عَنكُمْ الذِّكْرَ صَفْحًا أَنْ كُنتُمْ قَوْمًا مُسْرِفِينَ (5)

Va KaM EaRSaLNAv MiN NaBiyYin Fİ eLEavVaLIyNa

وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِنْ نَبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ (6)

Va MAv YaETıYHıM MiN NaBıyYın EilLAv KAvNUv BiHi YaSTaEZiUvNa

وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُون(7)

FaEaHLaKNAv EaŞadDa MiNHuM BaOŞan  Va MaWAv MeÇaLu eLEavVaLIyNa

فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُمْ بَطْشًا وَمَضَى مَثَلُ الْأَوَّلِينَ (8)

VaLaEıN SaEaLTaHuM MaN PaLaQa elSaMAVAvTı Va ELEaRWa LAyaQUvLunNa

PaLaQaHunNa eLGaZIyZu eLGaLIyMu

 

elLaÜIy CaGaLa LaKuM eLEaRWa MaHWan

الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ الْأَرْضَ مَهْدًا

Va CaGaLa LaKuM FIyHAv SuBuLan LaGallaKuM TaHTaDUvNa

وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ (10)

Va elLaÜIy NazZaLa MiNa elSaMAEi MAyEan BıQaDARin

وَالَّذِي نَزَّلَ مِنْ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ

فَأَنشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا Fa EaNŞaRNAv BiHIy BaLDatan MaYTan

كَذَلِكَ تُخْرَجُونَ (11)   KaÜALIKa TuXŞaRUNa

وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا Va elLaÜIy PaLaQa elEaÜVACa KulLaHAv

 

CaGaLa GaKuM MiNa El FuLki Va EL ENGAMı MA TaRKaBUNa

 

جَعَلَ لَكُمْ مِنْ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ (12) ِ

LiTaSTaVUv GaLAy JUHUvRiHIy

لِتَسْتَوُوا عَلَى ظُهُورِه

LiTaSTaVUv GaLAy JUHUvRiHIy

ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ

ÇumMa TaÜKuRUv NlGMaTa RabBıKuM EiÜiSTaVaYTuM GaLaYHı

 

وَتَقُولُوا

Va TaQUvLUv

SuBXANa elLaÜIy SapPaRa LaNAv HAÜAv Va MAv KunNAv LaHUv MuQriNIyNa

سُبْحانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ (13)

Va EinNAv EiLAv RabBıNAv MuNQaLıBUvNa

وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ (14)

 

 

 

)Rahman olan rahim olan Allah’ın ismine =  (رحمان اولان رحيم اولان اللهن اسمنه

1) Ha Mim = حا ميم  

2) ve Mübin Kitaba=                            و مبين كتابه 

3- Akl edesiniz diye onu Arapça Kur’an ca’lettik    =عقل ادرسنز ديه اونى عربجا قران جعل اتدك

4- O ledeyimizde olan kitabın içinde alidir, hakimdir.  =او لديمزده اولان كتابن اجنده عليدر حكمدر

5-  Müsrif bir kavimsiniz diye sizden zikri safhan darb mı edelim? =( مسرف بر قومسنز ديه سزدن ذكرى صفحا ضربمى اده لم)  .

6-Onların içine nebilerden nicelerini irsal ettik(اوللرن ايجنه نبيلردن  نجه لرنى ارسال اتديك )

7- Onlara onunla istihza etmedikleri nebilerden biri ety etmemiştir(اونلره اونونله استهزا اتمه دكلرى نبلردن برى  اتي اتمامشدر )

8- Batşan onlardan daha eşedd olanları helak ettik. Evvelinim meseli madyettiبطشا اونلردن دها اشد اولانلرى هلاك اتدك اولينن مثلى مضي اتدى

9- Onlara semavat ve arzı kim halk etti diye sual edecek olursan ( اونلره سماوات و ارضى كم خلق اتدى ديه سوال ادجك اولورسان عليم

        Alim olan aziz halk etti diye kavl edeceklerdir    اولان عزيز خلق اتدى ديه قول ادجكلردر )

9- O arzı sizin için mehd ca’leden        . (او ارضى سزن ايجن مهد جعل ايدن) 

10- Ve ihtida edesiniz diye orada sizin için sebiller ca’ledendir    واهتدا ادرسنز ديهكمسه در ا و رده سزن ايجن  سبللر جعل ادن

11- Semadan mai kader ile tenzil edendir و او سمادن مائ بر قدرله تنزيل ادن كمسه در)

12- Böylece meyyit olan bir beldeyi inşar ediyoruz  ( بويلجه ميت اولان بر بلده يى انشار اتدك )  

13- Böylece ihraç olunacaksınız (اشته سز ده بويله اخراج اولوناجقسنز)  

14- O küllisini ezvac olarak halk etti و اوكلسنى ازواج اولرق خلق ادندر

15- Ve o fulk ve en’amdan sizin için rükub etmekte olduğunuzu ca’ledendir  ( (او فلك و انعامدن سزن اجن ركوب اتمكده اولدغنزى جعل ادندر

16- Zuhuruna istiva edesiniz  ِ(ظهورنه استوا ادسنز)

17- Sonra üzerine istiva edince Rabbinizin nimetini zikr edesiniz  (صونره  اوزرنه استوا ادنجه ربنزن نعمتنى ذكر اده سنز)

18- Ve şöyle kavl edesiniz(وشويله قول اده سنز)

19- Ve bunu bize musahhar eden subhandır yoksa biz ona mukrin olacak değildik   وبونو بزه مسخر ادن  سبحاندر يوقسه بز اونه مقرين اولاجق دغلدك

20-Ve biz Rabbimize münkalib olacağız   ( و بز ربمزه منقلب اولاجغز ديه

  Böyle yaptı   بويله يابدى).(

 

بسم الله الرحمن

(حا ميم) حم (1) ( و مبين كتابه )وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ (2) (عقل ادرسنز ديه اونى عربجا قران جعل اتدك) إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ (3) (او لديمزده اولان كتابن اجنده عليدر حكمدر) وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ (4) ( مسرف بر قومسنز سزدن ذكرى صفحا ضربمى اده لم) أَفَنَضْرِبُ عَنكُمْ الذِّكْرَ صَفْحًا أَنْ كُنتُمْ قَوْمًا مُسْرِفِينَ (5) (اوللرن ايجنه نبيلردن  نجه لرنى ارسال اتديك )وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِنْ نَبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ (6)وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُون(اونلره اونونله استهزا اتمه دكلرى نبلردن برى اتي اتمامشدر) (7) فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُمْ بَطْشًا وَمَضَى مَثَلُ الْأَوَّلِينَ( بطشا اونلردن دها اشد اولانلرى هلاك اتدك  اولينن مثلى مضي اتدى) (8) وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ ( اونلره سماوات و ارضى كم خلق اتدى ديه سوال ادجك اولورسان  عليم اولان عزيز خلق اتدى ديه قول ادجكلردر )(9) (او ارضى سزن ايجن مهد جعل ايدن) الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ الْأَرْضَ مَهْدًا (واهتدا ادرسنز ديه اورده سزن ايجن سبللر جعل ادن كمسه در ) وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ (10) ( و او سمادن مائ بر قدرله تنزيل ادن كمسه در) وَالَّذِي نَزَّلَ مِنْ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ( بويلجه ميت اولان بر بلده يى انشار اتدك ) فَأَنشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا(اشته سز ده بويله اخراج اولوناجقسنز) كَذَلِكَ تُخْرَجُونَ (11) (و اوكلسنى ازواج اولرق خلق ادندر )  وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا(واو فلك و انعامدن ركوب اتمكده اولدغنزى جعل ادندر ) وَجَعَلَ لَكُمْ مِنْ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ (12) ِ(ظهورنه استوا ادسنز) لِتَسْتَوُوا عَلَى ظُهُورِه (صونره  اوزرنه استوا ادنجه ربنزن نعمتنى ذكر اده سنز) ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ (وشويله قول اده سنز) وَتَقُولُوا (وبونو بزه مسخر ادن  سبحاندر يوقسه بز اونه مقرين اولاجق دغلدك)سُبْحانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ (13) ( و بز ربمزه منقلب اولاجغز)وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ (14) ديه بويله يابدى

