Ah Eski İstanbul!
1221 Okunma, 1 Yorum
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Emine Hocaoğlu

07 ARALIK 2010


Otomobille bir yere gittiğimde artık İstanbul'un bitmiş olduğunu daha iyi anlıyorum.

Böyle trafik olmaz... Bu şehir bugünkü trafikle uzun müddet yaşamaz.

Medenî bir şehirde böyle trafik sıkıntısı olmaz. Buna karşı kalıcı ve ciddî çareler ve çözümler aranıyor mu? Hiç zannetmiyorum. Zaten İstanbul trafiğine kalıcı çözüm bulunmaz.

Bu şehrin nüfüsu beş milyonu aşmamalıydı. Şu anda 20 milyonu geçmiştir ve her geçen gün büyümektedir.

Üçüncü boğaz köprüsü trafiği hafifletecek midir? Hayır tam aksine krizi daha da ağır vaziyete getirecektir.Yeni bir köprü değil, on yeni köprü yapılsa mesele yine halledilmez.

Üçüncü köprünün Anadolu güzergâhında, Kocaeli yarımadasının batı kısmında köprüyle ilgili 300 milyar dolarlık bir yapılaşma olacakmış. Ne büyük rant!

İstanbul'un geleceğinden korkuyorum.

Haydarpaşa gar binası tutuştu, zor söndürdüler. Büyük zelzelede şehirde 20 bin yangın çıkacakmış. Nasıl söndürecekler?

İstanbul dehşetli bir kent. Şehir demiyorum, kent diyorum.

Bu kadar büyük bir şehirde, üstelik Bizans'ın ve Osmanlı'nın başkenti olmuş bir şehirde en az 15 milyonluk büyük bir kütüphane olması gerekmez mi? Ne böyle bir kütüphane var, ne de böyle bir niyet.

Beyoğlu İstanbul'un aynasıdır. Ne kadar bayağılaşmış orası.

Paris'te Palais de thé adında bir çay dükkânı var. Bir ara 540 çeşit çay satılıyordu. Birkaç gün önce internetteki sitesine baktım, şu anda 266 çeşit çay varmış. İstanbul'da böyle bir dükkân var mı?

Yahya Kemal'siz, İbn'ül-Emin'siz, AhmedMidhat Efendisiz, Ahmet Cevdet Paşasız, Şeyh Kuşadalı İbrahim Efendisiz, ulemâdan Manastırlı İsmail Hakkı Efendisiz bir İstanbul olabilir mi?

Hani şu modern mega kent İstanbul'da böyle rical?

Onlar beyaz atlara bindiler ve gayb âlemine gittiler.

İstanbul beyefendileri, İstanbul hanımefendileri, büyük hanımlar, büyük beyler, küçük hanımlar, küçük beyler... Hangi kuşe-i inzivaya sırlandınız?

1940'lı yıllarda Karaköy Kadıköy vapurunda gördüğüm o kibar, münevver, asil, vakur, şehirli insanlar neredeler?

İstanbul yemekleri, İstanbul tatlıları, İstanbul şerbetleri ne oldu?

Ermeni Rum komşularımız ne oldular?

Eski İstanbul medenî bir şehirdi.

İstanbul'da edebiyat, kültür, sanat vardı.

Süleyman Nazif, Bâbıâli caddesinden inerken, son makalesinde gramer yanlışı yapmış turfa bir muharriri bastonuyla dövmüş. Nerdesin ey Süleyman Nazif?

Muharrir-i şehîr Ahmet Midhat Efendi merhum Beykoz'daki yalısına yandan çarklı Şirket-i Hayriye vapuruyla gidermiş.

Edebiyat ve irfan meraklıları onun etrafında halka olurmuş, iki saat boyunca sohbet edilirmiş.Yüzer irfan dershanesi.

Günahsız şehir olmaz. İstanbul günahları gizli bir şehirmiş.

Bugünkü mega İstanbul'da günahlar küstahça, edepsizce, utanmazca alâmeleinnas işleniyor.

İstanbul'un eski isimleri:

Dersaadet.

Dârül-Hilâfe.

Âsitane.

İslambol.

Artık onlar yok.

1908'e kadar Galatasaray lisesinde namazlar bütün Müslüman talebelerin katılımıyla cemaatle, mektep caminde, mektep imamının arkasında kılınırmış. Şimdi orada kaç öğrenci namaz kılıyor acaba? Avdetîlerin korkusundan gizli mi kılıyorlar?

İstanbul tekkelerine ne oldu?

İstanbul'un sadaka taşlarına ne oldu? (İçi oyuk taşlarmış, imkânı olan içine para atarmış, ihtiyacı olan elini sokar, bir miktar alırmış...)

Ayasofya'da niçin Ezan-ı Muhammedî okunmuyor?

Arapça, Farsça, Osmanlıca aruzla şiir yazan üdeba, ulemâ, meşayih neredeler?

