Meclis’e girecek olana notlar
881 Okunma, 0 Yorum
Zülfü Livaneli - Vatan
Ali Bülent Dilek

Meclis’e girecek olana notlar

 

 

14.04.2011 23:01

 

Ne demiş şair Nedim:

“Meyhane mukassi (kasvetli) görünür taşradan amma
Bir başka ferah, başka letafet var içinde.”

Eğer bu ünlü beyti Meclis’e uygularsak benim değişiklik teklifim şu yönde olur:

“Meclis güzel görünür dışarıdan amma

Bir başka kasvet, bir başka hüzün vardır içinde.”

***



Hayatımda ikinci askerlik olarak adlandırdığım “zoraki vekillik“ döneminin izlenimlerine dayanarak, Meclis’e gireceklere durumu anlatmayı deneyeyim.

Hani Nâzım’ın “Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler”i gibi.

***



Diyelim ki seçildiniz; mazbatayı alıp da Meclis’e gittiğiniz ilk gün, okula yeni başlamış ilkokul çocukları gibi olursunuz.

O karmaşık binalarda neyin nerede olduğunu, nerede işlem yaptıracağınızı arayıp durur, tuvaletlerin nerede olduğunu sormaya utandığınız için de karanlık koridorlar boyunca koşturur durursunuz.

Üstelik tuvalet kapısı diye açtığınız her kapıdan bir başkan vekili ya da idare amiri çıkması tehlikesini göze alarak.

***



Sıraya girer, evraklarınızı ve rozetinizi alır sonra A ya da B bloklardan birinde bulunan odanızı aramaya başlarsınız.

O binalara girdiğiniz anda feci bir kasvet basar üstünüze.

Çünkü her yer feci karanlıktır. On binlerce ziyaretçinin getirdiği çamur yerlerdedir. Asansör düğmelerine, merdiven tırabzanlarına bile dokunmaya korkarsınız. Her yer eski Anadolu garajlarını hatırlatır.

İkinci şoku odanıza girdiğinizde atlatırsınız. Çünkü oda denilen şey, Sansaryan Hanı’nın tabutluklarından birkaç santim daha büyük bir hücredir.

***



Öğle vakti arkadaşlarınız sizi o meşhur Meclis lokantasına çağırırlar. Siz de bu kadar konuşulan, ucuzluğuyla dillere destan olan lokantayı görmek için odanızdan çıkar, yeraltı koridorlarından yaklaşık bir kilometre kadar yürüdükten sonra lokantaya varırsınız.

Bir kıyamet kopmaktadır içeride. Milletvekilleri ve seçmenleri masalara doluşmuştur. İçerideki yüzlerce erkek şapır şupur yemek yemektedir ama ellerinde onar tabakla koşturan garsonları yakalamak epey hüner ister.

Diyelim ki yüzünüze bakacak merhametli bir garson bulup, listeden seçtiğiniz bir yemek ısmarlamak istediniz.

Acelesi olan garson “O kalmadı!” der. Baskı altında hemen gözünüze takılan başka bir yemeği söylersiniz. “Peki karnıyarık getir.”

“O da kalmadı.”

“Pilav üstü kuru!”

“Kalmadı.”

En sonunda garsonun “Senden bıktım be adam” bakışlarından kurtulmak için “Ne istersen getir!” dersiniz. Garson anında vınlar.

Etrafınıza bakmamanızı tavsiye ederim. Çünkü çatalı yaba gibi tutmuş bıyıklı erkeklerin ağızlarını şapırdata şapırdata yemek yiyişini görmek yürek ister.

Hele bir de yakasındaki rozeti çıkarıp, iğnesiyle dişlerini karıştırmaya başlayan muhteremi görünce derhal kalkıp orayı terk edersiniz.

Ve o nezih ahaliyi hüzünlü bakışlarla seyreden Atatürk tablosuna görüp üzülmemek için, benim gibi dört yıl boyunca bir daha oraya adımınızı atmazsınız. Odanızda krikkrak ve yoğurt yemeyi tecih edersiniz.