 

 

 

 

بسم الله الرحمن الرحيم

 

1- Kur’an’ın mucizeliği ve mucize peygamber. 14

حم(1)وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ(2)إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ(3)وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ(4)أَفَنَضْرِبُ عَنكُمْ الذِّكْرَ صَفْحًا أَنْ كُنتُمْ قَوْمًا مُسْرِفِينَ(5)وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِنْ نَبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ(6)وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُون(7)فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُمْ بَطْشًا وَمَضَى مَثَلُ الْأَوَّلِينَ(8) وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ(9)الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ(10)وَالَّذِي نَزَّلَ مِنْ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَنشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا كَذَلِكَ تُخْرَجُونَ(11)وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنْ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ(12)لِتَسْتَوُوا عَلَى ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا وَتَقُولُوا سُبْحانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ(13)وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ(14)

 

2- Şirk ve gelenek. 25

وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ مُبِينٌ(15)أَمْ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَأَصْفَاكُمْ بِالْبَنِينَ(16)وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَانِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ(17)أَوَمَنْ يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ(18)وَجَعَلُوا الْمَلَائِكَةَ الَّذِينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمَانِ إِنَاثًا أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْأَلُونَ(19)وَقَالُوا لَوْ شَاءَ الرَّحْمَانُ مَا عَبَدْنَاهُمْ مَا لَهُمْ بِذَلِكَ مِنْ عِلْمٍ إِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ(20)أَمْ آتَيْنَاهُمْ كِتَابًا مِنْ قَبْلِهِ فَهُمْ بِهِ مُسْتَمْسِكُونَ(21)بَلْ قَالُوا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَى أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَى آثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ(22)وَكَذَلِكَ مَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَى أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَى آثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ(23)قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكُمْ بِأَهْدَى مِمَّا وَجَدْتُمْ عَلَيْهِ آبَاءَكُمْ قَالُوا قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ(24)فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ(25)

 

3- Hazreti İbrahim’in aklî delilleri ve küfrün zenginliği. 35

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ إِنَّنِي بَرَاءٌ مِمَّا تَعْبُدُونَ(26)إِلَّا الَّذِي فَطَرَنِي فَإِنَّهُ سَيَهْدِينِي(27)وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ(28)بَلْ مَتَّعْتُ هَؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّى جَاءَهُمْ الْحَقُّ وَرَسُولٌ مُبِينٌ(29)وَلَمَّا جَاءَهُمْ الْحَقُّ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ وَإِنَّا بِهِ كَافِرُونَ(30) وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هَذَا الْقُرْآنُ عَلَى رَجُلٍ مِنْ الْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ(31)أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَةَ رَبِّكَ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّا وَرَحْمَةُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ(32)وَلَوْلَا أَنْ يَكُونَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً لَجَعَلْنَا لِمَنْ يَكْفُرُ بِالرَّحْمَانِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِنْ فَضَّةٍ وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَ(33)وَلِبُيُوتِهِمْ أَبْوَابًا وَسُرُرًا عَلَيْهَا يَتَّكِئُونَ(34) وَزُخْرُفًا وَإِنْ كُلُّ ذَلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةُ عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ(35)

 

4- Küfür ve akıbet. 45

وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمَانِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ(36)وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنْ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ(37)حَتَّى إِذَا جَاءَنَا قَالَ يَالَيْتَ بَيْنِي وَبَيْنَكَ بُعْدَ الْمَشْرِقَيْنِ فَبِئْسَ الْقَرِينُ(38)وَلَنْ يَنفَعَكُمْ الْيَوْمَ إِذْ ظَلَمْتُمْ أَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ(39) أَفَأَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ أَوْ تَهْدِي الْعُمْيَ وَمَنْ كَانَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ(40)فَإِمَّا نَذْهَبَنَّ بِكَ فَإِنَّا مِنْهُمْ مُنْتَقِمُونَ(41)أَوْ نُرِيَنَّكَ الَّذِي وَعَدْنَاهُمْ فَإِنَّا عَلَيْهِمْ مُقْتَدِرُونَ(42)فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ إِنَّكَ عَلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ(43)وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ(44)وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رُسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِنْ دُونِ الرَّحْمَانِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ(45)

 

5- Hazreti Musa’nın görünür âyetleri ve dünyevi ceza. 56

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَى بِآيَاتِنَا إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ(46)فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِآيَاتِنَا إِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ(47)وَمَا نُرِيهِمْ مِنْ آيَةٍ إِلَّا هِيَ أَكْبَرُ مِنْ أُخْتِهَا وَأَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ(48)وَقَالُوا يَاأَيُّهَا السَّاحِرُ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِنْدَكَ إِنَّنَا لَمُهْتَدُونَ(49)فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمْ الْعَذَابَ إِذَا هُمْ يَنكُثُونَ(50) وَنَادَى فِرْعَوْنُ فِي قَوْمِهِ قَالَ يَاقَوْمِ أَلَيْسَ لِي مُلْكُ مِصْرَ وَهَذِهِ الْأَنْهَارُ تَجْرِي مِنْ تَحْتِي أَفَلَا تُبْصِرُونَ(51)أَمْ أَنَا خَيْرٌ مِنْ هَذَا الَّذِي هُوَ مَهِينٌ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ(52)فَلَوْلَا أُلْقِيَ عَلَيْهِ أَسْوِرَةٌ مِنْ ذَهَبٍ أَوْ جَاءَ مَعَهُ الْمَلَائِكَةُ مُقْتَرِنِينَ(53)فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ فَأَطَاعُوهُ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ(54)فَلَمَّا آسَفُونَا انتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَاهُمْ أَجْمَعِينَ(55)فَجَعَلْنَاهُمْ سَلَفًا وَمَثَلًا لِلْآخِرِينَ(56)

 

6- Hazreti İsa’nın kavli, beyyineleri ve uhrevi azap. 67

وَلَمَّا ضُرِبَ ابْنُ مَرْيَمَ مَثَلًا إِذَا قَوْمُكَ مِنْهُ يَصِدُّونَ(57)وَقَالُوا أَآلِهَتُنَا خَيْرٌ أَمْ هُوَ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ إِلَّا جَدَلًا بَلْ هُمْ قَوْمٌ خَصِمُونَ(58)إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَاهُ مَثَلًا لِبَنِي إِسْرَائِيلَ(59)وَلَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَا مِنْكُمْ مَلَائِكَةً فِي الْأَرْضِ يَخْلُفُونَ(60)وَإِنَّهُ لَعِلْمٌ لِلسَّاعَةِ فَلَا تَمْتَرُنَّ بِهَا وَاتَّبِعُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ(61)وَلَا يَصُدَّنَّكُمْ الشَّيْطَانُ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ(62) وَلَمَّا جَاءَ عِيسَى بِالْبَيِّنَاتِ قَالَ قَدْ جِئْتُكُمْ بِالْحِكْمَةِ وَلِأُبَيِّنَ لَكُمْ بَعْضَ الَّذِي تَخْتَلِفُونَ فِيهِ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِي(63)إِنَّ اللَّهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ(64)فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِنْ بَيْنِهِمْ فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ عَذَابِ يَوْمٍ أَلِيمٍ(65)هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ(66)الْأَخِلَّاءُ يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ إِلَّا الْمُتَّقِينَ(67)

 

