REFAH PARTİSİ VE Ş E R İ A T
Süleyman Karagülle
1429 Okunma
REFAH PARTİSİ'NİN ŞERİATA GÖRE TEK TEK YAPTIĞI DOĞRULAR

REFAH PARTİSİ

VE

Ş E R İ A T

 

 

 

 

İslâmiyet'i bilmeyenler, Şeriatın 1400 yıl önceki hükümleri içerdiğini ileri sürerek , günümüzde Şeriat ile dünya işlerinin düzenlenemeyeceğini söylemektedirler. Refah Partisi dışındaki partiler, genel olarak bu görüştedirler.

Diğer taraftan, Refah Partisi içerisinde de İslâmiyet'i yanlış bilenler, Şeriatın ancak İslâm Devletinde uygulanabileceği, lâik devletlerde ise uygulanamayacağı görüşündedirler. Sayın Genel Başkan Necmettin ERBAKAN'ın dışında, Refah Partili üst yöneticilerin çoğunluğunun görüşü budur.

"Onlar, Kur'ân eskilerin masallarıdır derler." (Kalem[68];15)

"Onlar Allah'ı hakkıyla takdir edemediler." (En'âm[6];91)

 

1400 yıl önceki içtihatlarla oluşan ve o dönemde uygulanan Şeriatın, bugün uygulanamayacağı görüşü doğrudur. Bu içtihatlara göre uygulama yapmak, bugün o içtihatları uygulayacak olan İslâm Devleti de olsa, imkânsızdır. Çünkü, o zamana göre bugünün şartları değişmiştir.

Allah'ın sözü olan Kur'ân-ı Kerîm ise, her devirde ve her düzen içerisinde, inanmış bir kimsenin nasıl davranması gerektiğini belirtmiştir. Bunların neler olduğu, ancak içtihat ile bilinebilir. Her dönemde, her çağda ve oluşan bütün yeni şartlarda, dört delile göre (Kitap, Sünnet, icma, kıyas) içtihat yapılır ve ortaya çıkan hükümlerle sorunlar çözülür. Böylece, İslâmiyet'e göre Şeriat, içtihat sayesinde sürekli olarak yenilenmiş ve güncelleştirilmiş olur.

Şeriat budur.

İnanmış olan bir kimsenin buna göre hareket etmesi gerekir.

"Kur'ân'ı toplamak ve onu okutmak bize (Allah'a) aittir.

Biz sonra onu açıklayacağız." (Kıyamet[75];17,18)

"Her kavmin ayrı bir hâdisi vardır." (Ra'd[13];7)

 

Günümüzde, inanmış olan kimselerin büyük bir çoğunluğu, içtihat usûlünü bilmedikleri için kendi akıllarına göre keyfî olarak hareket etmektedirler. Aslında, Şeriatta akla aykırı hiçbir şey yoktur. Şeriat, insanı aklı ile varabileceği yerlere kolayca götürür. Vardığı sonuçlar da son derece makul ve mantığa uygun olur. Şeriat olmasaydı, bu makul olan şeyler çok zor bulunabilirdi.

Günümüzde, mevcut partilerden biri sözleri ve davranışları, programı ve uygulamaları ile Şeriatı ortaya koyarsa; ortaya çıkan sonuçlar son derece makul olacağından dolayı, diğer partiler de ister istemez bunları benimseyeceklerdir.

Ne yazık ki, bugünkü mecliste Şeriatı ortaya koyan bir parti yoktur. Mevcut partilerimiz içinde sadece Refah Partililer Şeriat yanlısıdırlar, ancak maalesef onlar da Şeriatı bilmemektedirler.

"Onların içinde ümmîler vardır,

gelenek dışında Kitab'ı bilmezler,

onlar zanlara uyarlar." (Bakara[2];78)

 

Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Necmettin ERBAKAN, bu gerçekleri bilmektedir. Bununla birlikte, kendi deyimi ile ifade edersek, başarıyı Batı dünyasının bâtıl sistemi içinde aramaktadır. Oysa, Kur'ân böyle düşünenlerin serap peşinde koştuklarını açıkça beyan etmektedir.

