Ahmet sen neden burada değilsin
942 Okunma, 2 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

04.09.2010

BUGÜNKÜ yüksek yargı, Kemalist ideolojinin bayraktarlığını yapmıyor mu?
Yapıyor.

Bugünkü yüksek yargı, laikliği dar anlamda yorumlayıp statüko mücahitliğine soyunmuyor mu?
Soyunuyor.
Bugünkü yüksek yargı, tehlikeli bulduğu bir adamın cumhurbaşkanı olmasını engellemek için akıl ve mantıkla çelişen kararlar vermiyor mu?
Veriyor.
Bugünkü yüksek yargı, kendisini “laik savaşçı” olarak konumlandırmıyor mu?
Konumlandırıyor.
Peki hal böyle iken...
Benim gibi “statüko karşıtlığı” ile övünen biri ne diye “hayır” diyor? Neden bir “evet” ile bu statükonun paldır küldür yıkılmasına omuz vermiyor?
* * *
Şundan dolayı:
Ben bir “statüko” yıkılırken, yerine ne türden bir “statüko” getirildiğiyle de ilgiliyim.
Yüksek yargı ile ilgili yapılan değişikliklerin detaylarında özenle gizlenmiş olan bazı unsurları inceledim.
Gördüğüm şudur:
“Evet” çıkarsa...
“Kemalist yüksek yargı” gider, yerine “Tayyipist yüksek yargı” gelir.
Bunu söylediğimde...
Bazı “muhafazakâr demokrat” arkadaşlar diyorlar ki:
“Boş ver... Fazla ince eleyip sık dokuma... Bugünkü düzen yıkılıyor ya... Sen ona bak...”
Bakmam... Bakamam...
Benim için yüksek yargının “Kemalist” ya da “Tayyipist” olması arasında zerre kadar fark yoktur. Ben “Kendilerini Kemalist ideolojiye bağlı olarak görenlerin borularını öttürdüğü bu yargı düzeni yıkısın, yerine oyun çoğunu alanın boruyu öttürdüğü bir yargı düzeni gelsin” demem, diyemem.
Çünkü ben “Yüksek yargıda boru öttürme dönemi sona ersin” diyenlerdenim.
* * *
Kısacası...
İki de bir bana “Ahmet sen neden burada değilsin” diye soran “evet” yanlısı arkadaşlarıma diyorum ki: “İşte bu nedenle orada değilim.”

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

Yorum:

Evet mi Hayır mı?

Son birkaç aydır gündemi meşgul eden tek bir şey var: Referandum. Evet mi hayır mı?

Liderler meydanlarda. Evet cephesi niçin evet denmesi gerektiğini açıklıyor. Hayır cephesine gelince, hiçbir gerekçe yok. Niçin hayır? Belirsiz. Çünkü açıkça söyleyemiyorlar. Kurulan yargı kast sistemi onların işine geliyor. İşine geldiği için ve bir nevi son kale olduğu için asla kaptırmak istemiyorlar son kalelerini.

Peki, evet mi vermek doğru hayır mı? Hayır demenin hiçbir mantığı yok. Evet demek ise sadece var olan kast sistemini başka bir şekle dönüştürmekten öteye gitmiyor. Yani yine sonuç aynı: “Güçlü olan haklıdır.” Bugün Ak parti güçlü iken haklıdır, yarın başkaları güçlü iken onlar haklıdır.

Ak Partinin bozuk düzenin bozuk sistemi içinde gücü ele geçireceğini düşünerek yaptığı bu değişiklik İslami değildir. Yapması gereken hakimlik değil, hakemlik sistemini getirmektir.

Hakemlik sistemi gelmedikten sonra sizi yargılayacak olan hakimleri kim seçerse seçsin önemi yok. Çünkü kural şudur: memur amirin dediğini yapar. Siz istediğiniz kadar bağımsız deyin durun. Atanan insan bağımsız olamaz. İmam Hanefi fetvasının geçersiz olacağı içtihadı nedeniyle kadılık görevini kabul etmemiş ve bu nedenle öldürülmüştür. Çünkü kabul etseydi Ebu Cafer Mansur’un istediği fetvaları vermek zorunda kalacaktı.