7- Cennet ve cehennem. 78

 يَاعِبَادِ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمْ الْيَوْمَ وَلَا أَنْتُمْ تَحْزَنُونَ(68)الَّذِينَ آمَنُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا مُسْلِمِينَ(69)ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنْتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ(70)يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِصِحَافٍ مِنْ ذَهَبٍ وَأَكْوَابٍ وَفِيهَا مَا تَشْتَهِيهِ الْأَنفُسُ وَتَلَذُّ الْأَعْيُنُ وَأَنْتُمْ فِيهَا خَالِدُونَ(71)وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ(72)لَكُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ كَثِيرَةٌ مِنْهَا تَأْكُلُونَ(73)إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَ(74) لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ(75)وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلَكِنْ كَانُوا هُمْ الظَّالِمِينَ(76)وَنَادَوْا يَامَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَ قَالَ إِنَّكُمْ مَاكِثُونَ(77)لَقَدْ جِئْنَاكُمْ بِالْحَقِّ وَلَكِنَّ أَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ(78)

 

8- İlâhi kanunlar ve İslâm. 89

أَمْ أَبْرَمُوا أَمْرًا فَإِنَّا مُبْرِمُونَ(79)أَمْ يَحْسَبُونَ أَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ بَلَى وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ(80)قُلْ إِنْ كَانَ لِلرَّحْمَانِ وَلَدٌ فَأَنَا أَوَّلُ الْعَابِدِينَ(81)سُبْحَانَ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ(82) فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمْ الَّذِي يُوعَدُونَ(83)وَهُوَ الَّذِي فِي السَّمَاءِ إِلَهٌ وَفِي الْأَرْضِ إِلَهٌ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ(84)وَتَبَارَكَ الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَعِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ(85)وَلَا يَمْلِكُ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ(86)وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ(87)وَقِيلِهِ يَارَبِّ إِنَّ هَؤُلَاءِ قَوْمٌ لَا يُؤْمِنُونَ(88) فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ(89)

 

 

  1. “Hâ MîM”in irabı nedir? (Kendisine atfedilenden belirleyiniz.)
  2. Mübîn kitap neden mecrurdur?
  3. Hâ Mîm mübîn kitaba eşleştirilmiştir. Ve yemin edilmiştir. Mânâsı olabilir. (XM neyin ilk harfleridir?)
  4. Kitabı Arabi Kur’an yaptık diyor. Kitab marife, Kur’an nekire. Kitab Arapça değil mi? Kitap marife, Kur’an nekire nasıl oluyor? (Kelamullah olan kitabı düşünün, yedi veya on kıraati düşünün.)
  5. Akledesiniz diyor; fıkhedesiniz, zikredesiniz, ilmedesiniz demiyor. Akıl ile kıraat arasında ne gibi bir ilişki vardır? Akletmek, mantıkî sonuçlar çıkarmak demektir. Kavl olmadan uslamlama olabilir mi? Akletmeyi buna göre tarif ediniz.
  6. “Ve İnnehu”daki zamir Kur’an’a mı yoksa Kitaba mı gidiyor? Mânâlarda ne fark vardır? Kitabın ümmü sizce hangi dildedir? Bu âyetlere dayanarak kitap Arapça hattından başka hatla da yazılabilir mi?
  7. Aliy olan kitap aynı zamanda erişilmez demek değil midir? O halde Kur’an bizim anladığımız ümmi kitap ise bizim ulaşamayacağımız bir kitaptır. Bize nasıl gelmiş olabilir?
  8. Hakim, değişmez sağlam demektir. O halde mahluk olmayan kitabın ümmidir. Kur’an ve mushafların mahluk olmadığını istidlâl edebilir miyiz. Kur’an kelimesinin nekre olmasını bu yönü ile değerlendir.
  9. Senden zikri safhan darb mı edeceğiz derken, müsrif de olsalar tebliği ulaştırma mükellefiyeti Kur’an’ı ve Tevrat’ı kâfirlere de vermemizi gerektirir mi? Ona mutahhar olanlardan başkası temas edemez derken sorunu nasıl çözeceğiz. Kâfirlerin içtihadı ile amel edilir mi? Bu âyetlerle açıklayın.
  10. Evvelinler içine nebiler irsal ettik diyor. Evveller değil evvelin içine diyor. Farkı nedir? Yabancı bir kimse başka kavme nebi olabilir mi? Kendilerinden olmayan yönetici atanabilir mi? Evvelin kurallı erkek çoğuldur, ona göre düşünün.

 

1- Hoca herkese sınıfına göre ders verir.

2- Öğrenci dersini bir kıdemlisi ile çalışır.

3- Öğrenci bir gün dersini hazırlar.

4- Öğrenci bir gün imtihan olur.

5- Öğrenci bir gün çalıştırma dersini alır.

6- Öğrenci bir gün başkasını çalıştırır.

7- Bir gün sohbet günüdür.

 

Bu 6 7 8 9 10 yılları arasında tamamlanır. BU temel eğitimdir. Bundan sonra ilk öğrenim başlayacaktır.

Adil Düzen Çalışanları, Kur’an’ın tamamını yukarıda örneğini verdiğimiz sistem içinde “Kur’an Çalışmaları Külliyâtı”nı hazırlayıp insanlığa sunmalıdır.

Diller üniversitesi kurulduğu zaman bu külliyât tüm diller için hazırlanmalıdır.

 

YORUMLAMA USÛLÜ

  1. Bir metni yorumlarken ilk çözülecek zamirlerin nereye raci olduğunu bulmaktır. Zamirin yanında renkli rakam yazılır. Zamirin raci olduğu kelimenin yanına aynı rakam renksiz yazılır. İsmi işaretler de değerlendirilmelidir.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وكم ارسلنا2 من نبي7 فى الاولين 1 (6)

وَجَعَلُوا1 لَهُ2 مِنْ عِبَادِهِ2 جُزْءًا إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ مُبِينٌ(15) أَمْ اتَّخَذَ2 مِمَّا يَخْلُقُ2 بَنَاتٍ وَأَصْفَا2كُمْ1  بِالْبَنِينَ(16) وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُ3هُمْ1 بِمَا ضَرَبَ3لِلرَّحْمَانِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ3 مُسْوَدًّا وَهُوَ3 كَظِيمٌ(17) أَوَمَنْ4 يُنَشَّأُ4 فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ4 فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ(18) وَجَعَلُوا1 الْمَلَائِكَةَ5 الَّذِينَ هُمْ 5عِبَادُ الرَّحْمَانِ إِنَاثًا أَشَهِدُوا1 خَلْقَهُمْ5 سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُم1ْ وَيُسْأَلُونَ1 (19) وَقَالُوا1 لَوْ شَاءَ الرَّحْمَانُ مَا عَبَدْنَا1هُمْ5 مَا لَهُمْ1 بِذَلِكَ9 مِنْ عِلْمٍ إِنْ هُمْ 1إِلَّا يَخْرُصُون1َ(20) أَمْ آتَيْنَا2هُمْ1 كِتَابًا6 مِنْ قَبْلِهِ7 فَهُمْ1بِهِ6 مُسْتَمْسِكُونَ(21) بَلْ قَالُو1ا إِنَّا1   

وَجَدْنَا1 آبَاءَنَا18 عَلَى أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَى آثَارِهِمْ8 مُهْتَدُونَ(22) وَكَذَلِكَ 9مَا أَرْسَلْنَا2 مِنْ قَبْلِكَ9 فِي قَرْيَةٍ10 مِنْ نَذِيرٍ13 إِلَّا قَالَ مُتْرَفُو11هَا10 إِنَّا11 وَجَدْنَا11 آبَاءَنَا11=12 عَلَى أُمَّةٍ وَإِنَّا11 عَلَى آثَارِهِمْ 12مُقْتَدُونَ11 (23) قَالَ13 أَوَلَوْ جِئْتُكُمْ11 بِأَهْدَى مِمَّا13 وَجَدْتُمْ11 عَلَيْهِ13 آبَاءَكُمْ11 قَالُوا11 إِنَّا11 بِمَا14 أُرْسِلْتُمْ بِهِ14 كَافِرُونَ11 (24) فَانتَقَمْنَا2 مِنْهُم11ْ فَانظُرْ9 كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ(25)

1- Bize burada evvellerin hallerini anlatmaktadır. Bunların halleri aklı olmayan düşüncelere saplanmalarıdır. Tanrı’ya oğul isnat etme, melekleri Tanrı’nın kızları kabul etme, geleneklere sıkı sıkıya bağlanma ve kadercilik gibi düşüncelerdir. Çağımızda ise bu tür düşünceler olmadığı için onların ilkel düşüncelerini bize anlatmaktadır. Yani insanlık önemli aşama geçirmiştir. İlkel düşüncede olanlar ve müsbet düşüncede olanlar. Ne yazık ki müsbet düşüncede olanlar ilkel düşüncede olanlardan daha kâfir olmaktadırlar.