***



Pembe koltuklu genel kurul salonunun hemen dışına kulis denir. Hiç penceresi olmayan, koğuş gibi bir yerdir.

Milletvekilleri kendilerini sık sık buraya atarak, yapış yapış bardaklardan çay, kahve içmeye ve sigara tüttürmeye bayılırlar. Bu arada bol bol parti içi dedikodular yapılır, maaş artışları, kooperatif planları konuşulur.

Ama bakın, uyarmadı demeyin:

Eğer genel başkanın hoşuna gitmeyecek bir sözünüz, davranışınız olmuşsa bu gruplar sizi içine almaz. Boyalı kuş gibi ortada kalakalırsınız. Sizi nefret dolu bakışarla süzer, selam dahi vermezler.

Ama genel başkan değişirse bu sefer yenisinin yanında kümelenir, eskisine bol bol küfür ederler.

Böyle yüksek karakterli bir topluluktur oradaki.

Kendinize iki arkadaş uydursanız bile bir şey içmenizi tavsiye etmem. Çünkü bir süre sonra doğal ihtiyaçlarınızı gidermek için tuvaletler bölümüne girmek zorunda kalabilirsiniz.

Oraya girerken, ayağını lavaboya kaldırmış yıkayandan, hak huk gırtlağını temizleyenden, ıslak zeminde takunyayla gezinene kadar onlarca necip vekille karşılaşma riskini göze almanız gerekir.

Bu yüzden tavsiyem, benim yaptığım gibi akşama kadar hiçbir şey içmemektir. Su bile.

***



Genel Kurul salonu en rahat yerdir aslında. Bazı milletvekillerinin yaptığı gibi, saat 15.00’te gelip, sağa sola selam vererek en arka sırada, kameraların görmediği bir yere çekilip derin derin uyumak mümkündür.

Böyle bir anda bakan olduğunuzu duymanız da ihtimal dahilindedir.

***



Laf çok uzadı ama anlatacaklarım bitmedi.

En iyisi yazıyı şöyle bağlamak:

Listelerde yer bulamayan, aday gösterilmeyen bütün arkadaşlarımı kutluyor, kendilerine can-ı gönülden geçmiş olsun diyorum.

Çünkü kürsüde konuşmak falan hayaldir. Genel başkanın çevresindeki birkaç kişi dışında kimse çıkamaz oraya.

Durumu görüp de milletvekilliğinden istifa etmek isteseniz bile edemezsiniz. İsteğinizin genel kurul gündemine alınıp oylanarak kabul edilmesi gerekir ki böyle bir şey asla olmaz. Denedim, oradan biliyorum.

Seçilenlere de ‘Allah kurtarsın kardeşler’ demekten başka bir şey gelmiyor elimden.

 

YORUM;

TÜRK DEMOKRASİSİNİN ÖZETİ….

Partiler parti binaları da onların açılımı herhalde…

Yazara teşekkürler ve hidayetler…

Bize de alternatifler inşallah…

Zalim düzenin mekanlarıda insanı sıkıyor insanları da.

Kur’an ise orada taptaze duruyor uygulamak isteyenleri davet ediyor.

Kalp gözü açık olanları, muttakileri.

Bizim de vazifemiz sayılarının artmasına vesile olmak…

Milligörü’ ten Adil Düzen’e rağbet için dualar dualar, kavlisiyle ,fiilisiyle…

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 97 | Tarih: 17.04.2011
Mahir Kaynak
Seçimin sonucu
1006 Okunma
7 Yorum
Süleyman Karagülle
Ebubekir Sifil
Şeairi Muhafaza Etmek
951 Okunma
Zafer Kafkas
Mehmet Şevket Eygi
Davamızı Satan Münafıklar
907 Okunma
Emine Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Meclis’e girecek olana notlar
881 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Şamil'in telefon mesajı
El kaldırmak için yarış
875 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Ne tasfiye ne değişim
867 Okunma
Tayibet Erzen