Oysa hakemlik sisteminde yargılanacak olan hakemi seçer ve bu nedenle hakemler haksızlık yapamazlar. Ak parti ne yapıyor? Başbakan çıkıyor televizyona Avrupa ülkelerinin hakimlik sistemlerini anlatıyor ve sanki onların sistemleri hakmış gibi onlara benzeteceği sistemle gurur duyuyor.

Şu ayetler bize çok güzel açıklıyor acı gerçeği:

مَنْ يَهْدِ اللَّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِي وَمَنْ يُضْلِلْ فَأُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

Allah kime yol gösterirse o yolu bulandır ve kime yolunu kaybettirirse onlar kesinlikle hasarda olanlardır. (Araf 178)

مَنْ يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ

Allah kime yolu kaybettirirse ona hiçbir yol gösterici yoktur. (Zümer 23)

مَنْ يَهْدِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُضِلٍّ

Allah kime yol gösterirse ona hiçbir şaşırtıcı yoktur. (Zümer 37)

ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ

Bu kitap, onda hiçbir şüphe yoktur. Muttakiler için hidayettir. (Bakara 2)

Muttakiler için yol gösterici olan Kuran’ın ve sünnetin rehberliğinde hareket etmeyip batının rehberliğini, sistemini güzel görmek ve göstermek demek batının sizin için yolu kaybettirici (المُضِلُّ) olmasıdır. Şunu biliyoruz ki bugünkü Ak Partililer iyi niyetlidirler ve İslam’ın bu yollarla geleceği düşüncesindedirler ama büyük bir dalalet içindedirler. Onlara rehberlik ettiğini ileri süren bazı ilahiyatçı profesörler de onları dalalete sürükleyen hocalarıdır. (!)

Ne diyeyim, Allah ıslah etsin.

 

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
Vahap Alma
10.09.2010
15:37

Bayramınız hayırlı olsun...

Yazdıkların güzel ve adil bir sistemi anlatıyor. Ama bunlar bu sistemin kurulmuş hallerini içeriyor. Yani hakemlik sizstemini getirmek sadece. Peki nasıl getirilecek. Türkiye’de bu sistemi uygulamaya koymak için gerekli ortam nasıl olacak? Gerekli zemin hazırlanmadan yapılırsa, ya savaş ya da darbe tarzında güçlü bir liderin diktatörlük yapması gerekmeyecek mi? Çünkü Türkiye’deki siyasiler daha tam anlamıyla diyalog kurmaktan bile aciz. Bunun için nasıl bir yol izlenmeli ve herkes nasıl ikna olacak?

Saygılar

Lütfi Hocaoğlu
10.09.2010
17:47

Öncelikle şunu belirteyim.

Bugün TC kanunlarına göre siz bir sözleşme yapar ve sözleşmede aradaki ihtilaflar hakemler yolu ile giderilir diye belirtirseniz hakem kararı mahkeme kararı yerine geçer.

Ceza hukuku dışındaki sözleşmeli hukukta zaten hakemlik sistemi vardır.

Tüm hukukta hekemlik sisteminin gelmesi ise kolaydır. Bugünkü hakimler, savcılar ve avukatlar, bunların hepsi hakem olacak. Yani bu 3 ayrı meslek olmayacak. Sadece hakemlik olacak.

Dava açıldığında davacı da davalı da hakem seçecek. Bu iki hakem karara varırsa sorun yok. Varamazlarsa bir başhakem seçecekler ve bu başhakem karar verecek.

Verilen karar kesindir. Değişmez. Ancak kararlarından dolayı hakemlere dava açılabilir.

Adil Düzenin gelmesine gelince, nasıl gelecek, onu Allah bilir.





Sayı: 65 | Tarih: 5.09.2010
Mahir Kaynak
ABD’nin Hedefi
999 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Kur'âna Saygı
953 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Ahmet sen neden burada değilsin
942 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Af Yanlışları
909 Okunma
Vahap Alma
Reşat Nuri Erol
Çatışmadan 'çare'ye
894 Okunma
2 Yorum
Ilker Ardic
Nazlı Ilıcak
Yıkıntıdan umut doğabilir
882 Okunma
Fatma Karuç
Ebubekir Sifil
Ellerimizle İşlediklerimiz Yüzünden
873 Okunma
Zafer Kafkas
Ruşen Çakır
İstanbul Diyarbakır’ı gölgede bıraktı
817 Okunma
Tayibet Erzen