2- Konuşan “biz” veya “ben” der. Konuşan Allah olduğu için kendisinden önce işaret edilen bir kelimeye gerek yoktur. Konuşan biz diye söz etmektedir. Bu Allah’tır. Zaman zaman “biz” “o”ya yani gayba dönüşmektedir, “Nâ” yani biz isim gibi olmaktadır.   

3- Evvellerden birine racidir. Onlardan herhangi birine işaret etmektedir.

4- İnşa olunan mene racidir. Kızlar kastedilmektedir.

5- Meleklere racidir. Melekleri kız yapıp Allah’a ca’lettiler.

6- Daha önce verilen bir kitaba işaret edilmektedir.

7- Evvellinlere gelen nebiden önce onlara başka bir kitap mı geldi? Demek ki buradaki zamir nebiye raci olmaktadır.

8- Evvelkilerin babalarına racidir.  

9- Buradaki “K” okuyucuya racidir. Senden önce veya sen okuyucu veya dinleyici denmektedir. Kur’an’ı Hazreti Muhammed’e gönderip kendilerini külfet dışında tutmak isteyenler ona irca ederler. Biz ise bize hitap etmiş olarak kabul etmişizdir. Tabii ki Kur’an nâzil olduğu zaman ona hitap ediyordu. Klasik müfessirlerden bizi ayıran husus budur.

10- “Karyey”e racidir. Evvelinlerin yanında şimdi de “karyetin” diyor. Bu karyelere evvelîn olmayanlar da dahildir. Hâlâ ataların izinden veya Avrupalıların izinden gitme hastalığı devam etmektedir. Atatürkçülük de budur.

11- “Mürtefiler”e racidir. Mütrefiler sermaye sahipleridir, zenginlerdir, sömürücülerdir.

12- Mütriflerin babaları veya onların ümmetidir. Çağımızdakiler kastedilmektedir.

13- Babaların bulunduğu şeye racidir. Gelenek kastedilmektedir.

14- İrsal olunan şey demektir. O irsal olunan peygamberlere gelen Kitaptır, Kur’an’dır.

15- Nebinin yanındaki cemaat kastedilmektedir. Böylece nebinin cemaat oluşturduğu anlaşılmaktadır. Nebi müfred olduğu halde “tüm” çoğul olmuştur.

 كم  Burada “Kem” ismi mevsul “ellezî erselnâ” anlamındadır. Kesreti ifade etmek için “Kem” gelmiştir.  Evveller içinde de nice resuller irsal ettik. Cümle-i iptidaiyedir. Bu bir yere vasl etmemektedir.

مِمَّا يَخْلُقُ : Halk ettiklerinden. Yani mahlukattan.  İsmi mef’ul yerinedir. Burada “Mâ” mâyı umumidir. Yani halk ettiği bütün varlıklardan  kızları mı seçti olur.  “Mâ” eşyaya vasleder. Hem eşyaya hen akıllılara vasleder. “Men” yalnız akıllılara vasleder. Bunun için “men” gelmiştir.

بِمَا ضَرَبَ:  Burada “darbettiği” ismi mef’ul yerine gelmiştir. Medrubun bih demektir. Kız olmasıdır. Erkeklik ve kızlık eşyadan olduğu için “Mâ” gelmiştir. Darb ettiği şey anlamında oldu gibi, darb etmesi anlamına da gelir ki, o zaman “Mâ” ma-i masdariye olur. Onun için “Mâ” gelmiştir. Çünkü “Men” masdar olmaz.

مَنْ يُنَشَّأُ İnşa olunan ismi faildir. Naibi fail olarak gelmiştir. Mef’ul anlamındadır. Kastedilen kızlardır.

الَّذِينَİsmi mevsuldür, meleklerin sıfatıdır.

مِمَّا وَجَدْتُمْ  Vecd edilen. bulunan şeydir. İsmi mef’uldür. Bir yere vasl etmemektedir.

بِمَا14 أُرْسِلْتُمْ بِهِ14  Naib-i ismi faildir. Bir yere vasl etmemektedir.

 . بِذَلِكَ  Burada işaret edilen Allah isteseydi biz şirk koşmaz, başkalarına ibadet etmezdik sözleridir. 

Zamirlerden sonra ismi mevsullerin nerelere vasıl olduğu veya ne kastettiği. Onların bu hususta ilimleri yoktur denmektedir. Bunu söylerken akıllarına geldiğinde söylemektir. Allah dileseydi elbette ibadet etmezlerdi. Ama Allah onları dilemelerinde serbest bıraktı. Bunu kavrayacak güçleri de yoktur.

  وَكَذَلِكَ Burada işaret edilen evvelkilerin babalarını neyin üzerinde buldularsa ona ibadet etmeleri demektir. Bu söz sonrakiler için de geçerlidir.

 

وكم 1ارسلنامن نبي7فى الاولين  (6)

 

 

2- Bir metni yorumlarken ikinci adım atıf harflerinin neyi neye atfettiğini bulmaktır.

 انا 1جعلناه

 0و كم ارسلنا من نبي فى الاولين

 وما يأتيهم من  نبي الا كانوابه يستهوئون

1وَ9جَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا2  إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ مُبِينٌ(15) 3أَمْ اتَّخَذَ 5 مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ 4وَأَصْفَاكُمْ بِالْبَنِينَ(16) 5وَ  إِذَا بُشِّرَ 6أَحَدُهُمْبِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَانِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا6وَ هُوَ كَظِيمٌ(17) 7أَوَمَنْ يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ 8وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ(18) 9وَ13جَعَلُوا الْمَلَائِكَةَ الَّذِينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمَانِ إِنَاثًا 10أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ11 سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ 12وَيُسْأَلُونَ(19)13 وَقَالُوا16 لَوْ شَاءَ الرَّحْمَانُ مَا عَبَدْنَاهُمْ  14مَا لَهُمْ بِذَلِكَ مِنْ عِلْمٍ 15إِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ(20) 16أَمْ آتَيْنَاهُمْ كِتَابًا مِنْ قَبْلِهِ 17فَهُمْ بِهِ مُسْتَمْسِكُونَ(21) 18بَلْ قَالُوا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَى أُمَّةٍ 19وَإِنَّا عَلَى آثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ(22) 20وَكَذَلِكَ مَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَى أُمَّةٍ 21وَإِنَّا عَلَى آثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ(23)قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكُمْ22 بِأَهْدَى مِمَّا وَجَدْتُمْ عَلَيْهِ آبَاءَكُمْ قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ(24)23فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ 24فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ(25)

0- “Ve Kem Erselnâ”yı “İnnâ celnâhu”ya atfetmektedir. Kur’an ve peygamberleri birbirine atfetmektedir. Tüm peygamberler Kur’an’ın hükümlerini uyguladılar.

1- “Ve caalu”yu “İnnâ caalnâhu”ya bağlamaktadır. Kur’an eski halkların irrasyonel düşüncelerine son veren kitaptır. Atfın mânâsı budur.

2- Eğer harfi atıflardan biri gelmese fasıldır. Kemali infisal varsa fasledilir. “İnsan kefurdur” sözü onların değil de Allah’ın sözü olduğu için  fasl  edilmiştir.