"Tam vardık, suyu bulduk derken, hiç bir şey bulamaz,

karşılarında Allah'ı bulurlar ve hesapları görülür." (Nur[24];39)

 

Ben bu yazıyı, Şeriata göre siyaset yapmayı düşünen kimselere yazıyorum. Umudum, dileğim ve duam odur ki; Şeriatı gerçekten anlamak ve anlatmak, yaşamak ve yaşatmak isteyenler istifade ederler. Yoksa, burada amacım ne herhangi bir partiyi yermek ne de onurlandırmaktır. Bizim hiç kimseden şahsî bir beklentimiz de yoktur. Bu böyle bilinmelidir.

"Bize düşen, sadece açık tebliğdir." (Yâsin[36];17)

 

Refah Partisi, 24 Aralık 1995 Seçimleri'nden birinci parti olarak çıkmış, koalisyon hükümeti kurulması için yaptığı faaliyetlerde, parça parça doğru hareketler yapmıştır. Ancak, Şeriata göre doğrular sistemini yakalayamamıştır. Buna bağlı olarak, baştan sonuna kadar Şeriata göre yanlışlar sistemi içinde kalmıştır. Bundan dolayı da, koalisyon hükümeti kurma faaliyetlerinin sonu serap olmuştur.

Bu durumu kendilerine daha seçim sonuçları resmen ilân edilmeden önce hatırlatmış, bu konuda beni dinlemelerini istemiştim. Ancak, gayyadan (dipsiz kuyu) her nedense bir ses gelmemiştir...

Onlar serap peşinde koşarken, ben bile ümitlenmiş ve Kırgızistan'da hizmetlerimize yapılan sabotelerin sona ereceğini düşünmeye başlamıştım.

Heyhat, yanılmadım.

Hep beraber serap içinde olduk!

Şimdi, koalisyon hükümeti kurulması faaliyetleri sırasında, Şeriata göre yapılan tek tek doğruları sayacağım ve sistematize olmuş yanlışları da doğrularını göstererek ortaya koyacağım.

Bütün bu yazdıklarımı, muhataplar okur veya okumaz, basın yayınlar veya yayınlamaz; bu benim değil onların sorunudur.

"Kitabın bazısına inanıyor da bazısını inkâr mı ediyorsunuz?

Sizden bunu kim yaparsa, onun cezası dünyada rezil olmaktır.

Ahirette de ebedî azaba uğrayacaklardır. (Bakara[2];85)

 

 

*   *   *

 

 

REFAH PARTİSİ'NİN

ŞERİATA GÖRE

TEK TEK YAPTIĞI DOĞRULAR

 

 

BİR

 

Şeçimden önce yapılan bazı yanlış konuşmalar için tevbe edilmesi ve helallik dilenmesi, Şeriata uygundur. Bu durumda, seçimler esnasında eski söylenenler söylenmemiş gibi olur ve bu söylenenlerden dolayı hiç kimse partiyi ilzam edemez.

"Sizi var edene dönünüz, nefislerinizi öldürünüz." (Bakara[2];54)

"Allah dönüşleri kabul eder." (Tevbe[9];104)

 

İKİ

 

Bütün partilerin uzlaşma ve işbirliğine dâvet edilmesi, Şeriata uygundur. İnanmış olan insan, hiç kimseden kaçmaz.

"Sana barış mesajı gönderene, sen güvenilir değilsin deme." (Nisa[4];94)

 

ÜÇ

 

Görüşmeler ve anlaşmalar için her zaman hazır olunması, Şeriata uygundur. Barış kapısı, kıyamete kadar herkese açıktır. Hiç kimse bu kapıyı kapatamaz. Yüz defa gidene, tekrar geldiğinde 'buyur' demek gerekir.

"Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin." (Zümer[39];53)

 

DÖRT

 

Refah Partisi'nin kendi programını dayatmayıp uzlaşma metninin uygulanması gerektiğini benimsemesi, Şeriata uygundur. Müslümanlar, birlikte yaşadıkları kimselere Şeriatın izin verdiği konularda taviz verirler ve ona göre anlaşma yaparlar. Anlaşma yaptıktan sonra, artık anlaşma hükümleri geçerli olur. Müslümanların müslüman olmayanlardan kaçmaları sözkonusu olmadığı gibi, müslüman olmayanlara Kur'ân emirlerinin dayatılması da meşru görülmez. Kur'ân, bütün düşünce ve inanışlara eşit haklar tanır. Bu durumdan, sadece hak ve hukuk tanımayan şirk ehli yani anarşistler müstesnadır.

"Akitleri yerine getirin." (Mâide[5];1)

"Ahitlerini müddetlerine değin tamamlayın." (Tevbe[9];4)

"Onlar sözlerinde durdukça siz de sözlerinizde durun." (Tevbe[9];4)

 

BEŞ

 

Başbakanlıktan feragat edilmesi, Şeriata uygundur. Aslolan. doğru ve iyi şeylerin yapılmasıdır. Kimin yaptığı önemli değildir. Yeter ki doğru olan yapılsın. Önemli olan doğruların uygulanmasıdır.

"İyilik ve takvada yardımlaşın." (Mâide[5];2)

"Siz önce koyulun." (Fâtır[35];32)

 

ALTI

 

Programın uzlaşılarak birlikte hazırlanması, Şeriata uygundur ve vaciptir. Devletin bölüşülerek herkesin ayrı program uygulaması, Şeriata aykırıdır ve devleti parçalamadır. Böyle bir uygulama yapılmamalıdır.

"Gelin, aramızda ortak olan bir sözde birleşelim." (Âl-i İmrân[3];64)

 

YEDİ

 

Bütün ekonomi bakanlıklarının Anavatan Partisi'ne teslim edilmeyip anlaşmanın bozulması, Şeriata uygundur. Anavatan Partisi'nin bu tutumu, hükümeti ortak uzlaşma programına göre değil, kendi başına yönetme isteğini ortaya koymaktadır. Bu tutum, Refah Partisi'nin hakir görülmesidir. Hiçbir sonuç vermeyecek böyle bir hakarete, inanmış olan kimse katlanamaz ve böyle bir zillete düşmez.

"Allah'ın âyetlerini ucuz bedelle değiştirmeyin." (Bakara[2]; 14)

 

SEKİZ

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adaylığına Aydın Menderes'in aday gösterilmesi, Şeriata uygundur. Meclisin % 75'i Aydın Menderes'i onaylamaktaydı. Öyleyse, herkesin güven duyduğu birinin Meclis Başkanlığına aday gösterilmesi uygun olmuştur.

"Şehrin uzağından koşarak bir adam geldi:

Ey kavmim, elçilere uyun, dedi." (Yâsin[36];20)

 

DOKUZ

 

Koalisyon görüşmeleri boyunca, vakit kaybetmeden mevcut anayasa ve teamül hükümlerine uyulması, Şeriata uygundur. Parti grubu ile veya partilerle olan ilişkilerin düzelmesi için oyalamalar yapılması, Şeriata aykırıdır. Milletin ve devletin hakları, parti veya şahsi yararlar için feda edilemez.

"...Şüphesiz siz oturup durmaya rıza gösterdiniz..." (Tevbe[9];83)

 

ON

 

Son dakikalarda, Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan da feragat edilmesi, Şeriata uygundur. İslâmiyet'te böyle bir makam yoktur. Böyle bir makam, Roma İmparatorluğu zamanında Hıristiyanları denetim altına almak için kurulmuş bir müessesenin benzeridir. Osmanlı Devleti'nde Şeyhülislâmlık makamı, bir Anayasa Mahkemesi Reisliği mahiyetinde olup, dinî organizasyonun başı değildir. İslâmiyet'te dinî organizasyon tekkeler şeklinde teşkilâtlanmakta ve devlet denetiminin tamamen dışında bulunmaktadır. Osmanlı yönetiminde Şeyhülislâm ulema arasından seçilirdi. Ancak, hiçbir zaman ulemanın başı değildi. Medreseler de, devlet dışı organizasyonlardı ve devlet denetiminin dışındaydılar.

"Ruhbaniyyeti kendileri icat ettiler." (Hadid[57];27)