Niçin İstanbullu beyefendiler istanbulin giymiyor?

Meşhur Hâfız Sami Efendi, nerdesin, niçin bize ruhlarımızı ihtizaza getirecek, bizi coşturacak, heyecanlandıracak, bizi ağlatacak şekilde artık Kur'ân okumuyorsun?

Pertevniyal Valide Sultan camii başmüezzini Cemal efendi, ah bir kerecik olsun bize Bilal Habeşî üslubuyla bir Ezan-ı Muhammedî okusan da gaşy olsak!..

Eski İstanbul Mevlevihanelerinde segâh makamı âyinlerle sema yapılırdı.

Padişah Cuma selamlığına çıkardı.

Ordumuzun, üzerinde Kelime-i Tevhid, âyetler yazan mukaddes sancakları vardı.

Bütün kışlalarda beş vakit namaz cemaatle kılınırdı.

Müslümanlar cuma günü, Yahudiler cumartesi, Hıristiyanlar pazar günü tatil yapardı.

İslâm hanımları ve kızları tesettür kıyafetiyle gezerdi.

Eskiİstanbul'da elbette günah vardı ama onun mukabilinde sevap da vardı.

Eski İstanbul bir din, ilim, irfan, edebiyat, maarif, sanat, medeniyet şehriydi.

Ne oldu İstanbul'a?

Ya Rabbi, ne korkunç bir inkılap olmuş!..

Yazının devamı için tıklayınız.

Yorum:

Evet, yazarımız İstanbul’un en önemli sorunu olan trafiğinden bahsediyor ve üçüncü bir köprünün de buna çözüm olamayacağını söylüyor. Bence bu kadar kötü düşünmemeli diyor ve yapılacak olan her şeyin bir nebze de olsa iyi olacağını düşünüyorum.  Aslın da trafik için çözümü vücudumuzdaki kan damarları gibi düşünüp ona göre çözmeliyiz. Kalbe doğru kan damarlarının çok olması gibi şehir merkezine doğru şerit sayılarının artması gerekir. Kalpten uzak olan yerlerde de kan damarlarının ince olması gibi şehirden uzak olan yolların şerit sayılarının az olmasıyla çözüm olabilir. Üstelik şerit sayılarının şehir içinde yol boyunca aynı olarak ilerlemesi gerekir. İstanbul’daki yollarda şerit sayıları bazı yerde fazla bazı yerde az olduğundan bu sorun hiç bitmeyecektir. Örneğin; üç şerit devam eden yol bir bakıyorsunuz ki 10 km sonra iki şeride düşüyor. Bunun gibi yolların sayesinde trafik sıkıntısı çekilmektedir.

Nüfusun fazla artması o kadar da kötü değil. Tam tersine nüfusun artması demek ülkenin kalkınması, ekonominin canlı olması demektir. Yalnız nüfus arttıkça onlara daha uygun yaşam koşullarının yaratılması için çalışılmalıdır.

Ayrıca yazar hep eskileri anlatmaktadır. Tamam, eski o zaman için güzeldi. Zamanın değişmesiyle bütün yaşam koşulları değişmektedir. Hiçbir şey eskisi gibi olmaz ve olmayacak. Kuran’ın ışığında daima ileriye doğru gitmek umuduyla…

 

Emine Hocaoğlu


YorumcuYorum
Mete Firidin
14.12.2010
01:04

Sayın yazar bu günkü istanbul sizin eseriniz yada hasretle bahsettiğiniz insanların eseri.

Dünya sanayileşirken uyudunuz.

Birkaş sanayi parçasını da istanbula yerleştirdiniz.

Anadoluya ne eğitim nede sanayi götürdünüz.

Sonra insanlar istanbula akın etmeye başlayınca ne plan yaptınız ne proje.

Mevcut olanı da uygulamadınız.

İnsanlara din adına hinduizim öğrettiniz.

sonrada müslüman olmalarını beklediniz.

Sonunda da memleket hindu keşmekeşliğine benzedi.

Kusuru kendinizde ve O hasretle bahsettiklerinizde arayınız.





Sayı: 79 | Tarih: 12.12.2010
Ruşen Çakır
Gülen’in Öcalan’a cevabı ne olabilir?
2305 Okunma
31 Yorum
Tayibet Erzen
Ebubekir Sifil
Propaganda Çağı
1289 Okunma
Zafer Kafkas
Mehmet Şevket Eygi
Ah Eski İstanbul!
1221 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Strateji belirlemek
1121 Okunma
3 Yorum
Süleyman Karagülle
Zülfü Livaneli
Utanç
1106 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Burhan Kuzu'ya açık mektup
1094 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ruhat Mengi
Baykal'ın Ani 'Çarşaf' Aşkı
1051 Okunma
Vahap Alma
Ahmet Altan
WIKILEAKS...
1031 Okunma
Özer Ataç
Fikret Bila
Delege ne derse o olur
1020 Okunma
Harun Özdemir