3- “Em” munkatıdır. Ben sana geleceğim, yoksa istemiyor musun? انا ساتك ام انت كاره به     Burada “Em” soruyu içermektedir. Aynı ve de olduğu gibi hâli de içermektedir. Onlar öyle dediler diyor. Sonra hepimize, bütün insanlara soruyor. Yaptıklarını anlatıyor. Sonra da onların yaptıklarının yanlışlığını göstermek için bize soruyor.

4- “İsfa etti”yi “ittihaz”a atfetmektedir. Kızları kendisi ittihaz etti erkekleri size mi ayırdı diyor.

5- “Ve” hâl vavıdır. Bundan sonra gelen cümleyi ittihaz edene hâl yapmaktadır.

6- Hâl vavıdır. Bundan sonra gelen cümle birisi yani ehaduhum hâl yapmaktadır.

7- Hâl vavıdır. “Men”den sonra gelen cümleyi benatın yahut mesel olarak darbedilenin veya bizzat meselin hâli olabilir.

8 -Hâl vavıdır. Cümleyi yüneşşeudaki naibi failin hâlini göstermektedir.

9- Atıf vavıdır. İki ce’lettileri birbirine bağlamaktadır.

10- Onların hikâyesini bırakıp bize sual tevcih ettiği için fasletmiştir.

11- “Şahit mi oldular” ile “yazacağız” arasında biri soru diğeri haber, biri mazi diğeri muzari, biri cem’ biri müfret, biri zîakl diğeri gayrizîakldır, bunun için fasl edilmesi vacip oldu.

12- Atıf vavıdır. Sual olunmayı ketbedilmeye bağladı. Se harfinde birleştirdi.

13- Atıf vavıdır. Kavlettileri melekleri ca’letmeye atfetmektedir. Melekler Allah’ın kızlarıdır onun için onlara ibadet ediyoruz dediler. Bürokratlara tapma anlamınadır.

14- Onların bu hususta ilimleri yoktur cümlesi hâl değil haber cümlesidir. Muhatap biziz. Onun için fasl edilmiştir.

15- Onlar arzularına göre atıyorlar anlamındadır. İlimlerinin olmayışının beyanı olduğundan atfedilmemiştir. İlimsizlikleri böyle açıklanmıştır.

16- Yukarıdaki inkârı istifhamdır. Buradaki inkârı şarttır. Kavlettilerdeki failin hâlidir.

17- Fa-i şartiyyedir. Em şartının cevabıdır.

18- Bel iki kavlettileri atfetmektedir. İkinci kavilleri birinci kaville geçersiz kılmaktadır. Allah’ın istemesine değil, babalarının adetlerine göre ibadet ediyorlar.

19- Atıf vavıdır. Biz onların eserlerine iktida ediyoruz. Biz babalarımızı bir ümmette bulmaktadır atfetmektedir.

20- Buradaki ve atif harfidir. Evvelde irsal olunanlara diğer irsalleri atfetmektedir. Evvelkilerde irrasyonel düşünce hakim idi. Sonrakilerde ise rasyonel düşüncede de yani küfürlerine devam etmektedirler. 

21- Atif vavıdır. Vecd ettiğimize eserlerini atfetmektedir, evvelkilerin söylediklerini sonrakiler de söylemektedir. Atatürkçülük budur. Değiştirilemez maddeler budur. İslâmiyet’te değiştirilemez hüküm yoktur. İcma da icma ile değişir.

22- Nebinin mahzuf kavline atfetmektedir. Biz nebi irsal ettik. Onunla ittihaz ettiler diyor. Orda ne konuştuklarını söylemiyor. Ama burada atıf harfi ile konuşmalarını diyalog şeklinde anlatıyor.

23- Burada “Fa” fa-i taliliyedir. Olaylar anlatılıyor. Son olay üzerinde intikam ortaya çıkıyor. Tüm olaylar sebeplerdir. Son olay illettir.

24- Buradaki “Fa” fa-i tahkimiyedir. Yani o illetten dolayı sen de nazar et. Sebep, illet ve hüküm. Burada bize kıyas öğretilmektedir. Akıbetlerine bak da benzerlerinin akıbetlerinin de aynı olacağını gör.

25- İstisna edatı atıf harfi değildir. Ancak kavram olarak atıf harfi gibidir. Menfiden istisna edilince tamim için gelmiş olur. Nebinin gelmesinden istihza etmelerini istisna etmektedir. Ancak birincinin olumsuzluğu ikincisini olumlu kılmaktadır. Nebi gelmedi değil de istihza edilmeyen nebi gelmedi anlamındadır.

26- İni nafiyeden sonra gelmiştir. Yalan söylemelerini teyit ve tamim etmesi içindir. Hazfedilen kavl ediyorlardan istisna etmektedir. Yalandan başka bir şey söylemiyorlar denmiş olur. Mahzuftan istisnadır. Yahrusunda da hum mahzuftur. Çünkü fiilden hazf olunmaz, isimden hazf olunur.

27- Karyeden herhangi birine irsal etmedik ki irsal olunanların  mütrifleri red etmesin. Burada mütrefiler inzar olunanlardan istisna edilmiştir. Menfi olduğu için de teyit etmiştir.

 

3- Bir metni yorumlarken üçüncü olarak yapacağımız iş o metinde geçen harfi cerlerin alâkalı olduğu yerleri belirlemektir.

انا 1جعلناه

 و كم ارسلنا 0من نبي 00فىالاولين

 وما يأتيهم 000من نبي الا كانوا0000  به يستهزئون

وَجَعَلُوا 1لَهُ 2مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ مُبِينٌ(15)أَمْ اتَّخَذَ 3 مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَأَصْفَاكُمْ 4بِالْبَنِينَ(16) وَ5  إِذَا بُشِّرأَحَدُهُمْ 6بِمَا ضَرَبَ 7لِلرَّحْمَانِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّاوَ هُوَ كَظِيمٌ(17) أَوَمَنْ يُنَشَّأُ8  فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ  9فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ(18)وجَعَلُوا الْمَلَائِكَةَ الَّذِينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمَانِ إِنَاثًا أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْوَيُسْأَلُونَ(19)وَقَالُوا لَوْ شَاءَ الرَّحْمَانُ مَا عَبَدْنَاهُمْ  مَا 10لَهُمْ11  بِذَلِكَ 12مِنْ عِلْمٍ إِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ(20) أَمْ آتَيْنَاهُمْ كِتَابًا13 مِنْ قَبْلِهِفَهُمْ14 بِهِ مُسْتَمْسِكُونَ(21)  بَلْ قَالُوا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا 15عَلَى أُمَّةٍ وَإِنَّا 16عَلَى آثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ(22) وَكَذَلِكَ مَا أَرْسَلْنَا 17مِنْ قَبْلِكَ 18فِي قَرْيَةٍ 19مِنْ نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا 20عَلَى أُمَّةٍوَإِنَّا 21عَلَى آثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ(23) قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكُمْ 22بِأَهْدَى 23مِمَّا وَجَدْتُمْ 24عَلَيْهِ آبَاءَكُمْ قَالُوا إِنَّا 25بِمَا أُرْسِلْتُمْ26 بِهِ كَافِرُونَ(24) فَانتَقَمْنَا 27مِنْهُمْ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ(25)

0 Nebiy erselnanın mef’ulünün başındadır. Teb’iz için gelmiştir, ona taalluk eder.

00 “Fî” “Erselnâ”nın mekân zarfıdır. Ona taalluk eder.

000 “Min” “Nebiyyin Ye’tîhim”in ismi mef’ulüdür. Teb’iz için gelmiştir, ona taalluk eder.

0000 “Bihi” kendisinden sonra gelen “yestehziûn”a mütealliktir. İstihza, sarsmayı istemektir. Bi ile taaddi etmiştir.

  1. “Lehu”daki “lam” “caala” fiiline taalluk eder. “Caale” iki mef’ul alır. “Evi vakıf ca’letti” dediğimizde, ev birinci mef’ul, vakf ikinci mef’uldür. Li Ahmede desem, evi Ahmet’e vakf ca’letti olur.
  2. “Min” de yine “caale”ye taalluk eder. Birinci mef’uldür. “Min” burada teb’iz için gelmiştir. Rahmana ibadını cüz ca’lettiler demektir. Ama bütün ibadını ca’letmedikleri için “min” gelmiştir. İbadinden bir kısmını ca’lettiler demek olur.
  3. “İttahaza” kendini ahzetme anlamında olduğu gibi kendine ahzetme yani kendisi için ahzetme anlamına da gelir. O zaman müteaddi kalır. “Min” ile ikinci mef’ula taaddi etmiş olur. O zaman buradaki min tadiye için olur. Cinsin beyanı veya teb’iz için olabilir. Mânâsı halk ettiklerinden bir kısmını kendisine benat ittihaz etti anlamında olur. Ya da mimma halaka benatin zarfı olur. Mânâsı halk ettiklerinden benatı kendisine ittihaz etti olur.
  4. “Bi’l-Benîn” “Esfâ”nın mef’ulü olabilir. Benîni size saf kıldı, size sadece benîn verdi mânâsında olur. Bu en uzak mânâdır. Sizi benînlerle saf kıldı, siz yalnız benin oldunuz anlamı çıkar. “Bi’l-benîn” halde olur. O zaman “küm”ün hâli olur. Sizi saf benîn mi kıldı, benîn olarak mı kıldı? anlamına çıkar.
  5. “İzâ” zaman zarfıdır. Cümlenin başına geldiği zaman vücuba şart olur. “Zalla”nın zarfıdır. İsmi mevsule de benzer. Tebşir edince tebşir izânın sılası hükmündedir, izânın şartıdır denir.
  6. Tebşir sevindirmektir. Buradaki “bi” ona taalluk eder, onunla tebşir edildiğinde, onunla sevindirildiğinde. Buradaki bi âlet anlamındadır.
  7. Buradaki “darabe”ye taalluk eder. “Kale”deki “Lam”a benzer, ona söylediğinde, ona darbedildiğinde anlamındadır. Araplar onun için söylendiğinde, onun için darbedildiğinde derler.
  8. “Fî” zarfı mekândır. İnşa olunana taalluk etmektedir. O hilye içinde inşa edilmiştir. Erkek değildir o.
  9. Burada “Hüve”nin hâlidir. Hüve müfreddir. Hısam da hâldir. Yani hasımlaşmakta beceriksizdir.
  10. “Mâ” leyseye müşabih bir harftir. Bunun ismi ilimdir. Buradaki “lam” “mâ”ya taalluk eder.
  11. “Bi” Mznın ismine gelmiştir. “Leyse”de olduğu gibi.
  12. “Min ilmin” “Mâ”nın ismidir. Teb’iz için veya taklil için gelmiştir.
  13.  Zaman zarfı içindir. “Âteynâhum”a taalluk eder. Senden önce ita etmedik.
  14. “Bihî” kendisinden sonra gelen müstemsikuna şibhi fiile taalluk eder.
  15. “Alâ Ümmetin” de “İnnâ vecednâ”ya taalluk eder. Hâli ifade eder.
  16. “Alâ âsârihim” kendisinden sonra gelen “muhtedûn”a taalluk eder. Şibhi fiile taalluk ediyor, zarfı mekân için gelmiştir.
  17. “Min Kablike” zaman zarfıdır. “Erselnâ”ya taalluk eder. Senden önce irsal etmedik.
  18. “Fî Karyetin” mekân zarfı içindir. “Erselnâ”ya taalluk eder. Bir karye içine irsal etmedik.
  19. “Min Nezîrin”deki “min” teb’iz içindir. “Erselnâ”nın mef’ulün bihidir. Ona taalluk eder.
  20. “Alâ Ümmet”in “Vecednâ”nın mekân zarfı olabilir, “Hum”un hâli olabilir.
  21. “Alâ Âsârihim” kedisinden sonra gelen “Muktedûn”un mekân zarfıdır. Şibhi fiile taalluk eder.
  22. Burada “Bi” tadiye harfidir. “Citukum”a taalluk eder.
  23. “Mimmâ Vecettüm” “Ehdâ”ya taalluk eder. İsmi tafdilde kıyas harfidir.
  24. “Aleyhi” “Vecedtüm”ün mekan zarfıdır. Ona taalluk eder. Mahzuf abaena raci humun hâlidir.
  25. “Bimâ Ursiltüm”deki “Bi” kendisinden sonra gelen “Kâfirûn”a taalluk eder. Kefera, nankörlük etti demektir. Kefera Bihi, kapattı demek olur. Tadiye için gelmiş olur.
  26. “Bihî” “Ursiltüm”a taalluk eder. İkinci mefula taaddi kılar.
  27. “Onlardan intikam aldık.” Nikmet, sıkıntı demektir. İntikam, kendi kendisini sıkıntıya sokmak demektir. “Min” ile gelince taaddi eder. Onları sıkıntıya sokmak demek olur. Bize verdikleri sıkıntıya karşılık biz de onlara sıkıntı verdik anlamında olur.

Harfi cerler isimlerin başına gelirler. Ya bir ismin sıfatı veya hâli olurlar, ya da bir fiilin zarfı olurlar. İsmi mef’ullerle gelerek mevludun lehde olduğu gibi isim üretirler.

 

4- Dördüncü olarak ele alacağımız marife, nekre ve müfrede cemdir. Müennes ve müzekkerleri zamirlerde ele almamız gerekir.

Cins insanlar vardır. Bunların ortak özelliklerini taşıyan hayali bir varlık düşünüyoruz. Buna cins diyoruz. Özelliklerinin çarpımını ifade eden varlık. Bunun çoğulu olmaz. Bu tek varlıktır. Bu sayılamaz.

İstiğrak: Cinsin özelliklerini taşıyan tüm varlıkların hepsini içine alır. Bunların sayıları bellidir Ama her an değişmektedir. Yenileri gelir kimileri gider. Ama bir anda saysak sayıları bellidir.

Marife: Bir cinsin istiğrakından belli kısımlarını ayırıp onları ayrı küme yaparsanız bu marife olur. Marifelerin de sayıları bellidir. Değişir şeklinde de olabilir değişmez şeklinde de olabilir. Çoğullarda her ikisi olabilir.

Nekire: Bir cinsin istiğrakından istediğimizi alabiliriz. Sayıları bellidir. Ama içlerinden hangilerinin olacağı belli değildir. “Bize iki çatal getir” dediğimiz zaman buradaki çatallar nekiredir. Çünkü oradaki çatallardan istediğini getirebiliriz. Bunu sağ eline al dersem el marifedir. Ama bunu eline al dersem el nekire olur. Çünkü sağına da alabilirsin soluna da.

Marife ve nekire sayı ile ilgili olduğu için birlikte ele almak gerekmektedir.

Çoğullar da şöyle tasnif olunurlar:

  1. Kurallı erkek çoğullar. Yalnız akıl sahipleri için kullanılırlar. Topluluğu ifade ederler. Kişileri ayrı ayrı ifade etmezler. Birlikte olanların adıdır.
  2. Kurallı dişi çoğullar. Akıllı ve akılsız varlıklar için olur. Sistemi yapıyı ifade eder. Birlikte oluşturdukları kuruluşun adıdır. Tek tek varlıkları ifade etmezler. Nasıl araba tekerleği ayrı olduğu zaman araba değilse, bunlar da ayrı olduğu takdirde o kümeyi ifade etmezler.
  3. Kıllet çoğulu üçten fazla olanlar için söylenir. Ondan fazlasına da delalet edebilir.
  4. Nedret çoğulu ondan yukarıdakilere delalet eder. Ondan fazla olabilecek ondan azdakilere de delalet ederler.
  5. Çoğulların çoğulu kümelerin çokluğunu ifade eder.
  6. Kayıtsız marifede nekirelik hiç yoktur. Ahmet kayıtsız marifedir. Ahd için gelen elde nekrelik yoktur. Ahdi haricde ise cüz’i nekrelik vardır.

Kayıtlı nekreler de vardır. Tavsif edilmiş nekreler kayıtlıdır. Bir kelimeyi marife veya nekre olarak ayırmamız için sıfat ile mevsuf arasında kesin uyum olmalıdır. Hiçbir marifeye nekre sıfat olmadığı gibi, bir nekre marifeye sıfat olamaz. Diğer mübteda haber olma gibi özelliklerde ise kayıtlı olup olma ile değişir.

 

1انا جعلنا1ه2

 و 3كم ارسلنا من 4نبي   فى 5الاولين   2العزيز الحكيم

 وما يأتيهم 5من 6نبي الا كانوا5  به66يستهوئون5

وَجَعَلُوا5 لَهُ2 مِنْ 7عِبَادِهِ  2 8جُزْءًا إِنَّ 9الْإِنسَانَ 9لَكَفُورٌ 9مُبِينٌ (15)أَمْ اتَّخَذَ2مِمَّا10 يَخْلُقُ2 11بَنَاتٍ وَأَصْفَا2كُمْ5بِالْبَنِينَ12(16) وَ  إِذَا13 بُشِّر14أَحَدُهُمْ5بِمَا15 ضَرَبَ14   

لِلرَّحْمَانِ15 مَثَلًا16 ظَلَّ 14  17 وَجْهُهُ14 18مُسْوَدًّاوَ هُوَ14  19كَظِيمٌ (17) أَوَ20مَنْ يُنَشَّأُ فِي 21الْحِلْيَةِ وَهُوَ     20فِي 22الْخِصَامِ  23 غَيْرُ مُبِينٍ (18)وجَعَلُوا24   5الْمَلَائِكَةَ 25الَّذِينَ هُمْ24 25عِبَادُ الرَّحْمَانِ 26إِنَاثًا أَشَهِدُوا5 27خَلْقَهُمْ24 سَتُكْتَبُ28  شَهَادَتُهُمْ5وَيُسْأَلُونَ5 (19)وَقَالُوا 5لَوْ شَاءَ 29الرَّحْمَانُ مَا عَبَدْنَا5 هُمْ24  مَا لَهُمْ5 بِذَلِكَ 30  مِنْ 31عِلْمٍ إِنْ هُمْ 5إِلَّا يَخْرُصُونَ5 (20)أَمْ آتَيْنَا1هُمْ  31  5كِتَابًا مِنْ قَبْلِهِ4فَهُمْ5 بِهِ  32  31مُسْتَمْسِكُونَ 5 (21)بَلْ قَالُوا 5إِنَّا 5وَجَدْنَا5 33آبَاءَنَا5 62عَلَى 33أُمَّةٍ وَإِنَّا5 عَلَى 34آثَارِهِمْ   34  33  مُهْتَدُونَ5

      (22)وَكَذَلِكَ  35   30مَا أَرْسَلْنَا1 مِنْ35 قَبْلِكَ30 فِي 36قَرْيَةٍ مِنْ37 نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ 38مُتْرَفُوهَا36 إِنَّا38 وَجَدْنَا38 39آبَاءَنَا عَلَى 40أُمَّةٍ75 وَإِنَّا38 عَلَى 41آثَارِهِمْ42 مُقْتَدُونَ38 (23)قَالَ4 أَوَلَوْ جِئْتُكُمْ38-4 بِأَهْدَى43 مِمَّا 44وَجَدْتُمْ  عَلَيْهِ44  45آبَاءَكُمْ 38قَالُوا38 إِنَّا38 بِمَا 46أُرْسِلْتُمْ47  بِهِ46 48كَافِرُونَ38 (24) فَانتَقَمْنَا1 مِنْهُمْ38 فَانظُرْ30 49كَيْفَ كَانَ 50عَاقِبَةُ 51الْمُكَذِّبِينَ(25)

 

1 انا “İnnâ” zamirdir. Mütekellime aittir. Kur’an’ı gönderene işaret eder. Sığası çoğuldur. Raci olduğu kimse ne bir ne de çok olduğu için biz sığası ile de kendisini ifade etmektedir. Mütekellim zamirlerin raci olduğu lafız yoktur. Tam marifedir. Metinde geçen tüm zamirler buna racidir. Zamir olduğu için marifedir.

 2-1 جعلناه  “Caalnâ”daki “Nâ” zamirdir. Mütekellimi ifade eder. Kitabın münziline raci olmaktadır. Allah ne bir ne de çoktur. Bundan dolayı ben de biz de demektedir. Tam marifedir. Hu zamiri Kur’an’a raci olmaktadır. Tekildir. Kur’an nekire olmakla beraber zamir ahdi haricine raci olduğundan tam marifedir.

3  كم  “Kem” nice demektir. Nekredir. Çokluğu ifade eder.

1 ارسلنا “İnnâ” zamirdir. Mütekellime aittir. Kur’an’ı gönderene işaret eder. Sığası çoğuldur. Raci olduğu kimse ne bir ne de çok olduğu için biz sığası ile de kendisini ifade etmektedir. Tam marifedir.

4 من نبي  “Nebiy” tekildir. Tam nekredir. “Min” ile nekreliği takyit edilmiştir. Nebilerden belli özellikleri olanlar kastedilmektedir.

5الاولينفى  “Evvelîn” kurallı erkek çoğuldur. İsim olmuştur. Buradaki “lam” istiğrak içindir. Çoğul ayrı ayrı toplulukları ifade eder. “El” onların istiğrakını ifade eder. Tam marifedir. “Fî” ile bu marifelik takyit edilmiştir. Onların içinde değişik topluluklar sözkonusudur. Terkip nekire olmuştur.

 6- من نبي  “Nebi” nekiredir. Nekreden sonra gelen nekre birbirinden ayrı olduklarını ifade eder. Ancak eğer ikinci cümle hâl ise sadece tekid için gelmiş olabilir. Dolayısıyla biz zamirleri 6 değil de 4 e gönderdik. İkincisi tekilden izhar edilmiştir.

 عِبَادِهِ 7  “İbad” “abd”ın çoğuludur. İzafetle marifedir. İbad, görevliler demektir. Allah melekleri kâinatı yönetmek üzere görevli kılmıştır. O’nun yarattıklarıdır. Doğa kanunlarının istenilen istikamette düzenlenmesini onlar sağlarlar. Kur’an’ı onlar Allah kelamından Arapçaya çevirdiler. Canlılardaki DNA’ları onlar dizdiler. İnsan beynini onlar programladılar. Yerin ekseninin dönüş hızını onlar ayarladılar.

8 جُزْءًا“Cüz’en” nekredir. Müfrettir. Ona yani aziz ve hakim olana onun görevlileri ona cüz’ yaptılar. Yani görevlileri devlete parça yaptılar. Devlet görevlilerin üstündedir.

9الْإِنسَانَ “İnsan” cins isimdir. Marifedir. Tekildir.

  9لَكَفُورٌ مُبِينٌ   “İnne”nin haberidir. “Lâ” ile tekit edildiği için mübin ikinci haber değildir. “Le”nin tekrarı gerekir. “Mübin” “kefur”un sıfatıdır. İkisi de nekiredir. Kefurun nekreliği kısıtlanmıştır. Sıfat nekreyi takyid eder. İkisi de müfreddir. Açıkça nankör olmak demektir.

مِمَّا يَخْلُقُ10Halk etmekte olduğu şeyleri. Mevsul olan “Mâ” kayıtlı nekiredir. İsmi nekredir, fiili marifedir. Yani burada halk edilenler nekredir, halk etmesi ise marifedir. Nasıl yaratıldıkları bellidir. Melekler bâtınî âlemin ışık hızına yakın varlıklarıdır. Bu durumları ile cinlere akrabadırlar. Bâtınî âlemde oldukları için ruhlarla da akrabadırlar.

 بَنَاتٍ11"Benatin” dişi kurallı çoğuldur. Nekredir. Bürokrat teşkilatı kızlardan mı oluşturdu? Eskiden bürokratlar kölelerden oluşurdu. Bürokratlar hakir görülürdü. Kadınları da köle olarak görürlerdi, kadınların bürokrat olmasını uygun görmekte idiler.

 بِالْبَنِينَ12 “İbn”in kurallı erkek çoğuludur. Marifedir. “Benat” nekredir. Harfi cerle gelmiştir. “Benin” istiğrakında “Bi” ile tahsis getirilmiştir. “Bi” ile birlikte marifedir. Beninler ile sizi ısfa mı etti? Kayıtlı nekire olur. “El-Benin”deki el istiğrak el’i olabilir.

إِذَا13 “İzâ” zaman zarfıdır. Şartı da içerir. “Zâ” el ile marife olmaktadır. İsmi işaret olarak marife, ismi mevsul olarak nekredir Olacak olan marifedir. Ama zaman nekredir. Kayıtlı marife veya kayıtlı nekredir. Araştırılması gerekir.

أَحَدُهُمْ14 “Ehad” izafetle marifedir, tekildir. Müfreddir. “Ahad” da “vahid”in çoğuludur. Bunun çoğulu yoktur. Birdir ama sayılardan bir değildir.

 5بِمَا15   “Mâ” ismi mevsuldür. Vasl etmemektedir. Hem müfret hem cem olabilir. Kayıtlı nekredir. İsim nekre, ismin yaptığı fiil marifedir.

15 لِلرَّحْمَانِİsmi fail anlamında sıfatı müşebbehedir. Tekildir. Harfi tarifle marifedir. Lamla beraber kayıtlı nekredir. Marifeye hâl olur, sıfat olmaz.

 16  مَثَلًا" “Mesel” isimdir. Tenvinle nekredir. Müfrettir.

  17 وَجْهُهُ  “Vech” müfrettir. İzafetle tam nekredir. Zalla’nın failidir.

 18 مُسْوَدًّا  “Zalla”nın mef’ulüdür. Nekredir. İsmi mef’uldür. Tekildir.

19كَظِيمٌ “Huve”nin haberidir. Tekildir. Nekredir. Sıfatı müşebbehedir.

 20 مَنْ يُنَشَّأُ  İsmi mevsuldür. Akıl sahipleri için kullanılır. Akıl sahibi olmayanlar dahil olmazlar. Kayıtlı nekredir. İsim nekre, fiil marifedir. İnşa şekli maruftur. İnşa olunanlar maruf değildir.

21 فِي الْحِلْيَةِ “Hilye” süs demektir. Tatlılık anlamına da gelebilir. Marifedir. Tekildir. Fî ile marifeliği takyit edilmiştir.

 22ِ فِي الْخِصَام  “Hısam” mufaale bâbının mastarıdır. Müfrettir. “Lam”la marifedir. “Fî” ile marifelik kısıtlanmıştır.

 23 غَيْرُ مُبِينٍ   “Gayr” nekreye muzaftır, kayıtlı nekre olur. Ancak marifeyi nekre yapar. Gayrı’l-beyt nekreye yakındır, sıfat olabilir. Mübin nekredir. Gayr da nekredir.

24    الْمَلَائِكَةَ  “Melek”in cem’idir. Harfi tarifle marifedir. Tarifeliği kayıtlıdır.

 25الَّذِينَ  Kurallı erkek çoğuldur. Sıladır. Hem isim hem de fiil  marifedir. Tam marifedir. “Melaike”nin sılasıdır.

25عِبَادُ الرَّحْمَانِ “İbad” izafetle marifedir. “Er-Rahman” “lam”la marifedir. Rahman müfrettir. İbad da abd’ın cem’idir. Bilinen Rahman’ın bilinen kulları demektir.

  26إِنَاثًا “İnas” “ünsa”nın cemidir. Dişi demektir. Çoğuldur nekredir. Üçten fazlasına delâlet eder. Hukukta ikisine de delalet eder.

27خَلْقَهُمْ Masdardır. İzafet ile marifedir. Müfrettir. Masdarların cemi olmamaktadır. Türkçede de gelmekler olmaz.

28شَهَادَتُهُمْ  İzafetle marifedir. Masdardır. Tekildir.

 29الرَّحْمَانُ  Sıfatı müşebbehedir. İsimleşmiştir. “Lam”la marifedir. Ahdi haricidir. Tekildir.

 30  بِذَلِك  “Zâ” ismi işarettir. Muşarun ileyh, sana demektir. Marifedir. Tekildir. Buradaki sen zamiri dinleyene racidir. Metinde geçmesi gerekmez.

31عِلْمٍ  “İlmin” tenvinle nekredir. Yektir. İstigrak mânâsı olduğu için kayıtlı nekredir.

  31  كِتَابًا  “Kitaben” tenvinle nekredir. Müfreddir.

31مِنْ قَبْلِهِ İzafetle marifedir. Tekildir. Min ile nekreleşmiştir.

  32  مُسْتَمْسِكُونَ  Kurallı çoğuldur. İsmi faildir. Nekredir.

 33آبَاءَنَا İzafetle marifedir. Çoğuldur.

34آثَارِهِمْ  İzafetle marifedir. Çoğuldur.

  34 مُهْتَدُونَ İsmi mef’uldür. Kurallı erkek çoğuldur. Nekredir.

 35   كَذَلِكَ Benzetilen marifedir. Ama benzeyen nekredir. Tekildir.

35 قَبْلِكَ İzafetle marifedir. Min ile nekreleşmiştir. Gerisin geriye başlama bellidir ama olayın nerede cereyan ettiği belirsizdir.

36قَرْيَةٍ  Nekredir. Tekildir.

 37 نَذِيرٍ  Nekredir. Tekidir.

38مُتْرَفُوهَا  İsmi mef’uldür. İzafetle marifedir. Çoğuldur.

39آبَاءَنَا   İzafetle marifedir. Çoğuldur.

 40أُمَّةٍ    Nekredir. Tekildir.

 41آثَارِهِمْ İzafetle marifedir. Çoğuldur.

 42مُقْتَدُونَ  İsmi faildir. Kurallı erkek çoğuldur. Nekredir.

43 بِأَهْدَى İsmi tafdildir. Nekredir. Tekildir.

44 مِمَّا “Mâ” kayıtlı marifedir. “Min”le nekre tamamlanmış olur. Tekil ve çoğul olarak kullanılır.

  45آبَاءَكُمْ İzafetle marifedir. Sizin bilinen babalarınız demek olur.

46 بِمَا “Mâ” kayıtlı marifedir. “Min”le nekre tamamlanmış olur. Tekil ve çoğul olarak kullanılır.

 46 مِمَّا “Mâ” kayıtlı marifedir. “Min”le nekre tamamlanmış olur. Tekil ve çoğul olarak kullanılır.

48كَافِرُونَ İsmi faildir. Kurallı çoğuldur. Nekredir.

50عَاقِبَةُ  İzafetle marifedir. Tekildir.

51الْمُكَذِّبِينَ  Kurallı erkek çoğuldur. “Lam”la marifedir. Ahd içindir.

 

 

 


ZUHRUF SÛRESİ TEFSİRİ(43.SÛRE)
1-1 VE 10.AYETLER
1547 Okunma
2-11 VE 17.AYETLER
1454 Okunma
3-17 VE 22.AYETLER
1374 Okunma
4-23 VE 28.AYETLER
1432 Okunma
5-29 VE 33.AYETLER
1463 Okunma
6-34 VE 40.AYETLER
1575 Okunma
7-41 VE 47.AYETLER
1268 Okunma
8-48 VE 53.AYETLER
1381 Okunma
9-54 VE 60.AYETLER
1384 Okunma
10-61 VE 65.AYETLER
1729 Okunma
11-66 VE 73.AYETLER
1731 Okunma
12-74 VE 83.AYETLER
1277 Okunma
13-84 VE 89.AYETLER
1777 Okunma
14-1 ve 14.ayetler(YENİ USÜL OKUMA DENEMESİ)
1480 Okunma